99 Esma 99 Özür - 2

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
‘’Kavi’’
Ben ve Seney Rabbimyeterince kalabalığız.
Tenha yerlerde gıybetlere direnecek kuvvet ver bana.

‘’Metin’’
Dağlar Sana boyun eğmişkenben küçücük dilimi Senin emrine veremedim.
Taşlar katılığından Senin hatırına vazgeçtiği haldeben kalbimi yumuşatamadım;kem sözler döküldü dilimden.
Ateş yakıcılığını Senin için terk ettiği haldeben nefesimle gıybet ateşini üfledim.
Bağışla beni ey Rabbim.

‘’Veli’’
Sensin benim asıl dostumbiricik Velimuğruna bir şeyler terk edilmeye en layık Sensin.
Senin için terk ettiğim gıybetleri terk ettiğime beni sevindir.
Senin hatırına gıybetleri terk ettikçe beni daha çok sevdireceğine eminim.

‘’Hamid’’
Konuşmalarımın hepsini beni konuşur eylediğin için teşekküre ayırsam az gelir.
Nefeslerimin cümlesini bana nefes verdiğin için şükretmeye ayırsam yeridir.
Kalbimi her an Sana minnettarlığımla meşgul etsemyine yetersizdir.
Gıybete ayıracak kelamımçekiştirmeye harcayacak nefesimzanla ve tecessüsle meşgul edecek bir kalbim olmamalıydı.Bağışla beni ey Rabbim.

‘’Muhsi’’
Sen ki niyetlerimi bile hesaba katıyoryapıp ettiğimi kayda geçiriyorsun.Kardeşimi incitmemek için niyetlendiğim susmalardagıybetleri duymamak için kaçtığım sessizliklerde bana muhabbetini ihsan eyle.

‘’Muktedir’’
Kalbimi zanlardan kolladilimi ve kulağımı boş sözlere yorma ey Kadir.Ayıpları araştırmadakusurlar için casusluk etmede felç eyle gönlümü ey Rabbim.Gıybettearkadan çekiştirmede beni dilsiz eyle ey Muktedir.Söz taşıyacak mecal bırakma sesimdegıybet dinleyecek heves bırakma kalbimde ey Rabbim.Kardeşlerimin hatalarını yüzlerine söyleyecek cesaretle donat beni ey Muktedir.

‘’Mukaddim’’
Gıybetlerime konu olan kusurlarzanlarımı besleyen hatalar benim gıybetimden önce olup bitti.Benden önce Sen gördün o kusurlarıbenden önce bildin o hataları.Olup bitmesini takdir etmendeki hayrı görmek için beklemek yerineacele edip konuştumsonunu beklemeden ayıpladım.Hiç aklıma gelmedikardeşimin pişmanlığını benim dedikodumun öncesinde takdir edebileceğin.Hiç düşünemedim kardeşimin istiğfarını ve tövbesini benim onun gıybetini etmemden önceye koyabileceğin.Onun benden önce terk edip sevap aldığı kötülükler yüzündenşimdi ben günah kazanıyorum.Ne büyük hüsrandayım ben!Kendi hevesimi ve hırsımı Senin takdirinin önüne geçirdim.Önce Senin duyduğunu unuttuğum kusurlarıben Sana rağmen duyurmaya kalktım.Önce Senin bağışladığın kötülükleriben Sana rağmen ona buna anlatarak çoğaltmaya kalktım.Affet beni ey Mukaddim.Senin işitir olduğuna beni emin eyleyen imanıkonuşmalarımın öncesine yerleştir.Senin beni gördüğünü gördüğüm ihsan sırrınıkendimi bilmezliklerin önüne geçir ey Mukaddim.

‘’Muahhir’’
Sen günahkar kulların için gazabını tehir ederkenben onları hemen dilimle cezalandırmayı tercih ettim.
Sen kötülük sahiplerinin ecelini pişmanlıklardan sonraya ertelediğin haldeben onları hiç pişman olmayacaklarmış gibi kötülükleriyle ömür boyu etiketledim.
Ben de bilip bilmeden ettiğim gıybetlerim için pişmanımaffedilmeden önce alma canımı ey Muahhir.Ben de gıybetini ettiğim kardeşlerimin günahını yüklendimonların bana haklarını helal etmelerinden sonraya bırak hesabımı ey Muahhir.

‘’Evvel’’
Benden evvel olan bitenler yüzündenben sonradan günah sahibi oldumkaybettim.Evvelce olup bitmesine izin verdiğin işleri beğenmediğimi söyledimböylece kendimi de sözlerimi de beğenilmez yaptım.Benim ağzımı açmamdan önce takdir ettiklerine razı olsaydımgıybet etmeye dilim varmazdı.Senden razı olamamışım meğeraffet beni ey Evvel.

