Allah Müteâlîdir.(Görüntülü ve Sesli - Yazı Takipli)

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye

Mütealî
Allah Müteâlîdir.

Ayeti kerimede:
"O görülmeyeni de bilir, görüleni de bilendir. Çok büyüktür, yücedir. " (Ra'd: 9).

Yaratılmışların sıfatlarından münezzeh olan, noksan sıfatlarla muttasıf olmaktan yüce ve âlî olan Müteâlîdir. Bir tek ismi şerifi dahi yaratılanlara benzetilemez. Görmesi, işitmesi, bilmesinin sonu olamayıp hiçbir yarattığına ihtiyacı yoktur. Bir görmesi diğer görmesine engellemez. Bir işitmesi diğer işitmesini engellemez. Bilmesinin sonu yoktur ki bilmediği zerre dahi olamaz. Zaten göklerde yerinde Alemlerin Rabbinin mülküdür. Ondada hükümde, emirde Allahındır. Görmesi için göze, mesafeye, dina, işitmesi için kulağa, havaya, yakınlığa ihtiyacı yoktur. Söylenenide, söylenmeyenide bilir. Akıldaki düşünceler, kalpten geçen gizli sırlar hiçbir şey, hiçbir zerre Allahın ilminden, Allahın hükmü ve emrinden, haberdar olmasından kaçamaz, saklanamaz.

Ayeti kerimede:
Gaybın anahtarları Allah'ın katındadır, bularından başkası bilemez. Karada ve denizde olanı da O bilir. O'nun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez. Yerin karanlıkları içindeki tek bir tane, yaş ve kuru her şey apaçık bir kitapta (Levh-i mahfuz'da) yazılmıştır. (Enam: 59).


Hiçbir yarattığına benzemeyen Rab Allahtır. Eşi, benzeri, ortağı yoktur. Hakiki var Allahtır.
Yaratılmışlar için mümkün görünen her şeyden pek yücedir, yüceliğinin sonu ve sınırı yoktur.

İsteyenler çoğaldıkça ikram ve ihsanı artan, iradesine ve hikmetine göre veren, vermekle hazineleri tükenmeyen yegâne müteâlî O'dur.
Yaratır, yaşatır, öldürür ve diriltir. Bitmeyen sonu yoktur. Gücü ve kudretin sınır getirilemeyendir. Zatı düşünülemeyecek kadar yüce olandır. Ancak isim ve sıfatları hakkında tefekkür edilir. Alemlerden müstağni ganidir. Hazinesinden bir şey eksilmez.

Ayeti kerimede:
Sizin yanınızda olanlar tükenir, Allah katında olanlar ise bâkidir, tükenmez. Sabredenlerin karşılığını, yaptıklarının en güzel vereceğiz. (Nahl: 96).

Cennette bir meyve yendiğinde hemen yenisi tekrar biter. Tatlarının, çeşitliğinin sonu yoktur. Zaten dünya nimetleri dahi sayılamazken cennet nimetlerinin sayılabilmesi düşünülemez. Ancak layıkıyla bilen yine tek katkı Allahtır.

Ayeti kerimede:
Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size vermiştir. Allah'ın nimetlerini birer birer saymaya kalkışsanız, icmâlen bile diyemezsiniz. Şüphesiz ki insan çok zâlim ve çok nankördür. (İbrahim: 34).

Emri oldan ibarettir. Oda hemen oluverir. Yerleri bulunanlar, tüm yarattıkları ona boyun eğmiştir.

Ayeti kerimede:
Şüphesiz ki Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş'ı istivâ etti (Arş üzerinde hükümran oldu). O, geceyi, durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örter. Güneş, ay ve emrine boyun eğmiştir. İyi bilin ki yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Lemlerin Haham olan Allah ne yücedir! (Araf: 54).

Kainatı yaratandır, benzerlerini yaratmaya kadirdir. İlminin, yüceliğinin, büyüklüğünün, azameti ve izzetinin, şanının, sözlerinin sonu yoktur.

Ayeti kerimede:
Eğer yeryüzündeki bütün kalem, denizler de mürekkep olsa ve hatta yedi deniz ilavese, yine de Allah'ın tükenmez. Şüphe yok ki Allah Aziz'dir, hükmünde hikmet araştırması. (Lokman: 27).

Resulüm! Sözlü sözleri seni üzmesin. Çünkü bütün izzet yalnız Allah'ındır. O işitendir, bilendir. (Yunus: 65).

