1) İlmi nahvin tarifi, mevzuu ve gayesini söyleyiniz?
Cevap: İlmi Nahvin Tarifi: و هو علم يعرف به احوال الكلمة العربية من حيث الإعراب و البناء
Mevzuu: Kelime ve kelamdır.
Gayesi: İrab ve binadaki hatadan lisanı muhafaza etmektir.
2) Kelimenin kısımları nelerdir? Neden üç kısma ayrılmıştır?
Cevap: Kelimenin kısımları üçtür. İsim, fiil ve harftir. Üç kısma ayrılmasının sebebi; Kelime ya kendi nefsinde bir mana üzere delalet eder veya etmez. Kendi nefsinde bir manaya delalet etmeyen harftir. Kendi nefsinde bir manaya delalet eden kelime; ya üç zamandan biri üzere yakın olur veya olmaz. Üç zamandan birine yakın olan fiildir. Yakın olmayan ise isimdir.
3) Kelamın luğavî ve ıstılahî tarifleri nedir?
Cevap: Kelam lugatde: ما يتكلم به قليلا كان او كثيرا
Istılahde ise kelam: ما تضمن كلمتين بالإسناد
4) Kelam nelerden hâsıl olur?
Cevap: Kelam, iki isim veya bir isim ve bir fiilden hâsıl olur.
5) İsim nedir? Mureb nedir? Mu’rebin hükmü nedir?
Cevap: İsim iki kısımdır. Mureb olur, mebni olur. Mureb: المركب الذى لم يشبه مبنى الأصل
Hükmü: Amillerin amelde ihtilafı sebebi ile lafzan veya takdiran ahirinin değişmesidir.
Mesela: جائنى زيد, رأيت زيدا, مررت بزيد- جأنى فتا, رأيت فتا, مررت بفتا
6) İrab nedir? İrabın nevileri nedir? Amil nedir?
Cevap: İrab : ما اختلف اخره به ليدل على المعانى المعتورة عليه
İrabın nevileri üçtür: rafi, nasb ve cer
Amil: ما به يتقوم المعنى المقتضى للإعراب
7) Murebin nevilerinin irabı nasıldır?
Cevap:
Haleti raf Haleti
nasb Haleti cer Mesela
Müfret munsarıf, cemi mükesser munsarıflar Zamme Fetha Kesre زيد- كتب
Gayrı munsarıflar Zamme Fetha Fetha احمد
Cemi müennes salimler Zamme Kesre Kesre مسلمات
Esma-i sitte-i mutelle Vav Elif Ye ابوه,اخوه,حموها,هانوه,فوه,ذو مال
Tesniye, isnan, zamire muzaf kila kelimesi Elif Ye Ye مسلمان
Cemi müzekker salim,
ülû, ışrune ve kardeşleri Vav Ye Ye مسلمون
8) İrabı takdiri nerelerde olur?
Cevap: İki yerde olur. 1) İrabın özürlendiği yerde olur. 2) İrabın lafızda zuhurunun, lisana ağır geldiği yerde olur.
9) Gayrı munsarıf nedir? İlletleri nelerdir?
Cevap: Gayrı munsarıf: ما فيه علتان من تسع او واحدة منها تقوم مقامهما
İlletleri: عدل, وصف, تأنيث, معرفه,عجمة, جمع, تركيب, الف نون زائدتين, ووزن فعل
10) Gayrı munsarıfın hükmü nedir?
Cevap: Kesre ile olan cer ve tenvini kabul etmemektir.
11) İki illet makamına kaim olan illetler nelerdir? Niçin iki ıllet makamına kaimdirler?
Cevap: İki illet makamına kaim olan illetler جمع ve الفاالتأنيث dir. Cemi de: Hakikaten veya hükmen cemiyet tekerrür ettiği için iki illet makamına kaimdir. Te’nis elifleri ise hem kendilerinde te’nislik olup hem de kelimeye lazım oldukları için iki makamına kaimdirler.
12) عدل nedir? Kaç kısımdır?
