Asıl Özür Gönüldedir

  • Konuyu başlatan AhDe_VeFaLi
  • Başlangıç tarihi
A

AhDe_VeFaLi

Ziyaretçi
Asıl Özür Gönüldedir



İnsanın hem yücelerin yücesine çıkış yolu, hem de aşağıların aşağısına iniş yolu açıktır.
Yani Peygamberlere komşu olacak makama kadar yükselebilir, melekleri bile geçebilir...
Aynı insan, hayvan ( Yaratık )lardan daha da değersizleşebilir, hatta şey (Bilinmeyen)tanlaşabilir.

Gaflet perdesiyle kapalı olan gözü, dünya (Felek)dan başka şey (Bilinmeyen) görmez.
Hep madde, hep para, pul, servet, makam, mevki, zevk, keyif ve eğlence peşinde hellal Haram ( Helal olmayan) dinlemeden Şeytan'ın Asskeri olur...
Ancak Rabbi'ni bilen, O'nun kulu olduğunu unutmayan, Peygamber çizgisinden sapmayan, yaratılış amacının dışına çıkmayan yüksek ruhlular da, melekleri dâhi imrendiren mânevî derecelere ulaşabilirler.
Melekler ise, yaratılış çizgisini sürdürürler.
Ne aşağıya düşerler, ne de makamlarını yüceltebilirler.
Hangi kulluk çizgisinde yaratıldılarsa, o çizgide devam ederler.
Çünkü ne daha fazla ibadet edebilirler, ne de günah işleyip kayba uğrarlar...

Bu sebeple meleklerin makamı sabittir, değişmez.
Sadi-i Şirazi'ye şey (Bilinmeyen)tanlaşmış bir insanla, Şeytan'ın mukayesesini sormuşlar.
Şu cevabı vermiş: Ey Bana (şahsıma) insan ve Şeytan'dan hangisinin daha hayırsız olduğunu soran! Bilmez misin ki, Şeytan, Kur'an okumaktan kaçar, insanoğlu ise, Mushaf'ı çalar götürür!" "Yaratılmışların en üstünü olan insan", Kötü (kem) bir seçimle, aşağıların aşağısına yuvarlanabilir...
En şerefli olmak vasfını, öyle bir şerefsizlikle değiştirir ki, canavarlar bile ondan iğrenirler... Böylesine yaratılış istikametinden çıkmış olan bir insan, Şeytan'ı çook sevinnDirir. Şeytan bu insanlar sebebiyle çook rahat eder, çook dinlenir ve etki alanını durduk yere genişletir.
Zira bu şey (Bilinmeyen)tanlaşmış insanlar, Şeytan'a yapacak bir iş bırakmazlar...
Hatta bazen şerlerinden Şeytan bile çekinir. Halk (ULUS) arasından, bu tip insanlara, "Şeytan'a pabucunu ters giydirir." derler...

- İnsanı böylesine alçaltan nedir?
- Hiç şüphesiz ki, nefsidir.
Nefsine uyması, iman zayıflığına düşmesi, insanı alçaltır, onu gönül özürlü yapar. Hz. Yusuf (as) gibi bir büyük Peygamber dahî, "Rabbim rahmetiyle benni korumasaydı, benn de nefsime uyabilirdim..." demiştir.
Sürekli Kötü (kem)lükleri emreden bu nefis, içimizdeki asıl düşmandır.
Nefis, Şeytan'ın işbirlikçisi ve casusudur...
Nefis ve Şeytan işbirliği, en çirkini en güzel gösterebilir...
Kötü (kem)yü iyi, yanlışı doğru, zararlıyı faydalı göstermekte mahirdirler.
Bu güçlü işbirliğinin hilesinden kurtulmak için, iman şuuru lazımdır. hakkîkatine varılmış bir imandan hâsıl olan nur ile insanın kalp gözü açılır...
Mü'min olmayanların göre ( öyle bildirilmiştir )mediklerini görürler, hayrı şerden ayırırlar.
Hem hayrı, iyiyi, doğruyu fark ederler, hem de o doğrultuda yaşama azim ve iradesini gösterirler...
Kalp gözünü kapayan bir yığın gaflet sebebi vardır. Ancak insanı gerçeklerden uzaklaştıran, gönül özürlü yapan en mühim unsurlardan biri, belki de birincisi, gururdur.

Vehbi Vakkasoğlu
 
Üst