Alt Şuurun İkna Edilmesi

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
ALTŞUURUN İKNA EDİLMESİ
Muhammed BOZDAĞ​

Mutlaka başarmak iseidiğimiz hedefimizin gerçekleşmesine giden yolda son olarak dikkat etmemiz gereken husus “alt şuurumuzun” Hedef hakkında ikna edilmesidir.

Bu aşamada bizi hedefimizden saptırabilecek bütün içsel direnç mekanizmalarını kıracağız. Dış direnç ve engelleme faktörlerinin kırılması için yapılabilecek şeyler buraya kadar üzerinde durulan esaslar arasına serpiştirilmiştir.

Alt şuurun ikna edilmesinden neyi kastediyoruz?

Esasen insanın tekrar tekrar yapageldiği herşey altşuurunda otomatikleşir ve kökleşir. Ancak altşuurun ne tür emirlerden anladığını bilmediğimizde altşuurumuz bazan arzuladığımızın tam aksi olan alışkanlıklar da geliştirebilir. Yani yapmamayı çok arzuladığımız şeyin tam aksini çaresizlik içerisinde yapıveririz.

Bu aşamada altşuurun karşı direncini kıran ve tam istediğimizi otomatikleştiren mekanizmanın üç temel unsuru üzerinde duracağız.

1.Altşuur “Şimdiki zaman kipinde verilen emirleri kodlar.” Derinlikler Psikolojisi kavramını getiren C.G. Jung’a bir atıf yapmak istiyorum. Jung’un çizdiği şuuur haritası bir daire gibidir. Üst tarafta düşünce, alt tarafta duygu, sağ ve sol tarafta duyum ve sezgi vardır. Bu dairenin üst tarafı uyanık ve kontrollü şuura, alt tarafı altşuura yani anlık ihtiyarın kontrolunda olmayan otomatikleşmiş şuura yakındır. Esasen bu çizgiyi dış dünyadan iç dünyaya ya da fizik bedenden ruhsal bedene ulaştırabiliriz. Alt şuurun daha derinlerinde Jung’un psikolojisinde arketip denilen, Bediuzzaman’ın kanun olarak tanımladığı değişmez kalıplar vardır. “Korku, sevgi, kin...” şeklinde tanımlayabileceğimiz bu kalıplar soyut halleri itibariyle doğuştan gelir ve bütün insanlarda aynıdır. Bu ortak altbilinç ya da bunun üzerindeki toplumsal ve ferdi altbilinç düzeylerinde ise bahsi geçen kalıpların alt parçaları kişiler ve çevre tarafından oluşturulur.

Fiziksel dünyadan ruhsal dünyaya yaklaşıldıkça bilinç nazarında geçmiş ve gelecek genişlemeye başlar. Şu halde tam ruhsal noktaya inildiğinde zaman geçmiş ve geleceğiyle beraber “sürekli şimde” halini alır. Dolaysıyla ruh geçmiş-gelecek zaman dilimlerinde değil “sonsuz şimdi” bilinç düzleminde çalıştığı için ruhsal kalıplar dünyasının yakınlarındaki alt bilinç en doğru şekliyle “şimdiki zaman ile ilgili emirleri” anlar.

Eğer ana teorik hedefimizi gelecekte başaracağımızı düşünürsek altşuurumuz için gelecek her zaman gelecektir.Alt şuurumuza “güzel konuşmayı öğreneceğim” emrini gönderirsek 50 yıl sonra o hala gelecekte bir zaman öğrenmemizi bekleyecektir. O halde yapılacak şey “şimdi bilinç düzleminde” atılacak üç adımdır:

a) Sanki olmuş gibi hayal edeceğiz.(Hayalimizde hedefimizi sanki gerçekleştirmiş gibi yaşıyoruz.)

b)Sanki olmuş gibi düşüneceğiz.(Düşünce kontrollu ve planlı olması, bütüncül olmaktan çok analitik olması özellikleriyle hayalden ayrılır.)

c)Sanki olmuş gibi hareket edeceğiz. Güçlü olmanın başarılmasına götüren en kestirme yol ilk iki aşamadan sonra -palavradan bile olsa- güçlüymüş gibi davranmaktır.