Cevap: عدل: خروجه عن صيغته الأصلية تحقيقا او تقديرا
İki kısımdır. 1-Adl-i Tahkıkî: Eğer kelime, hakiki bir ma’dülü anh’dan (asıldan) çıkarsa adl-i tahkıkî olur. Mesela اخر kelimesinde olduğu gibi 2- Adl-i Takdiri: Eğer kelime, takdiri bir ma’dulün anh’dan çıkarsa adl-i takdiri olur. Mesela عمر kelimesinde olduğu gibi
14) Vasfın şartı nedir? Vasfıyyet üzere ismiyyetin galip gelmesi, vasfıyyete zarar verir mi?
Cevap: Vasfın şartı: Vasfıyyetin ârızî olmayıp, asıldan (yani kelime ilk olarak bir mana karşılığına konulurken bir sıfatın karşılığına vaz edilmesi demektir) olmasıdır. Vasfıyyetin şartı, vasfın asılda olması olunca, اربع بنسوة مررت cümlesindeki اربع kelimesi munsarıf oldu. Çünkü bu kelimedeki vasfıyyet aslî değil, arızîdir. Terkib sebebi iledir.
Vasfıyyet üzere ismiyyetin galip gelmesi (yani bir sıfat için vaz olunan kelimenin vasfıyyetinin terkedilip o kelimenin isim olarak kullanılması) o kelimenin vasfıyyetine zarar vermez. Vasfıyyet üzere ismiyyetin galip gelmesi, vasfıyyete zarar vermediğinden dolayı
ادهم، ارقم ،اسود kelimeleri gayrı munsarıfdır. Çünkü bu kelimeler ilk vaz edilirken siyah manasına vaz edilmişlerdir. Daha sonra اسود ve ارقمkelimeleri siyah bir yılana isim olarak verildiler. Ancak ismiyyetin vasfıyyet üzere galip gelmesi kelimenin vasfıyyetine zarar vermediği için bu kelimeler vasfıyyet ve veznii fiil illetleri ile gayrı munsarıfdırlar. ادهم kelimesi de ilk vaz edilirken siyahlık vasfı üzere vaz edilmiş, daha sonra ise siyah kelepçeye isim olarak verilmiştir. Ancak vasfıyyetin ismiyyet üzere galip gelmesi vasfıyyete zarar vermediği için bu kelime de vasfıyyet ve veznii fiil illetleri ile gayrı munsarıfdır.
15) (تا ) ile olan te’nisi lafzî ve te’nisi manevinin şartı nedir?
Cevap: Te’nisi manevinin gayrı munsarıflığa sebebiyyette şartı alemiyyettir.
Te’nisi manevinin gayrı munsarıflığa tesirinin cevaz şartı: alemiyyet, vücub şartı ise üç harf üzerine zaid olmak, ortası harekeli olmak veya ucme (yani âcemi, arabçaya başka bir lisandan girmiş bir kelime) olmaktır. زينب kelimesi, kendisinde te’nisi manevinin vücub şartlarından üç üzere zaid olma şartı tahakkuk ettiği için, bir te’nisi manevi bir de alemiyyetle gayrı munsarıf olmuştur. سقر kelimesi, kendisinde te’nisi manevinin vücub şartlarından ortası harekeli olma şartı tahakkuk ettiği için, bir te’nisi manevi bir de alemiyyetle gayrı munsarıfdır. Çünkü سقر kelimesi cehennem tabakalarından bir tabakanın ismidir. جورو ماه kelimesi, kendisinde te’nisi manevinin vücub şartlarından ucme olma şartı tahakkuk ettiği için, bir te’nisi manevi bir de alemiyyetle gayrı munsarıfdır. Bu kelime bir beldenin ismidir. Bu üç misalin gayrı munsarıflığı vaciptir. هند kelimesinde ise, te’nisi manevinin vücub şartı tahakkuk etmediği için munsarıflığı caiz, ayrıca kendisinde bir te’nisi manevi, bir de alemiyyet bulunduğu için de gayrı munsarıflığı caizdir.
16) Marife’nin şartı nedir? Sebebi nedir?
