Bir hadisi şerifte şöyle buyruldu : “Günahların divanları 3 bölümdür. Biri şudur ki o günahı hiçbir zaman yarlığamazlar o da Allah’ a ortak koşmak, şirktir”.
Biri de şudur ki : “O günahkarı yarlğarlar : bu günahlar kul ile Hak Teala arasındaki günahlardır”.
Üçüncüsü de şudur ki : “O divana yazılı olan günahları Hak Teala bağışlamaz. Bu ise halka karşı girilmiş olan zulümlerin tutanağıdır”.
Hud suresi 114. ayette : “Günahtan sonra sevap işlemek günahı mahveder” denilmektedir.
İşlenen günaha kefaret olan şeyler şunlardır :
Birincisi : Tevbedir.
İkincisi : Tevbeye azmeyleyip artık günahı işlememeye sadık kalmaktır.
Üçüncüsü : Bu günahından dolayı azap çekeceğinden korkmaktır.
Dördüncüsü : Bağışlanmayı ümit etmektir.
Beşincisi : Günahtan sonra iki rekat namaz kılmaktır.
Altıncısı : 70 kere salavat vermek, istiğfar etmektir.
Yedincisi : Yüz kere (sübhanallahülazim ve bihamdihi) demektir.
Kudret yetiştiği kadar sadaka dağıtmaktır.
Peygamberimizin bir hadisi şeriflerinde şöyle buyrulmuştur. : “Günah işlediğin vakit onun ardından bir iyilik yap ki onun kefareti olsun”.
Bir haidis şerifte de “Cehennem ehlinin çok kez feryadı tevbelerini geriye bırakmalarının nedametinden ileri gelir”.
Yine bir hadisi şerifte : “Tevbe eden Allah’ ın sevgilsidir ve günahtan tevbe eden, hiç günah işlememiş gibi olur.
Tevbeyi sabır ile birleştiren ki daha makbuldur.
Secde suresi 24. ayeti kerimesinde Allah’ u Teala şöyle buyuruyor : “Sabır ehli olduklarından ötürü biz onları halka hidayet yolunu gösteren imamlar kıldık”.
Zümer suresi 10.ayette : “Sabredenlerin ecirleri hesapsızdır” buyrulmaktadır.
Bakara suresi 153. ayette : “Ey iman edenler, sabredip namaz kılarak Allah’ tan yardım dileyin, Allah sabredenlerle mutlaka birliktedir.
Bakara suresi 157. ayette : “Hak Teala’ nın salavatı ve rahmeti sabredenler üzerindedir ; Hidayeti doğru yolu bulanlar onlardır”.
Bakl suresi 96. ayette : “Gerçektir ki biz sabredicilerin mükafatını işlediklerinden daha güzel vereceğiz”.
Sabır, cihad, nefs, kudret, irade, amel, zafer hepsi birbiriyle yakın alakalıdır.
Muhteşem okuyu***** siz cihadı nefsinizi sabırla kazanınız. Muzaffer olunuz ki kudret, irade ve amel mertebelerine ulaşın. Size açılan kapılar sayısız olacaktır.
Sabır ile şükre de ulaşılır.
Sebe suresi 13. ayette : “Benim kullarından şükreden azdır” buyruluyor.
Araf suresi 17. ayette : “Onların çok kişisini şükredici bulmazsın” deniliyor.
Münciyat denilen kurtarıcı sıfatlar iki türdür :
Birincisi : Tevbe, sabır, korku, zühd ve kendini hesaba çekmektir.
İkincisi : Muhabbet, sevk, rıza, tevhid ve tevekküldür.
Yunus suresi 10.ayette : “Onların dualarının sonu alemleri yaratan Cenab-ı Hakka hamd etmektir” buyruluyor.
Ey muhterem okuyu*****, şu tespihleri ne güzeldir :
Sübhanallah : Allah’ ı her türlü noksandan tenzih ederim.
La ilahe illallah : Allah’tan başka ilah yoktur.
Elhamdülillah : Allah’ a hamd olsun.
Aziz ve muhterem okuyu***** iyi bilesin ki geride zikredilen mertebeler ancak gerçek bir tevbe ve erbabından alınan telkin ile elde edilir.
