Bu nefis terbiyesinin en önemli ilkesidir. Bağıracaksan önce kendine bağır.
Öyleyse elimizde hazır olanları benim tercih etme hakkım var mıydı? İşte teslimiyet, burada başlar. Bu teslimiyete ulaşan her insan, huzuru yakalamış demektir. Tercih hakkım yoktu, tercih hakkım yok dediğimiz zaman, teslimiyeti kabullendiğimiz zamandır.
Şimdi sahip olduğum değerlerin, anne, baba, eş, evlat, ,iş, aşın bana göre güzel yanları nelerdir. Önce onları bulup çıkarmalıyım. Kullanmadığım, saklı duran, bana fayda vermeyenler benim değil demektir. Mutlaka ama mutlaka her şeyin bir güzel yanı vardır. Herkesin bir güzel yanı vardır. Çirkin insan yoktur, güzel olmasını bilmeyen insan vardır. Güzel yanına ulaşamadığımız insan vardır. İlişki kurduğum insanda hoşuma gidenler, hoşuma gitmeyenler. “Hoş gördüklerim, hoş göründüklerim. Nerdesiniz çıkın ortaya çabuk yanıma gelin Size ihtiyacım var” diyen insan mutlu ve huzurlu insandır. Elimizde hazır olanın kıymetini bilmek, onlara layık olmaya çalışmak, onlardan gelebilecek negatiflere sabretmek, huzuru elde etmenin fedakârlığıdır.
Birlikte yaşadığımız insanlarla mutlu olabilmek için, onları değil kendimizi değiştirmeyi , kendimizi yenilemeyi düşündüğümüz ve icraata koyduğumuz zaman, huzur kendi ayaklarıyla yanımıza gelir.
İtaâtkârlığın, kanaatkârlığın, azimkârlığın, fedekârlığın ve cüretkarlığın tohumunu, nefret suyuyla yıkarsak, zehirli meyveler yeşerir. Hırs, kin garaz ve huzursuzluk yakamızı bırakmaz.
Nefretle sinsi sinsi gelişip olgunlaşırlar, sevgiler, birdenbire, açık ve yürekli ve, korkusuz ve var olan her mekanda gelişirler. Sevgilere, sevgi üreten tohumlara itibar edelim. Her sözümüz, her bakışımız, her davranışımızla sevgi üretelim. Onun için hep doğru sözlü olalım. Güvenilir olalım, gücümüzü Kur’an ve sünnetten alalım. Sahip olduğumuz şeylere şükredelim. Yeni şeyleri itaat ve kanaatle, ve azimle elde etmeye çalışalım. Ayağımızı yorganımıza göre uzatalım. Hayatla mücadele ederken, mutluluğumuzu, başkalarının mutsuzluğu üzerine inşaa etmeyelim. Ortak değerler üzerine inşa edilen mutluluklar, kolay kolay yıkılmazlar.
Önce elimizde ne var , ona bakalım, unutmayalım ki eldeki bir kuş daldaki beş kuştan hayırlıdır. Daldaki kuşların dertlerine değil, kafesimizdeki kuşumuzun sesine kulak verelim.
Hazır olandan faydalanmasını bilenler, huzuru yakalayanlardır. Toplum ve sistem, bazen bize, bilerek veya bilmeyerek, çürümüş ve kurtlu değerleri, bulunmaz nimetlermiş gibi önümüze sürüp ikram edebilir. Güzel ve çirkini ayırabilmek, ancak ve ancak Kur’an ve sünnetin emri ve İslam’ın ışığıyla mümkündür.
En zengin sofralardan, sözüm ona bulunmaz yiyeceklerden bile yeseniz, mutlaka aç bir yanımız kalır. Ama İslam’ın sofrasından yiyen insanlar, bir hurma bile yeseler kesinlikle doyarlar. Sevgi ve saygılarında su gibi akıcı, içten doyulmaz, aranan ve kirleri temizleyen şeffaf ve berrak olan insanlara ne mutlu. Çünkü onlar gerçek huzurun kaynağı insanlardır.
