Ebû Midyen Mağribî Kimdir

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator

Ebû Midyen Mağribî Kimdir hayatı hakkında bilgiler



Büyük islam alimi Ebû Midyen Mağribî Kuzey Afrika'da yetişen büyük velîlerden ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerinden. On ikinci asırda yaşadı. İsmi, Şuayb bin Hasan (Hüseyin veya Sinan) olup, künyesi Ebû Midyen'dir. Mağribî nisbesiyle ve Şeyhu'l-Meşâyih lakabıyla meşhur olmuştur. Bugün İspanya'da bulunan Sevilla(İşbiliyye) şehri civârındakiKatniyon kasabasında doğdu.

Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Şu’ayb bin Hasen (veya Hüseyn veya Sinân) olup, künyesi Ebû Midyen Magribî’dir. Aslen Endülüs’teki Bicâye şehrindendir. Bir müddet Fas’ta ikâmet etti. Endülüs şehirlerinden Tilmisan’da 594 (m. 1197) senesinde vefât etti. Vefâtı için 580, 590 ve başka târihler de bildirilmiştir. Vefât ettiğinde seksen yaşlarındaydı. Kabri orada tanınmakta ve ziyâret edilmektedir. Kabrini ziyâret edip, kendisini vesile ederek yapılan duânın kabûl edildiği çok tecrübe edilmiştir. Muhammed el-Hevârî ( radıyallahü anh ), bu husûsta Tenbîh isimli bir kitap yazmıştır.

Küçük yaştan îtibâren zârûrî olan temel îmân ve ibâdet bilgilerini öğrenen ve Kur'ân-ı kerîmi ezberleyen Ebû Midyen Mağribî, dokumacılık sanatını öğrendi. Bir müddet bu sanat ile meşgul oldu. Fakat ilme ve âlimlere karşı aşırı sevgisinden, bu yola girmeyi arzu etti. Fakir bir âileye mensûb olması sebebiyle bâzı maddî engellerle karşılaştı. Fakat ilim yolunda hiçbir engeli dinlemeyen ve memleketini terk eden Ebû Midyen, adlarını ve şöhretlerini duyduğu müderrislerden ilim öğrenmek üzere Fas'a gitti. Murâbıtlar Hânedânının sonunda veya Muvahhidler Hânedânının ilk zamanlarında Fas'a giden Ebû Midyen Mağribî, buranın ileri gelen âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti.

İlim öğrenmeye başladığı zamanlarda başından geçen hâdiseleri şöyle anlattı:

"Talebeliğimin ilk günlerinde, Fas hâricinde rahatça ibâdet edebileceğim boş bir yer bulmak için ayrıldım. İbâdet için boş bir yer buldum. Orada yerleştim. Bir ceylan gelip bana sığındı. Onunla yakınlık kurdum. Ayrıca, Fas'a bitişik bir köyün köpekleri de etrâfımda dolaşıp beni korurlardı. Artık orada ikâmet ediyordum. Bir gün Fas'ta, Endülüs'ten tanıdığım bir kimse ile karşılaştım. Onun yardıma ihtiyâcı vardı.

İmdâdına yetişmek îcab ettiğini düşünerek, elbisemi on dirheme sattım. Parayı o kimseye vermek üzere gittiğimde, kendisini bulamadım. Yolumun üzerinde bulunan köyden geçerken, her zaman etrâfımda dolanıp beni korumak isteyen köpekler, bu defâ bana saldırdılar. Geçmeme izin vermiyorlardı. Zorlukla kurtulup, yalnız kaldığım yere ulaştım. Ceylan geldi, eskisi gibi bana yaklaşıp beni koklamadı. Kendisine yaklaşmak istediğimde benden uzaklaştı. Beni hoş görmedi. Huysuzlaşıyor, yerinde duramıyordu.

Bu ceylanın ve köpeklerin niçin böyle davrandıklarını düşünmeye başladım. Nihâyet cebimdeki on dirhemden olduğunu anladım. Sonra Fas'a geri giderek, tanıdığım Endülüslüyü bulup on dirhemi ona verdim. Aynı köyden geçerken, köyün köpekleri bu sefer çıkıp etrafımda dolaşmaya, bana yaklaşmaya başladılar. Yalnız kaldığım yere gelince, ceylan da eskisi gibi yakınlık gösterdi. Önümde hareket ediyor, sanki seviniyor gibi hareketler yapıyordu. Epey müddet orada kaldım. Bir zaman sonra büyük âlim ve velî Ebû Ya'zî hazretlerinin haberleri, sözleri, kerâmetleri, dilden dile nakledilerek bana kadar gelince, kalbim ona karşı muhabbetle doldu. Bâzı kimseler ile berâber kendisine gittik. Bizi karşıladı. Yanında ders okumaya başladık ve çok istifâde ettik.

Ebû Ya'zî hazretlerinin sohbetlerinde ve ilim meclislerinde bulunan Ebû Midyen Mağribî, zâhirî ilimlerde yüksek dereceye ulaştı. Bilhassa hadîs, tefsîr ilimlerinde ihtisas sâhibi oldu. Ayrıca tasavvuf yolunda da ilerledi.
 
Üst