Allah’ u Teala’ nın Fetih suresi 26. ayette : “Allah onları takva (La ilahe illallah) sözü üzerinde durdurdu” buyurduğu gibi.
İşte bu La ilahe illallah kelimesinin telkinini Allah’ tan başka her şeyden temizlenmiş ve Allah’ u Teala’dan çok korkan bir kalbin sahibinden almak şart olmaktadır. Çünkü kalb tevhid tohumunu ilk önce diri bir kalbden ondan sonra çok temiz ve çok korkan bir kalbden azlığı zaman tam bir tohum olur, yeşerir. Tam olmayan tohum ise yeşermez.
Kur’ nı-ı Kerim’ de kelimeyi tevhidin inişi iki konudadır.
Birincisi : zahir olan bir söze bitişiktir ki bbu avam hakkındadır :
Saffat suresi 35. ayet böyledir : “Onlarsa la ilahe illallah denildiği zaman kibirlenirler”.
Muhammed suresi 19. ayette belirtildiği gibidir : “Bil ki Allah’ tan başka tapılacak yoktur, günahın için tevbe et” buyurduğu gibi.
Allah’ a giden manevi yolların en yakınını ilk isteyen kişi Hz. Ali’ dir. Efendimizi (sallahu aleyhi vesellem) Hazretlerine vahy gelmezini bekledi. Cebrail (aleyhisselam) efendimizi (sallahu aleyhi vesellem) Hazretlerinin yanına geldi. Cebrail (aleyhisselam) bu üç kelimeyi telkin etti. Ondan sonra Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) Hazretleri Cebrail (aleyhisselam’ ın dediği gibi dedi. Ondan sonra peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) bu kelimey Hz.Ali’ ye telkin etti. Onda sonra arkadaşlarının yanına gitti. Hepsine bu kelimeyi telkin etti. Sonra da “Biz en küçük cihaddan büyük cihada döndük” dedi. En büyük cihad nefsin “La ilahe illallah” sözü ile cihad etmesidir. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) : “Kalbindeki nefs düşmanının düşman bil, Allah’ ın sevgisi ancak vücudundaki düşmanları yok ettikten sonra kazanılır. O düşmanlar nefsi emare, nefsi levvame ve nefsi mülhimedir” buyurduğu gibi.
Hal böyle olduğu zaman kalb kötü hayvani ve şeytani ahlaklardan temizlenir. Kötü ahlaklara örnek : aşırı yemek, içmek, uyumak, boş lakırdı, boş vakit geçirmek gibi.Hayvani ahlaklara örnek : büyüklenmek, kendini beğenme, hased ve kin gibi. Nefs bu ahlaklardan temizlendiği zaman hiç şüphesiz ki günahların en başta gelenlerinden temizlenmiş olur.
Allah’ u Teala’nın Bakara suresi ayte 222’ de buyurduğu gibi : “Hiç şüphesiz ki Allah (c.c) çok tevbe edenleri sever”. Burada geçen tevbeden kastedilen has kulların tevbesidir. Kişi dikenleri kesmediği zaman meyveli ağaçlara ulaşamaz.
Şura suresi 23. ayette : ” O Allah ki kullarında tevbeyi kabul eder ve onlardan günahları affeder” buyurulduğu gibi.
Furkan suresi 70. ayette : “Kim tevbe ederse, imam ederse ve güzel amel işlerse Allah’ u Teala onları günahlarını sevaba tebdil eder” buyrulduğu gibi.
Tevbe iki türlüdür : Birincisi : Avam tevbesidir. İkincisi : Havas’ ın tevbesidir.
Avam Tevbesi : Günahlardan ibadete, kötü ahlaklardan güzel ahlaklara, cehenneme dönüşecek amellerden, cennet girdirecek amellere, bedenin rahatında zikirle nefsi öldürmeye dönmektir.
Havas Tevbesi : İyiliklerden marifetlere, mevlaya manevi yaklaşıma, nefsani lezzetlerden, ruhani lezzetlere dönmektir. Bu da Allah’ tan başka her şeyi terk etmek, O’ nunla dostluk kurmak ve aynel yakin ile bakmaktır. Muhammed suresi 19. ayette : “Varlığını ortaya koyma, günahından dolayı istiğfar et”. işte bu her şeyden ayrılıp Allah’ a dönüşün ta kendisidir.
