Kanuni Sultan Süleyman

Münzevi

KF Ailesinden
Özel Üye
kanunisultansuleyman.jpg

"Halk içinde müteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi."

osmanli-armasi_05.jpg


Osmanlı sultanlarının onuncusu

Saltanatı: 1520-1566
Babası: Yavuz Sultan Selim-
Annesi: Hafsa Sultan
Doğumu: 27 Nisan 1495 Vefatı: 7 Eylül 1566

1509'da Kefe sancakbeyliğine gönderilinceye kadar babasının yanında kalmış ve bu müddet içinde iyi bir öğrenim ve eğitim görmüştür. Babası Yavuz Sultan Selim'in 1514 İran ve 1516 Mısır seferleri sırasında Rumeli'nin muhafazası ile görevlendirildi ve Edirne'de oturdu. Babasının vefatı ile de 30 Eylül 1520 tarihinde 26 yaşında iken Osmanlı tahtına çıktı.

Kanuni Sultan Süleyman Belgrad'ın fethi (1521) ile Orta Avrupa’nın şövalyelerin üssü olan Rodos'un zaptı (1522) ile de Akdeniz hakimiyetinin kapılarını devletine açtı. 1526'da yüz bin kişilik ordusuyla ve üç yüz kadar top ile Mohaç Ovası'nda Macar ordusuyla karşılaştı.

Bu durumda sancaklarını açıp ellerini semaya doğru kaldıran sultan;

"Ya Rabbi! Senin kudret ve himayeni diliyor Hazret-i Muhammed'in (s.a.v.) ümmetine yardımını niyaz ediyorum" diye yalvardı.

Tarihin bu en büyük meydan savaşında 100 bin kişilik maiyetiyle 250 bin kişilik Macar ordusunu 8 saat içinde perişan eden Osmanlı ordusu 20 Eylül'de Macaristan'ın başşehri Budin'e girdi.
Bu vakıa MOHAÇ ZAFERİ olarak bilinir.

88kf.jpg


Her bûsesi gül yüzlü bir âfetti ki lâle
Girdik zaferin koynuna kandık o visâle…
…….
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!

İkiyüz kişilik mehter takımı ve diğer teşkîlâtıyla müthiş bir ihtişâm tablosu sergileyen Kânûnî ordusu o kadar disiplinli ve mükemmel idi ki târihçiler bu manzarayı şöyle teşbîh ederler:

“Ordudaki nizâm o derece kusursuzdu ki bir tavuğun yumurtası kırılmaz ve bir horozun şikâyetine rastlanmazdı.”

1529'da Viyana muhasara edildi ise de kuşatma vasıtalarının getirilmemesi ve kış mevsiminin yaklaşması üzerine neticesiz kaldı. 1532'de Alman seferine çıkan KanuniViyana'yı arkada bırakarak Gratz Marburg Gunss ve daha bir çok Alman şehirlerini zaptetti. Yedi ay Avrupa içlerinde dolaştığı halde imparator karşısına çıkmaya cesaret edemeyince geri döndü.

1534'te Safeviler üzerine sefere çıkan Sultan Bağdat ve Basra'yı zaptetti. Bağdat'ta evliya kabirlerini ve Kerbela'da Hazreti Ali ve Hazreti Hüseyin'in makamlarını ziyaret eden KanuniAbdülkadir-i Geylani hazretlerinin kabrine türbe ve yanına imaret yaptırdı. Fetih hareketlerine devam eden Kanuni 1535'teTebriz'i zaptetti. 1537'de İtalya seferine çıkarak Otranto'ya kadar ilerledi.

Karalarda cihan hakimiyetini eline geçiren Kanuni Sultan SüleymanGazavat-ı Hayrettin Paşa vasıtasıyla denizlerde de Osmanlı Devleti'nin gücünü gösteriyordu.

