Evleniyoruz Savaşa Gidiyoruz...!

Kraliçe

KF Ailesinden
Özel Üye
Evlenmek niyetiyle görüşmeye gelmişlerdi.

Delikanlı, genç kızı, şöyle bir süzdü ve

sessizce düşündü:

"Güzel kız fena değil. Ama biraz kendini

beğenmiş. Acaba bu hali devam eder mi?

Ya ederse? O zaman bununla yaşanmaz.

Ben dayanamam ukala bir kadına, kadın

dediğin biraz uysal olmalı... Neyse canım,

hele bir evlenmeyi kabul etsin. Ben onu

değiştirmeyi bilirim."

Genç kız da simasının ortasına sinsi bir

tebessüm kondurdu.

"Fena çocuk değil. İşi de yerinde. Rahat bir

hayat yaşarım. Lâkin biraz 'dediğim dedik'

gibi. Acaba buna, sözümü dinletebilir

miyim? Aman canım, düşündüğüm şeye

bak. Evlenelim de ben onu mum gibi

yapmasını bilirim."

Ve "değişim savaşı"nın imzaları alkışlar

arasında atılır.

Ayaklar birbirini ezmek için yarışır.

"Bal/ayının" tatlı meltemi yerini yavaş

yavaş kuzey rüzgârlarına bırakır.

Genç adam, sabah işe gitmeden eşini

uyandırmaya çalışır:

"Ben hazırlanırken sen de kahvaltı

hazırlayabilir misin?"

Genç kadın uyumaya devam eder.

"Hayatım, geç kalıyorum haydi uyan."

Genç kadın sağından soluna dönerek,

"Sabahın bu saatinde de kalkılmaz ki?

İşyerinde bir tostla çay alırsın." der.

"Allah! Allah! Ben akşama kadar

çalışacağım, sen bir kahvaltı hazırlamaya

zorlanıyorsun."

"Ama çok uykum var."

"Benim de uykum var ama kalkıp işe

gitmek zorundayım."

Kadın istifini bozmaz, kapıyı çarpıp çıkarken

"Can çıkmayınca huy değişmezmiş." diye

söylenerek işe gider genç adam.

Başka bir gün...

"Hayatım, bugün yemek yapamadım.

Dışarıya çıksak diyorum."

"Yine mi? Ama çok yorgunum, şöyle

evimde dinlenmek istiyorum. Dışarıya hafta

sonu gideriz."

"Annem haklıymış. 'Bu adamı

değiştiremezsin' demişti de

inanmamıştım."

Kimse 'ben onu değiştiririm' demesin...

Birbirini değiştirme hayaliyle kurulan bir

aile tablosu bu. Her iki taraf da "Acaba

eşimi nasıl mutlu ederim?" yerine "Nasıl

değiştiririm?" sevdasında. Daha doğrusu

"güç savaşında".

Oysa eşler güçlerini" değişim savaşı"nda

tüketmek yerine mutluluğu yakalamak

yolunda sarf etmeli. Evlilik, "Ben seni adam

ederim" yerine "ben seni mutlu ederim"

düşüncesi üzerine kurulmalıdır.

O zaman evin pencerelerinde mutluluk

meltemi eser.

Saksılarında huzur çiçekleri açar.

Odalarında şen kahkahalar çınlar.

Eşler, birbirini mutlu etmek için yarışır.

Planlar, "onu nasıl değiştiririm" yerine "onu

nasıl mutlu ederim" üzerine yapılır.

Mürebbiye gibi değil, psikolog gibi

davranılır.

"Değişim savaşı" vererek ne kendisini

tüketir ne de eşini.

Aksi halde kadın "dırdırcı", erkek "baskıcı"

mutluluksa "toz-duman" olur.

Bu sebeple, evlenecek gençler, ruhen

uyum sağlayabilecekleri kişileri seçmelidir.

"Ben onu değiştiririm" diye düşünerek

başlıyorlarsa, boşuna evlerini dayayıp

döşemesinler. Silahlarını yağlasın, kelime

mermilerini yığsın, savaş yerlerini belirleyip

sığınaklarını hazırlasınlar.

Gelin arabasının arkasına da "Evleniyoruz

mutluyuz" yerine "Evleniyoruz savaşa

gidiyoruz" diye yazmayı unutmasınlar.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
Üst