Kâinatın çekirdeği ve meyvesi

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
gul10.jpg


Nasıl ki hayat bu kâinattan süzülmüş bir özü, hulâsadır. Şuur ve his dahi hayattan süzülmüş, hayatın bir hulâsasıdır. Akıl dahi şuurdan ve histen süzülmüş, şuurun bir hulâsasıdır. Ve ruh dahi hayatın hâlis ve sâfî bir cevheri ve sâbit ve müstakil zâtıdır. Bunun gibi Fahr-i Kâinat (asm)’ın hayatı dahi kâinatın hayatından süzülmüş hulasatü’l hulâsa (özünün özü) dür. O’nun hayatı kâinatın hayatıdır.
Peygamber Efendimiz (asm) kâinatın çekirdeğidir, kâinat onun nûrundan yaratılmıştır, O, kâinatın en son ve en münevver meyvesidir.” Bu ifadeyi anlamak, Peygamber Efendimiz (asm)’ı daha iyi anlamamıza vesile olacaktır.

Kâinata hikmet nazarıyla bakılırsa büyük bir ağaç mânâsında görülür. Âlem-i şehâdet bu ağacın bir şıkkını oluşturur. Unsurlar (toprak, hava, su, ateş) bu ağacın dallarını teşkîl eder. Bitkiler ve ağaçlar, kâinat ağacının yapraklarını teşkîl eder; hayvanat ise kâinat ağacının çiçeklerini oluşturur; insan ise o ağacın meyvesi hükmündedir.


Çekirdek, ağacın plan ve programını içinde saklar. Nasıl ki bir bina çizilen plana göre yapılır. Bunun gibi ağaç da çekirdeğin içindeki plana göre şekillenir.

Cenâb-ı Hakk’ın ağaçlar için câri olan kanunu, büyük kâinat ağacı için de geçerlidir; zira bu Hakîm isminin muktezasıdır. Öyle ise nasıl ki ağaçlar bir çekirdekten yapılıyorsa; kâinat ağacının da bir çekirdeği vardır. İşte o çekirdek Peygamber Efendimiz (asm)’ın nûrudur.

“Büyük bir kâinat, küçük bir insanın cüz’î mâhiyetinden nasıl yaratılır?” diye düşünüp bu muhteşem hakîkati akıldan uzak görmek yanlıştır; zira koca bir çam ağacını buğday tanesi gibi küçük bir çekirdekten yaratan Kadîr-i Zülcelâl, şu kâinatı Peygamber Efendimiz (asm)’ın nûrundan niçin yaratmasın veya yaratamasın?

Peygamber Efendimiz (asm) kâinatın çekirdeği olduğuna göre; o çekirdekte hem kâinat ağacının cismânî özellikleri hem de âlemlerin manevî özellikleri ve binlerce âlemin numûneleri vardır.

Kâinat ağacının çekirdeği olduğu gibi meyvesi de olması yine Hakîm isminin gereğidir. Çünkü çekirdek meyvede bulunur, daima çıplak olamaz. İşte o meyve insandır. İnsan meyvesi içinde en seçkini de Zât-ı Muhammediyye (asm)’dır.

Kâinat ağacı tıpkı Tûbâ ağacı gibi gövdesi ve kökü yukarıda, dalları aşağıda olduğu için meyveden çekirdeğe kadar nûranî bir bağ vardır. Kâinatın teşekkülüne çekirdek olan nur; Efendimiz (asm)’ın zâtında cismini giyerek kâinatın en son meyvesi sûretinde tezâhür etmiştir. Zât-ı Ahmediye (asm), en mükemmel meyvedir ve bütün meyveler onunla kıymet kazanır. Bütün maksatların yerine gelmesi onun vesilesi ile olacağı için en evvel Resûl-i Ekrem Efendimiz’in nûru yaratılmıştır.

Bir şeyin neticesi ve meyvesi önceden düşünülür. Sözgelimi bir fabrika kurulmadan önce o fabrikadan elde edilecek ürün önceden hesap edilip düşünülür. Ürün fabrikanın meyvesi ve neticesidir. Kâinat fabrikasının neticesi de Peygamber Efendimiz (asm)’dir. Demek ki Peygamber Efendimiz (asm) vücut itibariyle en son, manen de en evvel yaratılmıştır.

Nasıl ki hayat bu kâinattan süzülmüş bir özü, hulâsadır. Şuur ve his dahi hayattan süzülmüş, hayatın bir hulâsasıdır. Akıl dahi şuurdan ve histen süzülmüş, şuurun bir hulâsasıdır. Ve ruh dahi hayatın hâlis ve sâfî bir cevheri ve sâbit ve müstakil zâtıdır. Bunun gibi Fahr-i Kâinat (asm)’ın hayatı dahi kâinatın hayatından süzülmüş hulasatü’l hulâsa (özünün özü) dür.

O’nun hayatı kâinatın hayatıdır.

Peygamber Efendimiz (asm) kâinatın yaratılış sebebidir. Öyle ise her şeyimizi O’na borçluyuz. Akif merhûmun diliyle:

Medyun ona cemiyeti, medyun ona ferdi
Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet
Yâ Rab! Mahşerde bizi bu ikrar ile haşret.

Cenâb-ı Hak bizleri, iki cihanın reisi, iki âlemin iftihar vesîlesi, dünya ve âhiret saadetinin vesîlesi olan Habîb-i Ekrem’ine cennette komşu eylesin, şefaatine mazhar kılsın. Amîn.

Kâinatın zerreleri ve o zerrelerden oluşan cisimler adedince, onların tesbihât ve tahmidâtlarınca Efendimize salât ve selâm olsun.


Demek ki Peygamber Efendimiz (asm) vücut itibariyle en son, manen de en evvel yaratılmıştır.
 

FERASETLİ

KF Ailesinden
Özel Üye
Kâinatın zerreleri ve o zerrelerden oluşan cisimler adedince, onların tesbihât ve tahmidâtlarınca Efendimize salât ve selâm olsun.


Demek ki Peygamber Efendimiz (asm) vücut itibariyle en son, manen de en evvel yaratılmıştır.
sampd0109711342d819b.jpg
 
Üst