Bu Yaşta Din Yaşanır mı

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
"Bu yaşta namaz kılmaya ne gerek var, yaşlanınca kılarsın..."
"Bu yaşta hacca gidilir mi; yaşlandığında gidersin..."
"Önce hayatını doya doya yaşa... Nasılsa yaşlandığında birşey yapamayacaksın; köşene çekilir ibadet edersin..."
"Gençken gününü gün et; yaşlandığında tevbe edersin, hiçbir günahın kalmaz..."
"Ölmeden mezara mı girmek istiyorsun?.."

Çevrenizden bu sözleri sıklıkla duyarsınız. Adeta şeytanın ağzından söylenen bu sözler, toplumda dinin bir "yaşlılar dini" gibi görülmesinden kaynaklanır. Büyük bir kesimde yaygın olan çarpık anlayışa göre dini, yalnızca yaşlılar, belli günlerde mevlût okuyan hocalar, köşesinde oturup tesbih çeken ya da Yasin Suresi’ni okuyan nine ve dedeler yaşar. Gençler öncelikle dünya zevklerinden yararlanmalıdırlar; ileride isterlerse ibadetlerini yapabilirler.

Bu umursuz ve kayıtsız psikolojiye sahip kişilerin inancına göre din, ölüme yaklaştıkları dönemde ya da zorluk ve sıkıntı zamanlarında bir rahatlama vasıtasıdır. Sıkıntılı oldukları dönemlerde, bir beklentileri olduğunda ya da önemli bir olay öncesi- örneğin bir sınav- Allah’a dua eder, evlerinde Kur’an okutturur ya da kendileri belli sureleri okur vicdanlarını rahatlatırlar.

Buradaki sorun din konusundaki bilgilerin Kur’an’dan değil, atadan, dededen, eş dosttan ya da komşudan edinilmesindedir. Kur’an yalnızca yaşlıları değil, iyi ve kötüyü ayırt edebildiği, aklı olgunlaştığı ve şuuru açıldığı yaştan itibaren her insanı muhatap alır. Ve her insan ölene kadar Kur’an’dan sorumludur.

Dinin zor olduğu düşüncesi de insanları dini yaşamaktan alıkoyar. Oysa bu bir yanılgıdır; Allah Kur’an’da dini kolaylaştırdığını haber verir. Kaldı ki dini zorlık çekeceği endişesiyle yaşamaktan kaçınan bir genç üniversite sınavını kazanmak için ne çok zorluklar çeker. Yıllarca bu sınava hazırlanır; uğraş verir.

İbadete yönelme vakti gençliktir. Yaşılıkta acz vardır. Yaşlılık hastalıklar, bedensel zayıflıklar yüzünden birçok ibadetin yerine getirilemediği, hatta sorumlulukların aza ineceği bir dönemdir. Gençlik ise Allah’ın bahşettiği en büyük nimetlerden biridir. İnsanın, fiziksel ve zihinsel açılardan en verimli olduğu bu dönemi, Allah’ı unutarak, O’ndan uzak geçirmesi ne büyük gaflettir. Kur’an ahlakını hem yaşamak hem de yaşatmak için çaba göstermek güçlü ve sağlıklı insanların yapabileceği ibadetlerdir. Yaşlı bir insan bunların ne kadarını yapabilir?

Kur’an, pek çok ayette genç yaşta peygamberlik ve elçilik görevi verdiği kutlu insanların, onlarla birlikte olan iman sahibi gençlerin kıssalarını aktarır ve hepsinden övgüyle söz eder. Genç ve sağlıklıyken Allah’ın çağrısına icabet etmeyenlerin ahirette yaşayacakları durum, "Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler. Gözleri ’korkudan ve dehşetten düşük’, kendilerini de zillet sarıp-kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi. (Kalem Suresi, 42-43) ayetiyle tarif edilir.

Haber Hilal

Fuat Türker

 
Üst