Gün gelecek karanlık bir dünyada "unutmak" fiili insanların gözlerine sürülecek.
Ömür, insanlar tarafından yaşanır/yaşanacak uzun ya da kısa. Ömür bir aynadır; zamanı yansıtır, zamane insanlarını anlatır.
Bazen iyi bazen de kötü.
Bazen ayna taş gibi sağlamdır, bazen de küçük bir sallantıda kırılır işte.
Hayat sessizliktir, suskunluğu ise insanlar seçer.
Ve insan, insanı bulduğu kadar, günü geldiğinde kaybeder.
Hatırlar mısınız?
Yağmurlu bir geceydi.
Şehre yağmurlar yağıyordu.
Islanmıştı; caddeler, sokaklar ve ben.
İnsanların gidişine gökyüzü ağlıyor sanmıştım.
Gökyüzünü ağlatacak kadar değerli insanlarla beraberim diye sevinmiştim.
İçimden kendimi tebrik etmiştim, hayatımda iyi insanlar seçtiğim için.
Kusura bakmayın kalp hücrelerim, kusura bakmayın duygular topluluğum.
Yağmurlu bir geceydi.
Şehre yağmurlar yağıyordu.
Islanmıştı; caddeler, sokaklar ve ben.
İnsanların gidişine gökyüzü ağlıyor sanmıştım.
Gökyüzünü ağlatacak kadar değerli insanlarla beraberim diye sevinmiştim.
İçimden kendimi tebrik etmiştim, hayatımda iyi insanlar seçtiğim için.
Kusura bakmayın kalp hücrelerim, kusura bakmayın duygular topluluğum.
Aldanmışım!
Aldatmış beni, yağan yağmurlar, ıslanan caddeler, sokaklar ve ben. Kısaca; sadece gökyüzünün beni aldattığını sandım.
Gökyüzüne güvenirliliğimi kaybediyordum, gökyüzü bir şans daha istedi ve sıkı sıkıya tembihledi:
"Ne olursun, beni doğru oku! Beni bir kere de zamanın dilinden oku, anlarsın sana sadık kaldığımı."
Tersinden, besmelesi ile başladım, zamanın dilinden gökyüzünü okumaya.
Gökyüzünü istenilen, tembihlenen tarzda okuyunca, öğrendim ki; gökyüzü vefasızlığa ağlamış o gece.
Sessizlik çökünce insanın kuytusuna, suskunluk aynaya yansımış, o gece.
Aldatmış beni, yağan yağmurlar, ıslanan caddeler, sokaklar ve ben. Kısaca; sadece gökyüzünün beni aldattığını sandım.
Gökyüzüne güvenirliliğimi kaybediyordum, gökyüzü bir şans daha istedi ve sıkı sıkıya tembihledi:
"Ne olursun, beni doğru oku! Beni bir kere de zamanın dilinden oku, anlarsın sana sadık kaldığımı."
Tersinden, besmelesi ile başladım, zamanın dilinden gökyüzünü okumaya.
Gökyüzünü istenilen, tembihlenen tarzda okuyunca, öğrendim ki; gökyüzü vefasızlığa ağlamış o gece.
Sessizlik çökünce insanın kuytusuna, suskunluk aynaya yansımış, o gece.
Kelimelerin yüreğini bilirim.
O yağmurlu gecede ilkin hayat dokunmuştu bana, kelimelerden evvel.
Vefasızlığı; yıllar önce lügatimden kesip atmıştım?
Ve beynimden de silmiştim.
O yüzden vefasızlık nedir bilmezdim.
Unutmuştum.
Ancak; tattığım bir duygunun peşinden, vefasızlığı hatırladım, yeniden öğrendim, bir gece halime ağlanan şehirde.
O yağmurlu gecede ilkin hayat dokunmuştu bana, kelimelerden evvel.
Vefasızlığı; yıllar önce lügatimden kesip atmıştım?
Ve beynimden de silmiştim.
O yüzden vefasızlık nedir bilmezdim.
Unutmuştum.
Ancak; tattığım bir duygunun peşinden, vefasızlığı hatırladım, yeniden öğrendim, bir gece halime ağlanan şehirde.
