İhlas Suresi Kuranın Üçte birine denktir

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي فَرْوَةَ، قَالَ: بَلَغَنَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: «مَنْ قَرَأَ قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ فَكَأَنَّمَا قَرَأَ ثُلُثَ الْقُرْآنِ، وَمَنْ قَرَأَهَا عَشْرَ مَرَّاتٍ بَنَى اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُ قَصْرًا فِي الْجَنَّةِ». فَقَالَ لَهُ أَبُو بَكْرٍ الصِّدِّيقُ: إِذًا نَسْتَكْثِرَ يَا رَسُولَ اللَّهِ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «اللَّهُ أَكْثَرُ وَأَطْيَبُ» رَدَّدَهَا مَرَّتَيْنِ

İshak b. Abdullah b. Ebi Ferve anlatıyor: Bize Resulullah(sav)'in şöyle dediği ulaştı :

''Kul Huvallahu Ehad''(İhlas Suresini) okuyan , Kuranın Üçte birini okumuş gibidir.


Kim onu 10 defa okursa Allah Cennette onun için bir köşk inşa eder.
Bunun üzerine Hz.Ebubekir(ra) ''Ya Resulallah o zaman arttıralım(Arttırırsak)''dedi.

Resulullah(sav) '' (O zaman) Allah daha çok arttırır ve daha güzel verir.''buyurdu.(Bunu iki defa söyledi)

[Hasan El-Hallal,Fedailu Suretil İhlas,1/33]


 
Son düzenleme:

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
Hem meselâ, insafsız ehl-i ilhâdın mübalâğa zannettikleri, hattâ muhal bir mübalâğa ve mücazefe tevehhüm ettikleri biri de, amellerin sevabına dair ve bazı surelerin faziletleri hakkında gelen rivâyetlerdir.

Meselâ, Fâtiha’nın Kur’ân kadar sevabı vardır; 1 Sûre-i İhlâs, sülüs-ü Kur’ân; 2 Sûre-i İzâ Zülzileti’l-Ardu, rub’u; 3 Sûre-i Kul Yâ Eyyühe’l-Kâfirûn, rub’u; 4 Sûre-i Yâsin, on defa Kur’ân kadar olduğuna rivâyet vardır. İşte, insafsız ve dikkatsiz insanlar demişler ki: “Şu muhaldir. Çünkü Kur’ân içinde Yâsin ve öteki faziletli olanlar da vardır. Onun için mânâsız olur.”

Elcevap: Hakikati şudur ki: Kur’ân-ı Hakîmin herbir harfinin bir sevabı var, bir hasenedir. Fazl-ı İlâhîden, o harflerin sevabı sünbüllenir, bazan on tane verir, bazan yetmiş, bazan yedi yüz (Âyetü’l-Kürsî harfleri gibi), bazan bin beş yüz (Sûre-i İhlâsın harfleri gibi), bazan on bin (Leyle-i Beratta okunan âyetler ve makbul vakitlere tesadüf edenler gibi) ve bazan otuz bin (meselâ, haşhaş tohumunun kesreti misillü, Leyle-i Kadîrde okunan âyetler gibi). Ve “O gece bin aya mukabil” işaretiyle, bir harfinin o gecede otuz bin sevabı olur, anlaşılır. İşte, Kur’ân-ı Hakîm, tezâuf-u sevabıyla beraber, elbette muvazeneye gelmez ve gelemiyor. Belki asıl sevabıyla, bazı surelerle muvazeneye gelebilir.

Meselâ, içinde mısır ekilmiş bir tarla farz edelim ki, bin tane ekilmiş. Bazı habbeleri yedi sünbül vermiş farz etsek, herbir sünbülde yüzer dane olmuşsa, o vakit tek bir habbe, bütün tarlanın iki sülüsüne mukabil oluyor. Meselâ birisi de on sünbül vermiş, herbirinde iki yüz dane vermiş. O vakit bir tek habbe, asıl tarladaki habbelerin iki misli kadardır. Ve hâkezâ, kıyas et.

Şimdi, Kur’ân-ı Hakîmi, nuranî, mukaddes bir mezraa-i semâviye tasavvur ediyoruz. İşte, herbir harfi, asıl sevabıyla birer habbe hükmündedir. Onların sünbülleri nazara alınmayacak. Sûre-i Yâsin, İhlâs, Fâtiha, Kul Yâ Eyyühe’l-Kâfirûn, İzâ Zülzileti’l-Ardu gibi, sair faziletlerine dair rivâyet edilen sûre ve âyetlerle muvazene edilebilir. Meselâ, Kur’ân-ı Hakîmin üç yüz bin altı yüz yirmi harfi olduğundan, Sûre-i İhlâs, Besmeleyle beraber altmış dokuzdur. Üç defa altmış dokuz, iki yüz yedi harftir. Demek, Sûre-i İhlâsın herbir harfinin haseneleri bin beş yüze yakındır.

İşte, Sûre-i Yâsinin hurufatı hesap edilse, Kur’ân-ı Hakîmin mecmu-u hurufatına nisbet edilse ve on defa muzaaf olması nazara alınsa, şöyle bir netice çıkar ki: Yâsin-i Şerifin herbir harfi, takriben beş yüze yakın sevabı vardır, yani o kadar hasene sayılabilir. İşte, buna kıyasen başkalarını dahi tatbik etsen, ne kadar lâtif ve güzel ve doğru ve mücazefesiz bir hakikat olduğunu anlarsın.

Yirmi Dördüncü Söz - Üçüncü Dal
 
Üst