Cemil Tokpınar Kimdir?

Nurun Ala Nur

Düzenleyici
Moderator
Cemil Tokpınar Kimdir?
Yüzbinler Satan Ömür Boyu aşk Kitabının Yazarı Cemil Tokpınar Kimdir?


Her insan gibi,inişli çıkışlı, kederli sevinçli hayat yolunda ben de sevgi ve mutluluk hazinesinin peşindeyim. Sevginin gücünü keşfedemeyen, mutluluğu yaşayamayan bir insanın varlığıyla yokluğu arasında çok az bir fark olduğunu düşünüyorum.
Varlığı anlamlı kılan hayattır; hayatı zenginleştiren ve coşkuyla değerlendirme azmi verense, mutluluktur.
Yaşım 40’a yaklaşıyor. Çocukluk yıllarımı saymazsam, çeyrek asrı, düşünerek, okuyarak, gözlem yaparak geçirdim.
Hayatım boyunca sayısız zorluklar, acılar, hayal kırıklıkları, vefasızlıklar yaşadım. Öyle günlerim oldu ki, çaresizlik girdabında boğulma tehlikesi geçirdim. Gecelerim kadar kararan gündüzlerim oldu. Susuzluktan çatlayan gönül toprağımda yağmursuz mevsimler yaşadım. Neredeyse kararan ufuklarımın hiçbir zaman aydınlanmayacağı hissini veren zulümlerle karşılaştım.
Herkesin gözünün önünde, dertli, çaresiz, acılı ve yapayalnızdım.
Bir ben miydim, dert ve ıztırabın mengenesinde feryat eden, gözyaşı döken?
Hayır! Yalnız değildim. Gördüm ki, herkesin kendine yeter bir derdi vardı. Hangi yaştan ve hangi kesimden olursa olsun, bütün insanlar bir şekilde acı çekiyor ve ağlıyordu.
Kimse hallerini sormuyor, kimse gözyaşlarını silmiyor, derdini bilmiyordu.
Bir kara sevdanın gözü yaşlı yolcusu bir genç, yüreğindeki acıları dindirecek bir yol arıyordu. Ama, umutsuzdu.
Bin bir umutla kurduğu yuvasının sarsıldığını gören bir erkek veya kadın, ağlayarak uyuyor ve acıyla uyanıyordu. İşsizliğin, borcun, iflâsın cenderesinde nefes almakta zorlanan bir insan, sorumluluklarını yerine getirememenin vicdan azabıyla yanıyordu.
Psikolojik sorunlarla veya hastalıklarla boğuşan nice insan, yaşama mücadelesi veriyordu.
Ya bir de yaşama cesaretini gösteremeyip ölüme yenik düşenler? Savaşmayı bırakıp, ölüme teslim olanlar? Her şeyden fazla önemsemeleri gereken biricik varlıklarını, kendi elleriyle yok edenler?
Bütün bunlara isyan etmeli ve mutlaka bir şeyler yapmalıydım. Herkes toplumu, devleti, insanlığı kurtarma kavgasındaydı. Ama “birey” can çekişiyordu. Madem ki, mutlu toplum, mutlu bireylerden oluşacaktı; öyleyse önce bireyi mutlu etmeliydik.
İşe kendimden başlamalıydım. Kendini kurtaramayanın başkasına faydası olmazdı çünkü. Öncelikle kendi acılarımı dindirmek için sistemli, ısrarlı ve yorucu bir savaş verdim. Allah’ın yardımıyla büyük mesafeler aldım. Hamdolsun, sabırlı ve kararlı mücadelem, zafer ve başarıyla sonuçlanmıştı.
Peki, feryatlarını hiç kimseye duyuramayan milyonların hıçkırıklarını dindiremez miydim? Karanlıktan şikâyet etmek yerine kalkıp bir mum yakamaz mıydım?
Sorunun bir parçası olmamam için çözümün bir parçası olmalıydım.
Hemen harekete geçtim. Önce “Ömür Boyu Aşk” isimli kitabı yazdım. Ömür boyu sürecek bir şarkıyı bestelemeye giriştim. Sevgimizin, aşkımızın, mutluluğumuzun önündeki sorunları, tuzakları, engelleri aşmanın yollarını işledim. Çeyrek asırdır yaşadıklarımdan, gözlemlerimden geriye kalan tecrübelerin bir kısmını gözyaşlarımla yazdım.
“Ömür Boyu Aşk”, beklediğimden çok fazla işe yaradı, çok fazla ilgi gördü. Onu okuyan acılı insanların sevinçlerine, sarsılan evliliklerin mutluluğuna, sorunlu sevdaların başarılarına şahit oldum.
Acaba, kaç kitap 3 ayda 21 baskı yapmıştır ülkemizde? Bu sonuç, bir kabullenmenin, bir derde derman olmanın, bir beklentilere alınan cevabın göstergesidir.
Yeni evliler, nikâhlarında ve düğünlerinde “Ömür Boyu Aşk”ı hediye ediyorlarsa, herhangi bir okuyucu hiçbir karşılık beklemeden çevresine bu kitaptan dağıtıyorsa, biz doğru yoldayız demektir.
Artık neredeyse kitap imzasına gitmediğim bir haftam yok. İmza programlarında görüştüğüm binlerce okuyucumun mutlu, coşkulu ve umutlu tavrı, beni hem sevindiriyor, hem sorumluluğumu artırıyor.
“Ömür Boyu Aşk”la bir ideal ve slogan hâline getirdigimiz, “ömür boyu sürecek aşk, coşku ve mutluluk”, daha başka araçlarla insanlara ulaşmalıydı.
Kitapla birlikte İstanbul’dan 105 frekansından üç kıtaya yayın yapan Moral FM’de “Yuvamız” isimli bir program sunmaya başladım. Konumuz yine, ailemiz, sevgimiz ve mutluluğumuzdu. Her Pazar 16.05’de yayınlanan programımız, nice gence, nice nişanlıya, nice evliye umut ve çözüm oldu.
Şimdi web sitemizle yeni bir aşama kaydediyoruz. Sırada seminerler ve daha nice projeler var.
Ama hepsinin hedefi aynı: Aşkı ve mutluluğu ömür boyu sürecek insanların sayısını arttırmak.
 
Üst