Cevap: Marife’nin şartı alem olmaktır. Çünkü diğer marife yollarından muzmerat ve mübhemat (yani ismi işaret ve ismi mevsul) mebni isimlere mahsusdur. Gayrı munsarıf ise mureb ismin hükmündendir. Dolayısı ile bunlar marife’nin şartı olamazlar. Yine marife yollarından lamı ta’rif ve izafet ise gayrı munsarıf olan ismi munsarıf hükmünde kıldıklarından bunlar da marife’nin şartı olamazlar. Marife yollarından sadece alemiyyet kalınca, alemiyyet marife’nin şartı kılındı.
17) Ucme nedir? Şartları nelerdir?
Cevap: كون اللفظ مما وضعه غير العرب عجمه:
Ucme’nin şartları ikidir. 1- Âcemiyyette (yani arabçaya hangi lisandan gelmişse orada) alem (isim) olacak 2- Ortası harekeli veya üç üzerine zaid olacak. Bu sebepten dolayı شتر kelimesi Diyarbakır da bir kalenin ismi olduğu için bir alemiyyet, bir de ucme olup ortası harekeli olduğu için iki illetle gayrı munsarıfdır. ابراهيم kelimesi hem alem olup, hem de ucme olup üç üzerine zaid olduğu için iki illetle gayrı munsarıfdır. Bu kelimelerin gayrı munsarıflığı vacipdir. نوح kelimesi ise âcemi bir kelime olup, şartlar tahakkuk etmediği için munsarıflığı caiz, kendisinde bir alemiyyet bir de ucme bulunduğu için de gayrı munsarıflığı caizdir.
18) Cemi’nin şartı nedir?
Cevap: Cemi’nin şartı: ها’siz sıga-i müntehel cümu olmaktır.
19) Cemi’ de niçin (هاء) ‘siz olması şart koşuldu?
Cevap: Çünkü (هاء) ile beraber olduğunda كراهية gibi müfred vezinlere benzemiş olur ki, cemiliğine zayıflamış olur. Bu sebebden dolayı فرازنة kelimesi her ne kadar sıga-i müntehel cümu olsa da ahirinde üzerine (هاء) diye durulan (ة( olduğu için munsarıfdır.
20) جوار ، مصابيح، حضاجر، سراويل، مساجدkelimelerinin munsarıf mı yoksa gayrı munsarıf mı olduğunu beyan ediniz?
Cevap: مصابيح ve مساجد kelimeleri, kendilerinde üzerine (هاء) diye durulan (ة( olmayıp, sığa-ı müntehel cümu ile cemi olmakla gayrı munsarıfdırlar.
حضاجر : Her ne kadar bu kelime, sırtlan için ismi cins olmakla kendisinde fil hal cemiyyet yok ise de fil asıl حضجر kelimesinin cemi olmakla gayrı munsarıfdır.
سراويل : Bu kelime gayrı munsarıf kabul edildiğinde iki görüş vardır. 1- Bu kelime âcemi bir kelimedir. Arabçada ki müvazinleri üzerine hamlen gayrı munsarıfdır. 2- Bu kelime arabça bir kelime olup, takdiran سروالة kelimesinin cemi olmakla gayrı munsarıfdır.
Ancak bu kelime, munsarıf olarak kabul edildiğinde müşkil bir durum yokdur.
جوار : Bu kelimenin haleti nasbında ihtilaf yokdur. Çünkü sığa-i müntehel cümu olmakla beraber cemiyyet olduğu için bil ittifak gayrı munsarıfdır. Bu kelimenin haleti rafında ve haleti cerrinde ihtilaf vardır. Bazıları; munsarıfdır. Zira iğlal gayrı munsarıfdan öncedir. Tenvin ise munsarıflık tenvinidir dediler. Bazıları; ise gayrı munsarıfdır, tenvin ise ıvaz tenvinidir dediler.
21) Terkibin şartları nelerdir?
Cevap: Şartları; alem olmak. Terkibi izafi, terkibi isnadi, terkibi savti, terkibi ta’dadi olmamaktır. (Yani terkibi mezci olmaktır.) بعلبك gibi
22) Elif nun zaideteynin şartları nelerdir?
Cevap: Eğer isimde olursa şartı alem olmaktır. Eğer sıfat da olursa şartı فعلانة diye müennesi olmayacak, bir görüşe göre de فعلى diye müennesi olacak.
