Kur'ân'daki Kıssaların Din Öğretimindeki Yeri

YİĞİDO

Üye
Kademeli
[h=1]Kur'ân'daki Kıssaların Din Öğretimindeki Yeri[/h]
Yazar: Adem AKINCI, 18-3-2011
Hikayeler, akılda kalıcı olması, anlatımı kolaylaştırması ve mücerret kavramları müşahhas hale getirmesi gibi yönleriyle öğretimin vazgeçilmez malzemesidir. Hikayeler, daima dinleyenlerin ilgisini ve dikkatini çekmektedir. Böylece insanlar, bulundukları ortamın sıkıcı havasından sıyrılarak hayal dünyasına açılırlar ve farklı alemlere seyahat ederler. Hikayeler, teoriyle pratiği kaynaştırarak, öğrenilen bilgilerin yaşanan hayattaki karşılığını ve örneklerini gösterir. Böylece teorik bilgiler pratik hayatta vazgeçilmez davranışlar olarak yerini alır.

Bazı dinî kavramların mücerret olması, öğretim açısından farklı metot ve teknikleri gerektirmektedir. Metafizik âlemin öğretime konu edilmesi ve mücerret kavramların anlatılmasında hikayelerin önemli büyüktür. Ayrıca duyguların eğitilmesi konusunda da hikayeler vazgeçilmez bir yere sahiptir.
Kur'ân-ı Kerim'de pek çok defa kıssalara yer verilmekte ve bu kıssalar etkili bir üslupla ele alınmaktadır. Bu kıssalarda Kur'ân, insanların ve şeytanların sözlerini alır nakleder. Bunların hepsinde O her zaman mucizevidir. Ancak bu mucizevilik, Kur'ân'ın bunları nakletmesi değil, naklediş keyfiyeti, kullandığı malzeme ve seçtiği motifler itibariyledir. Ayrıca, anlatılan kıssaların gaybî olması ayrı bir mucizedir. Bu kıssaların öğretimde kullanılmasında dikkat edilmesi gereken bazı metot ve ilkeler olmalıdır. Kur'ân-ı Kerim'deki kıssalar bilinçli ve yöntemli bir şekilde kullanılırsa, din öğretimine önemli katkılar sağlayacaktır.

A. KUR'ÂN KISSALARININ ÖZELLİKLERİ VE GAYELERİ

1. Kur'ân'daki Kıssaların Çeşitleri

Kıssa kelime olarak; bir şeyin izini takip etmek, hikâye etmek fiillerinden türeyen; hikâye, fıkra, rivâyet, sözün kısası, vak'a, haber, söz1 mânâlarına gelir.

Istılah olarak kıssa: "Yalan ihtimali veya hayalin karışması mümkün olmayacak bir tarzda tarihin derinliklerinde kaybolmuş, unutulmuş veya bazı izleri insanlığın hâfızalarında varlığını koruyabilmiş hâdiselerin; muhataplara, âdeta olaylara yeniden bir canlılık vererek anlatılmasıdır."2
Kıssaya benzer yapıda Kur'ân-ı Kerim'de mesellerden de bahsetmekte fayda vardır. Kur'ân'da mesel kelimesi; sıfat, hal, kıssa, ibret ve örnek mânâlarında kullanılmıştır. Meseller bir konuda bazı durumları izâh için örnek olarak verilen, gerçekte yaşanmamış, fakat yaşanması mümkün olan hadiselerdir.

