Kadın Özel Halinde İken Mescide Girebilirmi ?

  • Konuyu başlatan Kayıtsız Üye
  • Başlangıç tarihi
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
Kadın Özel (Adetli) Halinde İken Mescide Girebilirmi ?
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Zaruret olmadan kadınların muayyen hallerinde cami ve mescidlere girmeleri haramdır.

Adetli kadının yapması yasak olanlar:

1 - Hayız ve nifas hâlindeki kadından her türlü namaz mükellefiyeti düşer.

Kadınlar hayız-nifas hâlinde oldukları müddet zarfında, namaz kılmaları kendilerine haram olur. (1) Hayız ve nifas hâlinde iken kılamadıkları bu namazları; kadınlar sonradan kaza etmek mecburiyetinde de değillerdir. Cenâb-ı Hak, fazl ve kereminden onları böyle bir mükellefiyetten afvetmiştir. İslâm dîni gerçekten kolaylık dînidir. Hayız ve nifaslı kadınların namaz borçları hakkındaki hükmünde de, bu kolaylık prensibini apaçık görmekteyiz. Çünkü, hayız hâli kadınların her ay mübtelâ oldukları ve bir haftaya yakın zamanlarını meşgul eden eziyetli bir durumdur. Bu arada pek çok vakit namazlarını da kılamamış haldedirler. Kadının devamlı olarak kocasının ve çocuklarının hizmeti yanısıra, evinin temizlik ve bakımıyla da uğraştığı malûmdur. Bu durumda olan bir kadının, mecburen terkettiği pek çok vakit namazlarını sonradan kaza etmek zorunda kalmasının, ona ne derece ağır ve zahmetli geleceği apaçık meydandadır.
Nifas hâli için de durum aynıdır. 20 gün, 30 gün, hattâ 40 gün namazını terketmek zorunda kalan bir kadının, bütün bu birikmiş namazları kaza edebilmesi ne kadar meşakkatli olacağı bedihîdir. İşte, âlemlere rahmet olan İslâmiyet, büyük bir kolaylık olarak, kadınların, hayız ve nifas hâlinde iken kılamadıkları bütün namazları afvetmiştir. * Hayız ve nifas hâlindeki kadınların namaz kılmaları haram olmakla birlikte, tesbih, zikir ve duada bulunmaları câizdir. Hattâ hayız ve nifas hâlindeki bir kadının, mümkün ise ve vakti de müsait ise, her namaz vaktinde abdest alıp, bir vakit namaz kılacak kadar kıbleye karşı yönelerek oturması, bu süre içinde, tesbih, tevhid ve tehlil ile meşgul olması müstehab bile görülmüştür. Bu şekilde o, hem Rabbini unutmamış ve ibadet zevkini kaçırmamış; hem de Allah'a ibadet hususunda -elinden gelseydi- ne derece arzu ve iştiyak içinde olduğunu da göstermiş olur. Bu güzel ve temiz niyeti sebebiyle, o kadına hayatında en güzel ve en feyizli kıldığı namazın sevabı yazılacağı rivâyetlerden anlaşılmaktadır.

2 - Hayız-Nifas hâlindeki kadınlara, namaz kılmak gibi oruç tutmak da haramdır. Ancak namazdan farklı olarak, tutamadıkları günleri, temizlendikten sonra kaza etmeleri gerekmektedir. Çünkü, oruç, namaz gibi devamlı olmayıp senede bir ay olduğundan, kadınların tutamadıkları birkaç günlük oruç borçlarını sonradan kaza etmeleri, onlara pek fazla bir zahmet ve meşakkat yüklemez. Bu bakımdan namaz borçları afvedildiği halde, oruç borcu baki kalmış, sonradan kazası istenmiştir. Âişe validemiz bu hususta şöyle buyurmuşlardır:"Bize hayız ve nifas hâlleri geldiğinde, Hz. Resûlüllah (asm) tutmadığımız oruçlarımızı kazâ etmemizi emir buyururlardı. Kılmadığımız namazların ise kaza edilmesini emretmezlerdi." (2)

3 - Hayız ve nifas hâlinde olan bir kadına Kur'an okumak da haramdır. Resûl-i Ekrem (asm) Efendimiz, bu hususta şöyle buyurmuşlardır: "Hayızlı veya cünüp olan kimse, Kur'an-ı Azîmüşşân'dan birşey okuyamaz." (3) Hayızlı ve nifaslı kadınların veya cünüplerin kunut vesaire gibi çeşitli duaları okumalarında, tesbih ve tehlil kelimelerini söylemelerinde ve Hazret-i Peygambere salât ve selâm getirmelerinde hiçbir mahzur yoktur. Hayız ve nifaslı halde olanlar, Kur'an-ı Kerîm'i okuyamamakla beraber, onu dinleyebilirler.

4 - Hayız ve nifas hâlinde bulunanların, Kur'an'a ellerini sürmeleri de haramdır. Hattâ bütün Kur'an'ı (Mushaf'ı) değil, bir âyeti, bir âyetin birkaç kelimesini dahi tutmak haramdır.