23) ندمان ،سكران ، رحمن kelimeleri munsarıf mıdır? Gayrı munsarıf mıdır?
رحمن : Bu kelime, Cenab-ı Hakkın sıfatlarından olup, ona mahsus olduğu için müzekkeri ve müennesi yoktur. Binaenaleyh فعلانة diye müennesi olmadığı için gayrı munsarıf, فعلى vezninde müennesi olmadığı içinde munsarıfdır denilerek alimler arasında ihtilaf olunmuştur. سكران : Kelimesi سكرانة diye müennesi olmayıp سكرى diye müennesi olduğu için bil ittifak gayrı munsarıfdır.
ندمان : Kelimesi “arkadaşlık” manasına geldiği zaman ندمانة diye müennesi olup, ندمى diye müennesi olmadığı için bil ittifak munsarıfdır. Ancak ندمان kelimesi “pişmanlık” manasına geldiği zaman ise ندمانة diye müennesi olmayıp, ندمى diye müennesi olduğu için bil ittifak gayrı munsarıfdır.
24) Vezni fiil’in şartları nelerdir?
Cevap: Şartları: Ya fiile mahsus bir vezinde olmak veya (تا (‘yi kabul etmediği halde evvelinde fiilin ziyadelerinden (اتين ( bir harf olmasıdır. (تا (‘yi kabul etmeyecek, çünkü (تا ( lafzı ismin hususiyetlerinden olduğu için kelimeyi vezni fiil olmaktan çıkarmaktadır.
شمر ve ضرب kelimeleri fiile mahsus olduğuna misaldir. Bu kelimeler, bir vezni fiil bir de alemiyyetle gayrı munsarıfdır. احمر kelimesi ise evvelinde fiil ziyadelerinden biri olduğuna misaldir. Bu kelime de bir vezni fiil bir de alemiyyet veya vasfıyyet ile gayrı munsarıfdır.
يعملة kelimesi ise fiil vezninde olup ahirinde (تا (‘yi kabul ettiği için munsarıfdır.
25) Kendisinde, müessir olduğu halde alemiyyet bulunan gayrı munsarıf isim nekre kılındığı zaman ne olur?
Cevap: Munsarıf olur. Çünkü alemiyyet, ancak kendisinde şart olduğu illetler ile bir kelime de bulunur. Bu kelime de nekre kılınıp alemiyyet gidince, kelime ya bir illet ile veya hiç illetsiz kalarak munsarıf olur.
26) Alem (isim) olan احمر kelimesi hakkında İmamı Ahfeş ve İmamı Sibeveyh’in görüşleri nedir?
Cevap: İmamı Sibeveyh Hazretleri, Bu kelime şu an bir alemiyyet bir de vezni fiillikle gayrı munsarıfdır. Ancak bu kelime nekre (yani alemiyyet gittiği zaman) kılındığı zaman vasfıyyeti aslıyyesine itibar edilerek, yine bir vezni fiil bir de vasfıyyet ile gayrı munsarıf olur, dedi. (Çünkü bu kelime ilk vaz olunurken “kırmızılık” vasfı için vaz olunmuştur. Daha sonra ismiyyet, vasfıyyet üzere galip gelmiştir.)
İmamı Ahfeş Hazretleri ise İmamı Sibeveyh’e cevap olarak, Bu kelimedeki vasfiyyet alemiyyetin gelmesi ile zail olmuş, gitmişdir. Kelime nekre kılınıp alemiyyet gittiği zaman, tekrar vasfıyyete itibar olunamaz. O halde bu kelime munsarıfdır. Eğer giden şey’e tekrar itibar olunsaydı خاتم babına da itibar olunurdu, dedi.
Ancak İmamı Ahfeş Hazretleri, İmamı Sibeveyh’e cevap vermek için خاتم babını delil olarak getirince, devreye Musannıf Hazretleri (İbn-i Hacib) girip İmamı Ahfeş’e cevap olarak “Ey İmamı Ahfeş, İlk söylediklerin doğrudur. Ancak bu mesele de sen, خاتم babını İmamı Sibeveyh’e delil olarak getiremezsin. Çünkü o zaman bir hükümde iki zıt da itibar lazım gelmiş olur” dedi.