Kur'ân-ı Kerim'deki mesellere şu hadiseyi örnek verebiliriz; "Bir tarafta bir şahsın kölesi olup hiçbir güç ve yetkisi olmayan âciz bir adam, öbür tarafta kendisine tarafımızdan bol bol rızık ve imkân nasip ettiğimiz bir zat ki o maldan gizli-açık dilediği gibi harcayıp kullanıyor. Hiç bu ikisi eşit tutulabilir mi? Bütün hamdler, övgüye vesile olan her şey, Allah'a aittir. Ne var ki onların çoğu bunu bilmezler." (Nahl, 16/76)

Kur'ân-ı Kerim'deki kıssaları genel olarak iki kısımda ele almak uygun olacaktır. Birincisi; "tarîhî kıssalar"dır. Tarîhî kıssalar; olaydaki şahısların, zamanın ve yerin belli olduğu veya bunlardan bazılarının belli olduğu kıssalardır. İkincisi ise; "temsîlî kıssalar"dır. Temsîlî kıssalar; olaydaki yer, zaman ve şahısların belli olmadığı örnek alınabilecek kıssalardır. Bu tür kıssalarda sadece olaylar ön planda tutulmaktadır.3

Tarihî kıssalara şu olayı örnek olarak verebiliriz: "Onlara, Âdem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku; Onların her ikisi birer kurban takdim etmişlerdi de, birininki kabul edilmiş, öbürününki ise kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, kardeşine:

– Seni öldüreceğim, dedi. O da:

– Allah ancak muttakilerden kabul buyurur, dedi. Yemin ederim ki, sen beni öldürmek için el kaldırırsan, ben seni öldürmek için sana el kaldırmam.
Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.

Ben istiyorum ki sen, kendi günahınla beraber benim günahımı da yüklenesin de cehennemliklerden olasın. Zalimlerin cezası işte budur.

Nefsi onu kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü; bu yüzden de kaybedenlerden oldu." (Maide, 5/27-30)

Temsilî kıssalara ise, şu olayı misâl verebiliriz:

"Yahut görmedin mi o kimseyi ki, evlerinin duvarları çatıları üzerine çökmüş bir kasabaya uğradı;

– Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir acaba! dedi. Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz sene bıraktı; sonra tekrar diriltti:

– Ne kadar kaldın? dedi.

– Bir gün yahut daha az, dedi. Allah ona:

– Hayır, yüz sene kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamıştır. Eşeğine de bak. Seni insanlara bir ibret kılalım diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra tekrar dirilttik). Şimdi sen kemiklere bak, onları nasıl düzenliyor, sonra ona nasıl et giydiriyoruz, dedi. Durum kendisince anlaşılınca:

– Şimdi iyice biliyorum ki, Allah her şeye kâdirdir, dedi." (Bakara, 2/259)

Burada olayın gerçek olduğu bilinmektedir, fakat olayın yeri, zamanı ve şahısları belirtilmemiştir. Bunun sebebi ise, dikkatleri bizzat olayın kendisine çekmek olabilir. Aynı zamanda bu tür kıssalarda olayın şahıslarını, zamanını ve buna benzer ayrıntıları bilmek, verilmek istenen mesajı çok fazla değiştirmeyebilir. Bunun yanında, şahıs ön planda ise ve şahsın konumu olaya değişik bir bakış açısı getirecekse, böyle olaylarda şahıslar zikredilerek, dikkatler onların üzerine çekilebilir. Bu şahıslar başta Peygamberler olabilir.

Kur'ân-ı Kerim'de Hz. Musa (a.s.)'nın kıssasının anlatıldığı yerlerde, kıssanın kahramanları olarak, Hz. Mûsâ (a.s.)'nın yanında Hz. Hârun (a.s.), Firavun, Hâmân, Kârun, Hz. Mûsâ (a.s.)'nın annesi gibi isimler zikredilmektedir.4 Bunun yanında mekan olarak; Sînâ Dağı, Mısır gibi yerlerden bahsedilmektedir.5 Kıssalarda zaman ifadesi olarak ise; Hz. Nuh'un kavmi içinde 950 seneden fazla kalmasını6 örnek olarak verebiliriz.