2.Altşuur olumsuz emirlere itaat etmez veya tersine çevirir. Kendimize “şunu yapmayacağım” demeyeceğiz. Çünkü ya başaramayız ya da alt şuurumuz bize tam tersini yaptırır. Nedeni şudur:

Herşeyin mülk(cismani), meleküti(ruhani) ciheti olduğunu biliyorsunuz. Eşyanın cismani yönünde güzel/çirkin, olumlu/olumsuz realiteler vardır. Ancak eşyanın içsel/meleküti/ruhani yününde zıtlıklar karmaşası yoktur. Herşey nettir ve pozitif yönde ilerler. Altşuur meleküti yüze yakın bir realitedir. Dolaysıyla benzer karakterleri taşır. Allah’ın koyduğu kanunlar ve bize verdiği irade çerçevesinde dış dünyamızı etkileyen iç dünyamızı yönlendirmek istiyorsak asla geriye dönüş emri vermemeliyiz.

“Yapmıyorum” dediğimizde her defasında yapmak bizi daha fazla sıkıştırır. İleri gitmemiz gerekiyorsa “yapıyorum” diyeceğiz ama ya yapageldiğimiz şeyler yapmak istemediğimiz şeylerse...

Çözüm altşuurda kodlu gerçeği reddetmek değil onun yerini bir başka şeyle doldurmaktır. Bediuzzaman bu gerçeği “meclarını değiştirmek/kanalize etmek” şeklinde tanımlar. Örneğin”TV seyretmek yerine kitap okuyorum” diyebiliriz. Birçok ana/baba çocuklarına “evladım yapma” der ama genellikle çocuk daha fazla yapar. Ama “evladım, her gün daha uslu oluyorsun. Tembellik yerine çalışkanlığı tercih ediyorsun” diyen valideynin alacağı sonuç çok daha farklıdır.

3.Altşuur olumsuzlardan uzaklaşma olumlulara yaklaşma prensibi üzerine hareket eder. Bu Allah’ın koyduğu bir kanundur ve bütün insanlarda aynı şekilde işler. Köken itibariyle sonradan kazanılmış bir özellik olmamakla beraber bu unsurun dışa yansıyış biçimleri sonradan öğrenilmiştir. Yani altşuur her zaman kötüden kaçar, iyiye yaklaşır; ama neyin iyi, neyin kötü olduğu büyük oranda sonradan öğrenilmiştir.

Yani altşuur pislik, sıkıntı, nefret, utanç... gibi nesnel ve duygusal realitelerden kaçarken temizlik, huzur, iftihar, sevgi gibi realitelere yaklaşır. Bu kaçınılmaz bir akıştır. Altşuurumuzu ikna ederken bu kanundan da faydalanacağız. Yani istemediğimiz şeyleri altşuurumuzun kaçıştığı realitelerle, istediklerimizi de altşuurumuzun yaklaştığı realitelerle eşleştireceğiz.

Örneğin çok tavuk yeme alışkanlığı yüzünden şişmanladınız ve sizi tavuk yemeye zorlayan otonom çağrışım sistemini parçalamak istediniz. Kural basittir. Bunu ister sadece zihnen yapın isterseniz tavuk yerken zihninizde yaşayın. Altşuurun nefret ettiği şeyler...Çürümüz tavuk yiyorsunuz. Dişleriniz arasından leş kokularını hissediyorsunuz. Etlerinde kan, irin, kokuşmuşluk var. Yerken sümük karışıyor. Algı girişlerinizi yaygın olarak kullanma ve tahayyül kabiliyetinizin gücüne göre bunu 5-10 defa ayrıntıyı olarak canlandırın bakalım bir daha tavuk yiyebilecek misiniz? Çocukluğunda yaşadığı benzer şeyler yüzünden soğan/sarmısak/patlıcan vs yemekten tiksinenler vardır.

Şimdilik hedef konusunu bitirdik. Rabbimiz bizleri “başaran” kullarının saflarına dahil eylesin. Amin
 

enes61

KF Ailesinden
Özel Üye
Herşeyin mülk(cismani), meleküti(ruhani) ciheti olduğunu biliyorsunuz. Eşyanın cismani yönünde güzel/çirkin, olumlu/olumsuz realiteler vardır. Ancak eşyanın içsel/meleküti/ruhani yününde zıtlıklar karmaşası yoktur. Herşey nettir ve pozitif yönde ilerler. Altşuur meleküti yüze yakın bir realitedir. Dolaysıyla benzer karakterleri taşır. Allah’ın koyduğu kanunlar ve bize verdiği irade çerçevesinde dış dünyamızı etkileyen iç dünyamızı yönlendirmek istiyorsak asla geriye dönüş emri vermemeliyiz.

“Yapmıyorum” dediğimizde her defasında yapmak bizi daha fazla sıkıştırır. İleri gitmemiz gerekiyorsa “yapıyorum” diyeceğiz ama ya yapageldiğimiz şeyler yapmak istemediğimiz şeylerse...

:F::F::F:
 
Üst