Fakr:
İhtiyaç, yoksulluk.
* Azlık, muhtaçlık.
* Cenab-ı Hakk'a karşı fakrını, ihtiyacını hissetmek.
* Tas: Kendisindeki bütün her şeyin Allah'a âit olduğunu bilmek.
(Gecede zulümat, nasıl nuru gösterir. Öyle de: İnsan, zaaf ve acziyle, fakr ve hâcâtiyle, naks ve kusuru ile, bir Kadir-i Zülcelâl'in kudretini, kuvvetini, gınâsını, rahmetini bildiriyor ve hâkezâ.. Pekçok evsâf-ı İlâhiyyeye bu suretle âyinedarlık ediyor. Hattâ hadsiz aczinde ve nihayetsiz za'fında, hadsiz a'dasına karşı bir nokta-i istinad aramakla, vicdan daima Vâcib-ül Vücud'a bakar. Hem nihayetsiz fakrında, nihayetsiz hâcâtı içinde, nihayetsiz maksadlara karşı bir nokta-i istimdat aramağa mecbur olduğundan vicdan daima o noktadan bir Ganiyy-i Rahim'in dergâhına dayanır; dua ile el açar. Demek her vicdanda şu nokta-i istinat ve nokta-i istimdat cihetinde iki küçük pencere, Kadir-i Rahim'in bârigâh-i rahmetine açılır, her vakit onunla bakabilir. S.)
Fakr-üd dem:
Kansızlık.
Fakr-ı hâl:
Fakirlik hâli.
Fakr-ı mutlak:
Mutlak fakirlik. Mü'min bir kulun Cenâb-ı Hakka karşı mutlak muhtaç halde olduğunu bilişi. Nihayetsiz muhtaç olduğu Allaha (C.C.) ve emirlerine tam teslimiyyetle sığınması hâleti.
Fakr-pîşe:
f. Fakirliğe alışmış, fakirlik içinde, muhtaçlık içinde.
K:Yeni Lûgat
İhtiyaç, yoksulluk.
* Azlık, muhtaçlık.
* Cenab-ı Hakk'a karşı fakrını, ihtiyacını hissetmek.
* Tas: Kendisindeki bütün her şeyin Allah'a âit olduğunu bilmek.
(Gecede zulümat, nasıl nuru gösterir. Öyle de: İnsan, zaaf ve acziyle, fakr ve hâcâtiyle, naks ve kusuru ile, bir Kadir-i Zülcelâl'in kudretini, kuvvetini, gınâsını, rahmetini bildiriyor ve hâkezâ.. Pekçok evsâf-ı İlâhiyyeye bu suretle âyinedarlık ediyor. Hattâ hadsiz aczinde ve nihayetsiz za'fında, hadsiz a'dasına karşı bir nokta-i istinad aramakla, vicdan daima Vâcib-ül Vücud'a bakar. Hem nihayetsiz fakrında, nihayetsiz hâcâtı içinde, nihayetsiz maksadlara karşı bir nokta-i istimdat aramağa mecbur olduğundan vicdan daima o noktadan bir Ganiyy-i Rahim'in dergâhına dayanır; dua ile el açar. Demek her vicdanda şu nokta-i istinat ve nokta-i istimdat cihetinde iki küçük pencere, Kadir-i Rahim'in bârigâh-i rahmetine açılır, her vakit onunla bakabilir. S.)
Fakr-üd dem:
Kansızlık.
Fakr-ı hâl:
Fakirlik hâli.
Fakr-ı mutlak:
Mutlak fakirlik. Mü'min bir kulun Cenâb-ı Hakka karşı mutlak muhtaç halde olduğunu bilişi. Nihayetsiz muhtaç olduğu Allaha (C.C.) ve emirlerine tam teslimiyyetle sığınması hâleti.
Fakr-pîşe:
f. Fakirliğe alışmış, fakirlik içinde, muhtaçlık içinde.
K:Yeni Lûgat