2. Kur'ân-ı Kerim'deki Kıssaların Özellikleri
Kur'ân-ı Kerim'deki kıssalar, tarihte yaşanmış olaylar arasından seçilmiş, ideal yaşantıların ve ideal insanların bulunduğu örnek teşkil edebilecek özellikteki hadiselerdir. Bu kıssalarda iyi ve kötü davranışlar göz önüne serilerek mukayese yapılır. Sonuçta ders alınması ve hayata uygulanması istenir. Bu olaylarda doğru ile yanlış davranışların yanında, iyi ve kötü karakterler de göz önüne serilerek dersler verilir.

Genel itibariyle Kur'ân-ı Kerim'deki kıssalara baktığımızda, ayrıntılara fazla yer verilmediğini görürüz. Bu kıssalarda olaylar ön planda tutularak, adeta dikkatler, verilmek istenen mesaja yoğunlaştırılmaktadır. Bazı kıssalarda olayın kahramanları, yer ve zamanı zikredilmemektedir. Bu tür kıssalarda zaman, yer ve şahısların önemli olmadığı, bilakis kıssadaki mesajın önemli olduğu sonucunu çıkarmak mümkündür. Ayrıca bilinmelidir ki, bu kıssaları yaşanmış ve bitmiş olarak görmeden, her devirde ders almalı ve o günün şartları içinde anlamalıdır.

Allah (c.c.) Kur'ân'daki kıssaları bize anlatarak, kıyamete kadar devam edecek olan küllî kanunların ucunu göstermektedir. Yani böylesi hadiseler, Hz. Adem zamanından kıyamete kadar devam edecektir. Zaten Kur'ân'daki kıssalara bakınca, bunların hiçbir zaman ve mekana tahsis edilmediğini görürüz. Bu da Kur'ân'ın evrensel olduğunu göstermektedir. Kur'ân'dan hakkıyla istifade edebilmek için bu gerçeği anlamak gerekir.

Çoğunlukla Kur'ân-ı Kerim insanın terbiyesinde kıssayı kullanır. Kıssalar karşılıklı konuşma, güzel sunuş, şahsiyetleri canlandırma ve karakteristik çizgileri resmetme inceliğine sahiptir. Kalbi ibret almaya yöneltmek için kıssada en mühim sahne seçilir.7

İnsana ait özellikleri ihtivâ eden Kur'ân'daki kıssalar, insanın ruhunu tam olarak ifade eden tahlillerle doludur. İnsan tabiatını bütün açıklığıyla ve bütün yönleriyle ortaya koyar. Olayları inceleyen herkes, orada kendisini bulur. Sonuçta herkes kendine uygun bir şeyler bulup dersini alır ve hayata geçirmeye çalışır.

"Kur'ân'daki kıssalar, azgın ve yoldan çıkmış toplulukların temelini sarsan tarihî olayların anlatıldığı doğru ve güvenilir beyanlardır."8 Bu kıssalar her ne kadar eskiden yaşanmış olsa da, her devirde yaşanması mümkün olan, her asra uyabilecek ve herkesin hayatına rehber olabilecek özelliktedir. Bu olaylarda genel formüller ve kalıplar vardır. İnsanlar oradan çok dersler çıkarabilir.

3. Kur'ân'daki Kıssaların Gayeleri
Kur'ân-ı Kerim'de kıssaların gayeleri, inananlar için öğüt ve ibret verme, önceki İlahî kitapları tasdik, her şeyin açıklanması, inananlar için kılavuz, inanmayanların batılda kalmalarını önleme ve hakka davet olarak ifade edilmiştir.9 Hud sûresinde ise kıssaların gayeleri şöyle anlatılıyor:
"Peygamberlerin haberlerinden, senin kalbini takviye edecek her şeyi sana anlatıyoruz. Bu sûrede de sana hak ve gerçek, mü'minlere de bir öğüt ve talimat gelmiştir." (Hud, 11/120) Bu ayet, imanın yerleşmesi ve iradenin sağlamlaşması açısından kıssaların önemine işaret etmektedir.

