Hakîkat-perest:
f. Doğru sözlü. Doğru konuşan.
(Dördüncüsü:Lâhikaya giren Ispartalı kardeşlerimizin mektuplarının bazılarında, Üstadları hakkında ifratla tavsifat gördüm. Kendime de baktım, o vasıflardan zekâtı da bana düşmüyor, benim hakkım değil. Dedim: “Acaba bu hakikatperest kardeşlerim, çok ikazatımla beraber, bu hüsn-ü zan ifratında, hem devamlarında fâideleri nedir?”K.L)
Hakîkat-şinâs:
f. Hakikatı doğru tanıyan, bilen. Hakikata imân eden.
Hakîkat-şinâsâne:
f. Gerçeği, hakikatı tanıyana yakışacak surette.
Hakîkî:
Gerçek. Hakikate mensub. Sâhici, doğru.
K:Yeni Lûgat
f. Doğru sözlü. Doğru konuşan.
(Dördüncüsü:Lâhikaya giren Ispartalı kardeşlerimizin mektuplarının bazılarında, Üstadları hakkında ifratla tavsifat gördüm. Kendime de baktım, o vasıflardan zekâtı da bana düşmüyor, benim hakkım değil. Dedim: “Acaba bu hakikatperest kardeşlerim, çok ikazatımla beraber, bu hüsn-ü zan ifratında, hem devamlarında fâideleri nedir?”K.L)
Hakîkat-şinâs:
f. Hakikatı doğru tanıyan, bilen. Hakikata imân eden.
Hakîkat-şinâsâne:
f. Gerçeği, hakikatı tanıyana yakışacak surette.
Hakîkî:
Gerçek. Hakikate mensub. Sâhici, doğru.
K:Yeni Lûgat