Bilmeden yaparsanız mübah,ama bilerek yaparsanız sünnet sevabı alırsınız...Çünkü,sünnet olduğu hatıra getirilince Peygamber efendimiz, O hatıra gelince de Cenâb-ı Hakk hatıra gelir.Ve kul,her zaman O'nun daimi huzurunda bulunduğunu bilir, Peygamberimizle ve Cenâb-ı Hakk'la olan bağı hiç kesilmez. Farzları da yerine getiriyorsa,günlük yaptığı yemek ,içmek,uyumak,oturmak vs. işleri dahi ibadet hükmüne geçer....
Bedi'üzzaman hazretleri bu meseleyi Lem'alar adlı eserinde harika bir üslûpla ifade etmiş:
(Evet, Sünnet-i Seniyyeye ittibâ, mutlaka gayet kıymettardır. Hususan bid'aların istilâsı zamanında Sünnet-i Seniyyeye ittibâ etmek daha ziyade kıymettardır. Hususan fesâd-ı ümmet zamanında Sünnet-i Seniyyenin küçük bir âdâbına mürâât etmek, ehemmiyetli bir takvâyı ve kuvvetli bir imanı ihsas ediyor. Doğrudan doğruya Sünnete ittibâ etmek, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı hatıragetiriyor. O ihtardan, o hâtıra, bir huzur-u İlâhi hâtırasına ink¨lap eder. Hattâ en küçük bir muamelede, hattâ yemek, içmek ve yatmak âdâbında Sünnet-i Seniyyeyi mürâât ettiği dakikada, o âdi muamele ve o fıtrî amel, sevaplı bir ibadet ve şer'î bir hareket oluyor. Çünkü o âdi hareketiyle Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma ittibâını düşünüyor ve şeriatın bir edebi olduğunu tasavvur eder. Ve şeriat sahibi o olduğu hatırına gelir. Ve ondan, Şâri-i Hakikî olan Cenâb-ı Hakka kalbi müteveccih olur. Bir nevi huzur ve ibadet kazanır.
İşte, bu sırra binaen, Sünnet-i Seniyyeye ittibâı kendine âdet eden, âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevabdar yapabilir.L.)