Nitekim bu büyük deniz komutanı haçlı donanmasını 27 Eylül 1538'de Preveze'de imha ederek müstesna bir zaferle Akdeniz'de tam bir Türk hakimiyeti kurdu.

harita_kanuni1.jpg


Türklerin kendisine Kanuni ve Gazi Avrupalıların ise "Muhteşem" dedikleri Süleyman Han babasından devraldığı 6557000 kilometrekarelik Osmanlı toprağını yaptığı fetihlerle 14893000 kilometrekareye ulaştırdı.


Kanuni Süveyş'te kurduğu donanma ile de Kızıldeniz'i ve Arabistan sahillerini emniyet altına aldı ve Avrupalıları Hindistan sahillerinden uzaklaştırmaya başladı.

Bu fetihleri; 1543'te Estergon Nis ve İstolni-Belgrad 1551'de Trablusgarb'ın zaptı ve 1553'te Nahcıvan Seferi takip etti. İhtiyar ve hasta bir halde iken 1566'da yine cihada çıkan bu büyük Türk sultanı Zigetvar kalesinin zaptı sırasında top sesleri arasında 72 yaşında iken vefat etti. Naşı Süleymaniye'deki türbesine defnedildi.


Bulunduğu yüzyıl dünya tarihine Türk asrı olarak geçti. Bu asırda her sahada dahi devlet ve ilim adamları yetişti. Nitekim sadrazamı İbrahim Paşa Lütfi Paşa Sokullu Mehmet Paşa; şeyhülislamı Kemal Paşazade Ebüssuud Efendi şairi Baki Fuzuli; sanatkarı Mimar Sinan; kaptan-ı deryası Gazavat-ı Hayrettin Paşa olan bir devletin padişahı Kanuni olurdu.

Sultan Süleyman Han'ın asıl adından daha fazla bilinip şöhreti olan Kanuni ünvanı önceki Osmanlı kanunnamelerini ve devri icabı lüzumlu hükümleri Kanunname-i Al-i Osman adı altında İslam hukuku esasları dahilinde toplattırıp tanzim ettirmesinden ileri gelmektedir. Kanuni hareket ve sözleri güzel aklı kamil nezaketli irfan sahibi sözleri tatlı alim hakim ve şairlere dost bütün maddi-manevi iyilikleri şahsında toplamış emsalsiz bir padişahtı.

Hiç şüphesiz ki Kânûnî’nin dünyâ sultanlığından daha ihtişamlı olan bu mâneviyât sultanlığıO’nun Allâh’ın has kullarından aldığı feyz ü himmetin bir neticesidir.

Zîrâ selefleri gibi Kânûnî de mürşid-i kâmillere büyük hürmet gösterir ve onların sohbetlerine devam ederdi.

Mısır evliyâsından İbrâhim Gülşenî Hazretleri’ni bir rahatsızlığı dolayısıyla İstanbul’da misâfir etmiş ve kendi tabîblerine tedâvîsini yaptırmıştı.

Pek çok hayrat ve iyilikleri olan Kanuni imar faaliyetleriyle de uğraştı. Memleketin hemen her yerinde camiler mescitler medreseler hamamlar ve çeşmeler inşa ettirdi.
Mimar Sinan'ın yaptığı Süleymaniye Camii de bu devirde Türk azameti devrinin tacını teşkil etmiştir. Koca Mimar Sinan büyük Hakan'a;


S%C3%BCLeymaniye-Camii.jpg


"Padişahım sana öyle bir cami inşa ettim ki kıyamete değin ayakta duracak bir metanete sahiptir." diyerek bu güzel eserini takdim etmiştir.

Kânûnî kul hakkından çok korkar âdil bir halîfe olmağa çok gayret ederdi.

Süleymâniye Câmii ve külliyesi tamamlanınca mîmârından işçisine kadar herkesi topladı.

Cenâb-ı Allâh’a hamdden sonra konuşmasına başladı:
“Ey dîn kardeşlerim bu câmî-i şerîf Allâh’ın izni ile tamamlanmıştır. Hatâ ile ücretini alamayan varsa gelsin ücretini alsın!. Olabilir ki o kimse burada değildir. Bulunanlara ricâm ola; onlara bildireler!. Onlar da gelip bizden haklarını alalar!.”


