Allah'ı Rab ve ilah olarak kabul edenler ve O'na ortak koşmayanlar; KUR'ÂN'I düstur ve imam olarak kabul edenler; PEYGAMBER'İ Resulullah, Seyyid-i Beni Âdem, insanlığa en güzel örnek ve model olarak kabul edenler; İSLÂM'I tek hak din olarak kabul edenler ve hak din olmakta ona bâtıl ve muharref dinleri ortak etmeyenler mü'mindir ve hepsi kardeştir.
Mü'minlerin birbirine düşmanlık etmesi haramdır, büyük bir hıyanettir.
Mü'minler birbirleriyle rekabet edemezler, ancak hayırlı işlerde müsabaka edebilirler (yarışabilirler).
Mü'minler arasındaki kardeşliği Allah tesis etmiştir. Kulların o kardeşliği bozmaya hakları ve salahiyetleri yoktur. Bir mü'mini, öteki mü'minlerden üstün ve kerim kılan takvadır. Yani Allah'tan korkmak, Allah'ın emirlerini yerine getirmek, yasak ettiği şeylerden kaçınmak.
Takva ilimle, irfanla, hikmetle olur.
İnsanlara Allah'ı, Peygamber'i, Kur'ân'ı, İslâm'ı, Sünnet'i, Şeriat'ı, yararlarına ve zararlarına olan her şeyi anlatan gerçek ve icazetli ulemaya, fukahaya hürmet etmek, onların kurtarıcı nasihatlerini dinlemek ve tutmak gerekir.
Gerçek icazetli ulemaya hürmet ve tâzim etmeyen, aksine onları tahkir eden kimsenin küfre düşmesinden korkulur.
Ulema-i su' (kötü alimler) gerçek ulema değildir.
Haksızlıklar karşısında (tenkit etme imkanı olduğu halde) susan dilsiz şeytandır.
Allah'ın âyetlerini ucuza satan, zâlim dünya büyüklerine yalakalık yapan, saf dindarların paralarını toplayıp zimmetine geçiren şerirler gerçek ulema ve gerçek mücâhid değildir.
Fıkıh çok zarurî, çok şerefli, çok mübarek, çok faydalı bir ilimdir.
Fıkhı kötüleyenler, fıkha karşı olanlar sapıktır.
Hak fıkıh mezhepleri, İslâm dinini öğrenmek ve hayata uygulamak için şarttır, Mezhebe put diyenler sapıktır.
"Mezhepsizlik İslâm Şeriatını Tehdit Eden en Tehlikeli Bid'attir." (Şam ulemasından Prof. Dr. Said Ramazan el-Bûtî.)
"Mezhepsizlik Dinsizliğe Köprüdür." (Yakın tarihin büyük din alimi düzceli Muhammed Zâhid el-Kevserî.)
Bu devirde iki çeşit ilahiyatçı vardır:
* Birinciler: Ehl-i Sünnet İslâmlığını anlatır ve öğretirler. Dinde reform, yenilik, değişiklik, ılımlı İslâm, light İslâm, diyalogçuluk, oryantalistlik, Fazlurrahmancılık yapmazlar. Bunlar faydalı, müspet, doğru yolda olan İlahiyatçılardır. Sa'yleri meşkur olsun. Ellerinden öperiz.
* İkinciler: İcazetleri, ehliyetleri olmadığı halde müctehidlik taslayan, dört hak mezhebe aykırı bâtıl ictihadlar yapan, Kur'ân'ı kendi heva, re'y ve hevesleri ile yanlış yorumlayan, Sünneti ve sahih hadîsleri (kısmen veya tamamen) red ve inkâr eden dall ve mudil (sapıtmış ve saptıran), şerir ve muzır ilahiyatçılardır. Bunlar kesinlikle din hocası değildir. Bunları hoca kabul eden, bunların eteklerine sarılıp peşlerine düşenler (Allah korusun) dinlerini, imanlarını, ebedî saadetlerini yitirebilir.
Bu devirde ictihad kapısı kilitli değil, kapalıdır.
İslâm dünyasında mutlak müctehid yoktur.
İctihad yapmaya da lüzum ve ihtiyaç yoktur.
Peygamberimize itaat etmek, Allah'a itaat etmek gibi farzdır. Çünkü âlemlerin Rabbi "Peygambere itaat ediniz. O size ne verirse alınız" buyurmuştur.
