[FONT=times new roman, times, serif]Selamun Aleykum bu başlık adı altında aile ile ilgili, kendimce önemli bulduğum bilgileri paylaşmaya çalışacağım İnşAllah. Sizlerde katkıda bulunabilirsiniz...[/FONT]
:gula: :450674:
HZ. PEYGAMBERİN ÖRNEK AİLE REİSLİĞİ
Allah’ın Resülü, iki cihan serveri Hz. Muhammed (sallAllahu aleyhi vesellem) müslümanlar için en güzel örnektir. Hayatımızın bütün rollerinde, Efendimiz bizim için en güzel ve en ideal örnektir.
Siz ideal bir devlet adamı örneği mi arıyorsunuz, işte size en güzel örnek Hz. Muhammed Aleyhisselamın idareciliği. Siz ideal bir arkadaş örneği mi arıyorsunuz, işte size Resulullahın arkadaşlığı. Siz ideal bir aile reisi modeli mi arıyorsunuz, işte size en güzel aile reisi olan Hz. Muhammed aleyhisselam…
Allah-u Teala müminler için Peygamberin bir model olduğunu şu ayetle haber vermektedir: “Andolsun, sizin için Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde en güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 21)
Hiç şüphe yok ki, yeryüzünde gelmiş-geçmiş ve gelecek hanelerin, kurulacak yuvaların en mesudu, en bahtiyarı ve en bereketlisi Allah Resulünün hanesiydi. O’nun hânesinde her zaman burcu burcu saadet kokardı. Onun evlilik hayatı kusursuzdur ve bugünün çiftlerine bir örnektir.
İşte, kısa kısa başlıklar altında Peygamber Efendimizin aile içi davranışları ve hadislerinden yola çıkarak mutlu yuva, mutlu aile için çok önemli reçeteler...
Eşlerine İlgi ve Alaka Gösterir, Neşelendirirdi
Aile, sevgi üzerine kurulur. Sevgi olmadan, mutluluk olmaz. Peygamberimiz, aile bireylerini sever ve onlara değer verirdi. O, çok iyi bir aile reisi, şefkatli ve hoşgörülü bir insandı.
Bir eş ve babanın ailesine olan ilgisinin en önemli göstergesi, onlarla birlikte vakit geçirmesidir. Hz. Peygamber (sas), buna özen gösterir, ne ibadeti, ne arkadaşlarıyla geçirdiği vakit, ne de dünya meşguliyeti buna mani olmazdı.
O, ailesi ile birlikte olduğunda, onlarla sohbet eder, hal ve hatırlarını sorar, şakalaşır ve eğitmeye çalışırdı.
Peygamberimiz genel olarak bütün hanımlara karşı ve tabii ki kendi hanımlarına da çok nazik davranır, hiçbir şekilde kalplerini kırmazdı.
Başta Hz. Âişe (radıyAllahu anha) validemiz olmak üzere bütün hanımları, Peygamberimizin evde çok sakin, halim ve mütevazı olduğunu söyleyerek, onu her yönüyle mükemmel bir aile reisi, merhametli bir koca, şefkatli bir baba olarak anlatırlar.
Rivâyetler, Hz. Peygamber’in âilevî sohbetinin iki istikamette oluştuğunu göstermektedir: Birincisi, âile fertlerinin her biri ile şahsen teması ve husûsî sohbeti; ikincisi, âile fertlerinin tamamının birbiriyle temas ve sohbeti.
Allah Resulü, hanımları ile oturur, sohbet eder, hatta bir arkadaş gibi onlarla bazı meselelerin müzakeresini bile yapardı. O (sav) her zaman hanımları ile istişare etmiştir. Hâlbuki Peygamberin, onların düşünce ve fikirlerine kat’iyen ihtiyacı yoktu; çünkü O, vahiy ile desteklenmişti. Ancak O, ümmetine bir şeyler öğretmek istiyordu.
Kadını, kendisine o ana kadar hiçbir toplumda verilmeyen üstün bir konuma oturtacaktı. İlk vahyi aldığı zaman, içinde bulunduğu sıkıntılı durumu hanımı ile istişâre etmiştir.
