Dinlerin tasnifi

Münzevi

KF Ailesinden
Özel Üye
Dinlerle ilgili ilmî araştırmalara paralel olarak dinler değişik açılardan çeşitlikıstaslara göre tasnife tâbi tutulmuş ve ele alınan kıstaslara göre farklıtasnif şemaları ortaya çıkmıştır.Batıda din tasnifleri genelde Tanrı kavramı, sosyoloji-tarih ve coğrafyatarihaçılarından olmak üzere üç kavrama dayalı olarak yapılmaktadır.Tanrı kavramı ele alınarak yapılan tasnif şu şekildedir:1. Tek tanrılı dinler (ilâhî dinler). 2. Düalist (iki tanrılı) dinler (Mecûsîlik).3. Çok tanrılı dinler (Eski Yunan, Roma ve Mısır dinleri gibi). 4. Tanrı konusundaaçık ve net olmayanlar (Budizm, Şintoizm gibi).Sosyolojik-tarihî açıdan yapılan din tasniflerinden birisi şu şekildedir:1. Kurucusu olan dinler (Yahudilik, Hıristiyanlık, İslâm, Budizm gibi). 2.Geleneksel dinler (kimin tebliğ ettiği belli olmayan dinler, ilkel dinler, Eski Yunan,Eski Mısır dini gibi).Bir diğer tasnif ise şöyledir: 1. İlkel dinler. Bundan maksat, bazılarınındinî gelişmenin ilk basamağı olarak düşündükleri animizm, natürizm, totemizm,fetişizm gibi aslında sadece bir kült olarak dikkate alınabilecek nazariyelerdeğil, ilkel kabile dinleridir (Nuer, Dinka, Ga dinleri gibi). 2. Millî dinler.Genellikle bir kurucusundan söz edilmeyen, sadece bir millete ait olangeleneksel yapıdaki dinlerdir (Eski Yunan, Mısır, Roma dinleri gibi). 3. Dünyadinleri. Hıristiyanlık ve İslâm gibi.Coğrafî-tarihî açıdan ise dinler; Ortadoğu veya Sâmi grubu (Yahudilik,Hıristiyanlık ve İslâm), Hint grubu (Hinduizm, Budizm, Jainizm), Çin-Japongrubu (Konfüçyüsçülük, Taoizm, Şintoizm), Afrika grubu şeklinde bir ayırımatâbi tutulabilir.Dinler tipolojik, morfolojik, fenomenolojik özellikleri göz önündetutularak da tasnif edilebilir. Vahye dayanan-dayanmayan, misyonerliğeyer veren-vermeyen, âhiret inancı olan-olmayan, kutsal kitabı olanolmayan,geçmişin-günümüzün dinleri, bir bölgeye veya kıtaya özgü dinlerdeğişikbölge ve kıtalara yayılan dinler gibi tasnif kitlelerine göre de dintasnifleri yapılabilir.İslâm bilginlerinin din tasnifi "hak din-bâtıl din" şeklindedir ve bu ayırımKur'ân-ı Kerîm’e dayanmaktadır.Kur'ân-ı Kerîm’de İslâm için "Allah katındaki din" (Âl-i İmrân 3/19),"dosdoğru din" (er-Rûm 30/30), "hak din" (et-Tevbe 9/33; el-Fetih 48/28;es-Saf 61/9) tabirleri yer almaktadır. Yine Kur'ân-ı Kerîm'de İslâm dışındakiinanç sistemlerine de din denilmektedir (et-Tevbe 9/33; el-Fetih 48/28; es-Saf61/9; el-Kâfirûn 109/6). Buna göre kaynağının ilâhî olması ve orijinal şeklinikoruması sebebiyle İslâm hak dindir. İlâhî vahye dayanmakla birlikte aslîşeklini koruyamamış dinlere de (Yahudilik, Hıristiyanlık) değiştirilmiş, tahrifedilmiş anlamında muharref dinler denilmektedir. İlâhî vahye dayanmayandinler ise bâtıl dinlerdir.İslâmî kaynaklarda vahye dayanan dinler için genellikle "milel", bâtıldinler için "nihal" kelimeleri de kullanılır. Nihle (çoğulu nihal) kelimesi, diniçinde oluşan fırka anlamında da kullanılır.Bu temel sınıflandırma dışında bazı İslâm bilginleri tarafından daha ayrıntılıtasnifler de yapılmıştır. Meselâ, tanınmış İslâm bilginlerinden Şehristânîilâhî dinler-bâtıl dinler ayırımını yapmakta, aslî mânada din ehli olarakmüslümanları; Ehl-i kitap denilen yahudileri ve hıristiyanları; kitabı bulunmasışüpheli olan Mecûsîler’i saymakta; kendi beşerî telakkilerine uyankimseler olarak da filozoflar, Sâbiîler, Dehrîler, yıldızlara ve putlara tapanlarlaBrahmanlar’ı zikretmektedir.İslâm inancına ve Kur'ân-ı Kerîm'e göre ilk insan çeşitli teorilerde önesürüldüğü gibi ilkel, mantıkî düşünce ve yorumdan yoksun bir vahşi değil,Allah’ın emirlerine muhatap olan sorumluluğunun bilincinde ve en güzelbiçimde yaratılmış seçkin bir varlıktır. İlk insan aynı zamanda diğer bütünvarlıklar arasında Allah’ın halife olarak niteleyip seçtiği bir peygamberdir.Yahudilik ve Hıristiyanlık'ta olduğu gibi İslâm’da da din ilâhî bir kaynağadayanmaktadır. Dolayısıyla dinin ilk şekli, XIX ve XX. yüzyıllarda öne sürülenteorilerde olduğu gibi çok tanrıcılık, bâtıl inançlar, hurafeler ve putperestlikdeğil, bir yüce kudrete iman yani tevhid inancıdır. Nitekim monoteist(tek tanrı) teori de bunu doğrulamaktadır.İslâm’a göre ilk peygamberin tebliğ ettiği din ile daha sonra gelen peygamberlerinve son peygamber Hz. Muhammed’in tebliğ ettiği din, temelnitelikleriyle aynıdır. Allah’a iman, peygamberlik müessesesi ve âhiretinancı hepsinde vardır. Sadece yaşanılan bölge ve döneme göre değişen bazıkurallar dışında temel inanç esaslarında ve genel prensiplerde değişmeyoktur. Çünkü dinin hitap ettiği insan, temel nitelikleri bakımından her dönemdeaynı insandır.Bütün peygamberler hak dini tebliğ etmiş, onun yaşanmasını teşvik etmiş,kendileri de örnek olmuşlardır. Hz. Mûsâ’nın getirdiği dine Yahudilik,Hz. Îsâ’nın getirdiği dine de Hıristiyanlık adı sonradan verilmiştir. Ne Hz.Mûsâ, ne de Hz. Îsâ bu adları kullanmışlardır. Onlar Allah’ın emirlerini tebliğetmiş, bir olan Allah’a iman ve kulluğa çağırmış, ilâhî kitap olan Tevratve İncil’e göre yaşamaya davet etmişlerdir.Kur'ân-ı Kerîm, peygamberlerin getirdikleri dinlerin aynı hak din olduğunukaynak ve temel esaslar açısından belirtmiş, ama İslâm adını son peygamberintebliğ ettiği dine ad olarak vermiştir. "Bugün size dininizi ikmalettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim"(el-Mâide 5/3) meâlindeki âyet de bunu ifade eder.

Kunfeyekun.Org
Kaynak:Diyanet İlmihali
 
Üst