Cevap: İlmi Nahvin Tarifi: و هو علم يعرف به احوال الكلمة العربية من حيث الإعراب و البناء
Mevzuu: Kelime ve kelamdır.
Gayesi: İrab ve binadaki hatadan lisanı muhafaza etmektir.
2) Kelimenin kısımları nelerdir? Neden üç kısma ayrılmıştır?
Cevap: Kelimenin kısımları üçtür. İsim, fiil ve harftir. Üç kısma ayrılmasının sebebi; Kelime ya kendi nefsinde bir mana üzere delalet eder veya etmez. Kendi nefsinde bir manaya delalet etmeyen harftir. Kendi nefsinde bir manaya delalet eden kelime; ya üç zamandan biri üzere yakın olur veya olmaz. Üç zamandan birine yakın olan fiildir. Yakın olmayan ise isimdir.
3) Kelamın luğavî ve ıstılahî tarifleri nedir?
Cevap: Kelam lugatde: ما يتكلم به قليلا كان او كثيرا
Istılahde ise kelam: ما تضمن كلمتين بالإسناد
4) Kelam nelerden hâsıl olur?
Cevap: Kelam, iki isim veya bir isim ve bir fiilden hâsıl olur.
5) İsim nedir? Mureb nedir? Mu’rebin hükmü nedir?
Cevap: İsim iki kısımdır. Mureb olur, mebni olur. Mureb: المركب الذى لم يشبه مبنى الأصل
Hükmü: Amillerin amelde ihtilafı sebebi ile lafzan veya takdiran ahirinin değişmesidir.
Mesela: جائنى زيد, رأيت زيدا, مررت بزيد- جأنى فتا, رأيت فتا, مررت بفتا
6) İrab nedir? İrabın nevileri nedir? Amil nedir?
Cevap: İrab : ما اختلف اخره به ليدل على المعانى المعتورة عليه
İrabın nevileri üçtür: rafi, nasb ve cer
Amil: ما به يتقوم المعنى المقتضى للإعراب
7) Murebin nevilerinin irabı nasıldır?
Cevap:
Haleti raf Haleti
nasb Haleti cer Mesela
Müfret munsarıf, cemi mükesser munsarıflar Zamme Fetha Kesre زيد- كتب
Gayrı munsarıflar Zamme Fetha Fetha احمد
Cemi müennes salimler Zamme Kesre Kesre مسلمات
Esma-i sitte-i mutelle Vav Elif Ye ابوه,اخوه,حموها,هانوه,فوه,ذو مال
Tesniye, isnan, zamire muzaf kila kelimesi Elif Ye Ye مسلمان
Cemi müzekker salim,
ülû, ışrune ve kardeşleri Vav Ye Ye مسلمون
8) İrabı takdiri nerelerde olur?
Cevap: İki yerde olur. 1) İrabın özürlendiği yerde olur. 2) İrabın lafızda zuhurunun, lisana ağır geldiği yerde olur.
9) Gayrı munsarıf nedir? İlletleri nelerdir?
Cevap: Gayrı munsarıf: ما فيه علتان من تسع او واحدة منها تقوم مقامهما
İlletleri: عدل, وصف, تأنيث, معرفه,عجمة, جمع, تركيب, الف نون زائدتين, ووزن فعل
10) Gayrı munsarıfın hükmü nedir?
Cevap: Kesre ile olan cer ve tenvini kabul etmemektir.
11) İki illet makamına kaim olan illetler nelerdir? Niçin iki ıllet makamına kaimdirler?
Cevap: İki illet makamına kaim olan illetler جمع ve الفاالتأنيث dir. Cemi de: Hakikaten veya hükmen cemiyet tekerrür ettiği için iki illet makamına kaimdir. Te’nis elifleri ise hem kendilerinde te’nislik olup hem de kelimeye lazım oldukları için iki makamına kaimdirler.
12) عدل nedir? Kaç kısımdır?