Hanımlarına faziletlerini söylemesi, sevdiğini ifade etmesi, bineğine alması, aynı kabın suyu ile müştereken yıkanılması, hanımının hayvana binmesinde yardımcı olması ve dizine bastırarak bindirmesi, kendisine yapılan yemek davetine “hanım da olursa” kaydıyla icabet etmesi, bir sıkıntıyla kederlenip ağlayanın gözyaşlarını elleriyle silerek teselli etmesi gibi Resûlullah’ın (sas) pek çok davranışı hanımlarını memnun etmeye yöneliktir.
İlgi ve alâkanın varlığını gösteren bir husus da kişinin, karşısındakinin ihtiyaçlarını fark etmesi ve bu ihtiyacın giderilmesine imkân tanımasıdır. Aynı şekilde insan fıtratında var olan eğlenme ve şakalaşma ihtiyacını bilen Resûlullah (sas) buna da imkân tanımış ve bizzat eşleriyle şakalaşmıştır.
Peygamberimizin yaptığı şakalar, yerli yerinde ve mesaj doluydu. Lüzumsuz ve yersiz değildi. Daha çok gönül alıcı ve sevindirici şakalar yapardı. Çocuklarla, hanımlarıyla, yaşlı ve kimsesiz kişilerle şakalaşması bu türdendi.
Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber aile içinde gayet toleranslı davranır ve latife yapmayı severdi. Hey şeyden önce yüzü gülerdi. Onun sadece hiddetlendiği husus, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gördüğü saygısızlıktı. O böyle bir durumda, Allah’ın emirlerinin yerine getirilmesi ve haram kıldığı bir şeyden vazgeçilmesi için bütün gayretini sarf ederdi.
Ailenin Nafakasını Temin Etmek Erkeğin Görevidir
İslam’da ailenin yeme, içme, giyim, barınma ve sağlık gibi masraflar aile reisi erkeğin üzerine yüklenmiştir. Günlük ihtiyaçlar konusunda Hz. Peygamber’in (sas) gösterdiği hassâsiyet çok büyüktür. Çünkü Allah, Kur’ân-ı Kerim’de “O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.” (Nisâ, 5) Buyurur.
Hanımının giyecek ve yiyeceği kocanın gelirine uygun olarak sağlanmalıdır. Yedirmenin, giydirmenin ve meskenin yanı sıra, koca, hanımı için hayırseverlik ve cömertlik sayılacak harcamalar da yapmalıdır.
Nezaket ve zarafet timsâli Peygamber (sas) şöyle der: “Erkeğin hanımına harcadığı her şey sadakadır”, “Erkek hanımına su bile içirse onun ecri vardır”, “Kıyâmet günü kişinin mîzânına konacak ilk şey, ailesinin nafakası için harcadıklarıdır.”Bu hadislerden yola çıkarak şunu anlıyoruz; her aile reisi Hz. Peygamber gibi ailesine geniş davranmalı, cimrilik etmemelidir.
Aile Eğitimine Büyük Önem Verirdi
Resûlullah’ın aile ocağı aynı zamanda bir mekteptir. Bu mektep, bir meselesi olan kadın-erkek bütün Medinelilere açık idiyse de talebe olarak, öncelikle müminlerin anneleri sayılan Resulullahın eşlerine aitti. Onlar buranın devamlı ve asli talebeleri idiler.
Allah Resûlü’nün mübarek hanesi, kadınlara ait hususların talim edildiği bir medrese durumunda idi. Efendimizin hususî durumları, hep o mahrem daire içinde öğreniliyor ve orada öğrenilenler de daha sonra ümmete naklediliyordu. Aile hayatına ait hükümlerin %90’ı bize, Allah Resûlü’nün pak zevceleri tarafından aktarılmıştır. Bilhassa İslam tarihinin en büyük fıkıh alimlerinden biri olarak sayılabilecek Peygamberimizin eşi Hz. Aişe (r.anha) validemizin ismini anmadan geçmemek gerekir.
