Kadın, Sevgi ve Temel Haklar

asya_kurt

◄ كُن فَيَكُونُ ►
Özel Üye
Kadın, Sevgi ve Temel Haklar

kadin_k.jpg


Yüce Allah, evrendeki bütün sebep sonuç ilişkilerini düzenleyen derin bilgi ve hikmetiyle, erkeği kadına, kadını da erkeğe muhtaç olarak yaratmıştır.

Her iki cins, insan olmak bakımından Allah katında aynı şeref ve değeri taşıyor olsalar da, yaratılış kanunlarının hedef ve hikmetlerinden uzak düştüklerinde, birbirlerine karşı yanlış tavırlar geliştirmekten kaçınamamışlardır. Özellikle erkek, kendisine lütfedilen fiziki güç ve kuvveti yanlış algılamış, kadınları tarih boyu ikinci dereceden bir varlık olarak görmeye

eğilimli davranmıştır. Bu yanlış eğilimin katı bir alışkanlığa dönüştüğü bazı tarihsel dönemler ise, onun, erkek-egemen toplumlarda bir hizmetçi ve parya olarak ağır zulümler gördüğüne tanıklık etmiştir.
Erkeğin kadına karşı takındığı bu düşmanca tavır, el-bette sosyal hayatın diğer alanlarındaki zulüm ve haksızlıklardan soyutlanabilecek bir durum değildir. İlâhî yaratılış düzeninde her varlık ve her olayın oturduğu ölçü ve denge, insanların kendi elleriyle işlediklerinin doğal bir sonucu olarak türlü deformasyonlara uğramış, sosyal hayatın ana dinamiklerindeki bu bozulma ve kokuşma, ilâhî müdahaleyi gerekli kılacak boyutlara varmıştır. Gönderilen kutsal kitaplar, önce bireylerin iç dünyalarında bozulan ve çürüyen hedefleri iman ve ahlâkla tamir etmeyi, sonra da sosyal hayata yansıyan bu bozulma ve çürümelerle zarar görmüş olan ölçü ve dengenin yeniden sağlanmasını hedeflemiştir.

Kadın ve erkek ilişkilerinde, Yüce Yaratıcı'nın koyduğu ölçü ve dengenin erkekler tarafından bozularak, kadına karşı geliştirilen haksız muamele ve incitici bakış, son Kutsal Kitap Kur'ân-ı Kerim'de tekrar öz dengesine kavuşturulmuştur. Kur'ân, ortaya koyduğu sert tedbirler ile, rayından çıkan erkek-egemen görüşleri yeniden karşılıklı sevgi, saygı ve işbirliği temeline oturtmuş, insanlığa geleceğe yönelik âdil bir perspektif sunmuştur.

Peygamberleri karnında taşıyan, besleyen, büyüten ve terbiye eden annelerimizin itilmesi insanlığın asaletini, erdemini ve değerlerini azaltmış ve zenginleşmesini engelle-miştir. İtilen, kakılan, dövülen, eşya gibi görülen ve bir seks aracı olmaktan fazla bir değer verilmeyen kadın neslinin gözyaşları dere olup akmış, gönül kırıklıkları arş-ı âlâya çıkmış ve insanlığın üzerine bir karabulut olarak inmiştir.

Yüce Allah, akan bu gözyaşı derelerini kurutmak, gönül kırıklıklarını tamir etmek ve kara bulutları dağıtmak için Kur'ân'ı göndermiştir. Kadın haklarında kökten bir dev-rim yapan Kur'ân, kadını öne çıkarmış, layık olduğu makama oturtmuş ve onun ızdırabını dindirmiştir. Kur'ân'ın bu devrimine rağmen insanlık geçmişin yozlaşmış kültürün etkisinden kurtulamadığı için, kadını itmeye, ezmeye ve ikinci dereceden bir varlık olarak görmeye devam etmiştir. Kimi toplumlarda kadın, çok ucuz avlanabilen ve seks tuzağına düşürülüp ticaret metaı haline getirilen, kimi toplumlarda ise köle gibi kullanılan ve itibarı olmayan bir varlık durumuna düşürülmüştür. XX. asır kadın hakları bakımından cahiliyet döneminden pek de ileriye gidememiştir. XXI. asır, eğer insanlık başarabilirse, kadının değerine, asaletine, erdemine ve mevkiine getireceği değişimlerle ileriki asırlarda övgüyle anılmaya layık olacaktır. İleriki asırların aydınlık ufuklarına, kadınların gözyaşı ve gönül kırıklıklarıyla ulaşamayız. Yaşadığımız asrın hamurunu, kadınlarımıza yapacağımız iyi muamele, besleyeceğimiz sevgi ve saygı, göstereceğimiz şefkat ve merhamet yoğurmalıdır. Geçmişte işlenen hataları affettirebilmek için, kadınlarımıza gönülden gelen bir sevgi ile yaklaşalım, onların emeklerine nankörlük etmeyelim, onları insanca ilişkilerden mahrum tutmayalım; unutmayalım ki, onların kanını, canını ve sütünü damarlarımızda ve bütün hücrelerimizde taşıyoruz. Erkeklerin bencil ve zalim dünyası, Allah'ın değerli yaratığı kadına gözyaşı dolu bir hayat vererek, insanlığa " âh"larla dolu bir kültür bırakmıştır.

Kadına vereceğiniz sevgi, göstereceğiniz merhamet, çocuklarınızla size geri dönecektir. Kocasından sevgi görmeyen kadın, çocuklarına sevgi veremez ve onları bir sevgi beşiğinde büyütemez.

Ben bu duygularla sizlere, kadına Kur'ân'ın verdiği değeri aktarmak, onun haklarını Kur'ân'ın nasıl öne çıkardığını göstermek istedim. İstedim ki, gönlünüzde ona bir yer ayırın; onun size karnında ayırdığı yer gibi siz de ona gönlünüzde bir yer ayırın. İnsanlık, temel haklar bakımından da suçludur. İnsanların köle durumuna düşürüldüğü, ana-baba hakkının çiğnendiği, ferdî ve sosyal hakların göz ardı edildiği bir dünya yaralıdır, çürüktür, belalıdır ve gelişme-miştir. İstihdam edilen insanların emek haklarının ödenmesi, haksızlığa uğrayanların ise haklarını arama hakkından mahrum bırakılması gibi suçlar yüzünden, günümüz dünyasının insanlığı âhirette büyük bir mutluluğu hak eder görünmemektedir. Haklara saygı gösterilmediği ve ayaklar altına alındığı bir insanlık, hukuk ve medeniyet bakımından bitkisel hayata girmiş ve bütün erdemlerini yitirmiş demektir.

Hakların öne çıktığı bir dünya, insanlığın, kendini kendi aynasında izleme cesaretini gösterebileceği bir dünya haline gelecektir. O zaman kendi güzelliğinin farkına vara-cak, kendi yaptıklarından dolayı aşağılık duygusuna kapılmayacaktır. Ümit edilen, beklenen, özlenen ve hasreti çekilen insanlık işte budur. Bu eserin ortaya çıkmasındaki katkılarından dolayı Ziya Eren'e teşekkür eder, geçmişlerine rahmet ve mağfiret dilerim.


Prof. Dr. Bayraktar BAYRAKLI
 
Üst