Cevap: عدل: خروجه عن صيغته الأصلية تحقيقا او تقديرا
İki kısımdır. 1-Adl-i Tahkıkî: Eğer kelime, hakiki bir ma’dülü anh’dan (asıldan) çıkarsa adl-i tahkıkî olur. Mesela اخر kelimesinde olduğu gibi 2- Adl-i Takdiri: Eğer kelime, takdiri bir ma’dulün anh’dan çıkarsa adl-i takdiri olur. Mesela عمر kelimesinde olduğu gibi
14) Vasfın şartı nedir? Vasfıyyet üzere ismiyyetin galip gelmesi, vasfıyyete zarar verir mi?
Cevap: Vasfın şartı: Vasfıyyetin ârızî olmayıp, asıldan (yani kelime ilk olarak bir mana karşılığına konulurken bir sıfatın karşılığına vaz edilmesi demektir) olmasıdır. Vasfıyyetin şartı, vasfın asılda olması olunca, اربع بنسوة مررت cümlesindeki اربع kelimesi munsarıf oldu. Çünkü bu kelimedeki vasfıyyet aslî değil, arızîdir. Terkib sebebi iledir.
Vasfıyyet üzere ismiyyetin galip gelmesi (yani bir sıfat için vaz olunan kelimenin vasfıyyetinin terkedilip o kelimenin isim olarak kullanılması) o kelimenin vasfıyyetine zarar vermez. Vasfıyyet üzere ismiyyetin galip gelmesi, vasfıyyete zarar vermediğinden dolayı
ادهم، ارقم ،اسود kelimeleri gayrı munsarıfdır. Çünkü bu kelimeler ilk vaz edilirken siyah manasına vaz edilmişlerdir. Daha sonra اسود ve ارقمkelimeleri siyah bir yılana isim olarak verildiler. Ancak ismiyyetin vasfıyyet üzere galip gelmesi kelimenin vasfıyyetine zarar vermediği için bu kelimeler vasfıyyet ve veznii fiil illetleri ile gayrı munsarıfdırlar. ادهم kelimesi de ilk vaz edilirken siyahlık vasfı üzere vaz edilmiş, daha sonra ise siyah kelepçeye isim olarak verilmiştir. Ancak vasfıyyetin ismiyyet üzere galip gelmesi vasfıyyete zarar vermediği için bu kelime de vasfıyyet ve veznii fiil illetleri ile gayrı munsarıfdır.
15) (تا ) ile olan te’nisi lafzî ve te’nisi manevinin şartı nedir?
Cevap: Te’nisi manevinin gayrı munsarıflığa sebebiyyette şartı alemiyyettir.
Te’nisi manevinin gayrı munsarıflığa tesirinin cevaz şartı: alemiyyet, vücub şartı ise üç harf üzerine zaid olmak, ortası harekeli olmak veya ucme (yani âcemi, arabçaya başka bir lisandan girmiş bir kelime) olmaktır. زينب kelimesi, kendisinde te’nisi manevinin vücub şartlarından üç üzere zaid olma şartı tahakkuk ettiği için, bir te’nisi manevi bir de alemiyyetle gayrı munsarıf olmuştur. سقر kelimesi, kendisinde te’nisi manevinin vücub şartlarından ortası harekeli olma şartı tahakkuk ettiği için, bir te’nisi manevi bir de alemiyyetle gayrı munsarıfdır. Çünkü سقر kelimesi cehennem tabakalarından bir tabakanın ismidir. جورو ماه kelimesi, kendisinde te’nisi manevinin vücub şartlarından ucme olma şartı tahakkuk ettiği için, bir te’nisi manevi bir de alemiyyetle gayrı munsarıfdır. Bu kelime bir beldenin ismidir. Bu üç misalin gayrı munsarıflığı vaciptir. هند kelimesinde ise, te’nisi manevinin vücub şartı tahakkuk etmediği için munsarıflığı caiz, ayrıca kendisinde bir te’nisi manevi, bir de alemiyyet bulunduğu için de gayrı munsarıflığı caizdir.
16) Marife’nin şartı nedir? Sebebi nedir?