Günlerden bir gün yaşlıca bir kadın elinde bastonuyla öfkeli bir vaziyette sarayın kapusuna gelir.

Evindeki herşeyin hırsızlar tarafından çalındığını şikayetçi olduğunu ve padişahın huzuruna çıkmak istediğini söyler.

Padişahın huzuruna çıkar ve durumu anlatır.
Zararının karşılanmasını söyler.
Kanuni kadının tavrı ve öfkesi karşısında hiddetlenir.

"Bre kadın.! Nasıl derin bir uykuya dalmışsın ki evindeki herşeyi alıp götürmüşler de uyanmamışsın.!"

Yaşlı kadın aynı tonda cevap verir.
"Padişah.Padişah
Biz seni uyanık bilirdik.!
Ondandır ki evimizde rahat rahat yatar idik.
Tez karşılansın benim zararım"

Kanuni'nin emriyle kadının zararı kendi gelirinden karşılanır


Kırk altı yıllık saltanatının hemen her anını devleti ve milleti için çalışarak geçiren seferden sefere koşarak düşmanlarla cebelleşen bu hükümdar koca bir divan oluşturacak kadar da şiir yazmıştı.


Ve padişah böylesine ünlü bir şair olunca Şeyhü'l İslam'dan soracağı fetvayı da şiirle sorar. Meyve ağaçlarını karıncalar sarmış ve ağaçlara zarar vermeye başlamıştır. Padişah buna bir çare ararken ünlü Şeyhü'l İslam Zenbilli Ali Efendi'nin fikrini almak ister ve şu beyti yazarak gönderir:



"Dırahtı (ağacı) sarmış olsa eğer karınca

Zarar var mıdır karıncayı kırınca?"

Öyle Padişah'ın zamanında böyle Şeyhü'l İslam olur. O'nun cevabı da şiirledir şöyledir.

"Yarın Hakk'ın divanına varınca"

"Süleyman'dan hakkını alır karınca!"

Bir karıncayı bile incitmekten çekinecek kadar mükemmel bir mânevî terbiyeden geçmiş bulunan Kânûnî Sultan Süleymân Han
hem dirâyetli bir kumandan çok zekî teşkilatçı bir devlet adamı ve hem de âlim ve edip bir şahsiyetti.

Osmanlı devletinin sınırları Avrupa içlerine kadar uzandığı Kanuni Sultan Süleyman devrinin fransa'sınında kadın ve erkeğin birbirine sarılarak dans ettikleri haberi Kanuniye ulaşınca Osmanlı hakanının zamanın Fransa kralına bir mektup yazar mektubunda:

tablo14.jpg



"Ben ki; kırk sekiz krallığın hakanı Sultan Süleyman Han'ımSeferimden aldığım habere göre memleketinizde dans namı altında kadın-erkek birbirine sarılmak suretiyle herkesin gözü önünde faydasız işler işlemekte olduğunu işitmişimdir.
İş bu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali muvacehesinde name-i hümayunum yed'inize(elinize) bulaşmasından itibaren derhal son verilmediği taktirdebizzat orduy-u hümayunumla gelip men'e muktedirim "

(Bu vakadan sonra Fransa'da tam 100 sene dans yapılmamıştır.)

kanuni_sultan_sleyman.jpg


Allah Allâh diyelim sancağ-ı şâhî çekelim
Yürüyüp her yanadan şarka sipâhî çekelim
İki yerden kuşanalım yine gayret kuşağını
Bulaşıp toz ile toprağa biz bu râhı çekelim

Bize farz olmuş iken olmamız İslâm’a zahîr
Nice biz oturalım bunca günâhı çekelim?
Umarım rehber ola bize Ebû Bekir u Ömer
Ey Muhibbî yürüyüp şarka sipâhî çekelim…

Kanuni Sultan Süleyman Han."
 
Üst