Ey insan!
Bak sana soğuk kışın ardından bahar gönderildi. Hâlâ Rabbin hakkındaki zannını değiştirmeyecek misin?
Seni memnun etmek için dünyanın çehresi değiştirildi. Kupkuru ve kapkara topraktan yemyeşil filizler
devşirildi. Neden hâlâ kalbindeki sevgi yeşermiyor? Neden hâlâ içinde ekilmiş tohumları sulamıyor ve
Rabbine cevap vermiyorsun?
Senin için yeşile renk katıldı, rengarenk güzelliklerle donatıldı sofran. Hâlâ kayıtsız mı kalacaksın?
Bak, çiçekler kelebeklerle ve binbir türlü böceklerle şenlendi. Ötüşleriyle O’nu zikredenler aracılığıyla
kulağına nice mânâlar yollandı. Bunlar da mı sana ilham vermiyor? Senin için çiçeklere nice parfümler
döküldü. Dalıp gittiğin koyu gafletten çıkasın diye gözlerine batırırcasına yerden nice renkler bitirildi.
Ama sen hâlâ bilbordlardan gözlerini alamıyorsun.
Her gün doğumu ve batımında nice mucize anlar yaratılıyor senin için. Ama senin gözlerin hâlâ ekranlara takılı.
Sana gerçek ve muhteşem bir sema sunuldu, geceleri gökyüzü kandillerle süslendi, ay sana lamba yapıldı.
Öyleyse neden hâlâ yalancı dekor ışıklarıyla aldanıyorsun? Fani starlardan medet umuyor, faniliğe müşteri
oluyorsun?
Bak şimdi de ağaçların dallarına, dilinin ve damağının müjdesi konduruldu. Önüne meyveler ve nimetler
adedince sofralar kuruldu. O dilinle hâlâ Rabbine hamd etmeyecek misin? Bir teşekkürcük olsun, etmeyecek misin?
Sen bir zamanlar yokluk karanlıklarındaydın. Zulümat içinden varlık âlemine çıkarıldın ve sayısız nimetlerle donatıldın.
Şimdi mahlukatı Rabbine perde yapıyorsun. Damlacıkta parlayan ışığa aldanıp güneşe sırt çeviriyorsun.
Ama Rabbin yine de senden ümit kesmedi. Uyanman, hakikati görmen için nice elçileri gönderdi. Kâinatı bir sergi gibi
serip önüne bir de üstüne peygamberlerini yolladı. Ama sen karanlıklar içinde kalmak için direniyorsun. Nefsinin geçici
ışıklarını kendine ilâh ediniyorsun. O’nun hediyelerini O’na karşı kullanıyorsun. Kendini uyuşturup dünyayı kalıcı yurd
belliyorsun.
Bil ki buna rağmen Rabbin ümit kesmedi senden. Sana kâinatı uğruna yarattığı Habibini (a.s.m) gönderdi. O ki seni kendi
nefsine tercih ediyor. Her halindeki gül kokulu edasıyla sen ayılasın diye nurlar saçıyor yüzüne. Hâlâ kör mü kalacaksın?
Hâlâ sana kalbinin en derinliklerinden konuşan vicdanının sesini boğacak mısın? Hâlâ Rabbine nankörlük etmeye devam mı
edeceksin? Asr-ı Saadet’i sana ihsan eden; imanı, İslam’ı ve ihsanı ile seni perverde eden Sultanına karşı ubudiyetle cevap
vermeyecek misin?
Ey İnsan! Bil ki Allah gönderdiği çiçekler için cevap ister.
Bak sana soğuk kışın ardından bahar gönderildi. Hâlâ Rabbin hakkındaki zannını değiştirmeyecek misin?
Seni memnun etmek için dünyanın çehresi değiştirildi. Kupkuru ve kapkara topraktan yemyeşil filizler
devşirildi. Neden hâlâ kalbindeki sevgi yeşermiyor? Neden hâlâ içinde ekilmiş tohumları sulamıyor ve
Rabbine cevap vermiyorsun?
Senin için yeşile renk katıldı, rengarenk güzelliklerle donatıldı sofran. Hâlâ kayıtsız mı kalacaksın?
Bak, çiçekler kelebeklerle ve binbir türlü böceklerle şenlendi. Ötüşleriyle O’nu zikredenler aracılığıyla
kulağına nice mânâlar yollandı. Bunlar da mı sana ilham vermiyor? Senin için çiçeklere nice parfümler
döküldü. Dalıp gittiğin koyu gafletten çıkasın diye gözlerine batırırcasına yerden nice renkler bitirildi.
Ama sen hâlâ bilbordlardan gözlerini alamıyorsun.
Her gün doğumu ve batımında nice mucize anlar yaratılıyor senin için. Ama senin gözlerin hâlâ ekranlara takılı.
Sana gerçek ve muhteşem bir sema sunuldu, geceleri gökyüzü kandillerle süslendi, ay sana lamba yapıldı.
Öyleyse neden hâlâ yalancı dekor ışıklarıyla aldanıyorsun? Fani starlardan medet umuyor, faniliğe müşteri
oluyorsun?
Bak şimdi de ağaçların dallarına, dilinin ve damağının müjdesi konduruldu. Önüne meyveler ve nimetler
adedince sofralar kuruldu. O dilinle hâlâ Rabbine hamd etmeyecek misin? Bir teşekkürcük olsun, etmeyecek misin?
Sen bir zamanlar yokluk karanlıklarındaydın. Zulümat içinden varlık âlemine çıkarıldın ve sayısız nimetlerle donatıldın.
Şimdi mahlukatı Rabbine perde yapıyorsun. Damlacıkta parlayan ışığa aldanıp güneşe sırt çeviriyorsun.
Ama Rabbin yine de senden ümit kesmedi. Uyanman, hakikati görmen için nice elçileri gönderdi. Kâinatı bir sergi gibi
serip önüne bir de üstüne peygamberlerini yolladı. Ama sen karanlıklar içinde kalmak için direniyorsun. Nefsinin geçici
ışıklarını kendine ilâh ediniyorsun. O’nun hediyelerini O’na karşı kullanıyorsun. Kendini uyuşturup dünyayı kalıcı yurd
belliyorsun.
Bil ki buna rağmen Rabbin ümit kesmedi senden. Sana kâinatı uğruna yarattığı Habibini (a.s.m) gönderdi. O ki seni kendi
nefsine tercih ediyor. Her halindeki gül kokulu edasıyla sen ayılasın diye nurlar saçıyor yüzüne. Hâlâ kör mü kalacaksın?
Hâlâ sana kalbinin en derinliklerinden konuşan vicdanının sesini boğacak mısın? Hâlâ Rabbine nankörlük etmeye devam mı
edeceksin? Asr-ı Saadet’i sana ihsan eden; imanı, İslam’ı ve ihsanı ile seni perverde eden Sultanına karşı ubudiyetle cevap
vermeyecek misin?
Ey İnsan! Bil ki Allah gönderdiği çiçekler için cevap ister.