Cevap: Marife’nin şartı alem olmaktır. Çünkü diğer marife yollarından muzmerat ve mübhemat (yani ismi işaret ve ismi mevsul) mebni isimlere mahsusdur. Gayrı munsarıf ise mureb ismin hükmündendir. Dolayısı ile bunlar marife’nin şartı olamazlar. Yine marife yollarından lamı ta’rif ve izafet ise gayrı munsarıf olan ismi munsarıf hükmünde kıldıklarından bunlar da marife’nin şartı olamazlar. Marife yollarından sadece alemiyyet kalınca, alemiyyet marife’nin şartı kılındı.
17) Ucme nedir? Şartları nelerdir?
Cevap: كون اللفظ مما وضعه غير العرب عجمه:
Ucme’nin şartları ikidir. 1- Âcemiyyette (yani arabçaya hangi lisandan gelmişse orada) alem (isim) olacak 2- Ortası harekeli veya üç üzerine zaid olacak. Bu sebepten dolayı شتر kelimesi Diyarbakır da bir kalenin ismi olduğu için bir alemiyyet, bir de ucme olup ortası harekeli olduğu için iki illetle gayrı munsarıfdır. ابراهيم kelimesi hem alem olup, hem de ucme olup üç üzerine zaid olduğu için iki illetle gayrı munsarıfdır. Bu kelimelerin gayrı munsarıflığı vacipdir. نوح kelimesi ise âcemi bir kelime olup, şartlar tahakkuk etmediği için munsarıflığı caiz, kendisinde bir alemiyyet bir de ucme bulunduğu için de gayrı munsarıflığı caizdir.
18) Cemi’nin şartı nedir?
Cevap: Cemi’nin şartı: ها’siz sıga-i müntehel cümu olmaktır.
19) Cemi’ de niçin (هاء) ‘siz olması şart koşuldu?
Cevap: Çünkü (هاء) ile beraber olduğunda كراهية gibi müfred vezinlere benzemiş olur ki, cemiliğine zayıflamış olur. Bu sebebden dolayı فرازنة kelimesi her ne kadar sıga-i müntehel cümu olsa da ahirinde üzerine (هاء) diye durulan (ة( olduğu için munsarıfdır.
20) جوار ، مصابيح، حضاجر، سراويل، مساجدkelimelerinin munsarıf mı yoksa gayrı munsarıf mı olduğunu beyan ediniz?
Cevap: مصابيح ve مساجد kelimeleri, kendilerinde üzerine (هاء) diye durulan (ة( olmayıp, sığa-ı müntehel cümu ile cemi olmakla gayrı munsarıfdırlar.
حضاجر : Her ne kadar bu kelime, sırtlan için ismi cins olmakla kendisinde fil hal cemiyyet yok ise de fil asıl حضجر kelimesinin cemi olmakla gayrı munsarıfdır.
سراويل : Bu kelime gayrı munsarıf kabul edildiğinde iki görüş vardır. 1- Bu kelime âcemi bir kelimedir. Arabçada ki müvazinleri üzerine hamlen gayrı munsarıfdır. 2- Bu kelime arabça bir kelime olup, takdiran سروالة kelimesinin cemi olmakla gayrı munsarıfdır.
Ancak bu kelime, munsarıf olarak kabul edildiğinde müşkil bir durum yokdur.
جوار : Bu kelimenin haleti nasbında ihtilaf yokdur. Çünkü sığa-i müntehel cümu olmakla beraber cemiyyet olduğu için bil ittifak gayrı munsarıfdır. Bu kelimenin haleti rafında ve haleti cerrinde ihtilaf vardır. Bazıları; munsarıfdır. Zira iğlal gayrı munsarıfdan öncedir. Tenvin ise munsarıflık tenvinidir dediler. Bazıları; ise gayrı munsarıfdır, tenvin ise ıvaz tenvinidir dediler.
21) Terkibin şartları nelerdir?
Cevap: Şartları; alem olmak. Terkibi izafi, terkibi isnadi, terkibi savti, terkibi ta’dadi olmamaktır. (Yani terkibi mezci olmaktır.) بعلبك gibi
22) Elif nun zaideteynin şartları nelerdir?
Cevap: Eğer isimde olursa şartı alem olmaktır. Eğer sıfat da olursa şartı فعلانة diye müennesi olmayacak, bir görüşe göre de فعلى diye müennesi olacak.
