Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat - Bayram Ali Öztürk

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat

Takdim: Haçlı-Yahudi ittifakının ümmet topraklarını işgal etmesine sessiz kalan ve
hatta el altından yardımcı olan Şia taifesi yine gündemde. Şehid Bayram Hocamız,
Şii fitnesiyle mücadele edenlerin önde gelenlerindendi. Aşağıda okuyacağınız
Mektubat tercümesi Şehid Bayram Hocamıza aittir. 1990 yılında Taraf Dergisi’nde
Abdülhak Doğru müstear ismiyle yayınlanmıştır. Buyurun, Bayram Hocanın 17 yıl
önce Şii fitnesine karşı Müslümanları uyandırmak için ettiği feryada…

Bismihi Teâlâ.

Bütün hamdler Allah Celle Celalühu’a salât ve selâmlar Resulü Ekrem Sallallahu
Aleyhi ve Sellem ve onun pâk Ashab-ı üzerine olsun. Ehl-i Sünnet ve’l- Cemaat
inancını devlet seviyesinde temsil edilmediği bir atmosferde yaşıyoruz. Bu
inancın en son müdafii Osmanlı Devleti idi. Bu muazzam devletin tarihe
malolmasından sonra, bu inancın sahipleri bir bakıma öksüz ve yetim kaldılar.

Neticede bu mübarek inanç bugün elleri kelepçeli, ayakları prangalı, gözleri bağlı bir
mahlûk konumuna geldi. Bu zor durumda bir taraftan Amerika’nın, diğer taraftan
Rusya, bir diğer taraftan da Avrupa insan azmanları ile uğraşırken, beklenmedik bir
tarzda, inancımızın tahrik edilmesinde ŞİA’nın da aktif bir görev anlayışı içinde
olduğunu gördük.

Allah Celle Celalühu’nun zât ve sıfatları, Kur’ân’ı Kerim, Resulü Ekrem Sallallahu
Aleyhi ve Sellem, Sahabe-i Kiram hakkında Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaatten farklı bir
inanca sahip olan bu cemaatin, Takiyye (hedefe ulaşıncaya kadar iyi niyetli
gözükme) prensibi içerisindeki faaliyetlerini Ehl-i Sünnet’in ruhuyla nasıl
bağdaştırabiliriz? Tarihin hiçbir döneminde Ehl-i Sünnet’e yâr olmayan bir inanç
sistemiyle inancımızın her türlü destekten mahrum bırakıldığı şu garip zamanda bu
inanç koalisyonu nasıl câiz görülebilir.

Acaba ŞİA’ya muhabbet besleyen Ehl-i Sünnet kardeşimiz, hiç Ehl-i Sünnet
âlimlerinin Şia hakkında yazdıklarını ve söylediklerini araştırdı mı? Osmanlı Devleti
her ne zaman Avrupa’ya ordu çıkarttı ise onu arkadan vurmayı inancının gereği
bilen Şia’nın, bugün o görev anlayışından bir şey kaybettiğini mi zannediyoruz? Bu
nedenle bugün İslâm’ın Avrupa’ya hâkim olamayışının yegâne sebeplerinden birisini
Şia olduğunu biliyor muyduk?

Temel inançlarını Sahabe-i Kiram’a düşmanlık üzerine dayandıran bu inanç
sistemini normal bularak onlara muhabbet besleyen âhirette hangi yüzle Resulü
Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den ve her şeyini onun uğruna feda eden bu
büyük insanlardan şefaat isteyecektir? Cenab-ı Hak kitabında Peygamber
hanımlarının mü’minlerin anneleri olduğunu belirtirken annelerimiz hakkında ağıza
alınmayacak sözler söyleyecek kadar hakikat mahrumu insanlarla kimleri rencide
ettiğimizin farkında mıyız? Bugünkü şartlarda bunlar konuşulmuyor. Zira zemin henüz
elverişli hâle getirilmiş değil. Ama bu menfi cereyan hele bir iskeleti kursun, omurgayı
oluştursun o zaman bu işin vebalini kim taşıyacaktır?

Eğer bugün Ehl-i Sünnet ve’l-cemaat zor durumda bırakılıp iş göremez halde
bulunuyorsa bu aksaklı bu inanç sisteminden değil, onu lâyıkıyla anlayıp,
yaşayamayan bizlerden kaynaklanmaktadır. Bu inancın birçok milletleri payidar
ettiğine tarih şahiddir.

ŞİA’yı, onu bayraklaştıranlara bakarak değil, onların temel inançlarını inceleyerek,
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat âlimlerinin bu mezhep hakkında dün ve bugün
söylediklerine bakarak değerlendirmemiz gerekir. Eğer Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
olarak yaşayıp ölmek istiyorsak... Bu duygudan hareketle Resulü Ekrem Sallallahu
Aleyhi ve Sellem ve Sahabe-i Kiram’a hasret çeken siz inanan kardeşlerime,
yaşadığı asrın Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat reisi olan hicri ikinci bin yılının müceddidi
olan İmam-ı Rabbanî Kuddise Sırruhu’nun Mektûbât’ından 349. mektubunu takdim
ediyorum:

Tıkla

Bayram Ali Öztürk Rha.
itibarHaber
 
Üst