"Ben Kur'ân'dan başka bir şey bilmem, Peygambere itaat etmem, onun Sünnetini ve sahih hadîslerini kabul etmem" diyen kimse kafir olur.
Peygamberin sahih ve mütevatir hadîsleri, Sünneti de bir tür vahydir. (Usûl-i fıkıh ilmine müracaat edile...)
Şeriatın tâzimini (saygı duyulmasını, yüceltilmesini) emr ettiği bir şeyi tahkir eden, tahkirini emr ettiği bir şeyi tâzim eden kâfir olur.
Doğru inanç ve bilginin, iyi işlerin, ahlak ve faziletin, güzel şeylerin kaynağı akıl değil, dindir.
Dinin doğru, iyi, güzel dediği bir şeye yanlış, kötü, çirkin diyen kimse kâfirdir.
Bir Müslüman böyle bir şey derse mürted olur.
İslâm dininin temel farzlarından biri doğruluk ve dürüstlüktür.
Rüşvet alan da, veren de Cehennemliktir. (Hadîs)
Allah'ın kesin olarak bildirdiği, çizdiği sınırlar vardır. Bunları tecâvüz edenler zâlimdir, fâsıktır, isyankârdır, günahkârdır. Allah'ın sınırlarını, hükümlerini, ölçülerini inkâr edenler kafirdir.
İcazetli gerçek tasavvuf ve tarikat şeyhleri Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) bu devirdeki vârisleri, vekilleri, halifeleridir.
Onların iki ayakları da Şeriat dairesindedir.
Onlar Şeriat'ın hükümlerine uyarlar.
Onlar Şeriat'a aykırı iş yapmazlar.
Onlar insanları sahih itikada, namazı kılmaya, diğer ibadetleri eda etmeye, ihlâsa, istikamete, yüksek ahlaka, fazilete, benlikleriyle büyük cihad yapmaya dâvet ederler.
Tasavvuf ve tarikat Müslümanlarına müşrik ve kâfir diyenlerin kendileri kâfir olur.
Tasavvufun ve tarikatın gerçeği ve doğrusu olduğu gibi sahtesi ve yanlışı da vardır. İslâm'ın zâhirine, Şeriata, fıkha, Sünnete uygun olmayan tasavvuf ve tarikat bâtıldır.
Namaz kılmayan kimse mutasavvıf değil mustasvifedir.
Din ulularını, ruhbanlarını, şeyh ve mürşidlerini putlaştıranlar, erbab haline getirenler dinden çıkar, müşrik olur.
Peygambere saldırılınca ses çıkartmayan, tepki göstermeyen, kendi din baronuna saldırılınca kıyamet kopartanlar sâdık Müslüman değil sapıktır.
Bir mü'minin günahı, fısk ve fücuru, isyanı, kusuru, kabahati ne kadar büyük olursa olsun, imanı olduğu müddetçe o kişi bütünüyle dışlanamaz. Ondaki kötülüklere karşı olunur. imanına karşı olunmaz.
Allah Kur'ân'da bütün mü'minleri tek bir Ümmet ilan etmiştir. Kendisinde Ümmet şuuru (bilinci) olmayan kimse câhil ve gafil bir Müslümandır.
O Müslüman ki, onda Ümmet şuuru yok; hizip, fırka, grup, klik asabiyeti, taassubu (fanatizmi), militanlığı var, o kişi çok noksan, dengesiz, pusulasız, serseri mayın gibi bir Müslümandır.
Cenab-ı Hak cümlemize sahih itikat, salah, Ümmet şuuru, uyanıklık, firâset, Kur'ân ve Sünnet'e mütabaat (uymak) mü'min kardeşlerini sevmek nasip etsin.
* (İkinci yazı)
DİN'SİZ KİMLİK KARTI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'nin kimlik kartlarındaki din hânesinin kaldırılmasına hükm etmiş. İktidar bu teklifi benimsemiş, yeni kartlar bastırılacakmış, din hânesiz. Bu arada, yeni kartlar bastırılıncaya kadar isteyen din hânesini boş bıraktırabilecekmiş.
Yakın tarihte Yunanistan'da hükümet böyle bir teşebbüse giriştiği zaman Ortodoks Hıristiyanlar Selânik'te bir milyon kişilik bir protesto yürüyüşü yapmışlardı.