23) ندمان ،سكران ، رحمن kelimeleri munsarıf mıdır? Gayrı munsarıf mıdır?
رحمن : Bu kelime, Cenab-ı Hakkın sıfatlarından olup, ona mahsus olduğu için müzekkeri ve müennesi yoktur. Binaenaleyh فعلانة diye müennesi olmadığı için gayrı munsarıf, فعلى vezninde müennesi olmadığı içinde munsarıfdır denilerek alimler arasında ihtilaf olunmuştur. سكران : Kelimesi سكرانة diye müennesi olmayıp سكرى diye müennesi olduğu için bil ittifak gayrı munsarıfdır.
ندمان : Kelimesi “arkadaşlık” manasına geldiği zaman ندمانة diye müennesi olup, ندمى diye müennesi olmadığı için bil ittifak munsarıfdır. Ancak ندمان kelimesi “pişmanlık” manasına geldiği zaman ise ندمانة diye müennesi olmayıp, ندمى diye müennesi olduğu için bil ittifak gayrı munsarıfdır.
24) Vezni fiil’in şartları nelerdir?
Cevap: Şartları: Ya fiile mahsus bir vezinde olmak veya (تا (‘yi kabul etmediği halde evvelinde fiilin ziyadelerinden (اتين ( bir harf olmasıdır. (تا (‘yi kabul etmeyecek, çünkü (تا ( lafzı ismin hususiyetlerinden olduğu için kelimeyi vezni fiil olmaktan çıkarmaktadır.
شمر ve ضرب kelimeleri fiile mahsus olduğuna misaldir. Bu kelimeler, bir vezni fiil bir de alemiyyetle gayrı munsarıfdır. احمر kelimesi ise evvelinde fiil ziyadelerinden biri olduğuna misaldir. Bu kelime de bir vezni fiil bir de alemiyyet veya vasfıyyet ile gayrı munsarıfdır.
يعملة kelimesi ise fiil vezninde olup ahirinde (تا (‘yi kabul ettiği için munsarıfdır.
25) Kendisinde, müessir olduğu halde alemiyyet bulunan gayrı munsarıf isim nekre kılındığı zaman ne olur?
Cevap: Munsarıf olur. Çünkü alemiyyet, ancak kendisinde şart olduğu illetler ile bir kelime de bulunur. Bu kelime de nekre kılınıp alemiyyet gidince, kelime ya bir illet ile veya hiç illetsiz kalarak munsarıf olur.
26) Alem (isim) olan احمر kelimesi hakkında İmamı Ahfeş ve İmamı Sibeveyh’in görüşleri nedir?
Cevap: İmamı Sibeveyh Hazretleri, Bu kelime şu an bir alemiyyet bir de vezni fiillikle gayrı munsarıfdır. Ancak bu kelime nekre (yani alemiyyet gittiği zaman) kılındığı zaman vasfıyyeti aslıyyesine itibar edilerek, yine bir vezni fiil bir de vasfıyyet ile gayrı munsarıf olur, dedi. (Çünkü bu kelime ilk vaz olunurken “kırmızılık” vasfı için vaz olunmuştur. Daha sonra ismiyyet, vasfıyyet üzere galip gelmiştir.)
İmamı Ahfeş Hazretleri ise İmamı Sibeveyh’e cevap olarak, Bu kelimedeki vasfiyyet alemiyyetin gelmesi ile zail olmuş, gitmişdir. Kelime nekre kılınıp alemiyyet gittiği zaman, tekrar vasfıyyete itibar olunamaz. O halde bu kelime munsarıfdır. Eğer giden şey’e tekrar itibar olunsaydı خاتم babına da itibar olunurdu, dedi.
Ancak İmamı Ahfeş Hazretleri, İmamı Sibeveyh’e cevap vermek için خاتم babını delil olarak getirince, devreye Musannıf Hazretleri (İbn-i Hacib) girip İmamı Ahfeş’e cevap olarak “Ey İmamı Ahfeş, İlk söylediklerin doğrudur. Ancak bu mesele de sen, خاتم babını İmamı Sibeveyh’e delil olarak getiremezsin. Çünkü o zaman bir hükümde iki zıt da itibar lazım gelmiş olur” dedi.