Ifâ Ne Demektir?

ma'vera

Emektar
Özel Üye
ifâ:
Ödemek. Yerine getirmek. Söz verdiğini veya vazife bildiğini yerine getirmek. Kılmak. Yapmak.

Demek, nasıl ki onun risâleti, şu dâr-ı imtihanın açılmasına sebebiyet verdi,
b525.gif
-1- sırrına mazhar oldu. Onun gibi, ubûdiyeti dahi, öteki dâr-ı saadetin açılmasına sebebiyet verdi. Acaba hiç mümkün müdür ki, bütün akılları hayrette bırakan şu intizam-ı âlem ve geniş rahmet içinde kusursuz hüsn-ü san'at, misilsiz Cemâl-i Rubûbiyet, o duâya icâbet etmemekle, böyle bir çirkinliği, böyle bir merhametsizliği, böyle bir intizamsızlığı kabul etsin?

Yani, en cüzî, en ehemmiyetsiz arzuları, sesleri ehemmiyetle işitip ifâ etsin, yerine getirsin; en ehemmiyetli, lüzumlu arzuları ehemmiyetsiz görüp işitmesin, anlamasın, yapmasın; hâşâ ve kellâ! Yüz bin defa hâşâ! Böyle bir Cemâl, böyle bir çirkinliği kabul edip çirkin olamaz. Demek, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, risâletiyle dünyanın kapısını açtığı gibi, ubûdiyetiyle de âhiretin kapısını açar.
S.)
1- Eğer sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım. (Hadîs-i kudsî: Keşfü'l-Hafâ, 2:164.)


ifâ-yı vazife:
Görevini yapma, vazifesini yerine getirme.


i'fâ':
Çoğaltmak.
* Terketmek.


ifâ':
Çocuğun büyümesi.


K:Yeni Lûgat
 
Üst