Bakalım şu 72 milyonluk Türkiye'de dinsiz kimlik kartı teşebbüsünü kaç Müslüman protesto edecek?
alıntı
Mü'minlerin birbirine düşmanlık etmesi haramdır, büyük bir hıyanettir.
Mü'minler birbirleriyle rekabet edemezler, ancak hayırlı işlerde müsabaka edebilirler (yarışabilirler).
Mü'minler arasındaki kardeşliği Allah tesis etmiştir. Kulların o kardeşliği bozmaya hakları ve salahiyetleri yoktur. Bir mü'mini, öteki mü'minlerden üstün ve kerim kılan takvadır. Yani Allah'tan korkmak, Allah'ın emirlerini yerine getirmek, yasak ettiği şeylerden kaçınmak.
Takva ilimle, irfanla, hikmetle olur.
İnsanlara Allah'ı, Peygamber'i, Kur'ân'ı, İslâm'ı, Sünnet'i, Şeriat'ı, yararlarına ve zararlarına olan her şeyi anlatan gerçek ve icazetli ulemaya, fukahaya hürmet etmek, onların kurtarıcı nasihatlerini dinlemek ve tutmak gerekir.
Gerçek icazetli ulemaya hürmet ve tâzim etmeyen, aksine onları tahkir eden kimsenin küfre düşmesinden korkulur.
Ulema-i su' (kötü alimler) gerçek ulema değildir.
Haksızlıklar karşısında (tenkit etme imkanı olduğu halde) susan dilsiz şeytandır.
Allah'ın âyetlerini ucuza satan, zâlim dünya büyüklerine yalakalık yapan, saf dindarların paralarını toplayıp zimmetine geçiren şerirler gerçek ulema ve gerçek mücâhid değildir.
Fıkıh çok zarurî, çok şerefli, çok mübarek, çok faydalı bir ilimdir.
Fıkhı kötüleyenler, fıkha karşı olanlar sapıktır.
Hak fıkıh mezhepleri, İslâm dinini öğrenmek ve hayata uygulamak için şarttır, Mezhebe put diyenler sapıktır.
"Mezhepsizlik İslâm Şeriatını Tehdit Eden en Tehlikeli Bid'attir." (Şam ulemasından Prof. Dr. Said Ramazan el-Bûtî.)
"Mezhepsizlik Dinsizliğe Köprüdür." (Yakın tarihin büyük din alimi düzceli Muhammed Zâhid el-Kevserî.)
Bu devirde iki çeşit ilahiyatçı vardır:
* Birinciler: Ehl-i Sünnet İslâmlığını anlatır ve öğretirler. Dinde reform, yenilik, değişiklik, ılımlı İslâm, light İslâm, diyalogçuluk, oryantalistlik, Fazlurrahmancılık yapmazlar. Bunlar faydalı, müspet, doğru yolda olan İlahiyatçılardır. Sa'yleri meşkur olsun. Ellerinden öperiz.
* İkinciler: İcazetleri, ehliyetleri olmadığı halde müctehidlik taslayan, dört hak mezhebe aykırı bâtıl ictihadlar yapan, Kur'ân'ı kendi heva, re'y ve hevesleri ile yanlış yorumlayan, Sünneti ve sahih hadîsleri (kısmen veya tamamen) red ve inkâr eden dall ve mudil (sapıtmış ve saptıran), şerir ve muzır ilahiyatçılardır. Bunlar kesinlikle din hocası değildir. Bunları hoca kabul eden, bunların eteklerine sarılıp peşlerine düşenler (Allah korusun) dinlerini, imanlarını, ebedî saadetlerini yitirebilir.
Bu devirde ictihad kapısı kilitli değil, kapalıdır.
İslâm dünyasında mutlak müctehid yoktur.
İctihad yapmaya da lüzum ve ihtiyaç yoktur.
Peygamberimize itaat etmek, Allah'a itaat etmek gibi farzdır. Çünkü âlemlerin Rabbi "Peygambere itaat ediniz. O size ne verirse alınız" buyurmuştur.
"Ben Kur'ân'dan başka bir şey bilmem, Peygambere itaat etmem, onun Sünnetini ve sahih hadîslerini kabul etmem" diyen kimse kafir olur.