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) : “Benim kalbim Rabbimin nurunu gördü” dediği gibi.
Batını ilimleri bilen alimlerin sohbetlerine devam ediniz. Ariflerin de hikmetli sözlerin kulak veriniz.
Kişinin katında Allah (c.c) rızası her şeyden üstün olmalıdır. Şura suresi 74. ayette : “O söylenenler Allah’ ın iman eden ve iyi şeyler yapan kullarına müjdelediği nimettir. De ki ben buna karşılık sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum”.
Tasavvuf Lafzı te, sad, vav, fa olamk üzere dörttür. (Te) harfi tevbeden kısaltılmıştır. Tevbe ise iki türlüdür :
1) Zahirin tevbesi
2) Batının tevbesi
Zakirin tevbesi, günahlardan ve kötü sayılan ahlaklardan ibadetle dönmektir.
Batının tevbesi, kalbin bütün tavırlarında kalbi temizledikten sonra güzel tavırlara dönmektir.
Kötü huylar güzel huylara dönüştüğü zaman şüphesiz makamı tamamlanmış olur, bu makama taiyen denir. (Sad) harfi safadan kısaltılmıştır. Bu da iki kısımdır :
1) Kalbin safası
2) Sırrın safası
Kişinin beşeri bulanıklıklardan kalbini temizlemesidir. Gizli zikretme makamına ulaşıncaya kadar sesli telkin ile Allah’ ı zikretmeye sarılmakla elde edilir. Enfal suresi 2. ayette “Mü’ minlerin ancak şu kimselerdir ki : Allah anıldığı zaman kalbleri titrer”.
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) : “Alim, ilimleri kalbe nakşeder, Arif ise Allah aynası olan kalbteki nefsani kirleri cilalar” dediği gibi.
Kalbin temizlenme yöntemi Allah’ u Teala dışındaki her şeyi düşünmekten sakınmaktır. Kalb diliyle kelimeyi tevhidi çok söylemektir Bu temizlenme ile (sad) makamı tamamlanmış olur. Bu makama ulaşan kişilere Sadiyen denir.
(Vav) harfi ise velayetin kısaltılmışıdır. Yunus suresi 62. ayette “Dikkat ediniz Allah dostlarına korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir” buyrulduğu gibi. Allah dostluğunun neticesi Allah ahlakı ile ahlaklanmaktır. Kasa suresi 62. ayette : “Habibim de ki : hak geldi, batıl yok oldu, zaten batıl yok olmaya mahkumdur”. Şimdi (Vav) makamı tamam oldu.
Ondan sonra sıra (Fa) makamına geldi. Bu da Fenafillah makamıdır. Yani Allah’ u Teala’ dan sonra her şeyden geçmektir. Kassas suresi 62. ayette “Her şey yok olur, ancak Allah’ ın vechi yok olmaz”. Bu ayette geçen vech kelimesi rıza kelimesiyle yorumlanabilir. O zaman mana : “her şey yoomolur, Allah’ ın rızası için yapılan Salih ameller yok olmaz” olur. Fatr suresi 10. ayete göre : “ Güzel kelimeler Allah2 a yükselir, onları yükselten ise güzel amellerdir.
Kalbde Fenafillah tamam olduğu zaman Bekabillah makamı da elde edilmiş demektir. Rahman suresi 55. ayette belirtildiği gibi : “ Güçlü ve yüce Allah’ ın huzurunda hak meclisindedirler”.
Tevbe suresi 119. ayette belirtildiği üzere : “Allah sizi zikir mertebelerine ulaştırdığı gibi siz de Allah’ ı zikredin” kavli şerifiyle zikredenleri hidayet etmiştir.
Peygamberimizin (sallallahu aleyhi vesellem) : “Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediklerinin en faziletlisi “La ilahe illallah’ tır” buyurdukları gibi.
Allah’ u Teala insanları sırasıyla dil, nefs, kalb, ruh, sır, harfıti ve enfa zikrine hidayet etti.
Nef zikrine gelince bu zikir harflerle ve seslerle duyulmayan zikirdir.
