İcrâ ne demektir?

ma'vera

Emektar
Özel Üye
İcrâ:
Bir işi yürütmek.
* Yerine getirmek. Yapma. Tatbik etme.
* Vekil göndermek.
* Mahkeme kararını yerine getirmek.
* Suyu akıtmak.
* Huk: Borçlunun alacaklıya karşı ödemekle mükellef olduğu bir borcu, adlî bir teşekkül vâsıtasıyla ödetme.

(Bak, ne kadar âlî bir hikmet, bir intizamla işler dönüyor. Hem, ne kadar hakiki bir adâlet, bir mîzanla muâmeleler görülüyor. Halbuki, hikmet-i hükümet ise, saltanatın cenâh-ı himâyesine ilticâ eden mültecîlerin taltifini ister; adâlet ise, raiyyetin hukukunun muhâfazasını ister. Tâ hükümetin haysiyeti, saltanatın haşmeti muhâfaza edilsin. Halbuki, şu yerlerde o hikmete, o adâlete lâyık binden biri icrâ edilmiyor. Senin gibi sersemler, çoğu ceza görmeden buradan göçüp gidiyorlar.
Demek bir mahkeme-i kübrâya bırakılıyor.S.)


İcrâ-yı icâbi:
Lüzum eden muamelenin yerine getirilmesi.


İcrâ-yı Lu'biyyat:
Oyun icra etme, sahnede oyun oynama.


İcrâ hey'eti:
Mahkeme kararını tatbike memur olan heyet. İcra memurları heyeti.


İcrâ kuvveti:
Memleketi idâre eden, kanunları tatbik eden kuvvet.


İcrâ vekilleri hey'eti:
Vekiller heyeti. Başvekilin riyaset ettiği bakanlardan meydana gelen hey'et.


K:Yeni Lûgat
 
Üst