Her gün kaç santim hayat tüketiyorum?

ALLAH-U ALEM

KF Ailesinden
Özel Üye
(Tamamı ne kadardı, geriye ne kaldı bilmiyorum.) Bir hayat var elimde, tek bir tane. Ben de tekim. Dünyada benim bir eşim, benzerim yok, başkaları da öyle. Herkesin görüşü, duyuşu, anlayışı ve yaşayışı farklı. Herkes kendi özgün yapısını ortaya çıkarmak için geldi dünyaya. Kimsenin kimseye benzememesi gerekiyor. Çünkü herkesin gerçekleştirmesi gereken bir rolü var. Herkes, taşıdığı kimliğe göre, insanlar için konulmuş ortak kurallara göre hareket edecek, fakat özgün yanıyla. İşte o zaman, dünya çerçevesindeki resim, bakılmaya doyulmayan bir güzellik arzeder. Herkes güneşi aya, ayı yıldızlara,yıldızları da bulutlara benzetmek için çaba harcarsa, hiçbirşey başka birşey olamayacağı için, onlar gibi olmaya çalıştıkça kat edeceği yol, onu kendinden uzaklaştırır. Böyle olunca, gökyüzü kararmaya başlar. Görünen manzara, sanattan anlamayan bir elin, tuvalin üstünde rastgele fırça sallamasıyla oluşmuş bir yanlışlıklar manzûmesi ya da buketidir. Bir insanın diğer bir insana karşı yerine getirmesi gereken en büyük görevlerden biri, kendisinin ve muhatap olduklarının, kendisi olarak güzelleşmesine katkıda bulunmak ve gönlünü tebessüm ettirmektir. Hele de anne-baba olunca, kendisi olabilmiş çocuklar yetiştirmek, başarının tescili demektir. Benim ihtiyacım bana göre, bir diğerininki de kendisine göredir. Hiç kimsenin, bir diğerinin ihtiyacını tam tamına anlaması ve bilmesi mümkün değildir. Onun için de, “Bunu almana ne gerek var.”, “Bu hiç güzel değil, onu giyme.”, “Onu okuma.”, “Onunla konuşma, dinleme.”, “Şunu yap.”, “Bunu yapma.” deme hakkı ve yetkisi de yoktur. Kendisi olamayanlar, birilerinin onayı olmadan iş yapamaz ve karar veremez. Fikir alma babında danışıp, kendine uygun olanı tercih etmek yeterlilik, diğeri ise yetersizlik ifadesidir. Çocuklarının yaptığı hiçbirşeyi beğenmeyen, hep kendi çizdiği alanda hareket etme mecburiyeti getiren anne-babalar, çocuklarının kendi sınırlarını öğrenip belirlemesini engellemiş olurlar. Bunlar sürekli birilerinin desteğine ve onayına muhtaç ve eli, ayağı tuttuğu, gözü gördüğü halde yetersizlikler içinde kıvranan yetiştirilmemiş bir yetişkin olarak toplumdaki yerlerini alırlar. Elindeki bir tutam hayatı güzellikler oluşturmak için kullanmak yerine, sıkıntı üretmek için kullanırlar. Hayatın her ânı, yaşadığı her olay ve karşılaştığı her insan, sıkıntı üreten birer kaynak gibi görünür gözlerine. Tenkit etmek, hayatta kalma sebepleriymiş gibi, çevresinde sağlam gönül bırakmazlar.

(Saliha Erdim)


 
Üst