Kapora almak ve kaporayı yakmak haram mı?

mss

Misafir Soru Sistemi
Kapora
Sa aracımı satmak için ilana attım vatandaş geldi araça baktı be bana kapora verip bana 1 hafta süre ver beni bekle ben aracını aldım dedi. Aradan 1 hafta geçti ve vatandaşı aradım param yok aracını alamıyorum dedi bende bu süre içinde aracımı satamadıgım için zarar ugradım ve sonuç olarak vatandaşın bana yalan söylemesi ve rahatsız edici tavırları nedeniyle kaporasını yaktım şimdi bu para bana helal mıdır bu parayı ne yapmalıyım?

/Soru Sahibi: Fatih
 

KaraHilal

Çalışkan Üye
Bir pazarlıkta karşı tarafın caymaması için bir miktar para isteniyor (kaparo). Malın alımından vazgeçilirse para hibe edilmiş sayılıyor ve iade edilmiyor. Bu parayı almak helal midir? Verilen kapora alınmazsa ne yapalım?

Vealeykümselam
Değerli kardeşimiz,
Özet olarak bilgi verdikten sonra, bunların delillerini açıklama yapmaya çalışacağız:

Hanefi mezhebine göre caiz değildir, bu itibarla, kaparo alınmaz. Ancak kaparo verip de malı bekleten adam, caydığı zaman mal sahibine zarar verirse, bu zararı telâfi etmesi gerekir.

Hanbelî mezhebinde ise kaparo parası alınabilir. Nitekim böyle bir pazarlıkta alınan kaparo parasını Hazret-i Ömer mahzurlu bulmamış, ses çıkarmamıştır. Mecbur kalanlar ancak Hanbelî mezhebini takliden böyle bir tercihte bulunabilirler.

Müşteri malı almak için ödeme zamanı geçtikten sonra gelmemişse, alınan kaparo onun adına sadaka olarak verilebilir.

Kaparo, alım ve satımdan vazgeçmeyi önlemek için verilen pay akçesidir.

Arapça'ya başka dilden geçen arabûn veya urbân kelimesi kaparo anlamında kullanılır. Ödünç vermek, öne geçmek, hediye vermek demektir. Urbûn satışı bir terim olarak; bir malı satın alan kimsenin, satıcıya bedelden bir bölümünü, akit gerçekleşirse, bu verilen meblağın satış bedeline mahsup edilmek, gerçekleşmezse hibe (bağış) sayılmak üzere vermesidir. Bu, kendisinde alıcı için seçimlik hak bulunan bir satım akdidir. Akit gerçekleşirse kaparo, satış bedelinden bir cüz olur. Eğer alıcı, akdi yapmaktan vazgeçerse, kaparoyu kaybedecektir. Burada muhayyerlik süresi belirlenmemişse, bir zamanla sınırlı değildir. Akit, satıcı bakımından ise bağlayıcıdır. Hanbelîlere göre, alıcının muhayyerlik hakkı için belli bir süre tesbit edilmesi gereklidir.

İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre, verilen kaparo yanmak üzere yapılacak satım akdi geçerli değildir. Hanefilere göre bu akit fasit, diğerlerine göre ise batıldır. Zira Hz. Peygamber kaparolu satışı yasaklamıştır. Ancak bu konudaki hadislerin zayıf olduğu belirlenmiştir (eş-şevkânî, Neylü`l Evtâr, 5/153; Mâlik, el-Muvatta, 2/151). Yasağın sebebi; garar, risk, başkasının malını karşılıksız olarak yeme, yani sebepsiz zenginleşme ve akitte iki fasit şartın bulunmasıdır. Bu şartlardan birisi hibe şartı, ikincisi alıcı akde razı olmazsa, satıştan vazgeçme şartıdır. (eş-şevkânî, a.g.e, Bidâyetü`l-Müctehid, 2/161).

Ahmed b. Hanbel, kaparolu satışı câiz görür. Delili şu hadistir: Zeyd b. Eslem`den şöyle dediği nakledilmiştir:

"Rasûlüllah (asm)`a kaparolu satışın hükmü sorulmuş, o, bunu helâl kılmıştır."
Bu hadiste senedi bakımından tenkit edilmiştir (es-Şevkânî, a.g.e, V, 153). Nâfi` b. Abdilhâsis, Halife Ömer için Safvân'dan dört bin dirheme cezaevi olarak kullanılmak üzere Mekke`de bir bina satın alacaktı. Ancak Hz. Ömer`le görüşecek; o razı olursa, akit kesinleşecek, Ömer razı olmazsa, Safvân`a dört yüz dirhem tazminat verilecekti, Hz. Ömer'e danışılınca o, bu şartı kabul etti. (Ibnü`l-Kayyim, İ'lâmü`l-Muvâkkiîn, 3/401)

Günümüz ticaret işlemlerinde, zaman kazanmak, düşünmek, araştırmak, malın başkasına satılmasına engel olmak gibi amaçlarla, bir miktar kaparo verilerek satıcı ile ön bağlantı yapılmaktadır. Akit gerçekleşirse kaparonun satış bedeline mahsup edilmesi gerekir. Alıcı, sözleşmeden vazgeçerse kaparonun geri iade edilmesi en güzelidir. Eğer sözleşmede, satış gerçekleşmezse kaparonun geri verilmeyeceği belirlenmişse; bu cezâi şart niteliğindedir. Satıcı, bekleme ve malını başkasına satamama karşılığında böyle bir tazminatı istemektedir. Kâdi Şurayh, şu sözüyle kaparolu satışı câiz gördüğünü belirtmiştir:

"Bir kimse, zorlama olmaksızın kendi isteğiyle kendi aleyhine bir şart koysa, bu onun aleyhine sâbit olur." (Ibnü`l-Kayyim, a.g.e., 3/400; ez-zühâylî, el-Fıkhü`l-Islâmî ve Edilletüh, Dımaşk 1985, IV, 211)
Kaparolu satışın lehinde ve aleyhinde hadisler zayıf olduğuna göre, örf deliline dayanarak, bu çeşit satışları geçerli kılmak mümkündür. Çünkü satım akdi gerçekleştiği taktirde alıcının bunda yararı vardır. Sözleşme ifa edilmezse, bekleme ve malı başkasına satamama yüzünden de satıcının zararı söz konusudur. Bunu, kaparolu satışı fasit akit saydığı düşünülürse, taraflar akit gerçekleşmeyince verdiklerini geri alabileceklerdir. Ancak kaparo karşılıklı rıza ile geri alınmamış bulunursa, fasit akit hükümleri uygulanır.


Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 
Üst