--------------------------------------------------------------------------------
Bismillahirrahmanirrahim
Dünyanın kanayan tek coğrafyası İslam coğrafyasıdır.
Müslümanların yaşam haklarını yok sayan bir dünya emperyalist birliği tüm terör eylemlerini bir yasa(!) çerçevesinde işlemektedir. Dolaysıyla ümmetin bu coğrafyalarında bir direniş ve başkaldırının olmaması için de o beldelerin liderlerini satın almış ve yasal(!) çerçevelerini belirlemişlerdir. Çünkü küfür bir bütün olarak saldırmaktan asla geri durmayacaktır. İşte bu sözde yasal topluluk; Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve elbette ABD den oluşmaktadır. Bu küfür topluluğu Resulullah aleyhisselamın dediği gibi bu gün tek millet olmuştur. Şu an bütün dünyada İslam düşmanlığını ayyuka çıkaran küfür milleti, politikalarını bu terör topluluğunun aldığı kararlar doğrultusunda yürütmektedir. Küfrün ne olduğu ve neler yaptığı konusunda çok fazla yazmanın vakti geçmiştir. Onların neler yaptığı ve neler yapacağı en cahil kimseler tarafından dahi anlaşılmakta ve görülmektedir. Artık vakit, onların cephesinden bakma vakti değildir. Şimdi dünya Müslümanları kendi cephelerini olgunlaştırmak ve stratejik kararlar almak zorundadır.
Müslümanların ilk adımda yapmaları geren; hali hazırdaki cihad beldelerinin küfre karşı direnebilmelerini sağlayacak maddi ve manevi desteklerini azami seviyeye çıkarmak olmalıdır. Dünyanın bütün Müslümanları tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar bu gün birbirlerine muhtaçtır.
Küfrün bütün zamanların en güçlü çağını yaşadıklarına şahit oluyoruz. Ama bizim ALLAH’ımız var. Eğer bizler kalplerimizi ALLAH yolunda feda edebileceğimiz bir bedende taşıyorsak, bu kalple küfür ordularına korku salacak imanımızı ve direnişimizi pekiştirebiliriz. Bedrin aslanları, kazanma ihtimalleri neredeyse hiç olmayan bir savaşa sadece ALLAH’ın adı yücelsin diye giriştikleri için, ALLAH ta onlara üç bin nişanlanmış meleklerden oluşan ilahi ordusunu yardıma gönderdi ve tarihte görülmemiş bir direnişi kuşanmalarına vesile oldu.
Bugün cihad beldelerinin, bütün dünya Müslümanlarının maddi destek ve dualarına olan ihtiyaçları, Bedir Ashabının yardımına koşan melekler kadar aşikârdır. Küfür er ya da geç İran, Suud, Mısır, Türkiye ve kısacası bütün İslam topraklarında kan akıtmanın yollarına başvuracaktır. Küfrün namluları bu gün Filistin, Çeçenistan, Afganistan, Irak, Pakistan, Keşmir, Ogadin, Patani ve Sudan Müslümanlarına dönmüşse; yarın başka Müslümanlara da dönecektir. Küfrün ayağı şu an girdiği topraklarda kırılmalıdır. Cihad beldeleri ümmetin gündeminden asla düşmemelidir. Kim ALLAH yolunda savaşanları unutursa ALLAH ta o kimseleri unutacaktır. Ve kim ALLAH yolunda savaşanları unutmaz ve yardımlarını ulaştırırsa; ALLAH ta o kimseleri unutmayacak ve hesap gününü onlar için kolaylaştıracaktır.
Bizler, dünya Müslümanlarını bulundukları devletler çerçevesinde değil; ümmetin acı çeken birer parçaları oldukları gerçeğiyle değerlendirmeliyiz.
Dünya Müslümanlarının kendi bölgelerine has kültür ve davranışları ümmetin zenginliğidir. ALLAH İslam topluluklarını mutedil bir ümmet kılmıştır. Kuşatıcı ve rahmet duygularımızla birbirimizi anmalı ve birbirimizi sahiplenmeliyiz. Bizler bir bedenin uzuvları gibi olduğumuzu Resulullah tan öğrendik. Bu bedenin zinde ve ayakta olması için her uzvun ihtiyacını karşılamamız ve korumamız gerekmektedir.
Bu anlayış doğrultusunda her Müslüman bulunduğu coğrafyada bütün kardeşlerini kucaklayacak ve sahiplenecek olgun davranışı sergilemelidir.
Kalplerimizdeki ALLAH ve Resulüne olan sevgimiz, bağlılığımız ve itaatimiz gerçek hayatta birbirimizi kuşatıcı duygulara ve pratiğe dönüşmelidir.