Kalb zikrine gelince bu zikir Allah (c.c)isminin sahibini kalbden düşünmektir. Zikre devam etmek dervişlere, safilere ve müridlere kesin bir farzdır. Ali İmran suresi 191. ayete göre : “O kimseler ki ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken, yani her vakit Allah’ ı anarlar ve yerin, göğün yaratılması hususunda tevekkül ederler” buyurduğu gibi. Zikreden kimse tam bir abdest üzere olmalıdır. Kuvvetle vurgu yaparak zikretmelidir ki zikreden kişilerin ruhundaki hurlar parlasın ve yüksek sesle zikretmelidir.
Daima abdestli olmalıdır. Azaların abdesti su ile alınır, kalblerin abdesti tevbe ile, telkinle, tarikatte ilerlemekle alınır.
Kaf suresi 31-32. ayetlere göre : “ Cennet muttakilere uzak olmayacak, yaklaştırılmış bulunacak, işte bu siz vaad olunan, her tevbekar ve dini vazifelerne düşkün kimseler içindir” buyrulmuştur.
Tarikate, halvete, uzlete inzivaya giren kimse eğer gücü yetiyorsa her haftanın Pazartesi, Perşembe, ayın onüç, ondört, onbeşinci günlerinde oruçlu olması lazımdır. Beş vakit namazı camilerde cemaatle beraber vaktinde sünnetlerine, şartlarına ve tadili erkanına riayet ederek kılmalıdır.
Her gece yarısı veya gecenin üçtebirinde kalkıp tecehhüd niyetiyle 12 rekat namaz kılmalıdır. İsra suresinin 79. ayetinde belirtildiği gibi : “Gecenin bir kısmında uyanarak sana mahsus bir fazlalık olmak üzere namaz kıl” buyurdukları gibi.
Güneş doğduktan sonra iki rekat işrak namazı kılar, sonra felak ve Nas surelerini okuyarak istiaze namazı kılar. Sonra her rekatta bir kere Fatiha bir kere ayetel kürsi, yedi kere ihlas suresini okuyarak istihare namazı kılar. Kuşluk vaktinde en az altı rekat kuşluk namazı kılar.
Üstüne sıçrayan idrarlar sebebiyle fatihadan sonra yedi kere Kevser suresini okuyarak iki rekat namaz kılmalıdır. İdrar sıçratma günahları silinir. Kabir azabından kurtulur.
Münasip bir vakitte dört rekat tesbih namazı kılmalıdır. Her rekatında bir fatiha, bir de zamme sure okur ; “Subhasnellahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu ekber” kıyamda 15 kere tekrarlar ; tekbir getirerek rükua gider, rükuda 10 kere tesbih eder, sonra secde yapar. Birinci secdede 10 kere tesbih eder, ikinci , üçüncü, dördüncü rekatlarda da bunları yapar. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) : “Kim tesbih namazı kılarsa Allah’ u Teala onun günahlarının hepsini bağışlar” buyurmuşlardır. Tarikat ehli olan kişi her gün iki yüz ayet miktarı Kur’ an okumalı, Allah’ u Teala’ yı çok zikretmelidir. Bakara suresi 192. ayette : “Sizi hidayet ettiği gibi Allah’ u Teala’ yı çok zikredin” buyrulduğu gibi. Her gün 100 kere ihlas suresi okumalı, 100 kere Peygamberimize salavat getirilmelidir.
Muhterem okuyu***** : şu ayeti kerimler ile sözlerimizi bitirelim : Ankebut suresi 45. ayet : “Gerçektir ki namaz kötü işlerden, inkar edilmiş şeylerden insanı uzaklaştırır ve gerçektir ki Allah’ ın zikri amellerin en yücesidir. Enfal suresi 45. ayet : “Eğer felak dilerseniz felak bulmanın anahtarı Allah’ ı çok zikretmektir”. Ali imran suresi 19. ayet : “ne mutlu o kavme ki ayak üzeri olsalar, yatsalar ve otursalar Allah’ ı her zaman zikrederler”. Araf suresi 205. ayet : “sabah ve akşam Allah’ u Teala’ yı gizlice an, zari zari ağla. Hiçbir vakit gafil olma”.
Muhterem okuyu*****, umutsuz olma. Allah sana da “İnşallah” yüksek makamlar nasip etsin.