Resûlullah’ın (sas) âilesinde, çocukların eğitimi önemli meselelerden biridir. Doğumla birlikte çocuğun kulaklarına ezanın okunması, eğitim işinin ne kadar erken ele alınması gerektiğini sembolize eder. Eğitimin pratik uygulanmasına ise konuşma yaşında ve Kur’an’ı Kerim’den âyetler ezberletilerek başlatılırdı.
İlk öğretilecek şeyin “Lailahe illAllah” olmasını da emreden Hz. Peygamber (sas), akıl ve muhakemeyle ilgili eğitimin temyiz yaşından itibaren sistematize edilmesini irşat buyurur.
Hz. Peygamberimize göre kişinin ailesiyle geçirdigi vakit, boşa harcanmış bir zaman değildir. Peygamber Efendimiz insanlara, bildiğini anlatacağı ilk kişilerin aile fertleri olduğunu öğretmiştir. O, kendisine gelen heyetlere: "Ailenize dönün ve onlara öğrendiklerinizi öğretin." derdi.
Bir hadislerinde, "Erkek ailesinin çobanıdır ve aile efradından sorumludur. Kadın kocasının evinin çobanıdır ve onlardan sorumludur." Buyurduktan sonra; "Hepiniz çobansınız ve güttüklerinizden sorumlusunuz." Diyerek çerçeveyi en geniş şekliyle göstermiştir. Bu, aile içerisinde edep, ahlâk, fazilet ve bilgi açısından eğitime işaret etmektedir.
Bu konuda, kendi çocukları ile daha sonra evlendiği hanımların önceki evliliklerinden olan çocukları arasında bir fark olmamıştır. Onlara da aynı sevgi ve şefkati göstermiş, zaman zaman da gerekli uyarılarla onları eğitmiştir. Bir defasında Hz. Peygamber, Ümmü Seleme’nin önceki eşi Ebu Seleme’den olan oğlu Ömer’in yemek yerken tabağın her tarafından yediğini görünce onu: "Oğul, besmele çek, sağ elinle ye ve hep önünden ye" diyerek uyarmıştır. (Buhârî, Et’ime, 2.)
Medine döneminde kızı Fatıma ile damadı Ali’nin evlerine (r.anhuma), sabah namazına kalktığı zaman, uğrayıp onları namaza kaldırması da, O’nun, çocuklarının evliliklerinden sonra bile eğitimlerine verdiği önemi göstermektedir. (Bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/259.)
Aile Fertlerine İyi Davranır, Şiddet Uygulamazdı
Günümüzde kimi kadınlar şiddetten yakınmaktadır. Şu iyi bilinmelidir ki eğer bir erkek hanımına şiddet uyguluyorsa, bu duruma [FONT=arial, helvetica, sans-serif]Kur’an ve hadis kesinlikle izin vermez.[/FONT] Bunu yapan varsa; bu ya cahilliğinden ya kötü adetten kaynaklanıyor demektir.
Peygamberimizin hayatını incelediğimizde, Sevgili Peygamberimizin eşlerine ve çocuklarına gayet şefkatli ve merhametli davrandığını görüyoruz. Peygamberimizin hayatının hiç bir safhasında eşlerini ve çocuklarını dövmemiştir. Peygamberimizin şu hadisleri onun bu husustaki hassasiyetlerini ortaya koymaktadır.
Hanımına darılma konusunda da Peygamber Efendimizin çok ilginç bir hadisi vardır: "Mümin bir erkek, mümin bir kadına kızıp darılmasın. Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa diğer huyundan hoşlanabilir.”
Peygamberimiz, kadınlara anlayışlı davranmayı tavsiye etmektedir: “Aranızda en hayırlı kimseler, kadınlarına, zevcelerine karşı huyu en iyi olanlarınızdır.” Buyurmuştur.
Ayrıca Peygamber Efendimiz: "Kadınlar hususunda Allah’tan sakınınız. Zira siz onları Allah’tan emanet olarak almışsınızdır."
"Eşlerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, sakın onları dövmeyin ve onları incitecek çirkin sözler söylemeyin." (Ebû Davûd, Nikah 40-41)
"Harcayacağın tüm harcamalardan dolayı, Allah’ın izniyle mükâfat alacaksın. Hatta eşinin ağzına verdiğin bir lokmanın bile karşılığını alacaksın." (Buhârî, İman, 56)
"Sizden biri hem karısını köle gibi döver, hem de utanmadan sarılıp yatar." (Ahmed, IV, 17)
Kısacası, Peygamber Efendimiz Yüce Allah’ın "Eşlerinizle en güzel bir biçimde geçinin" (Nisa, 19) ayetini en güzel bir biçimde uygulamıştır.
Kendi İşlerini Kendi Görürdü
Bir aile içerisinde, bireyler birbirlerine yardımcı olurlar. Örnek bir insan olarak Hz. Peygamber (sas) de ev işlerine yardımcı olmaktan hoşlanırdı. Ev halkı ve arkadaşları onun bütün işlerini yapmaya hazır olduğu hâlde, peygamberimiz bunu istemezdi.
Bir gün birisi, Hz. Ayşe’ye, Peygamberimizin işlerinde neler yaptığını sordu. Hz. Ayşe (r.anha), onun bizzat ev işleriyle meşgul olduğunu söyledi. Peygamberimiz, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, çarşıdan alışveriş yapar, ayakkabılarını ve delik su kaplarını tamir ederdi. Develeri bağlar, onların yemlerini verirdi. Ev işlerine yardım ederdi. Arkadaşlarının da bu konuda kendisini örnek almalarını isterdi.
Eşleri ve Çocukları Arasında Ayırım Yapmazdı
Allah Resûlü’nün kadına verdiği değer, ne o güne kadar ne de o günden sonra, cihanda eşi görülmedik bir seviyede idi. O bir gece kalkıp hanımlarından birinin hatırını sorsa, hemen diğer hanımlarını da dolaşır, onların da hatırını sorardı. Davranış bakımından hiçbirini diğerine tercih eder görünmezdi. Herkes gibi hanımları da, kendilerini Allah Resûlü nezdinde en sevgili sanırdı. Bu da O’nun eşsiz mürüvvetinden kaynaklanıyordu.
Peygamberimizin hayatında, kız erkek evladı arasında adaletsizlik yaptığını göremezsiniz. Peygamberimiz de bir baba olarak, aile bireylerine eşit davranmış, aralarında ayrım yapmamıştır. O, herkese hak ettiği değeri verirdi. Aile içinde kimseyi ayıplamaz, küçük düşürmezdi. Yanlış davranışları bile güzellikle çözerdi.
O dönemde, kız çocukları, erkek çocuklarından ayrı tutulurdu. O, erkek çocukların üstün görülme anlayışını yıkmıştır. Peygamberimiz, aile bireylerinin eğitimine önem vermiştir. Kız erkek demeden tüm çocuklara iyi eğitim vermenin önemi üzerinde durmuştur.
Peygamberimiz (sas), sonradan evlatlık edindiği, Zeyd’i kendi çocuklarından hiç ayrı tutmamıştır. Zeyd’e kendi yediklerinden yedirmiş, giydiğinden giydirmiştir.
Hz. Peygamber, ailede çocuklar arasında ayrım yapmayı kesinlikle uygun görmemiştir. O, şöyle buyurur: “Allah’tan korkun, çocuklarınız arasında adaletli davranın.” Bu konu üzerinde o kadar durmuştur ki, bir defasında şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki Allah, çocuklarınız arasında öpücüklerinizde de eşit davranmanızı sever.”
Anne ve babalar, Peygamberimizin sünnetine uyarak çocuklar arasında sevgide, ilgi göstermede, ihtiyaçlarını gidermede adaletten ayrılmamalıdır.
