Bu Kadar Çok Din Olması Aklımı Karıştırıyor

  • Konuyu başlatan Misafir Sorusu
  • Başlangıç tarihi
M

Misafir Sorusu

Ziyaretçi
Selamun Aleyküm.
Benim sorunum dinimi geç kabul ettiğim için arada sırada kafamdaki sorulardan dolayı imanımın sarsılması.. Şimdi de şunu kafaya taktım. VANGA adında bir kahinin "incil'de yazılmış olanlar gerçek olacak!.. Kıyamet olacak!.. Siz değil, ama sizin çocuklarınız onu yaşayacaktır.." dediğini okuduğum da, kendimle çelişen kafamda çıldırtıcı düşünceler olmaya başladı. Bir taraftan geleceği öğrenmenin bir yolu var mı sorusu aklıma gelirken, diğer yandan inkara başladım. Bu dünya ve evren o kadar büyük ki, ben bu dünyada ufacık bir noktayım. Öncelikle kafama takılan konu, evrensel bir dinsek neden bu kadar az bilen var, neden Hintliler, Afrikalılar ve aklıma gelmeyen insanların başka hurafe dinleri var. 20.000 den fazla dini inanç olduğunu okumuştum bir yerlerde, kalbimde ağrı yaratıyor imanımın sarsılması Kur'an Mealine koşma isteği yaratıyor.
 

SETR

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Vealeykumselam,
Öncelikle gaybı yalnız Allah cc bilir, ancak Cenabı Hak dilediğine de dilediği kadar bildirir, ancak onun bildirdiği kişiler bunu kullanarak kendilerinde bir muhteşemlik varmış gibi kullanarak insanları islamiyet dışındaki yanlış yollara yönlendiriyorlarsa o insanların arkalarından gidilmez ve sözlerine ittiba edilmez.

Sorunuza gelirsek kahinlik denen şeyin kendisi zaten dinimizde yasaklanmıştır. Hal bu iken daha o kahinin söylediğini dinleyip aklımızı bulandırmamak gerekir. Mutlak bir gelecek bilgisi öğrenmek istiyorsanız : bu bütün insanların ve yaşadığımız şu evrenin eninde sonunda öleceği ve hepimizin yaptıklarımızdan dolayı hesaba çekileceğimiz ve ya cennette ya da cehennemde sonsuz yaşayacağımızdır.

Müslümanların dışındakilerin çok olduğundan bahsetmişsiniz: Kemiyet ve keyfiyet birbirinin karşıtı olarak kullanılan iki kavramdır. Kemiyet, sayıcı çokluk, keyfiyet ise kalite anlamındadır. Mesela, binlerce demir para sayıca çoktur; fakat bu çokluk küçük bir elmasa mukabil gelmez. Kimse kendisinde bulunan 100 gr altını veripte çok olan 100 kilo demiri almak istemez.
Buradan hareketle imanlı hakiki bir müslüman sonsuz cennete namzet olduğundan binlerce milyonlarca kafirden daha üstün ve daha kıymetlidir. Bu konu hakkında bediüzzaman hzleri şöyle demektedir:

"Ey kâfirlerin çokluklarından ve onların bazı hakaik-i imaniyenin inkârındaki ittifaklarından telâşa düşen ve itikadını bozan biçare insan! Bil ki, kıymet ve ehemmiyet, kemiyette ve adet çokluğunda değil."

Kafirlerin inkar sebepleri muhteliftir. Kimi, inadından inkar eder, kimi hasetliğinden inkar eder, kimi ibadet yükünden kaçmak için inkar eder, kimi ahmaklığından Allah’ın varlığına ve birliğine olan işaretleri okuyamadığı için inkar eder, kimi de örf ve adetlerine körü körüne bağlı olduğu için inkar eder, vs,..bunları çoğaltmak mümkün. Lakin bunların hiç birisi bir noktaya bakıp, bir hakikati gördükleri için inkar ediyor değildirler. Tam aksine, farklı sebeplerden dolayı inkar ediyorlar. Bu yüzden kafirlerin çokluğu küfürleri üzerinde bir ittifak ve kuvvet oluşturmuyor.

Ama iman edenler, bir noktaya bir hakikate bakıp, orada gördüğü şeye iman ediyorlar. Yani kafirler gibi demiyor, “Benim nazarımda bu hak, bu doğrudur." Hak ve doğru onu hakka sürüklüyor. Yani iman edenlerin iman gerekçeleri ve sebepleri aynıdır. Kafirlerin küfür sebep ve gerekçeleri ise birbirinden farklıdır. Bu da onların inkar sebeplerinin muhtelif olduğuna işaret ediyor. Bir milyar mümin aynı şeye iman ederken, bir milyar kafir farklı şeylere inanıyorlar.

Hatta kafirler kendi aralarında da birbirlerine düşmandırlar. Felsefenin tez, antitez ve sentez metodu buna şahittir. Yani felsefi ekoller tamamen birbirlerine alternatif ve zıttırlar. Bir filozof, fikirlerini diğer filozofun tezlerinin çürütülmesi üzerine bina eder. Öyle ise iki kafir filozofun İslam aleyhinde ittifakı söz konusu olamaz. Onların tek ortak paydası inkardır, ama inkar etme gerekçeleri ve sebepleri farklı ve birbirlerine zıttır. Öyle ise inkar edenlerin inkar etmelerinde bir kuvvet ve bir hakikat yoktur. Kafirler bu halde iken, rakam olarak bir trilyon da olsalar yine ittifak sayılmaz.

Şu koskoca kainatta küçücük insanın ne ehemmiyeti var ki cehennemi hakediyor derseniz:

"Binaenaleyh, cisminin küçüklüğüne bakıp da günahlarını küçük zannetme. Çünkü, kalbin kasâvetinden bir zerre, senin şahsî âleminin bütün yıldızlarını küsufa tutturur."

Son olarak herbir günah kalbe işleyip siyahlandıra siyahlandıra eğer tevbe edilmezse imanımızı kaybetmemize neden olabilir, bu nedenle günahlardan uzak durup, zihnimizi ve kalbimizi de dünyevi malayani boş şeylerden uzaklaştırıp tevbe istiğfar ederek Allah'dan hidayet ve iman istemeliyiz inşaAllah.
 
Üst