Biri de şudur ki : “O günahkarı yarlğarlar : bu günahlar kul ile Hak Teala arasındaki günahlardır”.
Üçüncüsü de şudur ki : “O divana yazılı olan günahları Hak Teala bağışlamaz. Bu ise halka karşı girilmiş olan zulümlerin tutanağıdır”.
Hud suresi 114. ayette : “Günahtan sonra sevap işlemek günahı mahveder” denilmektedir.
İşlenen günaha kefaret olan şeyler şunlardır :
Birincisi : Tevbedir.
İkincisi : Tevbeye azmeyleyip artık günahı işlememeye sadık kalmaktır.
Üçüncüsü : Bu günahından dolayı azap çekeceğinden korkmaktır.
Dördüncüsü : Bağışlanmayı ümit etmektir.
Beşincisi : Günahtan sonra iki rekat namaz kılmaktır.
Altıncısı : 70 kere salavat vermek, istiğfar etmektir.
Yedincisi : Yüz kere (sübhanallahülazim ve bihamdihi) demektir.
Kudret yetiştiği kadar sadaka dağıtmaktır.
Peygamberimizin bir hadisi şeriflerinde şöyle buyrulmuştur. : “Günah işlediğin vakit onun ardından bir iyilik yap ki onun kefareti olsun”.
Bir haidis şerifte de “Cehennem ehlinin çok kez feryadı tevbelerini geriye bırakmalarının nedametinden ileri gelir”.
Yine bir hadisi şerifte : “Tevbe eden Allah’ ın sevgilsidir ve günahtan tevbe eden, hiç günah işlememiş gibi olur.
Tevbeyi sabır ile birleştiren ki daha makbuldur.
Secde suresi 24. ayeti kerimesinde Allah’ u Teala şöyle buyuruyor : “Sabır ehli olduklarından ötürü biz onları halka hidayet yolunu gösteren imamlar kıldık”.
Zümer suresi 10.ayette : “Sabredenlerin ecirleri hesapsızdır” buyrulmaktadır.
Bakara suresi 153. ayette : “Ey iman edenler, sabredip namaz kılarak Allah’ tan yardım dileyin, Allah sabredenlerle mutlaka birliktedir.
Bakara suresi 157. ayette : “Hak Teala’ nın salavatı ve rahmeti sabredenler üzerindedir ; Hidayeti doğru yolu bulanlar onlardır”.
Bakl suresi 96. ayette : “Gerçektir ki biz sabredicilerin mükafatını işlediklerinden daha güzel vereceğiz”.
Sabır, cihad, nefs, kudret, irade, amel, zafer hepsi birbiriyle yakın alakalıdır.
Muhteşem okuyu***** siz cihadı nefsinizi sabırla kazanınız. Muzaffer olunuz ki kudret, irade ve amel mertebelerine ulaşın. Size açılan kapılar sayısız olacaktır.
Sabır ile şükre de ulaşılır.
Sebe suresi 13. ayette : “Benim kullarından şükreden azdır” buyruluyor.
Araf suresi 17. ayette : “Onların çok kişisini şükredici bulmazsın” deniliyor.
Münciyat denilen kurtarıcı sıfatlar iki türdür :
Birincisi : Tevbe, sabır, korku, zühd ve kendini hesaba çekmektir.
İkincisi : Muhabbet, sevk, rıza, tevhid ve tevekküldür.
Yunus suresi 10.ayette : “Onların dualarının sonu alemleri yaratan Cenab-ı Hakka hamd etmektir” buyruluyor.
Ey muhterem okuyu*****, şu tespihleri ne güzeldir :
Sübhanallah : Allah’ ı her türlü noksandan tenzih ederim.
La ilahe illallah : Allah’tan başka ilah yoktur.
Elhamdülillah : Allah’ a hamd olsun.
Aziz ve muhterem okuyu***** iyi bilesin ki geride zikredilen mertebeler ancak gerçek bir tevbe ve erbabından alınan telkin ile elde edilir.
Allah’ u Teala’ nın Fetih suresi 26. ayette : “Allah onları takva (La ilahe illallah) sözü üzerinde durdurdu” buyurduğu gibi.
