Allah Mânîdir.(Görüntülü ve Sesli - Yazı Takipli)

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye

Mânî
Allah Mânî dir.

Ayeti kerimede:

"Eğer Allah sana bir zarar bir sıkıntı verirse, onu senden kaldıracak O'dur. Eğer sana bir hayır ve iyilik dilerse, lütfuna kimse mâni olamaz. O bunu kullarından dilediğine eriştirir. O çok bağışlayan, çok merhamet edendir." (Yunus: 107) .

Bir şeyin meydana gelmesine müsaade etmeyen, sevdiklerini başkalarının eziyetlerinden koruyan Allahtır.

Allahu Teala hiçbir engeli olmayandır. Hükmünde ve emirde galip olandır. Emir almaz emir verir. Hüküm sarf eder. İhtiyacı olmayıp, çapkın giderendir. Bir şeyi engellemek istediğinde o şey asla gerçekleşemez. Engellediğini engeli kaldıracak, izin verdiğini engelleyecek değildir. Zatından başka Rab, ilah olmayan, Eş, benzeri, dengi, ortağı, yardımcısı olmayandır.

Yeryüzünde ve kalın, ikisi arasında kalana ve dışındakilere zerre kalmayıncaya kadar hüküm eder. Zerreden kürreye herşey Allahu Tealanın mülküdür. Mülkünü ise dilediği gibi yürütür, idare eder. Tüm işler ona döndürülür, işlerin hükmünü, karara bağlanması, sona ermesi veya tamamlanmamasını o taktir eder.

Ayeti kerimede:

Gaybın anahtarları Allah'ın katındadır, bularından başkası bilemez. Karada ve denizde olanı da O bilir. O'nun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez. Yerin karanlıkları içindeki tek bir tane, yaş ve kuru her şey apaçık bir kitapta (Levh-i mahfuz'da) yazılmıştır. (Enam: 59).

Akılların dışında, ilimlerin dışında, düşünce ve duyguların ötesindedir. Bu sebeple kullar ne Allahın adaletini, ne işlerini kavrayamaz.

Hayır görünen şer, şer görünün hayır olabilir. Allah ise ezeli ilmiyle, hiçbir şeyi atlamadan, unutmadan adaletini uygular. İşleri hükme bağlar.

Ayeti kerimede:

Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip, aralarına da karışmalarına engel olan bir perde koyan Allah'tır. (Furkan: 53).

Engellediği ve hükme bağladığı bir iş asla bozulmaz. Güneş, ay, yedi, yer, varsa hepsi hepsi Allaha boyun eğmiştir. Emrini çiğneyecek yoktur. Sadece insana hayır ve şerri seçme ruhsatı verilmiştir. Oda zaten kendi nefsinedir. İster hayrı, ister şerri seçsin Allahın mülkünde bir şey eksilmez veya artmaz. Fakat tüm kullarını azabından korkutur, kendisinden sakındırır, iyi olmamızı emreder, emir ve yasaklarına uyarak bizleri dosdoğru yolunda kurtuluşa davet eder. İman ve hidayette Allahtan olup dilediğini kurtarır. Sapıklıkta kalmak zorunda değildir. Dilerse en kötü görünen kulunu dahi aydınlığı çıkarıp hidayet edebilir. Dilediğini alçaltır, dilediğini yükseltir. Allah azabından emin olunamaz.

Ayeti kerimede:

Bununla beraber şüphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip sâlih amel işleyen, sonra da hak yolunda (ölünceye kadar) sebat eden kimseyi elbette çok bağışlayıcıyım. (Tâ-Hâ: 82).

Allah dilediğini yapandır. Kulun her daim Allaha yönelik olmalı, Allaha sığınmalıdır. Sadece zor değil, iyi zamanlarında ibadet, zikir, dua, şükür etmelidir. Allah kullarını en iyi bilendir.

Ayeti kerimede:

Yoksa yeryüzünü barınmaya elverişli kılan, aralarında ırmaklar akıtan, ona sâbit yerine yerleştiren ve iki deniz arasına bir engel koyan mı? Allah ile beraber başka bir ilâh mı var? Hayır, Hastalar bilmezler. (Neml: 61).

Onun sıfır Yüce Allahın varlığına delidir. Büyükleri nasıl özenle yaratmışsa, en küçükleri dahi detaylı, özenli yaratmıştır. Güç ve kudretinin sınırı yoktur.

Ayeti kerimede:

Resulüm! De ki: “Eğer Allah boyutu bir kötülük dilemişse, sizi O'ndan koruyacak, veya boyutu rahmet etmeyi dilemişse (ona engel olacak) kim vardır? Onlar Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı bulabilirler! (Ahzab: 17).