Birçok kapalı meselenin açığa kavuşması, dînî prensiplerin daha iyi anlaşılması ve akılda kalması için, Kur'ân-ı Kerim'de kıssalara sıkça yer verilmiştir. Kur'ân'da bazı iman hakikatlerini izah etmek, İslâmî prensipleri yerleştirmek ve anlaşılmasını kolaylaştırmak için kıssalar kullanılmıştır. Allah'a iman, Meleklere iman ve Ahiret'e iman gibi bazı mücerret konular, müşahhas olaylarla ve kıssalarla daha kolay anlatılabilmekte ve zihinde kalıcı olmaktadır.

Kıssalarla inananların hem aklına, hem duygularına yön vermek mümkündür. Kur'ân-ı Kerim'de anlatılan hikâyelerde duyguları etki altına alan bir güç vardır. Bu sayede sadece akıl değil, duygular da etki altına alınmış olmaktadır. Gerçek hayatta yaşanmış olan kıssalar, çekilmiş olan sıkıntılar ve zorluklar insanların iradesini güçlendirmekte, her şartta dini yaşamanın gerekli olduğunu öğretmekte, insanı iyiliğe ve gerçeğe doğru motive edip, harekete geçirmektedir.

Kur'ân-ı Kerim'deki kıssalarda bazı gerçeklerin bizzat yaşanmasının mümkün olduğu, uygulamanın zor olmadığı, gerçek hayatta yaşanmış bir örnekle gözler önüne seriliyor. Kıssalar aynı duyguları paylaşan insanlar için moral kaynağı olup, onları tesellî etmektedir. Bu kıssaların bir gayesi de, geçmişte yaşamış insanların tecrübesinden faydalanmaktır. Tarihteki hâdiselerin benzerinin her zaman yaşanması mümkün olacağından, insanların bu tecrübelerden istifade ederek aynı yanlışlara düşmemeleri istenmektedir.

Kur'ân kıssaları, beşer kalbini saygıya değer, uyulmaya layık kıymet ve değerlere yönelterek, amelleri onun doğru tartan terazisi ile tartması için aklı uyarır. Ayrıca kıssalar vasıtasıyla, geçici bir kuvvetin, aldatıcı bir şöhretin, hakikati unutturucu bir servetin veya azgınlaşmış bir cinsî duygunun, insanı Allah'ın emirleri doğrultusunda yaşamaktan uzaklaştırmasına engel olması hedeflenmektedir.10

B. DİN ÖĞRETİMİ AÇISINDAN KUR'ÂN KISSALARI

1. Hikayelerin Öğretimdeki Yeri ve Önemi

Hikayeler, öğretimi kolaylaştırır ve konuların daha rahat anlaşılmasını sağlar. Hikayelerle, verilen bilgiler sağlam zemine oturur, akıllarda daha iyi kalır ve hayata uygulanması kolaylaşır. Aynı zamanda hikaye dinleyenleri rahatlatır ve anlatılan konuya ilgilerini arttırır. Öğretime renk katan hikayeler, karmaşık meselelerin çözümünü kolaylaştırır ve zor konuların kavranmasında önemli katkılar sağlar.

Hikâyeler, konuyu monotonluktan kurtarır. İnsanlara bir takım hakîkatleri teorik olarak vermek, mânâları yalın olarak sunmak genelde aklı yorar ve dikkatleri bir yerde dağıtabilir. Hikayeler ise öğrencilerin zihninde bilgilerin, formüllerin, prensip ve kâidelerin tablolaştırılmasını sağlar. Böylece bir takım bilgiler, soyut kavramlar ve muğlak ifadeler somutlaştırılarak hafızada yerleşir. İnsanlar zihne nakşedilen bu tablolar ve şekiller sayesinde sağlıklı bilgilere ulaşabilirler.