İşte bu La ilahe illallah kelimesinin telkinini Allah’ tan başka her şeyden temizlenmiş ve Allah’ u Teala’dan çok korkan bir kalbin sahibinden almak şart olmaktadır. Çünkü kalb tevhid tohumunu ilk önce diri bir kalbden ondan sonra çok temiz ve çok korkan bir kalbden azlığı zaman tam bir tohum olur, yeşerir. Tam olmayan tohum ise yeşermez.
Kur’ nı-ı Kerim’ de kelimeyi tevhidin inişi iki konudadır.
Birincisi : zahir olan bir söze bitişiktir ki bbu avam hakkındadır :
Saffat suresi 35. ayet böyledir : “Onlarsa la ilahe illallah denildiği zaman kibirlenirler”.
Muhammed suresi 19. ayette belirtildiği gibidir : “Bil ki Allah’ tan başka tapılacak yoktur, günahın için tevbe et” buyurduğu gibi.
Allah’ a giden manevi yolların en yakınını ilk isteyen kişi Hz. Ali’ dir. Efendimizi (sallahu aleyhi vesellem) Hazretlerine vahy gelmezini bekledi. Cebrail (aleyhisselam) efendimizi (sallahu aleyhi vesellem) Hazretlerinin yanına geldi. Cebrail (aleyhisselam) bu üç kelimeyi telkin etti. Ondan sonra Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) Hazretleri Cebrail (aleyhisselam’ ın dediği gibi dedi. Ondan sonra peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) bu kelimey Hz.Ali’ ye telkin etti. Onda sonra arkadaşlarının yanına gitti. Hepsine bu kelimeyi telkin etti. Sonra da “Biz en küçük cihaddan büyük cihada döndük” dedi. En büyük cihad nefsin “La ilahe illallah” sözü ile cihad etmesidir. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) : “Kalbindeki nefs düşmanının düşman bil, Allah’ ın sevgisi ancak vücudundaki düşmanları yok ettikten sonra kazanılır. O düşmanlar nefsi emare, nefsi levvame ve nefsi mülhimedir” buyurduğu gibi.
Hal böyle olduğu zaman kalb kötü hayvani ve şeytani ahlaklardan temizlenir. Kötü ahlaklara örnek : aşırı yemek, içmek, uyumak, boş lakırdı, boş vakit geçirmek gibi.Hayvani ahlaklara örnek : büyüklenmek, kendini beğenme, hased ve kin gibi. Nefs bu ahlaklardan temizlendiği zaman hiç şüphesiz ki günahların en başta gelenlerinden temizlenmiş olur.
Allah’ u Teala’nın Bakara suresi ayte 222’ de buyurduğu gibi : “Hiç şüphesiz ki Allah (c.c) çok tevbe edenleri sever”. Burada geçen tevbeden kastedilen has kulların tevbesidir. Kişi dikenleri kesmediği zaman meyveli ağaçlara ulaşamaz.
Şura suresi 23. ayette : ” O Allah ki kullarında tevbeyi kabul eder ve onlardan günahları affeder” buyurulduğu gibi.
Furkan suresi 70. ayette : “Kim tevbe ederse, imam ederse ve güzel amel işlerse Allah’ u Teala onları günahlarını sevaba tebdil eder” buyrulduğu gibi.
Tevbe iki türlüdür : Birincisi : Avam tevbesidir. İkincisi : Havas’ ın tevbesidir.
Avam Tevbesi : Günahlardan ibadete, kötü ahlaklardan güzel ahlaklara, cehenneme dönüşecek amellerden, cennet girdirecek amellere, bedenin rahatında zikirle nefsi öldürmeye dönmektir.
Havas Tevbesi : İyiliklerden marifetlere, mevlaya manevi yaklaşıma, nefsani lezzetlerden, ruhani lezzetlere dönmektir. Bu da Allah’ tan başka her şeyi terk etmek, O’ nunla dostluk kurmak ve aynel yakin ile bakmaktır. Muhammed suresi 19. ayette : “Varlığını ortaya koyma, günahından dolayı istiğfar et”. işte bu her şeyden ayrılıp Allah’ a dönüşün ta kendisidir.
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) : “Benim kalbim Rabbimin nurunu gördü” dediği gibi.
