el-Fettâh, iyilik kapılarını açan, mazlumlara yardım edip mü’min kullarını zafere ulaştıran, her müşküle çare bulan, maddi engelleri kaldıran, kuluna manevi kapıları açıp, yüreklerden tasaları, kederleri gideren demektir.
En’âm sûresi (6), 59: “Gaybın anahtarları O’nun katındadır, onları O’ndan başkası bilmez, karada ve denizde olanları O bilir ve bir yaprak düşmez ki, onu O bilmesin; ne toprağın karanlıklarında bir tane, ne de kuru ve yaş hiçbir şey yoktur ki, o her şeyi açıklayan Kitap’ta bulunmasın.”
el-Fettâh’tır O!
“Fettâh” isminin en büyük tecellisi olan “Fâtiha” sûresi’ni kuluna bir “anahtar” gibi vererek, onunla ebedî saadet kapılarını açtırandır O!
Kendisine inanan kullarına, Habibi, Muhammed Mustafa’nın şahsında Fetih sûresi (48)’inde 1-3: “Doğrusu Biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik. Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir. Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder.” buyurarak, hayat savaşında dünyevî ve uhrevî fetihler müyesser kılar dostlar!
Dünya sahnesindeki imtihanında, Hz. Nûh gibi inleyerek “Bittim Rabbim! Yardım et bana” diye yalvaran kulunu (Hz. Nûh’u) “Bunun üzerine Rabbine: “Ben yenik düştüm, bana yardım et!” diyerek yalvardı. Biz de boşalan bir su ile göğün kapılarını açtık. Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.” (Kamer sûresi (54), 10-12) ayetleriyle teselli ederek, sıkıntıda bırakmayıp, bir kapının kapandığını sanan kuluna, bin kapıyı birden ardına kadar açarak, rahmetiyle kucaklayandır O!
Zümer sûresi (39)’nde 53: “De ki: “Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” buyurarak, “tövbe kapıları”nı kıyamete dek açık tutarak, kulunun son nefesine kadar affedilmesine imkân tanıyan ve rahmetini, sağanak sağanak onun üzerine yağdırandır O!
el-Fettâh’tır O!
Nefis savaşında zaferler kazanan kullarına da cennet kapılarını açan ve onları “cennet”te ağırlayandır O!
Yâ-Sîn sûresi (36), 55-58: “Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir meşguliyet içinde zevk etmektedirler. Kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır. Onlara orada bir meyve vardır. İsteyecekleri her şey onlarındır. (Onlara) Rahîm olan Rab’den “selâm” sözü vardır.”
O Yüceler Yücesi, “marifet” kapılarını mü’min kullarına; “mağfiret” kapılarını da günahlara batmış aciz kullarına açar ve bu kapıları kıyamete kadar açık tutar dostlar!
A’râf sûresi (7)’nde 96: “(O) ülkelerin halkı inanıp (Allah’ın azabından) korunsalardı, elbette üzerlerine gökten ve yerden bolluklar açardık; fakat yalanladılar, biz de onları kazandıklarıyla yakaladık.” buyurandır O!
Saff sûresi (61), 10-13: “Ey İman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Resûlüne inanırsınız, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda savaşırsınız. Eğer bilirseniz sizin için en iyisi budur. (Eğer böyle yaparsanız Allah) sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz bir şey daha var: Allah’tan yardım ve yakın bir fetih. Mü’minleri müjdele.”
el-Fettâh’tır O!
Kuluna, Kur’ân-ı Azîmuşşân’ı ile hidayet kapılarını açandır O! “Muhteşem kelâmı” vasıtasıyla kulu ile konuşarak, ona neler yapması gerektiğini öğretir, “sırat-ı müstakîm”i gösterir. İşte, Saff sûresi’nin âyetleri! Okuyun ve bu kapının merhametini hissedin, bu “tek kapı” daki sevgi sağanağından nasiplenin dostlar! Zira bu kapı, kimsenin yüzüne kapanmaz! Bu kapı, sevgi kapısıdır, ayırım yapılmaz! Bu kapıda itilme, kakılma yoktur! Yeter ki O’ndan başka kapınız olmadığını bilerek gelin; yalvararak, gözyaşlarıyla gelin!
O, el-Fettâh olan Yüceler Yücesi, susuzluktan çatlamış toprağa yağmurlar göndererek yeşerten, bereketlendiren, binlerce çiçeğe, o toprakta yeşerme imkânı bahşeden, O Rahmân ve Rahîm olan Yüce Yaradan, kapısına gelen, yalvaran kullarının, günahlardan kurumuş, çatlamış, çöllere dönmüş ruhlarına binbir manevi kapıdan bereketler yağdırarak, onları kendisine döndürür dostlar!
Bütün hayır ve bereketlerin anahtarı O’nun elindedir. Bize düşen, hayatın hiçbir döneminde ümitsizliğe düşmemek, ye’se kapılmamak, dimdik yürümeye devam etmektir.
Kimi zaman maddî kayıplara uğrasak bile, çalışıp, sebeplere sarılarak, mülkü, mülkün gerçek sahibinden isteyelim.
Manevî imtihanlar karşısında da, O’nun yanı başımızda olduğunu bilerek, O’ndan güç ve yardım dileyerek, dünya imtihanlarının üstesinden gelmek için asla ümitsizliğe kapılmayalım dostlarım.
Zira O’nun bir değil, “binbir” kapısı vardır!
Bir kapıyı kapatırsa, bir kapıyı ardına dek açıverir!
Şu yalan dünyada bundan güzel teselli olur mu sizce?
Ey benim Yüce Rabbim!
Sana, benim elime verdiğin o muhteşem hayır anahtarı Fâtiha Sûresi ile dua ediyor; bu âyetler ışığında yaşamayı, bu âyetler ışığında sana kavuşmayı diliyorum.
“Fettâh” isminle bana yardım et Allah’ım!
“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.
Hamd o âlemlerin Rabbi,
O Rahmân ve Rahim,
O, din gününün maliki Allah’ın.
Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. (Ya Rab!).
Hidayet eyle bizi doğru yola,
O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.” (Fâtiha sûresi)
Ömrümü bu âyetler ışığında geçirmeyi, dünya hayatımdan, ahiret hayatına bu anahtar âyetlerde açılmayı nasip eyle Allah’ım! Âmîn.