Bizler birbirimizi sevmedikçe gerçekte iman etmiş olamayız. Dolaysıyla ALLAH a olan imanımız birbirimizi sevmemizi ve birbirimizi korumamızı gerekli kılmaktadır. Kendimizi ve en yakınımızı günümüzde yaşanan cihad gerçeğine hazırlamalıyız. Eşimizi, evlatlarımızı, anne ve babalarımızı, arkadaşlarımızı ve çevremizi ümmetin akan kanından haberdar etmeliyiz. Kâfirler için Müslüman’ın ılımlısı, radikali, partilisi, partisizi, baş açık ve başörtülüsü şeklinde bir ayrım söz konusu değildir.
Bosna cihadında gördük ki kâfirler için Boşnakların dini ne kadar bildikleri ve ne kadar yaşadıkları değil; sadece Müslüman olduklarını itiraf etmeleri, öldürülmeleri için yeterli nedendi. Şehit Şeyh Ahmet Yasin’in dediği gibi “teslim olsak ta öldürüleceğiz”. O halde küfre teslim olmak yerine; ALLAH a olan teslimiyetimiz ölçüsünde birbirimize olan bağlılığımız güç bulmaktayken, bizler küfrün tek cepheden baktığını algılamalı ve dünyanın neresinde olursak olalım aslında tek millet olarak algılandığımızın bilincinde olmalıyız. Küfür bizi tek millet olarak görüyor ve topyekûn yok oluşumuzu diliyor. Bizlerde küfrün tek millet olduğu gerçeğinden hareketle, kendi ümmet bilincimizi kuşanmalıyız. Küfür tek millettir, İslam ümmeti tek millet.
Kalbimizdeki hastalıklardan kurtulabilmemiz için Müslüman a olan sevgimizi gündemimizin ilk maddesi yapmalı ve pratik karşılığını yerine getirmeliyiz. ALLAH a olan mutlak teslimiyetimizin birbirimizi sevme gerçeğine bağlı olarak anlamlanacağını bilmeliyiz. Bizler birbirimizi sevdiğimiz ve koruduğumuz müddetçe, küfür kendi içinde çözülecek ve ümitsizliğe düşecektir. Bizlerin birbirimize olan tutkunluğu, küfrün kalbine korku salmaktadır ve onların korkaklığı vahşiliklerinin ve canavarlaşmalarının asıl nedenidir.
Kâfirler için yaşasın cehennem!
İsrail için yaşasın ölüm!
Filistin için yaşasın direniş, yaşasın şahadet, yaşasın Hamas!
İslam’ın zaferi için yaşasın mücahit, yaşasın cihad!
Hayyalel cihad!
Hayyalel cihad!
Habbab Çetin AKDENİZ
Bismillahirrahmanirrahim
Dünyanın kanayan tek coğrafyası İslam coğrafyasıdır.
Müslümanların yaşam haklarını yok sayan bir dünya emperyalist birliği tüm terör eylemlerini bir yasa(!) çerçevesinde işlemektedir. Dolaysıyla ümmetin bu coğrafyalarında bir direniş ve başkaldırının olmaması için de o beldelerin liderlerini satın almış ve yasal(!) çerçevelerini belirlemişlerdir. Çünkü küfür bir bütün olarak saldırmaktan asla geri durmayacaktır. İşte bu sözde yasal topluluk; Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve elbette ABD den oluşmaktadır. Bu küfür topluluğu Resulullah aleyhisselamın dediği gibi bu gün tek millet olmuştur. Şu an bütün dünyada İslam düşmanlığını ayyuka çıkaran küfür milleti, politikalarını bu terör topluluğunun aldığı kararlar doğrultusunda yürütmektedir. Küfrün ne olduğu ve neler yaptığı konusunda çok fazla yazmanın vakti geçmiştir. Onların neler yaptığı ve neler yapacağı en cahil kimseler tarafından dahi anlaşılmakta ve görülmektedir. Artık vakit, onların cephesinden bakma vakti değildir. Şimdi dünya Müslümanları kendi cephelerini olgunlaştırmak ve stratejik kararlar almak zorundadır.
Müslümanların ilk adımda yapmaları geren; hali hazırdaki cihad beldelerinin küfre karşı direnebilmelerini sağlayacak maddi ve manevi desteklerini azami seviyeye çıkarmak olmalıdır. Dünyanın bütün Müslümanları tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar bu gün birbirlerine muhtaçtır.
Küfrün bütün zamanların en güçlü çağını yaşadıklarına şahit oluyoruz. Ama bizim ALLAH’ımız var. Eğer bizler kalplerimizi ALLAH yolunda feda edebileceğimiz bir bedende taşıyorsak, bu kalple küfür ordularına korku salacak imanımızı ve direnişimizi pekiştirebiliriz. Bedrin aslanları, kazanma ihtimalleri neredeyse hiç olmayan bir savaşa sadece ALLAH’ın adı yücelsin diye giriştikleri için, ALLAH ta onlara üç bin nişanlanmış meleklerden oluşan ilahi ordusunu yardıma gönderdi ve tarihte görülmemiş bir direnişi kuşanmalarına vesile oldu.
