Illiyyûn

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
İlliyyûn, yücelik manasına gelen ulüvv veya İliyy kökündendir. Kelime el-Mutaffifûn suresinin 18-19. ayetlerinde geçmektedir:

"İyilerin kitabı (amel defteri) İlliyyûndadır. İlliyyûn'un ne olduğunu sen nereden bileceksin? Yazılmış bir kitap vardır (orada) Mukarrap melekler ona şahit olurlar" (el-Mutaffifûn, 83/18-19).

İlliyyûn, fâcir kişilerin makamı olan Siccîn'in karşıtıdır, yani iyilerin makamıdır.

İlliyyûn'un ne olduğu hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bunlardan bazıları şunlardır: Dahhak, Mücahit ve Katade'ye göre: "Müminlerin ruhlarının bulunduğu yedinci göktür." Dahhak'tan diğer bir rivayete göre: "Bu Sidretü'l-Münteha'dır; Allah'ın bütün emirleri oraya kadar varır. Derler ki: "Ya Rabbi, bu kulun filandır." Halbuki Allah o kulunu onlardan daha iyi bilmektedir. Allah katından, o kulun azaptan emniyette olduğunu bildiren bir mühürle mühürlü bir emanname gelir."

Bir rivayet de şöyledir: Müminin ruhu alındığında, yani mümin öldüğünde ruhu göğe çıkarılınca göğün kapıları onun için açılır. Melekler onu müjdelerle karşılarlar. Onunla beraber çıkar, Arş'a kadar varırlar. Arşın altından onlara bir sahife çıkar ve üzerine (kulun ameli) yazılır. Kıyamet gününde hesaptan kurtulacağını belirten bir mühürle de mühürlenir. Bu işleri mukarrap melekler görürler (es-Suyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr, nşr. Dâru'l-Fikr, Beyrut 1403/1983, VIII, 443).

Katade'den gelen rivayete göre; "İlliyyûn yedinci göğün üzerinde, Arşın sağ ayağı yanındadır."

Berâ b. Âzib, Hz. Peygamber (s.a.s)'den şunu nakleder:

"İlliyyun yedinci kat gökte Arşın altındadır."

İbn Abbas (rr.a)'den:

"İlliyyûn yeşil zebercetten bir levhadır, Arşa asılmıştır. Müminlerin amelleri ona yazılmıştır."

Bununla beraber İlliyyûn'un Cennetin yüce makamlarından birisi olması da mümkündür. İbn Abbas'tan gelen bir rivayette:

"İlliyyûn Cennettedir" denmektedir. İlliyyun'un Arşla ilgili olması, Cennetle ilgili olmasını engellemez. Surenin 22-28. ayetlerinin, ebrar'ın Cennetteki hayatını ve elde ettikleri nimetleri anlatması da bunu kanıtlamaktadır. Bu ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:

"İyiler elbette nimet içindedirler. Koltukları üzerinde oturup bakarlar. Yüzlerinde nimetin sevinç ve parıltısını sezersin. Onlara mühürlü, halis bir şaraptan içirilir ki içildikten sonra misk gibi kokar. İşte yarışanlar bunun için yarışsınlar. O şarabın karışımı tesnimdendir. Bir çeşme ki Allah'a yaklaştırılanlar ondan içerler" (el-Mutaffifûn, 83/22-28).

Bütün bu rivayetler, İlliyyûn'un, yücelik manasıyla olduğu kadar, müminlerin ruhları ve amelleriyle de ilgili olduğunu göstermektedir.

İlliyyûnda bulunanlar ise mukarrap melekler ve ebrar (iyiler) grubuna dahil müminlerdir. İbn Ömer'den rivayet edilen bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurur:

"İlliyûndakiler yerlerinden Cennete bakarlar. İçlerinden birisi Cennete baktığı zaman yüzünün nurundan Cennet aydınlanıverir. Cennettekiler: "Bu nur nedir?" diye sorarlar. Bu soruya: Taat ve doğruluk ehli olan iyilerin yurdu İlliyyûndakilerden birisi baktı" diye cevap verilir" (Ebû Dâvûd, el-Hurûf ve'l-Kırâât, 1).

Diğer bir rivayette ise şöyledir: "Cennet halkı İlliyyûndakileri gökyüzünde parlak yıldızın görüldüğü gibi görürler" (Kurtubî, el-Câmi li Ahkâmi'l-Kurân, XIX, 263; Ahmed b. Hanbel, IV, 61).

Müminlerin amelleri İlliyyûna nakledilir ve oraya yazılırken mukarrap melekler buna şahit olmakta, bunu görmektedirler.

İlliyyûn ehlinden olabilmek, Allah'ın hoşnut olacağı salih amelleri işlemekle mümkündür. Ebû Umâme'den rivayet edilen bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"Aralarında batıl ve lüzumsuz söz konuşulmadan bir namazdan sonra kılınan diğer bir namaz İlliyyûna yazılır" Yani bu iki namazın ikisi de ister akşam ve yatsı gibi farz olsunlar, ister sabah ve kuşluk namazları gibi biri farz diğeri nafile olsun, aralarında batıl bir söz konuşulmadan kılınırlarsa, mukarrap meleklerin İlliyyûnda yazılmasına şahit olduğu amellerdendir (M. Ali Nâsıf, et- Ta'vil Câmi'u li'l-Usûl, I, 322).

İsmail KAYA
 
Üst