Batını ilimleri bilen alimlerin sohbetlerine devam ediniz. Ariflerin de hikmetli sözlerin kulak veriniz.
Kişinin katında Allah (c.c) rızası her şeyden üstün olmalıdır. Şura suresi 74. ayette : “O söylenenler Allah’ ın iman eden ve iyi şeyler yapan kullarına müjdelediği nimettir. De ki ben buna karşılık sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum”.
Tasavvuf Lafzı te, sad, vav, fa olamk üzere dörttür. (Te) harfi tevbeden kısaltılmıştır. Tevbe ise iki türlüdür :
1) Zahirin tevbesi
2) Batının tevbesi
Zakirin tevbesi, günahlardan ve kötü sayılan ahlaklardan ibadetle dönmektir.
Batının tevbesi, kalbin bütün tavırlarında kalbi temizledikten sonra güzel tavırlara dönmektir.
Kötü huylar güzel huylara dönüştüğü zaman şüphesiz makamı tamamlanmış olur, bu makama taiyen denir. (Sad) harfi safadan kısaltılmıştır. Bu da iki kısımdır :
1) Kalbin safası
2) Sırrın safası
Kişinin beşeri bulanıklıklardan kalbini temizlemesidir. Gizli zikretme makamına ulaşıncaya kadar sesli telkin ile Allah’ ı zikretmeye sarılmakla elde edilir. Enfal suresi 2. ayette “Mü’ minlerin ancak şu kimselerdir ki : Allah anıldığı zaman kalbleri titrer”.
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) : “Alim, ilimleri kalbe nakşeder, Arif ise Allah aynası olan kalbteki nefsani kirleri cilalar” dediği gibi.
Kalbin temizlenme yöntemi Allah’ u Teala dışındaki her şeyi düşünmekten sakınmaktır. Kalb diliyle kelimeyi tevhidi çok söylemektir Bu temizlenme ile (sad) makamı tamamlanmış olur. Bu makama ulaşan kişilere Sadiyen denir.
(Vav) harfi ise velayetin kısaltılmışıdır. Yunus suresi 62. ayette “Dikkat ediniz Allah dostlarına korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir” buyrulduğu gibi. Allah dostluğunun neticesi Allah ahlakı ile ahlaklanmaktır. Kasa suresi 62. ayette : “Habibim de ki : hak geldi, batıl yok oldu, zaten batıl yok olmaya mahkumdur”. Şimdi (Vav) makamı tamam oldu.
Ondan sonra sıra (Fa) makamına geldi. Bu da Fenafillah makamıdır. Yani Allah’ u Teala’ dan sonra her şeyden geçmektir. Kassas suresi 62. ayette “Her şey yok olur, ancak Allah’ ın vechi yok olmaz”. Bu ayette geçen vech kelimesi rıza kelimesiyle yorumlanabilir. O zaman mana : “her şey yoomolur, Allah’ ın rızası için yapılan Salih ameller yok olmaz” olur. Fatr suresi 10. ayete göre : “ Güzel kelimeler Allah2 a yükselir, onları yükselten ise güzel amellerdir.
Kalbde Fenafillah tamam olduğu zaman Bekabillah makamı da elde edilmiş demektir. Rahman suresi 55. ayette belirtildiği gibi : “ Güçlü ve yüce Allah’ ın huzurunda hak meclisindedirler”.
Tevbe suresi 119. ayette belirtildiği üzere : “Allah sizi zikir mertebelerine ulaştırdığı gibi siz de Allah’ ı zikredin” kavli şerifiyle zikredenleri hidayet etmiştir.
Peygamberimizin (sallallahu aleyhi vesellem) : “Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediklerinin en faziletlisi “La ilahe illallah’ tır” buyurdukları gibi.
Allah’ u Teala insanları sırasıyla dil, nefs, kalb, ruh, sır, harfıti ve enfa zikrine hidayet etti.
Nef zikrine gelince bu zikir harflerle ve seslerle duyulmayan zikirdir.
