es-Samed

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
es-Samed

imaj%20%2869%29.jpg


es-Samed her şeyin kendisine muhtaç olduğu, Kendisinin hiçbir şeye ve hiçbir kimseye muhtaç olmadığı, hâcetlerin, ıstırapların giderilmesi için başvurulacak yegâne merci, arzu ve ihtiyaçları sebebiyle her varlığın kendisine yöneldiği tek varlık demektir.
es-Samed’dir O!
O, öyle bir Allah ki dostlarım, her şey O’na muhtaçtır; Kendisi hiçbir şeye muhtaç değildir.
Samed ismi, Kur’ân-ı Kerîm’de sadece bir yerde; İhlâs sûresi’nde geçer. es-Samed, ihtiyaç ve istekleri sebebiyle her varlığın kendisine yöneldiği, ancak

kendisinin hiç kimseye ihtiyacı olmadığı, Yüceler Yücesi olan Zat demektir.
Rahmân sûresi (55), 29: “Göklerde ve yerde bulunanlar, O’ndan isterler. O, her gün yeni bir iştedir.”
İstemek, dua etmektir dostlar. Ve yaratılmış her şey hâl lisanı ile “dua”dadır; zikirdedir...
İsrâ sûresi (17), 44: “Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar, O’nu (Allah’ı) tesbih ederler. O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Fakat

siz, onların tesbihlerini iyi anlamazsınız. Şüphesiz O, halimdir çok bağışlayandır.”
Her şey duada, her şey O’nu zikretmede. Ama bu bize örtülmüştür, gizlenmiştir. Arayıp, gerçeği, kendi irademizle bulmamız istenmiştir. İstenen, araya araya

O’nu bulmamızdır dostlar. İstenen, aklımızla, yüreğimizle O Yüce Sevgiliye ulaşmamızdır. İstenen, Bilâl (ra) gibi “Ehad, Ehad” diyerek, aşkla
inleyebilmemizdir.
Mikroorganizmalar, gözle göremediğimiz o mikro dünyada vücudumuza girip, alyuvarlarımızla ve akyuvarlarımızla meydan muharebesi yaparken, şahadette!
Damarlarımızda akan, hücrelerimize can taşıyan “kan”, diğer adı ile “can suyumuz”, Yaratanı için şahadette.
Mülk sûresi (67), 30: “De ki: “Baksanıza, eğer suyunuz çekilse, size kim bir akarsu getirebilir?”
Allah, damarlarınızda akan can suyuna “dur” deyiverse, o suyu kim tekrar deveran ettirebilir?
Her şey, her şey, şahadette dostlar! O, Ehad ve Samed olan Allah için her şey şahadette. Bu âyet, akıl nimetini kullanabilen herkesi “tir tir” titretir.
Varsın, Allah’ım varsın! Birsin, Allah’ım birsin! Âlemler şahadette, mahlûkatın secdede. Tek vücut olmuş her şey, zerrelerden kürreye, hep seni anlatıyor.
Güneşle ay el ele, zamanla hâlelenmiş, gecenin yıldızlarla donanmış o efsunlu çehresi, bakana, ışıl ışıl gülücükler gönderip, Ehad ve Samed olan Rabbini

anlatıyor...
Rabbim! Ben de şahadet ederim ki, kulun olarak; yarattığın âciz bir kul iken, Seni bilmekle şereflenen, kıymetlenen ve bir “âlem” hükmüne geçen kulun olarak,

şahadet ederim ki Senden başka ilâh yoktur ve Hz. Muhammed (sav) Senin elçin ve resûlündür!
Damarlarımdaki güç sendedir Allah’ım. Gücüme güç kat, Seninle dolu bir ömür süreyim Rabbim!
Dimağımı güçlendir ki Seni bileyim, bilebildiğim kadar da bildireyim insanlara!
Yüreğimi güçlendir ki, sevdiğin her şeyi ben de seveyim. Bileğimi güçlendir, kazanayım, vereyim, “verenler”den olayım, verdikçe de Senin tarafından daha çok

sevileyim ve rızana kavuşayım”.





 
Üst