Hikayeler, insan aklını hâdiselerden ibret alma, hidâyeti arama, sapıklıktan uzak durma düşüncesine sevk eder. Hikayeyi okuyan veya dinleyen şuurlu ya da şuursuz kendini hâdiselerin sahnesine koyar, şurada veya burada olduğunu tahayyül eder. İnsan hikâyenin kahramanı ile kendi şahsı arasında mukayese yapar.11

2. Kur'ân'daki Kıssaların Din Öğretimindeki Yeri ve Önemi
Kur'ân'daki kıssalar, bizim için karanlık olan geçmişin hadiselerini aydınlatarak, insanın yaratılışından bu güne kadar geçirdiği devreler hakkında bilgi verir ve insanı bütün bunlardan ders almaya çağırır.12 Özellikle kahramanları saygıya değer insanlar olan kıssalar, bu konuda daha büyük bir etkiye sahiptir. Kur'ân'daki kıssaların kahramanlarının çoğunluk itibariyle peygamberler olması, insanlara örnek olma açısından çok önemlidir.
Kur'ân'daki kıssalar, din dilinin gelişmesini sağlaması yönüyle din öğretiminde büyük bir öneme sahiptir. Çocuklar birçok dînî kavramı tam olarak anlamakta zorlanabilir. Bu kavramlar, günah, sevap, tevbe, sabır, mübarek, kutsal gibi soyut kavramlardır. Çocuklar çoğunlukla somut olarak düşündükleri için, soyut kavramları yanlış anlayabilirler.13 Kur'ân'daki kıssalar güçlü bir muhtevaya sahip olması yönüyle, çocukta dinî kavramların ve dinî tasavvurun gelişmesinde ve dinin doğru anlaşılmasında önemli bir etkiye sahiptir. Bu konuyu izah açısından, "Allah'a iman" konusunun öğretiminde değerlendirilebilecek, Kur'ân'daki bir kıssayı örnek olarak verebiliriz:

"Onlara İbrahim'in başından geçenleri de anlat. Günün birinde o babasına ve halkına hitaben: "Söyler misiniz: siz neye ibadet ediyorsunuz?" dedi. Onlar da: "Kendi putlarımıza ibadet ediyoruz" dediler ve ilave ettiler: "Onlara tapmaya da devam edeceğiz!" "Peki" dedi, "Siz kendilerine dua ettiğinizde onlar sizi işitiyorlar mı? Yahut taptığınızda size fayda veya tapmadığınızda size zarar verebiliyorlar mı? "Yok!" dediler, "ama atalarımızı böyle bir uygulama içinde bulduk, biz de onu benimsedik." İbrahim dedi ki: "Peki, gerek sizin taptığınız gerekse gelip geçmiş babalarınızın taptığı şeyler hakkında biraz olsun düşünmediniz mi? Bilin ki bütün o ibadet ettiğiniz tanrılar, Rabbülâlemin hariç, hepsi benim düşmanlarımdır. O'dur beni yaratan ve hayat imkânlarını veren, maddeten ve mânen yol gösteren. O'dur beni doyuran, O'dur beni içiren. Hastalandığımda O'dur bana şifa veren. O'dur beni öldürecek ve sonra da diriltecek olan. Büyük hesap günü günahlarımı bağışlayacağını umduğum ulu Rabbim de yine O'dur." (Şuara, 26/69-82) Bu kıssada açık ve net olarak Yüce Yaratıcı için söylenebilecek genel vasıflar, özellikle çocukların anlayabileceği bir üslupla kıssanın içinde verilmiştir.