Rabbimiz! Yuvalarımıza saadet ver, ömrümüze bereket ver, kazancımızı helalinden eyle! Rızana uygun şekilde yaşamayı nasip eyle. Dünya ve ahiret iyiliklerini üzerimizden eksiltme Ya Rabbi! (Âmin)
HASAN ÇALIŞKAN
:gula: :450674:
HZ. PEYGAMBERİN ÖRNEK AİLE REİSLİĞİ
Allah’ın Resülü, iki cihan serveri Hz. Muhammed (sallAllahu aleyhi vesellem) müslümanlar için en güzel örnektir. Hayatımızın bütün rollerinde, Efendimiz bizim için en güzel ve en ideal örnektir.
Siz ideal bir devlet adamı örneği mi arıyorsunuz, işte size en güzel örnek Hz. Muhammed Aleyhisselamın idareciliği. Siz ideal bir arkadaş örneği mi arıyorsunuz, işte size Resulullahın arkadaşlığı. Siz ideal bir aile reisi modeli mi arıyorsunuz, işte size en güzel aile reisi olan Hz. Muhammed aleyhisselam…
Allah-u Teala müminler için Peygamberin bir model olduğunu şu ayetle haber vermektedir: “Andolsun, sizin için Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde en güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 21)
Hiç şüphe yok ki, yeryüzünde gelmiş-geçmiş ve gelecek hanelerin, kurulacak yuvaların en mesudu, en bahtiyarı ve en bereketlisi Allah Resulünün hanesiydi. O’nun hânesinde her zaman burcu burcu saadet kokardı. Onun evlilik hayatı kusursuzdur ve bugünün çiftlerine bir örnektir.
İşte, kısa kısa başlıklar altında Peygamber Efendimizin aile içi davranışları ve hadislerinden yola çıkarak mutlu yuva, mutlu aile için çok önemli reçeteler...
Eşlerine İlgi ve Alaka Gösterir, Neşelendirirdi
Aile, sevgi üzerine kurulur. Sevgi olmadan, mutluluk olmaz. Peygamberimiz, aile bireylerini sever ve onlara değer verirdi. O, çok iyi bir aile reisi, şefkatli ve hoşgörülü bir insandı.
Bir eş ve babanın ailesine olan ilgisinin en önemli göstergesi, onlarla birlikte vakit geçirmesidir. Hz. Peygamber (sas), buna özen gösterir, ne ibadeti, ne arkadaşlarıyla geçirdiği vakit, ne de dünya meşguliyeti buna mani olmazdı.
O, ailesi ile birlikte olduğunda, onlarla sohbet eder, hal ve hatırlarını sorar, şakalaşır ve eğitmeye çalışırdı.
Peygamberimiz genel olarak bütün hanımlara karşı ve tabii ki kendi hanımlarına da çok nazik davranır, hiçbir şekilde kalplerini kırmazdı.
Başta Hz. Âişe (radıyAllahu anha) validemiz olmak üzere bütün hanımları, Peygamberimizin evde çok sakin, halim ve mütevazı olduğunu söyleyerek, onu her yönüyle mükemmel bir aile reisi, merhametli bir koca, şefkatli bir baba olarak anlatırlar.
Rivâyetler, Hz. Peygamber’in âilevî sohbetinin iki istikamette oluştuğunu göstermektedir: Birincisi, âile fertlerinin her biri ile şahsen teması ve husûsî sohbeti; ikincisi, âile fertlerinin tamamının birbiriyle temas ve sohbeti.
Allah Resulü, hanımları ile oturur, sohbet eder, hatta bir arkadaş gibi onlarla bazı meselelerin müzakeresini bile yapardı. O (sav) her zaman hanımları ile istişare etmiştir. Hâlbuki Peygamberin, onların düşünce ve fikirlerine kat’iyen ihtiyacı yoktu; çünkü O, vahiy ile desteklenmişti. Ancak O, ümmetine bir şeyler öğretmek istiyordu.
Kadını, kendisine o ana kadar hiçbir toplumda verilmeyen üstün bir konuma oturtacaktı. İlk vahyi aldığı zaman, içinde bulunduğu sıkıntılı durumu hanımı ile istişâre etmiştir.
