Allah Zahirdir.(Görüntülü ve Sesli - Yazı Takipli)

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Zâhir
Allah Zahirdir.

Ayeti kerimede:
"Ey zâhirdir." (Hadîd: 3).

Aşikâr olan, görünen Allahtır. Tüm yarattıklarında Allahın varlığına apaçık deliler vardır. Allahın onun yarattığı onun eseri olup, hepsi Allahın varlığına delildir. Dilediğini görünür kılan zahir Allahtır. Zatı zatına zahirdir.

Ayeti kerimede: Hiçbir
göz O'na erişemez, ihata ve idrak edemez. Fakat O bütün gözleri ihata eder. O Lâtif'tir, her şeyden haberdardır. Enam: 103).

Yokluk aleminden ol emiriyle ilgili çıkaran, zahir görünür yapan Allahtır.

Ayeti kerimede:
Musa, tayin ettiğimiz vakitte gelip Haham konuştuktan sonra: “Rabbim! Zâtını bana göster, sana bakayım. ”Dedi. Allah: Sen beni aslâ göremezsin. Fakat şu dağa bak! Eğer o yerinde durursa, sen de beni görürsün. Buyurdu. Haham dağa tecelli edince, onu yerle bir etti. Musa da baygın düştü. Ayılınca: “Allah'ım! Seni tenzih ederim, sana tevbe ettim, ben inananların ilkiyim. ”Dedi. Allah: Ey Musa! Seni peygamber göndermem ve seninle konuşmamla, seni insanlar seçtim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol! " buyurdu. Araf: 113, 114).


Dünyada Allah kendi varlığına delil eserlerini göremeyenler ahirette perişan olur. Gayba iman şarttır.

Ayeti kerimede:
Bu Kitap'ta hiçbir şüphe yoktur. O, güçlendirmeler için yol göstericidir. Onlar gayba inanırlar, namazı kılarlar ve verdiğimiz rızıktan infak ederler verdiğimiz. Sana indirilene de, senden önce indirilene de iman ederler. Ahiret gününe de kesinlikle inanırlar. İşte onlar Rablerinin yolunda olanlardır. İşte onlar saâdete erenlerdir. (Bakara: 2, 3, 4, 5).

Allahu Teâlâ'nın çoğunun durumunu bildirmiştir.

Ayeti kerimede:
Onlar kendi içlerinde hiç düşünmediler mi? Allah gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları ancak hak ile ve belirli bir süre için yaratmıştır. Doğrusu insanları, Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedir. ()

İnkar haline getirilen zulüm edenlerdir. Şükür edip inanlar ise yine kendi nefsleri için kurtuluşa ermiştir. Allah alemlerden müstağni ganidir. Kulların kurtuluşa davet eder.

Allah görendir, işitendir, duyandır, bilendir, haberdar olandır. Bunları bilen kulları kalpten iman edip Allah beni görüyor diye günahlardan sakınmalı, Allahın emir ve yasaklarına gönülden teslim olmalıdır. Bunlara tam manasıyla iman edebilen zaten Rabbinden haya eder. Rablerinin zahir oldugunda bilirler.
Ayeti kerimede:
İyi bilin ki onlar Rablerine kavuşmaktan şüphe içindedirler. İyi bil ki O her şeyi çepeçevre kuşatandır. (Fussilet: 54).

Mahşerde Allahu Teala zatını belli eder. Kullarını tek tek hesaba çekecekte odur. Allah hesap görenlerin en hızlısıdır.

Ayeti kerimede:
Sur'a üflenince, kabirlerinden kalkıp Rablerine doğru akın ederler. (Yasin: 51).

Mahşer yeri Rabbinin nuru ile aydınlanır. Kitap konulur. Peygamberler ve şâhitler getirilir. Sonra aralarında hak ve adaletle hükmolunur ve onlar aslâ haksızlığına uğratılmazlar. (Zümer: 69).

Vefat eden onun kişi hakkı anlar. Dünya ise perde ve imtihandır.

Ayeti kerimede:
Size verilen herhangi bir şey, dünya hayatının kısa süreli bir geçimidir. Allah'ın yanında bulunanlar ise, daha hayırlı ve daha devamlıdır. Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine tevekkül edip güvenenler içindir. (Şura: 36).

Allaha inanlar, gayba iman ettikleri için sevinç içindedir. İnkarcılar ise acı bir azap göreceklerinden yüzleri asıktır.

Ayeti kerimede:
Hayır, hayır! Siz çarçabuk geçen dünyayı seviyorsunuz. Ve ahireti bırakıyorsunuz. Nice yüzler vardır ki o gün ışıl ışıl parlar. Rablerine bakarlar. Nice yüzler de vardır ki o gün asıktır. (Kıyame: 20, 21, 22, 23, 24).

Her kul Rabbine hesap verecek. Mükafat ve ceza günüde hükmünü dilediği gibi yürütür. Din günün sahibi Allahtır.

Ayeti kerimede:
İşte o gün sevk Rabbinedir. İşte o tasdik etmemiş, namaz da kılmamıştı. Aksine yalanlamış ve arkasını dönmüştü. Sonra da salına salına aşağıda taraftarlarının yanına gitmişti. Gerektir o belâ sana gerek! Evet! Gerektir o belâ sana gerek! İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor? (Kıyame: 30'dan, 36'a ya kadar).

İnkarcılarına hali kabirdede, mahşerdede, terazidede, sırattada, cehennemdede korku ve azap içindedirler. Kendi elleriyle işlediklerini önlerinde bulurlar. Allah kullarına şefkatli ve merhametli olup zerre zulüm etmez. Hak edene hak verir verir.

