Breivik ve katliamını anlamak için

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Breivik ve katliamını anlamak için
01 Ağustos 2011 Pazartesi 06:53
Batı'da çevrilen drakula, vampir, cadılar, lucifer (şeytan), mumya, yeraltı örgütleri, insanlığa hücum eden akrepler, arılar ve böcekler gibi filmlerde, aslında Batı şuuraltı ve tarihinin bir yanını okuruz.
Çünkü din insan varlığının en ayrılmaz ve en hakim unsuru olarak bir yerde sahihliğini yitirirse, orada din görünümlü sistem veya organizasyonlar hükmetmeye, gerçek maneviyatın yerini bâtıl batınîlik (esoterism), büyü, hurafe ve sert ideolojiler almaya başlar.

Araştırmacılar, "ortaçağlar" boyunca Avrupa'da perde gerisinden bir ölçüde Tapınak Şövalyeleri'nin hükmettiğini belirtirler. Tapınak Şövalyeleri, 12. asrın ilk çeyreğinde teşkilatlanmış, 14. asrın ilk çeyreğinde dağıtılmış, fakat Avrupa çapında oluşturdukları erken dönem bankacılık ve finans ağı sayesinde ekonomiyi ve bir yanıyla 'din'i de kontrol etmekle yer altından veya perde gerisinden nüfuzlarını belli ölçüde devam ettirmişlerdir. Tarihi daha önceki asırlara kadar uzansa da tamamen teşkilatlı biçimde 18. asırda ortaya çıkan Masonluğun "orta çağlar" Tapınak Şövalyeleri'yle ilgisi olmadığı ileri sürülür. Fakat, Şövalyeler'in sembollerini ve ritüellerini benimseyen Masonluk'ta ayrı bir Tapınak Şövalyeleri teşkilatlanması veya 'tarikat'ı da vardır. Masonluk teoride din ayrımı yapmasa da, Konstantin Kızıl Haçı olarak anılan bu yeni Tapınak Şövalyeleri 'tarikat'ına girmek için Hıristiyan olmak şarttır. Bu 'tarikat'ın kontrolünde Kutsal Türbe (Holy Sepulchre) ve Evangelist Saint John 'tarikatlar'ı bulunur. Norveç'te 77 cana kıyan Breivik'in masonluğu ve tapınak şövalyeliği herhalde buradan geliyor.

Hayatı boyu Kabala üzerinde çalışan Will Parfitt, The Elements of Kabala adlı eserinde, bütün Batı mistik geleneğinin kalbinde de, modern Batı (Freud) psikoloji, psikiyatri ve psikanalizinin temelinde de Yahudi mistisizminin temel kaynağı Kabala'nın yattığını belirtir. Söz konusu ezoterik ve yer altı örgütlerinden biri de sinarşidir (Synarchy). 19. asırda Rus Joseph A.Saint-Yves d'Alveydre tarafından sistemleştirilen bu ezoterik akımın kökleri de tarihî Siyon tarikat veya tekkesine (Priory of Sion) ve Tapınak Şövalyeleri'ne gider. Saint-Yves, yeryüzünde öngördüğü totaliter yönetim hakkını agartha adını verdiği ve 'beyaz'lardan oluşan elit bir yer altı kadrosuna tanır. Uzman araştırmacılar, sinarşinin Hitler'e varıncaya kadar son dönem Avrupa siyasî tarihinde derin etki yaptığını, bugün de onun, merkezinde İsrail'den daha çok İsrailci olan bazı 'Hıristiyan Siyonistler'in, Neo-con çılgınların bulunduğu birtakım uluslararası sermaye kartellerince temsil edildiğini belirtiyorlar. Breivik'in İsrailciliğinin kökenleri anlaşılıyor olsa gerektir.

Breivik'in bizdeki Ergenekon'a ilgisi, diğer ilgileriyle birlikte ulusalcılıkta da yatıyor. Türkiye'de Ergenekon'un son teşkilatlanma ideolojisi olan ulusalcılığın Batı'da aşırı sağ ulusalcı hareketlerin ortaya çıkmasıyla eşzamanlı olarak boy verdiğini görürüz. İlk olarak Ocak 2001'de Roma'da bir gazeteye düzenledikleri saldırıyla adını duyuran aşırı sağ Avrupa ulusalcılığı, Franko'nun yardımcılarından Blas Pinar, İtalyan tarihçi neo-faşist Francesco Maurizio Di Giovine, bir süre İngiltere'de kalıp, M16 olarak bilinen İngiliz gizli servisi (SIS) hesabına çalıştığı ileri sürülen İtalyan neo-Faşist Roberto Fiore, bir diğer ünlü neo-Faşist Massimo Morsello gibi isimlerle anılıyor. ENF (Avrupa Ulusal Cephesi)'nin politik konsey başkanı Adam Gmurczky, Avrupa'nın pek çok ülkesinde teşkilatlanan ulusalcılığın hedeflerini şöyle açıklıyor: "Vatansever güçler olarak işbirliği yapıp, güçlü ve egemen ulusal devletlerimizi yeniden inşa etmeli ve Hıristiyan medeniyetinin ebedî kuralları temelinde egemen devletlerimizden oluşacak gerçek Avrupa'yı yeniden kurmalı, Avrupa'ya yabancı akımını durdurmalıyız."

Temelinde ezoterizm, masonluk, tapınak şövalyeliği, İsrailcilik, Hıristiyan Siyonizmi-neo-con'luk olan bir ulusalcılık. Ne kadar karışık da görünse, aslında hiç de karışık değil.
Zaman
 
Üst