Günahlara Karşı Ne Yapmalıyız?
Terazi sizce neyi ifade eder?
Haksızlığı önlemeyi değil mi? Şayet terazi olmasa aldığınızın miktarını nasıl bilecek? verdiğinizin ağırlığını nasıl anlayacaksınız?
Demek terazi insanlık tarihiyle de ilgilidir. Çünkü insanlık terazi ile sağlamış adaletini, haksızlığı önlemeyi.
Rabbimiz de kullarının iyilik ve kötülüklerini işte böyle terazi ile tartıp tespit ve tayin edecek. Kimi ne kadar sevap işlemiş, ne kadar da günaha maruz kalmış? İşte buyurun gözünüzün önünde, siz karar verin diyecek.
Bu çok mühim değil mi sizce de. Çünkü sevabı o insanı cennete götürecek, günahı da cehennemi boylatacak?
Öyle ise bunun çok âdil ve titiz şekilde tespiti lazımdır ki bir yanılma ve haksızlık zannı söz konusu olmasın.
Nitekim Kâria Sûresinin âyetlerinde geçen terazi ve tartı olayı da bunu göstermektedir. Kendi ifademizle izah etmeye çalışacak olursak şöyle diyebiliriz:
– Kimin sevabı ağır gelirse o razı olacağı cennet hayatına yönelir. Kimin de günahı ağır gelirse o da razı olmayacağı cehennem hayatına yöneltilir...
Burada tespitinde zaruret olan husus şu olmalıdır: Cennete giden tümüyle günahsız olmayacağı gibi, cehenneme giden de tümüyle sevapsız olmayacaktır. Ancak hangisi çoksa onun hükmü geçerli olacaktır.
Bundan şunu da anlamak mühimdir. Madem hangisinde çokluk varsa onun hükmü geçerli olacak. Öyle ise bazen nefsimize mağlup düşerek bazen de günün şartlarının zorlamasıyla günaha maruz bırakılır da hata işleyecek olursak çıkış yolu kapanmış değildir. İstemeden maruz bırakıldığımız bu günahtan dolayı hemen hizasına koyacağımız sevaplar işlemeli, hayırlar hasenatlar yapmalı, ibadetimizde ve itaatımızda daha da ilerlemeler olmalı, hatta hizmetimize daha da yoğun şekilde eğilmeli, emek vermeliyiz ki, düştüğümüz, yahut da düşürüldüğümüz her günahın hizasına birçok sevaplar koyalım, bir günaha birçok sevaplarla mukabele ederek sevabımızı ağır getirelim.
Hatta denebilir ki, istemeyerek işletilen günahlardan sonra daha da dinî hayata yönel, daha fazla dinî hayatında sebetkâr ol, İslâmî hizmetlerini daha da geliştir, kuvvetlendir, sevabını böylece daha da çoğalt ki kaybettirmek isterken kazandırmış olsunlar seni.
Konumuzu, Hûd Sûresi âyet 114ün müjdesiyle bitirelim:
– Sevaplar günahları giderir!.. Öyle ise hizmet sevabınızı çoğaltın ki maruz kaldığınız günahlarınızı gidersin, etkisiz hale getirmiş olsun. Kaybederken kazanmış olasınız...
/sorularlaislamiyet
Terazi sizce neyi ifade eder?
Haksızlığı önlemeyi değil mi? Şayet terazi olmasa aldığınızın miktarını nasıl bilecek? verdiğinizin ağırlığını nasıl anlayacaksınız?
Demek terazi insanlık tarihiyle de ilgilidir. Çünkü insanlık terazi ile sağlamış adaletini, haksızlığı önlemeyi.
Rabbimiz de kullarının iyilik ve kötülüklerini işte böyle terazi ile tartıp tespit ve tayin edecek. Kimi ne kadar sevap işlemiş, ne kadar da günaha maruz kalmış? İşte buyurun gözünüzün önünde, siz karar verin diyecek.
Bu çok mühim değil mi sizce de. Çünkü sevabı o insanı cennete götürecek, günahı da cehennemi boylatacak?
Öyle ise bunun çok âdil ve titiz şekilde tespiti lazımdır ki bir yanılma ve haksızlık zannı söz konusu olmasın.
Nitekim Kâria Sûresinin âyetlerinde geçen terazi ve tartı olayı da bunu göstermektedir. Kendi ifademizle izah etmeye çalışacak olursak şöyle diyebiliriz:
– Kimin sevabı ağır gelirse o razı olacağı cennet hayatına yönelir. Kimin de günahı ağır gelirse o da razı olmayacağı cehennem hayatına yöneltilir...
Burada tespitinde zaruret olan husus şu olmalıdır: Cennete giden tümüyle günahsız olmayacağı gibi, cehenneme giden de tümüyle sevapsız olmayacaktır. Ancak hangisi çoksa onun hükmü geçerli olacaktır.
Bundan şunu da anlamak mühimdir. Madem hangisinde çokluk varsa onun hükmü geçerli olacak. Öyle ise bazen nefsimize mağlup düşerek bazen de günün şartlarının zorlamasıyla günaha maruz bırakılır da hata işleyecek olursak çıkış yolu kapanmış değildir. İstemeden maruz bırakıldığımız bu günahtan dolayı hemen hizasına koyacağımız sevaplar işlemeli, hayırlar hasenatlar yapmalı, ibadetimizde ve itaatımızda daha da ilerlemeler olmalı, hatta hizmetimize daha da yoğun şekilde eğilmeli, emek vermeliyiz ki, düştüğümüz, yahut da düşürüldüğümüz her günahın hizasına birçok sevaplar koyalım, bir günaha birçok sevaplarla mukabele ederek sevabımızı ağır getirelim.
Hatta denebilir ki, istemeyerek işletilen günahlardan sonra daha da dinî hayata yönel, daha fazla dinî hayatında sebetkâr ol, İslâmî hizmetlerini daha da geliştir, kuvvetlendir, sevabını böylece daha da çoğalt ki kaybettirmek isterken kazandırmış olsunlar seni.
Konumuzu, Hûd Sûresi âyet 114ün müjdesiyle bitirelim:
– Sevaplar günahları giderir!.. Öyle ise hizmet sevabınızı çoğaltın ki maruz kaldığınız günahlarınızı gidersin, etkisiz hale getirmiş olsun. Kaybederken kazanmış olasınız...
/sorularlaislamiyet