Gıybetle İftirânın Farkı....!

Kraliçe

KF Ailesinden
Özel Üye
Bir kadın, bir meselenin hükmünü öğrenmek üzere
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in huzuruna gelmişti.
Çıkıp giderken, Hz. Âişe (r.anhâ) vâlidemiz:

- Yâ Resûlallâh! Bu kadın ne kadar da kısa! deyince, Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.):
- Yâ Âişe! Gıybet etme, buyurdu. Hz. Âişe Vâlidemiz:
- Yâ Resûlallâh! Ben, ancak onda olanı söyledim, dedi.

Bunun üzerine Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) şu cevabı verdiler:
- Evet, zâten onda olanı söylediğin için gıybet oldu. Onda olmayanı söyleseydin iftirâ olurdu."
 

enes61

KF Ailesinden
Özel Üye
Gıybet ve Dedikodu Arasındaki Fark ve Korunma Yolu

İlk önce şunu belirtmeliyiz ki, gıybet etmek yalan söylemek değil, bilakis doğru söylemektir.Gıybet gibi algılanan dedikodu ise gıybet değil iftiradır ve yalan söylemek gıybet değil dedikodudur.

Gıybet Kur’an-ı Kerimde; ölü kardeşin etini yemek olarak tanımlanmış ve bundan nasıl tiksiniyorsak, gıybetten de tiksinmemiz gerektiği belirtilmiştir.Bu durumda gıybet, hem gıyabında konuşulan kişiye hem de konuşan kişiye zulümdür.Arkasından konuşulan kişi başkalarına karşı mahcup olur ve itibar kaybeder.Gıybet eden kimse o kimseye böylece zulmetmiş olur.Ayrıca “ölü kardeşinin etini yemiş” olduğu için kendine de zulmetmiş olur.

İftira ise, gıybetten çok daha kötüdür.Çünkü iftira kişinin arkasından konuşmak olduğu gibi, bu işe bir de yalan karıştırmaktır.Hem gıybet hem yalan bir arada olunca zulüm de artmış olur.Ve bu zulüm hem iftira edilene hem de kişinin kendisinedir.
Bu durumda gıybete veya iftiraya maruz kalan insanlar, bu dünyada zulme uğruyorlar ama ahirette bu zulmün karşılığında mükafatlarını mutlaka alacaklardır.Fakat gıybet ve dedikodu yapanlar ise hem bu dünyada zulümlerinin cezasını çekerler hem de ahirette cezaya çarptırılırlar.

Bir mü’min ne kardeşine ne de kendine bilerek zulmetmez.O yüzden dilimize hakim olmalı ve olur olmadık yerde konuşmamalıyız.Çok konuşmak gıybete, dedikoduya ve yalan söylemeye yol açar.Gerekli olmadıkça konuşmayan kimse ise kendine ve kardeşine zulmetmekten muhafaza olunmuş olur

çok guzel paylaşımınız için teşekkurler
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

enes61

KF Ailesinden
Özel Üye
Dilin bazı afetleri vardır ki zararı imana dokunur. Şüphesiz ki , azalar içerisinden en çok günah işleyen dildir. Onun içindir ki mümin ilk önce diline sahip çıkması lazım.
Nitekim susmak da bir ibadettir. Efendimizin s.a.v şöyle buyurduğu duyulmuştur :
“Susan! Kurtulur”
Büyük günahlardan bir tanesi gıybettir ve kötü sözdür, çünkü günahların kaybına sebep olur.

Kıyamet gününde kulun eline sevap defteri verilecek kul da, eline verilen defterine bakacak ve sevaplarının olmadığını görüp şaşırarak yanındaki meleklere şöyle soracak:
- Sevaplarıma ne oldu? Sevap defterimde göremiyorum.
Buna karşın melekler cevaben:
- Onu bunu çekiştirdin sevapların onlara verildi ve adamın yapmış olduğu ameller boşuna yapmış olur.
Dinini korumak isteyen diline ve sözüne sahip olmalıdır :
“Kul hiç önemsemeden söylediği bir sözü yüzünden cehenneme gider” hadisini iyi düşünmelidir.
Kalp bir kuş misalidir nasıl kuşun iki kanadı varsa kalbinde iki kanadı vardır:
Kalbin kanatları dil ile gözdür. Kul diline gözüne sahip çıkmasa, kalp maneviyat yolculuğuna devam edemez ve de zulmet ile cezalandırılır.
Efendimiz s.a.v şöyle buyurmuş: “Gıybetten sakınız! Çünkü gıybet zinadan daha kötüdür.Zina eden bir kimse tövbe eder ve Allah Teala onun tövbesini kabul edebilir.Ancak gıybet yapan kişinin,gıybeti yapılan kişi tarafından affedilmedikçe,günahının bağışlanması mümkün değildir.”
Gıybet eden kişi orta yere mancınık kurup sağa sola taş atan kişiye benzer. Böyle yapan kişi iyiliklerini sağa sola fırlatmış olur. Rivayet edildiğine göre, Sahabe-i Kiramdan kısa boylu bir hanım bir ihtiyacı için Resul-i Ekrem s.a.v in yanına geldi. İhtiyacını giderip çıktıktan sonra Hz. Aişe r.a dedi ki: “Boyu ne kadar da kısa! Bunun üzerine Resul-i Ekrem s.av buyurdular ki: Sizler gıybetten sakının.Çünkü onda üç afet vardır:
1- Gıybet yapanın duası kabul edilmez
2- İyi amelleri kabul edilmez
3- Gıybet edenin günahları durmadan birikir.”