Öyle bir Rab ki herşeyi görür, duyar, bilir, haberdardır. İlmiyle herşeyi çepeçevre kuşatandır. İzni olmadan yaprak düşmediğine, bir hareket dahi olmadığına göre Allahın vermek istediğini engelleyecek, vermek istemediğini alacak değildir.

Ayeti kerimede:

Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet dendi. (İnsan: 30).

Bizim Allahı sevebilmemiz için Allahın bizi sevmesi gerek. İstet isteyemezsin. Allah tüm kullarına rahmet ve merhamet edici olup, zatın yönelmelerini bekler. Bu sebeple kul Allahla nasıl bir bağ kurmalıdır, yüce gönlünü nasıl kazanmalıdır, nasıl ona güvenip tevekkül etmelidir. Allahı herşeyden daha çok sevmek gerek. Allah kimse vermezken dahi kuluna değer verir, rızkını eksik değerte etmez, tevbe ve istiğfar edildiğinde kabul eder. Çünkü herşeye herşeyden yakındır. Kulunu kulundan daha çok sever. Ateşte yanmasını istemez. Bu sebeple Allahın sevgisi kazanmak için, Allaha sevgimizi göstermeliyiz. Emir ve yasaklarını gönülden teslimiyetle, ihlasla yapmalıyız. İbadetlerde sabır etmeliyiz gün gelir Allahda bize yönelir.

ŞEYH MUHAMMED ES'AD ERBİLÎ (Kuddise Sırruh) şöyle demiştir:

"

“Kulum bana nafilelerle yaklaşır. O kadar ki, ben onu severim ve ben onu sevince işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. ”Satın alıyor. Çünkü farzların edası ile mükellef olan beden olduğu gibi, nafilelerle memur olan da ruhaniyettir. "

"

Satın alınmıştır.

Tevbe kapısı açıkken bizi bizden çok seven Allaha yönelmeliyiz.

Elbette kafir, müşrik, münafık olarak can verenlere elem verici azap vardır.

Ayeti kerimede:

"Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara aslâ zulmetmem." (Kaf: 29).

Herkes eliyle ne kazanmışsa onu bulacak. Tüm iyilikler Allahtan, tüm kötülüklerden kendi nefsimizdendir. Haddi aşmamak, nankörlerden olmamak, gönül bağı ile hakka yaklaşmak lazımdır.

Ayeti kerimede:

Resulüm! Sakın itaat (ve iltifat) etme, alabildiğine yemin eden aşağılığa. Daima kusur arayıp kınayana, söz götürüp getirene. İyiliği engelleyen, haddi aşan günahkâra. Kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra soysuzlukla sıkılmış kimselerden hiçbirine. Çok mal ve oğulları var diye. ( Kalem: 10'dan, 14'e kadar).



Kibirlenen hiç kimseyi Allah sevmez. Tevbe ve istiğfar etmezsede azaba uğratır. Çünkü insan acizdir, günahkardır, zayıftır neyi var ki kibirlenecek. Zaten üzerinde ne varsa Allahu Teala vermiştir. Övünmeye, hamde, şükre layık olan yalnız Allahtır. Sonsuz hamdler onadır.

Ayeti kerimelerde:

Başınıza gelen hangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. O yine de çoğunu affeder. (Şura: 30).

Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta yazılmış olmasın. Şüphesiz ki bu Allah'a göre kolay. (Hadid: 22).

Allah'ın izni olmayınca hiçbir musibet isabet etmez. Kim de Allah'a inanırsa ona hidayet eder, gönlünü doğruya yöneltir. Allah her şeyi bilendir. (Teğabun: 11).

Allahu Teala zatına kul, habibine ümmet eylesin. Tüm kötülükleri lütfu ve rahmetiyle engelleyen, kullarının nice günahlarına mani olan, iyiliklerinde yardım eden, Nice zararlı şeylere savan, yok eden, kullarını koruyup zararların isabet etmesine olan, güzel kötülüklere mani olan, zalimliklerin zalimliğinin nicelerine mani olan Allahtır.

Eceli gelmeden bir kul ölemez. Vakti ve zamanı gelmelidir. Vaktinden önce hiçbir iş gerçekleşemez. Tüm düzenin bozulmasına mani olup Devaman Allahtır. Kainatı düzene sokan, emrinde hareket ettiren, dilediğini isabet ettirip, dilediğine mani olandır.

Allah sonsuz manidir. Engelleyebileceklerinin sınırı yoktur. Emri oldan ibarettir oda hemen oluverir.

İnsanın arzu ve istekleri bazı sebeplere, sebepler de Allah-u Teâlâ'nın hükmüne bağlıdır. Dilerse bir sebep halkeder bir dileği yerine getirir, o iş bir ve oluverir. Dileklere de müsaade etmez, işe mâni olur, isteyenin sebepler hükümsüz kalır. O işin ya zamanı gelmemiştir, yahud da o iş mukadder değildir.
 
Üst