Kalb zikrine gelince bu zikir Allah (c.c)isminin sahibini kalbden düşünmektir. Zikre devam etmek dervişlere, safilere ve müridlere kesin bir farzdır. Ali İmran suresi 191. ayete göre : “O kimseler ki ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken, yani her vakit Allah’ ı anarlar ve yerin, göğün yaratılması hususunda tevekkül ederler” buyurduğu gibi. Zikreden kimse tam bir abdest üzere olmalıdır. Kuvvetle vurgu yaparak zikretmelidir ki zikreden kişilerin ruhundaki hurlar parlasın ve yüksek sesle zikretmelidir.
Daima abdestli olmalıdır. Azaların abdesti su ile alınır, kalblerin abdesti tevbe ile, telkinle, tarikatte ilerlemekle alınır.
Kaf suresi 31-32. ayetlere göre : “ Cennet muttakilere uzak olmayacak, yaklaştırılmış bulunacak, işte bu siz vaad olunan, her tevbekar ve dini vazifelerne düşkün kimseler içindir” buyrulmuştur.
Tarikate, halvete, uzlete inzivaya giren kimse eğer gücü yetiyorsa her haftanın Pazartesi, Perşembe, ayın onüç, ondört, onbeşinci günlerinde oruçlu olması lazımdır. Beş vakit namazı camilerde cemaatle beraber vaktinde sünnetlerine, şartlarına ve tadili erkanına riayet ederek kılmalıdır.
Her gece yarısı veya gecenin üçtebirinde kalkıp tecehhüd niyetiyle 12 rekat namaz kılmalıdır. İsra suresinin 79. ayetinde belirtildiği gibi : “Gecenin bir kısmında uyanarak sana mahsus bir fazlalık olmak üzere namaz kıl” buyurdukları gibi.
Güneş doğduktan sonra iki rekat işrak namazı kılar, sonra felak ve Nas surelerini okuyarak istiaze namazı kılar. Sonra her rekatta bir kere Fatiha bir kere ayetel kürsi, yedi kere ihlas suresini okuyarak istihare namazı kılar. Kuşluk vaktinde en az altı rekat kuşluk namazı kılar.
Üstüne sıçrayan idrarlar sebebiyle fatihadan sonra yedi kere Kevser suresini okuyarak iki rekat namaz kılmalıdır. İdrar sıçratma günahları silinir. Kabir azabından kurtulur.
Münasip bir vakitte dört rekat tesbih namazı kılmalıdır. Her rekatında bir fatiha, bir de zamme sure okur ; “Subhasnellahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu ekber” kıyamda 15 kere tekrarlar ; tekbir getirerek rükua gider, rükuda 10 kere tesbih eder, sonra secde yapar. Birinci secdede 10 kere tesbih eder, ikinci , üçüncü, dördüncü rekatlarda da bunları yapar. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) : “Kim tesbih namazı kılarsa Allah’ u Teala onun günahlarının hepsini bağışlar” buyurmuşlardır. Tarikat ehli olan kişi her gün iki yüz ayet miktarı Kur’ an okumalı, Allah’ u Teala’ yı çok zikretmelidir. Bakara suresi 192. ayette : “Sizi hidayet ettiği gibi Allah’ u Teala’ yı çok zikredin” buyrulduğu gibi. Her gün 100 kere ihlas suresi okumalı, 100 kere Peygamberimize salavat getirilmelidir.
Muhterem okuyu***** : şu ayeti kerimler ile sözlerimizi bitirelim : Ankebut suresi 45. ayet : “Gerçektir ki namaz kötü işlerden, inkar edilmiş şeylerden insanı uzaklaştırır ve gerçektir ki Allah’ ın zikri amellerin en yücesidir. Enfal suresi 45. ayet : “Eğer felak dilerseniz felak bulmanın anahtarı Allah’ ı çok zikretmektir”. Ali imran suresi 19. ayet : “ne mutlu o kavme ki ayak üzeri olsalar, yatsalar ve otursalar Allah’ ı her zaman zikrederler”. Araf suresi 205. ayet : “sabah ve akşam Allah’ u Teala’ yı gizlice an, zari zari ağla. Hiçbir vakit gafil olma”.
Muhterem okuyu*****, umutsuz olma. Allah sana da “İnşallah” yüksek makamlar nasip etsin.
ALİ KEMAL KOCAKUŞAK
Copyright © Çamlıdere ve Doğa Dostları Derneği Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-05-27 (438
Copyright © Çamlıdere ve Doğa Dostları Derneği Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-05-27 (438