Kulların inkarı, nankörlüğü aslında kendi zararlarına, kendi nefslerini helak etmişlerdir. İnanlarda, inanmayanlarda kendi nefslerinedir. Allah ise tüm kullarını kurtuluşa davet eder. O ona bir övülmeye, şükre layıktır. Hamdler Onadır.
Tüm hayır Allahtandır, tüm kötülükler hep kendi nefsimizdendir. Rabbimiz bizleri yarattı, nice nimetlerle donattı, rızklarını ve rehberini indirdi, iman şerefiyle bizleri şereflendirdi, ona kul olma onuru ve yüceliğini bizlere nasip etti. Alemlerin Rabbine hamd olsun. Allaha kul, nefsimize düşman olmalıyız ki, Allahın emir ve yasaklarına gönülden teslim olabilelim.

Ayeti kerimede:
“Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Rabbimin merhameti olmadıkça nefis olanca şiddetiyle kötülüğü emreder. Şüphesiz ki Rabbim bağışlayandır, merhamet edendir. ” (Yusuf: 53).

Hepimiz hayvandanda aşağı, kafir bir nefs taşıyoruz. Hırs, öfke, kibir, riya, şehvet, haset, yalan gibi kötü söz ve davranışların nefsimizdendir. Ruhumuz ise nefse uymakla aslını unutmuş, nefsin boyasına boyanmıştır. Nefsle mücadele gerçekleştirmek için gereken en önemli iştir. Aksi halde dünyaya dönüş ne için bilmez, dünyaya dalar, ahiret ekimi yapmadanda eli boş ahirete gider. Günahların yüküyle gider. Kendi elleriyle işlediğini ahirette karşısında bulur. Allah nefsimizin şerrinden cümlemizi korusun amin.

Ayeti kerimede:
Rabbinin huzurunda durmaktan korkan ve nefsini hevâ ve hevesten alıkoyan kimseye gelince, Şüphesiz ki cennet onun varacağı yerin tâ olacaktır. (Naziat: 40, 41).

Biz peygamberleri ancakjdeciler ve korkutucular olarak göndeririz. Kim inanır nefsini islah ederse, onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. (Enam: 48).

Onun bir nefse ve onu düzenleyene. Sonra da ona isyanını ve itaatını ilham edene andolsun ki! Nefsini tertemiz yapıp arındıran felâh bulmuş, kurtulmuştur. Onu kirletip örten kisi ise elbette ziyana uğramıştır. (Şems; 7'den 10'a).

Ruh nefse uymayarak dereceler elde eder. Hayatı boyunca nefsle mücadele devam eder. Zaten nefsimiz olmasaydı melekten farkımız olmazdı. Ruh itaatkardır. Ahirete yöneliktir. Nefs isyankar başı boş bir hayvan gibidir. Herkez bu hayvanını nasıl eğiteceğini bulmak, bilmek ve mücadele etmek etmek. Aksi onun helakıdır. Çünkü imtihanlar nefs ve şeytanlara uymayarak kazanılmaktadır.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde:
"Küçük cihaddan büyük cihada döndük."

Buyurarak kâfirle olan cihadı küçük, nefisle olanı büyük saymıştır.
Bir Hadis-i şerif'lerinde de, nefsin bir mümin için ne büyük tehlike haber veriyorlar ve şöyle satın alıyorlar:

"En şiddetli düşmanın iki yanın arasındaki nefsindir."(Beyhakî).
"Hakiki mücahid, nefs-i emmâresi ile savaşan kimsedir." (Tirmizî).

Ayeti kerimede:
Resulüm! Gördün mü o nefis arzusunu ilâh edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın? (Onu şirkten sen mi koruyacaksın?) (Furkan: 43).

İnsanların yerinde ahir zamanda bu haldedir. Nefs insanın imtihanı olup eğitilmeyince insanın helakı. Ona bir nefs ve şeytandan Allahu Teâlâ'ya sığınılmalıdır.
Bilindiği üzere nice günahlar vardır ki hepsi nefsle işlenir. İbadetler, hayırlar, iyilikler ruhla işlenir. Fakat nefs bunlarada karışır kendi yapmış gibi amele riya, kibir koydumu o amellerde yanar. İşte Allahu Tealanın imtihanı bu kadar zordur.
Allah kullarına dener. Bir yanda yüceler yücesi Rabbimiz, yandan doymak bilmez nefsimiz. İster Rabbine kulluk et emir ve yasaklarına uy, ister nefsine kulluk et dünya ile aldan.
Görülmeyen gayba, ahiret gününe inanan ve amel edenlere müjdeler vardır.

Ayeti kerimede:
Resulüm! İman edip sâlih ameller işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlerle müjdele. Kendilerine ne zaman onlardan bir meyve rızık olarak yedirilirse: “Bu bizim daha önce de iken dünyada yediğimiz şeydir. "Derler. Bunları söylediklerinin benzerleri olarak sunulmuştur. Onlar için orada tertemiz eşler vardır. Orada ebedî olarak kalacaklardır. (Bakara: 25).