Anlatıldığına göre, Cenabı Hak, Adem a.s ı yaratınca bütün meleklere ona secde etmelerini emretti. Şeytan ise emri uygulamadı.Bunun üzerine Allah’ın rahmetinden kovuldu. İlk gittiği yer denizler, balıkla karşılaştı ve balığa şöyle dedi:
“Allah Ademoğlunu yarattı,onun zürriyetinden gelecek olan kimseler,sizleri avlayacaklar ve yiyecekler. Bu durum karşısında balık diğer balıklara durumu anlattı. Bu sebeple Cenabı Hak da balığı dilsiz yaptı. Ka’bu’l Ahbar r.a şöyle rivayet eder:
“İsrailoğulları büyük bir kıtlık ve kuraklığa maruz kalırlar.Musa a.s defalarca yağmur duasını yaptı ama yağmur yağmadı. Cenabı Hak kendisine vahyeder koğuculuk bulunduğu sürece senin ve yanındakilerin duasına icabet etmem. Musa a.s :
“- Yarabbi onun kim olduğunu bana söyle de onu aramızdan çıkarayım.”
Cenabı Hak c.c buyurur ki:
“- Ey Musa! Ben sana dedikoduyu yasaklarken kendim dedikodumu yapayım.” buyurdu.
Bunun üzerine oradakiler tövbe etti,dolayısıyla yağmur yağdı. Koğuculuk yapan cennete giremez.
Dedikoduyu yapan kişi meclisten ayrılmadan önce tövbesini yapmalıdır ve çekiştirdiği kişiye ulaşmadan önce. Çünkü gıybet çekiştirdiği kişiye ulaşmadan yaptığı tövbe kabul edilir. Lakin laf ulaşınca kişi karşı tarafla helalaşmadığı müddetçe yapıla tövbe kabul edilemez. Namazı,zekatı,orucu terk eden bir kimse ancak onları kaza etmekle tövbesi kabul edilebilir. Rivayet edildiğine göre ;
İmam-i Şafii Hz nin yanına gelerek sizi çekiştiren biri var diye haber vermişler. Oda şöyle buyurur:
“Bana şefaat hakkı verilirse ilk önce benim peşimden konuşanlara şefaat ederim. Çünkü onlar bizim büyük yerlere gelmemize vesiledirler. Onların sevapların alıyoruz.”

İbn-i Mübarek Hz. şöyle buyurur:
“ Şayet dedikodu yapacaksam ebeveyinlerimin(ana-baba) peşinden yapardım. Çünkü sevaplarıma başkalarından daha layıktırlar. Her insanın bir eksiği, kusuru vardır.dolayısıyla başkalarının eksiklerine bakmamalıyız. Nitekim her insanın bir eksiği vardır.(peygamberler hariç) Eba Hureyre şöyle dediği rivayet edilir:
“ Kişi kardeşinin gözündeki çapağı görür ama kendi gözlerindeki çapağı, kiri görmez. Onun içindir ki, başkasının ayıbını gördüğümüz zaman kendi ayıplarımızla uğraşmalıyız.”

Ebi Leys Buhari Hacca giderken yanına iki dirhem alarak şöyle yemin etmişti:
“- Mekke yolunda gidişte ve dönüşte gıybet edersem dirhemleri sadaka olarak vereceğim. “
Dönerken dirhemler cebindeydi ve oradakiler şöyle sordular:
“- Dirhemler hala cebindedir!” dediler.
O da şöyle buyurdu:
“- Bir kere gıybet etmektense yüz kere zina etmeyi tercih ederim.

GIYBETİN HELAL OLDUĞU YERLER

Müslümanları çekinmeden günah işleyenlerden ve açıkça işlenen günahlardan sakındırmak bir vazifedir.
Dilin afetlerinden biride kötü ve küfürlü konuşmaktır.
Bütün çirkin sözler,kalbi karartır.Bazı küfürlü sözler insanı dinden çıkarabilir.
Nitekim dedikodu ve sofilik bağdaşamaz.
Cenabı Hak kalplerimizi zikriyle tanzif eylesin.(AMİİN)

Enver Bogatekin
 
A

AhDe_VeFaLi

Ziyaretçi
Teşekkürler Kraliçe.
enes61 sizede ayrıca teşekkür ederim. Rabbim ikinizdende ebeden razı olsun inşaAllah.
 
Üst