Ayrımcılık ve Kutuplaşma Kuran Ahlakına Uygun Değildir

Mu@YMe

Vip Üye
Özel Üye
Ayrımcılık ve Kutuplaşma Kuran Ahlakına Uygun Değildir

Her Müslüman, dünyada ve ahirette birbirinin kardeşidir. Müslümanların birlik olmaları, aynı safta yer almaları, birbirlerine her şartta destekçi olup yardım etmeleri, birbirlerine Allah rızası için içli bir sevgi, şefkat duymaları ve birbirlerine karşı her zaman affedici olmaları Allah'ın beğendiği ve istediği bir ahlaktır. Allah'ın varlığına ve birliğine iman eden, ahirete inanan, peygamberlere karşı çoşkun bir sevgi ve saygı duyan, Kuran'ın hak olduğunu tasdik eden ve titizlikle uygulayan herkes Müslümandır. Müslümanlar arasında ayrımcılığın Kuran'da kesinlikle yeri yoktur. Bu, şeytanın Müslümanların gücünü kırmak amacıyla oynadığı sinsi bir oyundur. Çekişme, kavga, karşılıklı mücadele ve haset, insanın beynini ve özellikle de vicdanını çok yorar. Kişinin ruhunu kirletir, fiziksel ve manevi anlamda gücünü zayıflatır. Şeytan da bu gerçeği bildiği için müminlerin arasına girmeye ve bu şekilde onları güçten düşürmeye çalışır. Akıllarını ve dikkatlerini boş konulara yoğunlaştırarak Allah'ın dinine yardım etmelerini, İslam ahlakını yaymalarını engellemeye çaba harcar. Yüce Allah Kuran'da inananları şu şekilde uyarmaktadır:

“Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Enfal Suresi, 46)

Şeytan insanların iman etmelerini, samimi olmalarını, güzel ahlak göstermelerini, Allah'a gönülden boyun eğerek yaşamalarını istemez. Birlik oldukları takdirde Müslümanların nasıl güzel ve etkili bir güce sahip olacaklarını, bu vesileyle Kuran ahlakının her yerde yaşanmaya başlanacağını, dünyada cennet gibi bir ortam oluşacağını bildiği için sürekli aleyhte bir faaliyet içindedir. Ancak samimi iman edip her şartta Allah'a yönelip tevekkül edildiği takdirde şeytanın müminler üzerinde olumsuz hiçbir etkisinin olmayacağını Allah Kuran'da bizlere haber vermiştir:

Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hiçbir zorlayıcı-gücü yoktur.” (Nahl Suresi, 99)

Müslümanlara Düşen Sorumluluklar

Şeytanın tuzağına düşmemek için Müslümanların özellikle birbirlerine karşı çok anlayışlı, sevgi dolu ve bağışlayıcı olmaları; kötü zandan mutlaka kaçınmaları gerekir.

Müslümanlar kardeşlik ve dostluk ruhuna uygun hareket etmeli, yaşanan büyük acıların önüne geçilebilmesi ve bunların tam anlamıyla son bulması için dayanışma içinde olmalı, birlik haline gelmelidirler.

Gücünü ve enerjisini yalnızca İslam'ın, Müslümanların ve insanlığın hayrına kullanan, çoğulculuktan yana olan, uzlaşmacı ve barışsever bir kültür Müslümanlar arasında egemen olursa, İslam dünyası, 21. yüzyılın en büyük medeniyetlerinden birini inşa edebilir. Aksi halde, dağılmış, ayrılmış, birbirlerinden kopuk olan Müslümanların kendi değerlerini savunmaya dahi güç yetirmeleri çok zor olacaktır.

* İnsan hakları, inanç, yaşam ve fikir özgürlükleri konusunda olumsuz bir yaklaşımla karşı karşıya kalmaları durumunda, Müslümanların değerlerini beraberce fikren savunmaları Kuran ahlakının bir gereğidir. Birlik ve beraberlik içinde yürütülecek fikri mücadelenin çok etkili olacağı, istenen neticeye kısa sürede ulaşılabileceği açıktır.

* Müslümanlar, farklılıkları bir ayrılık veya bir uzak durma sebebi olarak değil, bir renklilik, kültürel çeşitlilik, güzellik olarak değerlendirmelidirler. Sevgi, merhamet, anlayış ve şefkatle karşılarındakilere yaklaşmalı, kardeşlerine muhabbet duymalı, onları her zaman öven ve saygılı bir üslup kullanmalıdırlar.

* İslam ahlakının gereği olan sevgi, merhamet, fedakarlık, anlayış, affedicilik gibi güzel özelliklerini, çevremizdeki insanlara olduğu gibi, farklı camialarda olan Müslüman kardeşlerimize de gereğince göstermelidirler.

* Kardeşlik, sevgi, barış, hoşgörü, muhabbet, dostluk, affedicilik gibi konuları sürekli teşvik etmek, hatta bu konularda örnek teşkil etmek son derece önemlidir. Bu şekilde Müslümanların şevkini ve heyecanını artıracak bir hizmet içerisinde olmak, şeytanın oluşturmaya çalıştığı kargaşa ve mücadele ortamını Allah'ın izniyle tamamen yok edecektir. Nitekim bu yönde atılan her adımın İslam aleminde hemen olumlu sonuçlar doğurduğunu Allah bizlere göstermektedir.


Zira Sayın Adnan Oktar hemen her röportajında, her konuşmasında ve çalışmasında Müslümanların birlik olmalarının önemine dikkat çekmektedir. Şeytanın oyunlarını bir bir deşifre ederek Allah'ın dilemesiyle bu oyunları etkisiz hale getirmekte, dünyada İslam ahlakının yerleşik hale gelmesi ve tüm insanlığın rahat etmesi için fikri alanda önemli bir mücadele vermektedir. Nitekim evrim teorisinin geçersizliğinin kesin delillerle ortaya koyulmasının ardından dünya çapında din ahlakına bir yöneliş olduğu basında da her gün çıkan haberlerle aşikardır.​
 
Üst