Ayeti kerimede:
Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık yapmaz. Zerre kadar iyilik olsa, onu kat arttırır ve kendi katından da büyük mükâfat verir. (Nisa: 40).

Günahları ise misliyle yazardır. Allahın rahmeti ve merhameti sonsuz olup, kulları üzerinde kahredici güce sahiptir.
Allahu Teâlâ cennetlik kullarada cemalini gösterecektir.

Hadisi şeriflerdede:
" Resûlullah aleyhissalatu Vesselam buyurdular ki:" Cennetlikler cennete girince Allah Teala Hazretleri:
"Bir şey daha daha söyleyin, onu da ilaveten vereyim!" buyurur. Cennetlikler:
"Sen bizim yüzlerimizi ak etmedin mi? Sen bizi cennete koymadın mı? Sen bizi cehennemden kurtarmadın mı (daha ne isteyeceğiz?)" Derler. Derken perde açılır. Onlara, yüce Rablerine bakmaktan daha sevimli bir şey olmamıştır. "
Süheyb der ki: " Resûlullah bu sözlerinden sonra şu ayeti tilavet buyurdular. (Öğün): "İyi iş, güzel amel yapanlara daha güzel iyilik bir de ziyade vardır" (Yunus 26). "
Müslim, Kaynak kütübi sitte: 5122).

" Cerir İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: " Resûlullah aleyhissalatu damaram bir dolunay gecesi, aya baktı ve:

"Siz şu ayı aldığınız gibi, Rabbinizi de böyle perdesiz göreceksiniz ve O'nu görmede bir sıkıcılığa düşmeyeceksiniz (herkes rahatça görecek) Artık, güneşin doğma ve batmadan önce hiç bir namaz hususunda boyut galebe çalınmamasına gücünüz yeterse bunu yapın (namazları vaktinde kılın, vaktini geçirmeyin). "

Cerir der ki:" Resûlullah, sonra şu ayeti okudu: "Rabbini güneşin doğmasından ve batmasından önce hamd ile tesbih et" (Ta-ha 13). " Buhari, Mevakitu's-Salat 6, 26, Kaynak kütübi sitte: 5121 ).


Allahın'ın bir yarattığı derinlemesine dahi iman etmek mecburiyetinde kalır. İnkar edenler nefslerinin azgınlığıyla inkarcı olur. Yaratan, yaşatan, donatan, öldüren ve diriltecek olan Yalnız Allahtır. Allahın varlığına delil kıldıklarını dünyada bilemeyip göremeyen kullar, elbette ahirette de Rabbimizin cemalinden mahrum kalır.

Bizlere vücut elbiseleri verip zahir kılan Allahtır. Zatının zahirliğine zatı delilidir.

Batini ilim sahibi bir büyük evliya bu ismi şerifi şöyle tefsir düzenlenen. İlimin zahirinde kalanlar bunu anlamazlar. Mafiretullah ilmidir. `` Anlamasada yinede bilgi olarak ekliyoruz.

Tefsir şudur:
Bütün mevcudat O'nun varlığının eseri ve delilidir. Zerreden kürreye kadar ne ki varsa O'nun "Ol!" emr-i şerifi ile zâhir olmuşlardır, O'nun varlığını ispat ederler.

"Görenedir görene
köre nedir köre ne?"

"O zâhirdir."
(Hadîd: 3)

O ki: "Ben zâhirim." Satın alıyor .

Onun görünen hali O'nun kudretinin eseridir. Canlı ve cansız bütün mevcûdat O'nun dışında ile kâimdir. "Ol!" diyor oluyorlar, "Öl!" dediği zaman her şey yok oluyor.
Görünen şey O'na perdedir.

O Zâhir'dir. Zâhir O amma kimse O'nu görmüyor da perdeyi görüyor. Onu O yaratıyor, her şey O'nunla kâimdir. Sen de O'nunla kâimsin, yarattığı perde de O ' nunla kâimdir. İnsanoğlu bunu bilmiyor.
Olanlar O'nunla var olmuştur. Her yaratılan şey Allah ile kâim olduğu için O'na muhtaçtırlar. Allah ayrı, yaratılanlar ayrı. Çünkü O'na muhtaçtır, O'nunla kâim olduğu için O'na muhtaçtır. Farz-ı muhal ki bir anda nefesini kesse yoksun. Kâinat da böyledir.

Yaratılan her şey bir perdeden, bir maskeden ibarettir. Kâinat perdesini O yarattı. Fakat o perdeyi ve perdenin üstündekilerini öyle güzel yaratmış ki; zerrede de kürrede de kudretini ve âsârını, emsâlsiz iradesini ve gücü göstermiş, hepsine başlı başına bir hâkimiyet vermiş.
Demek ki perde de O'nun, perdenin üstündekiler de O'nun. Hepsi O'nun.

Tefsir sonu.

Dilediğini zahir kılan, zatını ölçmek, azameti, yüceliği ile dünyada yarattıklarına gizleyip bir imtihan kılan, zatını büyüklük perdesiyle örten, her yarattığında varlığına delil koyan, herşeyden daha zahir olan Allah yüceler yücesidir.

Hadisi şerifte:
"Hz. Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor:" Resûlullah aleyhissalatu Vesselam buyurdular ki:

"Gümüşten iki cennet vardır. cennetinde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allah'ın veçhindeki rıdau'l-kibriyadan (büyüklük perdesinden) başka bir şey yoktur. " Buhari, Kaynak kütübi sitte: 5064).
 
Üst