Hanımlarına faziletlerini söylemesi, sevdiğini ifade etmesi, bineğine alması, aynı kabın suyu ile müştereken yıkanılması, hanımının hayvana binmesinde yardımcı olması ve dizine bastırarak bindirmesi, kendisine yapılan yemek davetine “hanım da olursa” kaydıyla icabet etmesi, bir sıkıntıyla kederlenip ağlayanın gözyaşlarını elleriyle silerek teselli etmesi gibi Resûlullah’ın (sas) pek çok davranışı hanımlarını memnun etmeye yöneliktir.
İlgi ve alâkanın varlığını gösteren bir husus da kişinin, karşısındakinin ihtiyaçlarını fark etmesi ve bu ihtiyacın giderilmesine imkân tanımasıdır. Aynı şekilde insan fıtratında var olan eğlenme ve şakalaşma ihtiyacını bilen Resûlullah (sas) buna da imkân tanımış ve bizzat eşleriyle şakalaşmıştır.
Peygamberimizin yaptığı şakalar, yerli yerinde ve mesaj doluydu. Lüzumsuz ve yersiz değildi. Daha çok gönül alıcı ve sevindirici şakalar yapardı. Çocuklarla, hanımlarıyla, yaşlı ve kimsesiz kişilerle şakalaşması bu türdendi.
Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber aile içinde gayet toleranslı davranır ve latife yapmayı severdi. Hey şeyden önce yüzü gülerdi. Onun sadece hiddetlendiği husus, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gördüğü saygısızlıktı. O böyle bir durumda, Allah’ın emirlerinin yerine getirilmesi ve haram kıldığı bir şeyden vazgeçilmesi için bütün gayretini sarf ederdi.
Ailenin Nafakasını Temin Etmek Erkeğin Görevidir
İslam’da ailenin yeme, içme, giyim, barınma ve sağlık gibi masraflar aile reisi erkeğin üzerine yüklenmiştir. Günlük ihtiyaçlar konusunda Hz. Peygamber’in (sas) gösterdiği hassâsiyet çok büyüktür. Çünkü Allah, Kur’ân-ı Kerim’de “O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.” (Nisâ, 5) Buyurur.
Hanımının giyecek ve yiyeceği kocanın gelirine uygun olarak sağlanmalıdır. Yedirmenin, giydirmenin ve meskenin yanı sıra, koca, hanımı için hayırseverlik ve cömertlik sayılacak harcamalar da yapmalıdır.
Nezaket ve zarafet timsâli Peygamber (sas) şöyle der: “Erkeğin hanımına harcadığı her şey sadakadır”, “Erkek hanımına su bile içirse onun ecri vardır”, “Kıyâmet günü kişinin mîzânına konacak ilk şey, ailesinin nafakası için harcadıklarıdır.”Bu hadislerden yola çıkarak şunu anlıyoruz; her aile reisi Hz. Peygamber gibi ailesine geniş davranmalı, cimrilik etmemelidir.
Aile Eğitimine Büyük Önem Verirdi
Resûlullah’ın aile ocağı aynı zamanda bir mekteptir. Bu mektep, bir meselesi olan kadın-erkek bütün Medinelilere açık idiyse de talebe olarak, öncelikle müminlerin anneleri sayılan Resulullahın eşlerine aitti. Onlar buranın devamlı ve asli talebeleri idiler.
Allah Resûlü’nün mübarek hanesi, kadınlara ait hususların talim edildiği bir medrese durumunda idi. Efendimizin hususî durumları, hep o mahrem daire içinde öğreniliyor ve orada öğrenilenler de daha sonra ümmete naklediliyordu. Aile hayatına ait hükümlerin %90’ı bize, Allah Resûlü’nün pak zevceleri tarafından aktarılmıştır. Bilhassa İslam tarihinin en büyük fıkıh alimlerinden biri olarak sayılabilecek Peygamberimizin eşi Hz. Aişe (r.anha) validemizin ismini anmadan geçmemek gerekir.