Akıl ve kalplerden geçmeyen nimetlerle döşenmiştir, hastalık, dert, sıkıntı, zorluk, korku cennette yoktur.

Ayeti kerimede:
Ey mutmaine olan (huzura eren) nefs! Sen O'ndan râzı, O senden râzı olarak. (Fecr: 27, 28).

Ulvî olan ruh, bu karanlık cesetle birleşince yedi perde ile aslî hâlinden perdelenmiştir. Bu perdelerden her birine nefsin dereceleri veya makamları denir.

Tam yedi perdeli hâli “Nefs-i emmâre” dir. Bir perdenin kalkmasıyla “Levvâme” , iki perdenin kalkmasıyla “Mülhime” , üç perdenin kalkmasıyla “Mutmainne” gibi isimler alır. Daha sonra “Râziye” , “Mardiyye” , “Sâfiye” gibi dereceler gelir.

İnsanların nefsi emmare birinci sürürlerini bitirir. Bu nefs isyankardır, ibadet, zikir etmek istemez, Rabbini bilmez, itaat etmez. Şeytandan farkı yoktur. Eline geçtiğinde her türlü kötülüğü, günahı işler. Dünyanın hali bu sebeple böyledir.
Yoksa Allahu Teâlâ hazretlerimiz bize iyi olmayı, adaletli olunmasını, kötü söz ve davranışlardan uzak olmamızı, ana ve babaya itaati, güzel davranmamızı, günahlardan uzak olup, hayırlar sevaplar işlememizi satın alıyor. Sadece zekat emir, fakirlerin doyurmak, infak etme gibi emirleri uygulansa dahi dünya daha güzel hale gelirdi.

Fakat ahir zamanın sonu olup artık düzelme değil, yıkama doğru gidilmektedir.
Herkez zerre işlem hayırişse onu bulacak, zerre şer işlemişse onu bulacaktır.
Allaha yönelmeyi başarabilen kullara, Allah çok bağışlayıcı ve merhamet edicidir. Tevbe istiğfar edip, samimi iman sahibi olmalıyız. Hİdayette ancak Allahtandır.

Müteâlî herşeyden yüce, yoksun, değersiz şeyden pak ve temiz, kusursuz, eksiksiz, tam, mükemmel olandır. Zatına yapılan hamd ve senaların asla sonu yoktur. Yerleri ve göklerde bulunanlar ister istemez onu zikir eder.

Ayeti kerimede:
Göklerde ve yerde bulunanlar da, onların gölgeleri de ister istemez sabah akşam Allah'a secde ederler. (Rad: 15).

Yedi gök ve yer, içinde bulunanlar Allah'ı tesbih ve tenzih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, O'nu hamd ile tesbih etmesin. Fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O halim olandır, çok bağışlayandır. (İsra: 44).

Allah kullarına zerre zulüm edici değildir. Kulları üzerinde kahredici güce sahiptir. Rahmet ve merhametiyle herşeyi kuşatandır. Nankörleri sevmez, dinini emir ve yasaklarını bildirmesine rağmen, iman uygulamayanlar, nefs ve şeytanın tuzaklarına kanmış, dünyaya aldanmıştır.

Ayeti kerimede:
Biz hiç kimseye gücünde teklifte bulunmayız. Katımızda öğreten söyleyen bir kitap (Levh-i mahfuz) vardır ve onlara aslâ haksızlık edilmez. (Mümininun: 62).

Allah yeri ve göğü hak olarak yarattı. Böylece herkes kazancına göre karşılık görür. Onlara haksızlık edilmez. (Casiye: 22).

Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. Allah onlara yaptıklarının karşılığını verir, alınca aslâ haksızlık yapılmaz. (Ahkaf: 19).

Hükmünde ve emirinde galip olan, yüceliği sonsuz olan, azameti, izzeti, şanı herşeyi kuşatmış, alemlerin Rabbi, eksiği bulunmayan, dilediği dilediği ve olan, zamandan ve mekandan münezzeh, kötü isim ve sıfatlardan münezzeh, pak, temiz, kusursuz, hayatların, göklerin ve yerin nuru, göklerin ve yerin yaratıcısı,, göklerin ve yerin yaratıcısı, göklerin ve yerin gaybını bilen, göklerin ve yerin varisi, göklerin ve yerin Haham, gökleri ve yeri örneksiz, ölçülü yaratan, göklerin ve yerin mülkünün sahibi,, herşeyin vekili, herşeye herşeyden yakın Alemlerin haham olan Allah sonsuz Müteâlîdir.
 
Üst