Peygamberin sahih ve mütevatir hadîsleri, Sünneti de bir tür vahydir. (Usûl-i fıkıh ilmine müracaat edile...)
Şeriatın tâzimini (saygı duyulmasını, yüceltilmesini) emr ettiği bir şeyi tahkir eden, tahkirini emr ettiği bir şeyi tâzim eden kâfir olur.
Doğru inanç ve bilginin, iyi işlerin, ahlak ve faziletin, güzel şeylerin kaynağı akıl değil, dindir.
Dinin doğru, iyi, güzel dediği bir şeye yanlış, kötü, çirkin diyen kimse kâfirdir.
Bir Müslüman böyle bir şey derse mürted olur.
İslâm dininin temel farzlarından biri doğruluk ve dürüstlüktür.
Rüşvet alan da, veren de Cehennemliktir. (Hadîs)
Allah'ın kesin olarak bildirdiği, çizdiği sınırlar vardır. Bunları tecâvüz edenler zâlimdir, fâsıktır, isyankârdır, günahkârdır. Allah'ın sınırlarını, hükümlerini, ölçülerini inkâr edenler kafirdir.
İcazetli gerçek tasavvuf ve tarikat şeyhleri Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) bu devirdeki vârisleri, vekilleri, halifeleridir.
Onların iki ayakları da Şeriat dairesindedir.
Onlar Şeriat'ın hükümlerine uyarlar.
Onlar Şeriat'a aykırı iş yapmazlar.
Onlar insanları sahih itikada, namazı kılmaya, diğer ibadetleri eda etmeye, ihlâsa, istikamete, yüksek ahlaka, fazilete, benlikleriyle büyük cihad yapmaya dâvet ederler.
Tasavvuf ve tarikat Müslümanlarına müşrik ve kâfir diyenlerin kendileri kâfir olur.
Tasavvufun ve tarikatın gerçeği ve doğrusu olduğu gibi sahtesi ve yanlışı da vardır. İslâm'ın zâhirine, Şeriata, fıkha, Sünnete uygun olmayan tasavvuf ve tarikat bâtıldır.
Namaz kılmayan kimse mutasavvıf değil mustasvifedir.
Din ulularını, ruhbanlarını, şeyh ve mürşidlerini putlaştıranlar, erbab haline getirenler dinden çıkar, müşrik olur.
Peygambere saldırılınca ses çıkartmayan, tepki göstermeyen, kendi din baronuna saldırılınca kıyamet kopartanlar sâdık Müslüman değil sapıktır.
Bir mü'minin günahı, fısk ve fücuru, isyanı, kusuru, kabahati ne kadar büyük olursa olsun, imanı olduğu müddetçe o kişi bütünüyle dışlanamaz. Ondaki kötülüklere karşı olunur. imanına karşı olunmaz.
Allah Kur'ân'da bütün mü'minleri tek bir Ümmet ilan etmiştir. Kendisinde Ümmet şuuru (bilinci) olmayan kimse câhil ve gafil bir Müslümandır.
O Müslüman ki, onda Ümmet şuuru yok; hizip, fırka, grup, klik asabiyeti, taassubu (fanatizmi), militanlığı var, o kişi çok noksan, dengesiz, pusulasız, serseri mayın gibi bir Müslümandır.
Cenab-ı Hak cümlemize sahih itikat, salah, Ümmet şuuru, uyanıklık, firâset, Kur'ân ve Sünnet'e mütabaat (uymak) mü'min kardeşlerini sevmek nasip etsin.
* (İkinci yazı)
DİN'SİZ KİMLİK KARTI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'nin kimlik kartlarındaki din hânesinin kaldırılmasına hükm etmiş. İktidar bu teklifi benimsemiş, yeni kartlar bastırılacakmış, din hânesiz. Bu arada, yeni kartlar bastırılıncaya kadar isteyen din hânesini boş bıraktırabilecekmiş.
Yakın tarihte Yunanistan'da hükümet böyle bir teşebbüse giriştiği zaman Ortodoks Hıristiyanlar Selânik'te bir milyon kişilik bir protesto yürüyüşü yapmışlardı.
Bakalım şu 72 milyonluk Türkiye'de dinsiz kimlik kartı teşebbüsünü kaç Müslüman protesto edecek?
alıntı