Bugün cihad beldelerinin, bütün dünya Müslümanlarının maddi destek ve dualarına olan ihtiyaçları, Bedir Ashabının yardımına koşan melekler kadar aşikârdır. Küfür er ya da geç İran, Suud, Mısır, Türkiye ve kısacası bütün İslam topraklarında kan akıtmanın yollarına başvuracaktır. Küfrün namluları bu gün Filistin, Çeçenistan, Afganistan, Irak, Pakistan, Keşmir, Ogadin, Patani ve Sudan Müslümanlarına dönmüşse; yarın başka Müslümanlara da dönecektir. Küfrün ayağı şu an girdiği topraklarda kırılmalıdır. Cihad beldeleri ümmetin gündeminden asla düşmemelidir. Kim ALLAH yolunda savaşanları unutursa ALLAH ta o kimseleri unutacaktır. Ve kim ALLAH yolunda savaşanları unutmaz ve yardımlarını ulaştırırsa; ALLAH ta o kimseleri unutmayacak ve hesap gününü onlar için kolaylaştıracaktır.
Bizler, dünya Müslümanlarını bulundukları devletler çerçevesinde değil; ümmetin acı çeken birer parçaları oldukları gerçeğiyle değerlendirmeliyiz.
Dünya Müslümanlarının kendi bölgelerine has kültür ve davranışları ümmetin zenginliğidir. ALLAH İslam topluluklarını mutedil bir ümmet kılmıştır. Kuşatıcı ve rahmet duygularımızla birbirimizi anmalı ve birbirimizi sahiplenmeliyiz. Bizler bir bedenin uzuvları gibi olduğumuzu Resulullah tan öğrendik. Bu bedenin zinde ve ayakta olması için her uzvun ihtiyacını karşılamamız ve korumamız gerekmektedir.
Bu anlayış doğrultusunda her Müslüman bulunduğu coğrafyada bütün kardeşlerini kucaklayacak ve sahiplenecek olgun davranışı sergilemelidir.
Kalplerimizdeki ALLAH ve Resulüne olan sevgimiz, bağlılığımız ve itaatimiz gerçek hayatta birbirimizi kuşatıcı duygulara ve pratiğe dönüşmelidir.
Bizler birbirimizi sevmedikçe gerçekte iman etmiş olamayız. Dolaysıyla ALLAH a olan imanımız birbirimizi sevmemizi ve birbirimizi korumamızı gerekli kılmaktadır. Kendimizi ve en yakınımızı günümüzde yaşanan cihad gerçeğine hazırlamalıyız. Eşimizi, evlatlarımızı, anne ve babalarımızı, arkadaşlarımızı ve çevremizi ümmetin akan kanından haberdar etmeliyiz. Kâfirler için Müslüman’ın ılımlısı, radikali, partilisi, partisizi, baş açık ve başörtülüsü şeklinde bir ayrım söz konusu değildir.
Bosna cihadında gördük ki kâfirler için Boşnakların dini ne kadar bildikleri ve ne kadar yaşadıkları değil; sadece Müslüman olduklarını itiraf etmeleri, öldürülmeleri için yeterli nedendi. Şehit Şeyh Ahmet Yasin’in dediği gibi “teslim olsak ta öldürüleceğiz”. O halde küfre teslim olmak yerine; ALLAH a olan teslimiyetimiz ölçüsünde birbirimize olan bağlılığımız güç bulmaktayken, bizler küfrün tek cepheden baktığını algılamalı ve dünyanın neresinde olursak olalım aslında tek millet olarak algılandığımızın bilincinde olmalıyız. Küfür bizi tek millet olarak görüyor ve topyekûn yok oluşumuzu diliyor. Bizlerde küfrün tek millet olduğu gerçeğinden hareketle, kendi ümmet bilincimizi kuşanmalıyız. Küfür tek millettir, İslam ümmeti tek millet.
Kalbimizdeki hastalıklardan kurtulabilmemiz için Müslüman a olan sevgimizi gündemimizin ilk maddesi yapmalı ve pratik karşılığını yerine getirmeliyiz. ALLAH a olan mutlak teslimiyetimizin birbirimizi sevme gerçeğine bağlı olarak anlamlanacağını bilmeliyiz. Bizler birbirimizi sevdiğimiz ve koruduğumuz müddetçe, küfür kendi içinde çözülecek ve ümitsizliğe düşecektir. Bizlerin birbirimize olan tutkunluğu, küfrün kalbine korku salmaktadır ve onların korkaklığı vahşiliklerinin ve canavarlaşmalarının asıl nedenidir.
Kâfirler için yaşasın cehennem!
İsrail için yaşasın ölüm!
Filistin için yaşasın direniş, yaşasın şahadet, yaşasın Hamas!
İslam’ın zaferi için yaşasın mücahit, yaşasın cihad!
Hayyalel cihad!
Hayyalel cihad!
Habbab Çetin AKDENİZ