Resûlullah’ın (sas) âilesinde, çocukların eğitimi önemli meselelerden biridir. Doğumla birlikte çocuğun kulaklarına ezanın okunması, eğitim işinin ne kadar erken ele alınması gerektiğini sembolize eder. Eğitimin pratik uygulanmasına ise konuşma yaşında ve Kur’an’ı Kerim’den âyetler ezberletilerek başlatılırdı.
İlk öğretilecek şeyin “Lailahe illAllah” olmasını da emreden Hz. Peygamber (sas), akıl ve muhakemeyle ilgili eğitimin temyiz yaşından itibaren sistematize edilmesini irşat buyurur.
Hz. Peygamberimize göre kişinin ailesiyle geçirdigi vakit, boşa harcanmış bir zaman değildir. Peygamber Efendimiz insanlara, bildiğini anlatacağı ilk kişilerin aile fertleri olduğunu öğretmiştir. O, kendisine gelen heyetlere: "Ailenize dönün ve onlara öğrendiklerinizi öğretin." derdi.
Bir hadislerinde, "Erkek ailesinin çobanıdır ve aile efradından sorumludur. Kadın kocasının evinin çobanıdır ve onlardan sorumludur." Buyurduktan sonra; "Hepiniz çobansınız ve güttüklerinizden sorumlusunuz." Diyerek çerçeveyi en geniş şekliyle göstermiştir. Bu, aile içerisinde edep, ahlâk, fazilet ve bilgi açısından eğitime işaret etmektedir.
Bu konuda, kendi çocukları ile daha sonra evlendiği hanımların önceki evliliklerinden olan çocukları arasında bir fark olmamıştır. Onlara da aynı sevgi ve şefkati göstermiş, zaman zaman da gerekli uyarılarla onları eğitmiştir. Bir defasında Hz. Peygamber, Ümmü Seleme’nin önceki eşi Ebu Seleme’den olan oğlu Ömer’in yemek yerken tabağın her tarafından yediğini görünce onu: "Oğul, besmele çek, sağ elinle ye ve hep önünden ye" diyerek uyarmıştır. (Buhârî, Et’ime, 2.)
Medine döneminde kızı Fatıma ile damadı Ali’nin evlerine (r.anhuma), sabah namazına kalktığı zaman, uğrayıp onları namaza kaldırması da, O’nun, çocuklarının evliliklerinden sonra bile eğitimlerine verdiği önemi göstermektedir. (Bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/259.)
Aile Fertlerine İyi Davranır, Şiddet Uygulamazdı
Günümüzde kimi kadınlar şiddetten yakınmaktadır. Şu iyi bilinmelidir ki eğer bir erkek hanımına şiddet uyguluyorsa, bu duruma [FONT=arial, helvetica, sans-serif]Kur’an ve hadis kesinlikle izin vermez.[/FONT] Bunu yapan varsa; bu ya cahilliğinden ya kötü adetten kaynaklanıyor demektir.
Peygamberimizin hayatını incelediğimizde, Sevgili Peygamberimizin eşlerine ve çocuklarına gayet şefkatli ve merhametli davrandığını görüyoruz. Peygamberimizin hayatının hiç bir safhasında eşlerini ve çocuklarını dövmemiştir. Peygamberimizin şu hadisleri onun bu husustaki hassasiyetlerini ortaya koymaktadır.
Hanımına darılma konusunda da Peygamber Efendimizin çok ilginç bir hadisi vardır: "Mümin bir erkek, mümin bir kadına kızıp darılmasın. Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa diğer huyundan hoşlanabilir.”
Peygamberimiz, kadınlara anlayışlı davranmayı tavsiye etmektedir: “Aranızda en hayırlı kimseler, kadınlarına, zevcelerine karşı huyu en iyi olanlarınızdır.” Buyurmuştur.
Ayrıca Peygamber Efendimiz: "Kadınlar hususunda Allah’tan sakınınız. Zira siz onları Allah’tan emanet olarak almışsınızdır."
"Eşlerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, sakın onları dövmeyin ve onları incitecek çirkin sözler söylemeyin." (Ebû Davûd, Nikah 40-41)
"Harcayacağın tüm harcamalardan dolayı, Allah’ın izniyle mükâfat alacaksın. Hatta eşinin ağzına verdiğin bir lokmanın bile karşılığını alacaksın." (Buhârî, İman, 56)
"Sizden biri hem karısını köle gibi döver, hem de utanmadan sarılıp yatar." (Ahmed, IV, 17)
Kısacası, Peygamber Efendimiz Yüce Allah’ın "Eşlerinizle en güzel bir biçimde geçinin" (Nisa, 19) ayetini en güzel bir biçimde uygulamıştır.
Kendi İşlerini Kendi Görürdü
Bir aile içerisinde, bireyler birbirlerine yardımcı olurlar. Örnek bir insan olarak Hz. Peygamber (sas) de ev işlerine yardımcı olmaktan hoşlanırdı. Ev halkı ve arkadaşları onun bütün işlerini yapmaya hazır olduğu hâlde, peygamberimiz bunu istemezdi.
Bir gün birisi, Hz. Ayşe’ye, Peygamberimizin işlerinde neler yaptığını sordu. Hz. Ayşe (r.anha), onun bizzat ev işleriyle meşgul olduğunu söyledi. Peygamberimiz, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, çarşıdan alışveriş yapar, ayakkabılarını ve delik su kaplarını tamir ederdi. Develeri bağlar, onların yemlerini verirdi. Ev işlerine yardım ederdi. Arkadaşlarının da bu konuda kendisini örnek almalarını isterdi.
Eşleri ve Çocukları Arasında Ayırım Yapmazdı
Allah Resûlü’nün kadına verdiği değer, ne o güne kadar ne de o günden sonra, cihanda eşi görülmedik bir seviyede idi. O bir gece kalkıp hanımlarından birinin hatırını sorsa, hemen diğer hanımlarını da dolaşır, onların da hatırını sorardı. Davranış bakımından hiçbirini diğerine tercih eder görünmezdi. Herkes gibi hanımları da, kendilerini Allah Resûlü nezdinde en sevgili sanırdı. Bu da O’nun eşsiz mürüvvetinden kaynaklanıyordu.
Peygamberimizin hayatında, kız erkek evladı arasında adaletsizlik yaptığını göremezsiniz. Peygamberimiz de bir baba olarak, aile bireylerine eşit davranmış, aralarında ayrım yapmamıştır. O, herkese hak ettiği değeri verirdi. Aile içinde kimseyi ayıplamaz, küçük düşürmezdi. Yanlış davranışları bile güzellikle çözerdi.
O dönemde, kız çocukları, erkek çocuklarından ayrı tutulurdu. O, erkek çocukların üstün görülme anlayışını yıkmıştır. Peygamberimiz, aile bireylerinin eğitimine önem vermiştir. Kız erkek demeden tüm çocuklara iyi eğitim vermenin önemi üzerinde durmuştur.
Peygamberimiz (sas), sonradan evlatlık edindiği, Zeyd’i kendi çocuklarından hiç ayrı tutmamıştır. Zeyd’e kendi yediklerinden yedirmiş, giydiğinden giydirmiştir.
Hz. Peygamber, ailede çocuklar arasında ayrım yapmayı kesinlikle uygun görmemiştir. O, şöyle buyurur: “Allah’tan korkun, çocuklarınız arasında adaletli davranın.” Bu konu üzerinde o kadar durmuştur ki, bir defasında şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki Allah, çocuklarınız arasında öpücüklerinizde de eşit davranmanızı sever.”
Anne ve babalar, Peygamberimizin sünnetine uyarak çocuklar arasında sevgide, ilgi göstermede, ihtiyaçlarını gidermede adaletten ayrılmamalıdır.
Rabbimiz! Yuvalarımıza saadet ver, ömrümüze bereket ver, kazancımızı helalinden eyle! Rızana uygun şekilde yaşamayı nasip eyle. Dünya ve ahiret iyiliklerini üzerimizden eksiltme Ya Rabbi! (Âmin)
HASAN ÇALIŞKAN