el-Muktedir

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
el-Muktedir

imaj%20%2871%29.jpg


el-Muktedir, tam bir kudret sahibi olup hiçbir konuda zerre kadar zorlanmayacak şekilde gücü yeten demektir.
el-Muktedir, kâdir olduğu fiili yaparak kudretini açığa çıkaran, el-Kadîr ise mübâlağa ifade eder; hikmetin gereğine göre eksik veya fazla olmamak suretiyle
istediğini yapan, kudreti tam olan, kudretine âcizlik bulaşmayandır.
Mütevekkil mü’min “tevekkeltü alâllah” diyerek, dağlar misali omuzlarını çökerten tüm yüklerini, acılarını ve sıkıntılarını Kâdir-i Mutlak olan Yaradanın

Kudret eline emanet eder. Böylelikle dünya yolculuğunu rahat geçirir, rahmetten ümit var olarak kabir âlemine göçer ve haşrı beklemeye koyulur dostlar.
Âl-i İmrân sûresi (3), 29: “De ki, göğüslerinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini bilir. Hiç

şüphesiz Allah, her şeye kâdirdir.”
Nisâ sûresi (4), 149 “Bir hayrı açıklar yahut gizlerseniz yahut da bir kötülüğü bağışlarsanız, biliniz ki, Allah da çok bağışlayıcıdır, her şeye hakkıyla

kâdirdir.”
Gören, O’dur, bilen, O! Her şeye gücü yeten O! O, öyle bir Padişahtır ki, kendisine gönlünü açıp sığınan kulunu, kimsenin eline bırakmaz. Allah’a tam bir

teslimiyetle inanan, kıyametin hak olduğunu bilen, tüm fiillerinden hesaba çekileceğini düşünen insan, o muhteşem huzurdaki buluşmaya büyük bir dikkatle
hazırlanır.
Rûm sûresi (30), 50: “Şimdi bak Allah’ın rahmetinin eserlerine! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphe yok ki O, mutlaka ölüleri diriltir. O

herşeye kâdirdir.”
Hûd sûresi (11), 4: “Dönüşünüz yalnızca Allah’adır. O’nun da herşeye gücü yeter.”
Hayatımı yed-i kudretinde tutan Allah’ım; Sana, yine senin muhteşem kelâmına sarılarak iltica ederek, A’lâ sûresi (87) ile (1-5) dua ediyorum: “Rabbinin yüce

adını tesbih et. Yaratıp düzene koyan O’dur. Takdir edip hidayeti gösteren O’dur. Otlağı çıkaran, sonra da onu karamsı bir sel köpüğü haline getiren
O’dur...”
Seni tanımaya çalışan bu kuluna güç ver Allah’ım! Zira kudretini bilebilmek için “güç” gerekir, oysa ben çok âcizim. Kudretini anlayabilmek, nihâyetsiz bir

ilim ister. Oysa ben çok cahilim. Kudretini hissedebilmek kocaman bir yürek ister. Oysa ben kocaman bir “hiç”im! Beni acziyetimle, cehaletimle ve hiçliğimle
kabul et Allah’ım! Allah’ım! Bulabildiğim, bilebildiğim, öğrenebildiğim tek şey, yüreğimde olduğun ve bana yakın, çok yakın olduğun...
Allah’ım! Kudretine sığınıyor, aczimle yalvarıyorum: “Beni bana bırakma. Beni kimselere bırakma Allah’ım. Sen Kudretli Hükümdar, ben ise sadece garip bir

kulunum! Beni, aczimle kabul buyur, affet ve bağışla...” Âmîn.
 
Üst