* Kur'an Kursu öğretmenliği yapan bir kadın, hayız hâlinde öğretim işini yardımcısına yaptıracaktır. Yardımcısı yoksa Hanefî ulemasından Kerhî ve Tahavî'ye göre öğretimini devam ettirecektir. Kerhî: Öğretmen hanım hayız hâlinde kelime kelime, Tahavî ise, yarımşar âyet söylemekle öğretim yapılmasında 'beis yoktur' demişlerdir.

5 - Hayız-Nifas halinde olan kadınlara (veya cünüplere) mescid ve camilere, zaruret olmadan girmek de haramdır. Çünkü Peygamber Efendimiz, Ben hayızlı ve vünüp olan kimseyemescidi helal kılmıyorum, buyurmuştur. (4)

6 - Hayız-Nifas hâlindeki kadının veya cünüp olan kadın ve erkeğin, mü'minlerin kıblesi olan Kâbe-i Mükerreme'yi tavaf etmeleri de haramdır. (5)

7 - Hayız-Nifas hâlinde olan kadının kocası ile cinsî münasebette bulunması da haramdır. Bu halde yapılan bir cinsî birleşme, büyük günahlardan (günâh-ı kebâir) sayılmıştır. Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "Sana kadınların hayız (âdet) hallerini de soruyorlar. De ki: O (hayız) bir ezâdır.
Binaenaleyh siz hayız hâlinde kadınlardan çekilin. Temizleninceye kadar onlara yanaşmayın." (el-Bakara, 222). Âyette geçen kadınlara yaklaşmama emrinin ne mânâ ifade ettiğini Enes'den (ra) rivâyet edilen bir hadîs-i şerîf şu şekilde açıklamaktadır: "Yahudiler kadın hayız gördüğü vakit onlarla birlikte yeyip içmezlerdi. Peygamber (asm) ise bu hususta: "- Her şey'i yapın, yalnız cinsî münasebet müstesna..." buyurdular."

Hayız-Nifas hâlinde iken kadınla cinsî temasda bulunmak dinî yönden olduğu gibi, tıbbî yönden de çok mahzurludur. Kadın bu hallerde hasta hükmündedir. Son derece itinalı bir bakıma ve temizliğe muhtaçtır. Yorulmaktan büyük ölçüde kaçınmalı, mümkün mertebe istirahat halinde olmalıdır.

Ayrıca hayızlı kadının dışarı yaydığı ağır koku, erkeği kadından tiksindirmeğe de sebeb olabilir. Bu bakımdan bu nazik dönemde yapılacak cinsî münasebetler, kocayı hanımından tiksindirip soğutabileceği gibi, pek çok kadın hastalıklarına da sebebiyet verebilir.

Meselâ: Bugün Avrupa'da kadınlarda çok sık görülen rahim kanserlerinin mühim bir sebebi de, ay hâlinde kadınların kocalarıyla cinsî münasebette bulunmaya devam etmeleri olarak tesbit edilmiştir. Bir erkeğin hayız hâlinde olan hanımına yaklaşması haram olduğu gibi, kadının ona boyun eğmesi de haramdır. Eğer, karı-koca bu halde iken, cinsî münasebette bulunurlarsa, her ikisinin de tevbe ve istiğfar etmeleri gerekir. Ayrıca bir veya yarım dinar miktarında altın veya onun bedelini de fakirlere sadaka olarak vermelidirler. [Bir dinar, bir miskal (4 gr.) ağırlığında bulunan altın sikkedir].

Hayız hâlinde olan kadından yatağını ayırmak câiz değildir. Bu tarz davranış, Yahudilerin mezhebidir. Yahudiler ay hâlindeki kadından yataklarını ayırdıkları gibi; onlarla yanyana oturmaz, beraber yemek bile yemezlerdi. Silindikleri havluları bile ayırırlardı. İslâmiyet bu haksız ve bâtıl âdeti kaldırmış, ay hâlindeki kadınla yatmayı, pişirdiği yemeği yemeyi, aynı havluya el, yüz silmeyi mekruh dahi saymamıştır. Hazret-i Âişe vâlidemiz şöyle buyurur: "Ben hayızlı iken Nebî (asm) mübarek başını kucağıma yaslar, sonra Kur'an okurdu." Diğer bir rivâyet: "Ben hayız hâlinde iken, Resûl-i Ekrem (asm) hazretlerinin mübarek saçlarını tarardım." Bu hadîslerden anlaşılıyor ki, hayız hâlindeki kadınlar necis (pis) değillerdir. Nifas hâlinde olanlar da böyledir. Bu haller sadece birer hadestir. Yani bâzı dinî mükellefiyetleri ifaya mâni şer'î birer kirlilik hâlidir. Yoksa neces, yani, hakikî pislik hâli asla söz konusu değildir

1- Konuyla ilgili hadisler Kütüb-i sittede vardır. Neylü'l-Evtar, 1, 279-280
2- Önceki dipnotta geçen rivayetlerle beraber ayrıca bakınız: Sübülü's- Selam, 1, 105
3- Tirmizî, taharet98,111; Nesâî, taharet 170; Ibn Mâce, taharet 105; Darimî, vudû' 103.
4- Ebu Davut rivayet etmiştir.
5- Buhari ve Müslim Hz. ayşe r. anhadan rivayet etmişlerdir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 
Üst