Kendim için üzülmüyorum, üzülmem de.
Hayatın kıvrımlı yollarında düşe kalka büyüyen biri olarak, insanlığın haline ağlıyorum.
İnanın; gözyaşlarımdan bir damla benim için değil, hepsi sizin için. Bir şeyleri kaybettiniz ya da kaybettik işte!
Neyi değiştirebilirsiniz, her şeyi bitirdikten, kaybettikten sonra. Dilinizden dökülen belkiler, keşkelere gebe.
Söyleyin bana; kim ölür bu gecede, kim doğar.
Dogan da, ölen de bir değil mi?
Ne fark eder.
Gelen de giden de, çiğ süt emmiş insan değil mi?
Hayatın kıvrımlı yollarında düşe kalka büyüyen biri olarak, insanlığın haline ağlıyorum.
İnanın; gözyaşlarımdan bir damla benim için değil, hepsi sizin için. Bir şeyleri kaybettiniz ya da kaybettik işte!
Neyi değiştirebilirsiniz, her şeyi bitirdikten, kaybettikten sonra. Dilinizden dökülen belkiler, keşkelere gebe.
Söyleyin bana; kim ölür bu gecede, kim doğar.
Dogan da, ölen de bir değil mi?
Ne fark eder.
Gelen de giden de, çiğ süt emmiş insan değil mi?
Anlayın artık; damarlarınızdaki buz gibi vefasızlık ruhumu dondurdu o gece.
Hiçbir şey zoruma gitmedi, gitmeyecek de unutulmak kadar. Tanımak; sadece gözünüze çekilen suretimdi.
O gece, ben suretimi kaybettim, siz unuttunuz.
Hiçbir şey zoruma gitmedi, gitmeyecek de unutulmak kadar. Tanımak; sadece gözünüze çekilen suretimdi.
O gece, ben suretimi kaybettim, siz unuttunuz.
İnanın; bu kelimeleri yazan kişi, artık sizi daha iyi tanıyan birisi, sevgili !
Ama unutmayın; hayat, zamansız ve gölgesiz kahramanlarla doludur.
Her ne kadar, ben unutulmaya bırakıldıysam vefasızlığın kollarında, gün gelip bir kere göz göze, yüz yüze geldiğimizde tanınmayabilirsiniz.
Neden diye sormayın, çünkü o malum kelimeyi hatırlamamın, yeniden öğrenmemin sebebi sadece sizsiniz.
Ama unutmayın; hayat, zamansız ve gölgesiz kahramanlarla doludur.
Her ne kadar, ben unutulmaya bırakıldıysam vefasızlığın kollarında, gün gelip bir kere göz göze, yüz yüze geldiğimizde tanınmayabilirsiniz.
Neden diye sormayın, çünkü o malum kelimeyi hatırlamamın, yeniden öğrenmemin sebebi sadece sizsiniz.
Biliyorum; ben de su kadar aziz değilim, ancak ekmeğin kutsallığına da hiç imrenmedim.
Sadece kendim olmaya çalıştım, bütün doğallığımla, bütün içtenliğimle.
Hesabını her ne kadar ağır ödesem de.
Ancak; yine de hiç pişman değilim!
Sadece kendim olmaya çalıştım, bütün doğallığımla, bütün içtenliğimle.
Hesabını her ne kadar ağır ödesem de.
Ancak; yine de hiç pişman değilim!
Hayatta hep insanları sevdim ve değer verdim, unutulmak pahasına.
Siz de ne ilksiniz, ne de son olacaksınız, ömrü bahirimin Brütüs durağında!
Ancak sizin bilmediğiniz bir şeyi biliyorum; bu dünyada her şey insanı sevmekle başlar.
Ve ben bildiğimle yaşamaya devam ediyorum!
Siz de ne ilksiniz, ne de son olacaksınız, ömrü bahirimin Brütüs durağında!
Ancak sizin bilmediğiniz bir şeyi biliyorum; bu dünyada her şey insanı sevmekle başlar.
Ve ben bildiğimle yaşamaya devam ediyorum!
ALINTI