Dinî kavramların çoğunlukla soyut olması ve çocukların 11-12 yaşına kadar soyut kavramları tam manasıyla anlama yeteneğine sahip olmaması, din öğretiminde bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Bu konuda uygulanacak en önemli metot, soyut kavramların çocuklara, somut örneklerden hareketle anlatılması olmalıdır. Mücerret kavramların kıssalarla anlatılmasına örnek olarak, "Allah'ı niçin göremiyoruz?" sorusunun cevabı mahiyetinde, Kur'ân-ı Kerim'deki şu kıssa düşünülebilir: "Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte gelip de Rabbi ona hitap edince: "Ya Rabbî!" dedi, "göster bana Zatını, bakayım Sana!" Allah Teâla şöyle cevap verdi: "Sen Beni göremezsin. Ama şimdi şu dağa bak, eğer yerinde durursa sen de Beni görürsün!" Derken Rabbi dağa tecelli eder etmez onu un ufak ediverdi. Mûsâ da düşüp bayıldı. Kendine gelince dedi ki: "Sübhansın ya Rabbî. Her noksanlıktan münezzeh olduğun gibi, (dünyada Seni görmemizden de münezzehsin.) Bu talebimden ötürü tövbe ettim. Ben ümmetim içinde Seni görmeden iman edenlerin ilkiyim!" (Araf, 7/143) Bu kıssayla Allah'ın görülemeyeceği, bizim ona gücümüzün yetmeyeceği müşahhas bir örnekle anlatılmış olacaktır. Allah'ı görmeye insanın dayanamayacağı, dağın paramparça olması ve Hz. Musa (a.s.)'nın bayılmasıyla ifade edilerek somut hale getiriliyor. Aynı zamanda bu kıssada Allah'ın cisim olmadığı, bu yüzden dünya gözüyle görülemeyeceği, ancak tecellileriyle varlığının kavranabileceği anlatılmaktadır.

Özellikle küçük yaşlarda din eğitiminde çocuğun duygularına hitap edilmelidir. Çocuğun zihnine fazla yüklenmemelidir. Bu sayede tasavvurlar gittikçe olgunlaşır, gerçek manasını bulur. Bunun için çocuklara basit dînî hikâyeler anlatılabilir. Hikâyeler çocuğun ufkunu geliştirecek, geniş düşünme imkânı sağlayacak şekilde düzenlenebilir.14

3. Kur'ân'daki Kıssaların Kullanılmasında Dikkat Edilecek İlkeler
Verimli bir öğretim için Kur'ân'daki kıssaların kullanılmasında dikkat edilmesi gereken bazı ilkeler olmalıdır. Bu ilkeleri şöyle sıralayabiliriz:
a. Kıssalar Kur'ân-ı Kerim'deki muhtevâya uygun olarak verilmeli, gereksiz ilaveler yapılmamalıdır. Kur'ân-ı Kerim'deki üslûp ve inceliklerin korunmasına özen gösterilmelidir.

b. Seçilen kıssanın verilmek istenen konuya ve muhatabın seviyesine uygun olmasına dikkat edilmelidir.

c. Kıssayı anlatmadan önce konuya bir giriş yapılmalıdır. İnsanlar kıssanın hangi amaçla anlatıldığını ve hangi konuya örnek olarak takdim edildiğini bilmelidir. Böylece onu dinlerken daha dikkatli ve şuurlu olarak dinlemeleri sağlanmış olacaktır.

d. Kıssayı anlatırken önemli bölümleri üzerinde açıklamalar yapmalı, gerekli mesajın alınmasına yardımcı olmalıdır. Verilmek istenen mesaj kıssanın arasına serpiştirilebilir. Kıssanın bitiminde de dinleyenlerin düşünceleri alınabilir ve kıssayı onların yorumlamalarına imkan tanınabilir. Bu amaçla yönlendirici bazı sorular sorulabilir.

e. Örnek olarak seçtiğimiz kıssada izahı zor noktalar varsa ve bu zor meseleleri muhataplar anlamayacaksa, bu takdirde ya o kıssayı hiç anlatmamalı veya mümkünse bu kısımları kıssadan çıkarmalıdır. Bu tür meseleler özellikle çocukların zihnini karıştırabilir ve onları ana konudan uzaklaştırabilir.