HUZURU BULMAK İSTİYORSANIZ HUZURUN EL KİTABINI KUR’ANI KERİM’İ MUTLAKA OKUYUN ANLAYIN VE YAŞAYIN. HUZUR İSLAMDA, İSLAM, KUR’AN VE SÜNNETTEDİR. Bizleri huzurlu kullarından eyle Ya Rabbi. (Amin)
Öyleyse elimizde hazır olanları benim tercih etme hakkım var mıydı? İşte teslimiyet, burada başlar. Bu teslimiyete ulaşan her insan, huzuru yakalamış demektir. Tercih hakkım yoktu, tercih hakkım yok dediğimiz zaman, teslimiyeti kabullendiğimiz zamandır.
Şimdi sahip olduğum değerlerin, anne, baba, eş, evlat, ,iş, aşın bana göre güzel yanları nelerdir. Önce onları bulup çıkarmalıyım. Kullanmadığım, saklı duran, bana fayda vermeyenler benim değil demektir. Mutlaka ama mutlaka her şeyin bir güzel yanı vardır. Herkesin bir güzel yanı vardır. Çirkin insan yoktur, güzel olmasını bilmeyen insan vardır. Güzel yanına ulaşamadığımız insan vardır. İlişki kurduğum insanda hoşuma gidenler, hoşuma gitmeyenler. “Hoş gördüklerim, hoş göründüklerim. Nerdesiniz çıkın ortaya çabuk yanıma gelin Size ihtiyacım var” diyen insan mutlu ve huzurlu insandır. Elimizde hazır olanın kıymetini bilmek, onlara layık olmaya çalışmak, onlardan gelebilecek negatiflere sabretmek, huzuru elde etmenin fedakârlığıdır.
Birlikte yaşadığımız insanlarla mutlu olabilmek için, onları değil kendimizi değiştirmeyi , kendimizi yenilemeyi düşündüğümüz ve icraata koyduğumuz zaman, huzur kendi ayaklarıyla yanımıza gelir.
İtaâtkârlığın, kanaatkârlığın, azimkârlığın, fedekârlığın ve cüretkarlığın tohumunu, nefret suyuyla yıkarsak, zehirli meyveler yeşerir. Hırs, kin garaz ve huzursuzluk yakamızı bırakmaz.
Nefretle sinsi sinsi gelişip olgunlaşırlar, sevgiler, birdenbire, açık ve yürekli ve, korkusuz ve var olan her mekanda gelişirler. Sevgilere, sevgi üreten tohumlara itibar edelim. Her sözümüz, her bakışımız, her davranışımızla sevgi üretelim. Onun için hep doğru sözlü olalım. Güvenilir olalım, gücümüzü Kur’an ve sünnetten alalım. Sahip olduğumuz şeylere şükredelim. Yeni şeyleri itaat ve kanaatle, ve azimle elde etmeye çalışalım. Ayağımızı yorganımıza göre uzatalım. Hayatla mücadele ederken, mutluluğumuzu, başkalarının mutsuzluğu üzerine inşaa etmeyelim. Ortak değerler üzerine inşa edilen mutluluklar, kolay kolay yıkılmazlar.
Önce elimizde ne var , ona bakalım, unutmayalım ki eldeki bir kuş daldaki beş kuştan hayırlıdır. Daldaki kuşların dertlerine değil, kafesimizdeki kuşumuzun sesine kulak verelim.
Hazır olandan faydalanmasını bilenler, huzuru yakalayanlardır. Toplum ve sistem, bazen bize, bilerek veya bilmeyerek, çürümüş ve kurtlu değerleri, bulunmaz nimetlermiş gibi önümüze sürüp ikram edebilir. Güzel ve çirkini ayırabilmek, ancak ve ancak Kur’an ve sünnetin emri ve İslam’ın ışığıyla mümkündür.
En zengin sofralardan, sözüm ona bulunmaz yiyeceklerden bile yeseniz, mutlaka aç bir yanımız kalır. Ama İslam’ın sofrasından yiyen insanlar, bir hurma bile yeseler kesinlikle doyarlar. Sevgi ve saygılarında su gibi akıcı, içten doyulmaz, aranan ve kirleri temizleyen şeffaf ve berrak olan insanlara ne mutlu. Çünkü onlar gerçek huzurun kaynağı insanlardır.
HUZURU BULMAK İSTİYORSANIZ HUZURUN EL KİTABINI KUR’ANI KERİM’İ MUTLAKA OKUYUN ANLAYIN VE YAŞAYIN. HUZUR İSLAMDA, İSLAM, KUR’AN VE SÜNNETTEDİR. Bizleri huzurlu kullarından eyle Ya Rabbi. (Amin)