f. Çok uzun süren kıssalar insanların zihnini dağıtabilir ve arzu edilen mesajı vermeyebilir. Bu tür uzun kıssaların sadece konuyla ilgili kısmı alınıp anlatılabilir. Örneğin Hz. Yusuf (a.s.)'ın hayatının tamamını bir anda anlatmak yerine, birkaç bölüme ayırmak ve değişik zamanlarda anlatmak daha isabetli olabilir. Çünkü bu kıssada ders alınması gereken birçok konu vardır.

g. Kıssayı anlatırken veya bitirdikten sonra dinleyenlere; "buradaki insanların yerinde siz olsaydınız ne yapardınız?" gibi sorular sorarak, kıssanın kahramanlarının duygularına ortak olmalarını sağlamak mümkündür. Böylece kıssadaki rolleri benimseyerek, bazı davranışları örnek almalarını ve kendi hayatına uyarlamalarını temin edebiliriz.

h. Mümkünse kıssalardaki şahısları, motifleri ve mesajları günümüze uyarlamalıdır. Günümüzde yaşanan bazı hadiseler ve insanlarla benzerlikleri üzerinde durmalı ve günümüz insanı için neyi ifade ettiği anlatılmalıdır.

Sonuç
Verimli ve etkili bir din öğretimi için öncelikle hikayelerin öğretimdeki yerinin ve öneminin kavranması gerekmektedir. Bunun yanında kıssaların öğretiminde gerekli yöntem ve prensipler iyi bilinmelidir. Soyut dinî kavramların anlatılması ve duyguların eğitimi gibi farklı yönleriyle din öğretiminde hikayelerden yeterince faydalanılmalıdır.

Kur'ân-ı Kerim'de kıssalar açısından zengin bir muhtevanın olması, din öğretiminde bu meselenin önemini anlatma açısından dikkate değer bir konudur. Kur'ân'da kıssaların hangi konuların anlatımında kullanılacağı, ne tür noktalar üzerinde durulacağı, yaş ve seviyeye göre nasıl bir düzenlemenin yapılacağı gibi meseleler üzerinde çalışılması gerekmektedir.


DİPNOTLAR
1. İbn Manzur, Cemalü'd-Din Muhammet b. Mükrim, Lisanü'l-Arab, Dar-ü Sadır, Beyrut, Trz., VII, s.73; Develioğlu, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi, Ankara, 1988; İsbahânî, Ragıp Hüseyin b. Muhammet, el-Müfredat, Kahraman Yay., İstanbul, 1986.
2. Şengül, İdris, Kur'ân Kıssaları Üzerine, Işık Yayınları, İzmir, 1995, s. 46.
3. Şengül, a.g.e., s. 72; Kutup, Muhammet, İslâm Terbiye Metodu ve Ahlak Sistemi, Çev: Ali Özek, Hisar Yayınevi, İstanbul, 1977, s. 272.
4. Bkz.: Enam, 6/84; Araf 7/103, 122, Kasas, 28/10.
5. Bkz.: Kasas, 28/29; Yunus, 10/87.
6. Ankebut, 29/14.
7. Kutub, a.g.e., s.274.
8. Mahmut, Ali Abdülhalim, Menhecü't-Terbiye Inde'l-İhvani'l-Müslimin, Darü'l-Vefa, Mansura, 1991, s.504.
9. Bkz.: A'raf, 7/175-176; Hud, 11/120; Yusuf, 12/3, 7, 11; Kamer, 54/4-5.
10. Kutup, a.g.e., s. 135.
11. Kutup, a.g.e., s. 17, 271
12. Cerrahoğlu, İsmail; Tefsir Usulü, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara, 1976, s. 172.
13. Selçuk, Mualla, Çocuğun Eğitiminde Dînî Motifler, T. D. V. Yayınları, Ankara, 1990, s.32.
14. Selçuk, a.g.e., s.87.
Yeni Ümit, Sayı: 77.
 
Üst