‘’Ahir’’
Ahir Sensinkötülüklerin ardındaonları terk edenler için iyilikler saklarsın.Ahir Sensingünah ve isyanların sonrasınasahiplerine hayırlar kazandıran pişmanlıklarağlamalartazarrularniyazlarmahcubi yetler koyarsın.Ahirine sevaplar takdir ettiğin kötülükleri en başından kötü bildimhep öylece terk edilmeden kalacak gibi kardeşim üzerinde dondurdum.
Sonuna pişmanlıklar ve tövbeler koyduğun günahları ve kusurlarıhiç pişman olunmaz zannettimhiç geri dönülmez bildimhiç affedilmez diye etiketledimkardeşime yakıştırdım.
Ben bilemedim;gıybet ettim.Kardeşlerimi hep kötülüğe mahkum gördüm.Ben fark edemedimgıybet ettim.Kardeşlerimi günahta ısrarcı sandım.Affet beni ey Ahir.

‘’Zahir’’
Kardeşimin üzerinde gördüğüm ayıp ve kusurlarıkendime sakladığım ayıplarımdankendimden bile gizlediğim kusurlarımdan daha büyük gördüm.Kendime ettiğim iyiliği ona çok gördüm.Saklamadım ayıplarınıörtmedim kusurlarını.Kusurlarını açık ettimayıplarını gün yüzüne çıkardım.Kendi içimi onun dışından daha kirli bilip susmalıydım oysa…Susmadım.Nefesime doladığım zehirlesesime yüklediğim gıybetle kendi içimi daha da kirlettim.Üstelik dış görünüşümü temizlemek adına yaptım bu ayıbı.Dışımı da kirletti gıybetim.Ağzımdan taşanlar yüzüme bulaştıçamurlandı suretim.Affet beni Rabbim!




‘’Adl’’
Şerefli olarak yarattığın kulununyokluğunda haksız yere hırpalanmasınainsafsızca aşağılanmasına hiç razı olur musun Seney Adl?
Kendini hiç savunamayan kulunun gıyabında yargılanmadan mahkum edilmesinden hoşnut olur musun hiç ey Adl?
Kulunun iyilikleri de varkensevapları da çokkensırf bir hatasıylabütünüyle hatadan ibaret sayılmasının hesabını sormaz mısın hiç ey Adl?
Pişman olması için mühlet verdiğin kulununhiç pişman olmayacakmış gibi sırf günahlarıyla anılmasıgünahını terk ettikten sonra bile terk ettiği günahıyla hatırlanması gazabını uyandırmaz mı hiç ey Adl?
Haksız yere hırpaladığıminsafsızca aşağıladığımyargısız infaz ettiğimiyiliklerini yok saydığımkötülüklerinden hiç vazgeçmeyecek sandığımpişmanlığına fırsat vermediğimgünahını terk etmesinden ümit kestiğim bütün kardeşlerimin cümle haklarını bana helal eder misin ey Rabbim?
Kalbimle cinayet işledim;kötü zan besledim.Aklımla zorbalık yaptım;ayıp ve kusur aradım.Sivri dilimle yaralar açtım;gıybetler ettim.Beni affeder misin?

‘’Latif’’
Lutfedip deetten kemikten bin tebessüm eylediğin insan yüzünüben gıybetimle karalamaya kalktım.
Lutfedip de cesedime bin gül gibi üflediğin hayatı ben ölü sözler için harcadımdiriltici nefeslerimi kokuşmuş laflara adadım.
Senin varlığını her yerdeher demdeher köşedeher kuytudaher sözdeher gözde hissedecek bir letafet verir misin banaey Latif?

‘’Habir’’
Başkalarından gizlim saklım olabilirdi belki;Senden gizli saklım olmazdı ki…Sen yaptığımdan haberdar ikenyaptığımdan haberdar olduğunu da bana haber vermiş ikenben sanki haberin olmayacakmış gibi arkadan konuşmayı iş edindim.
Başkaları habersiz olabilirdi söylediklerimden belki;Senden habersiz ne söylemiş olabilirim ki…Senin huzurundaSenin işittiğin yerdeSen bildiğin haldeSenin gördüğün yerdeSenin mülkündeSenin verdiğin nefeslerleben uğursuz fısıltılara daldımsinsi sözlere bile bile aldandım.
Bildiğini gerçekten bilseydim eğerbunca yanılgının karanlığınabunca sapmanın uçurumlarına düşer miydim hiç?
Yaptığımdan haberli olduğunu bilerek yaşama inceliği ver bana ey Habir…

‘’Halim’’
Sen kullarının hatalarını yumuşaklıkla giderirkenben kabalık ettim.Gıybetimlekullarının hatalarını yaydım.
Sen yarattıklarının kötülüklerini sabırla karşılayıp hemen ceza vermezkenben hemen ceza kestim.Gıybetini edip kötülüklerini hiç silinmeyecek şekilde zihinlere kazıdım.
Sen kullarına isyanlarına rağmen hayat ve rızık bağışlarkenben hemen gazaplandımyok saydımküçümsedimötekileştirdim.Gıybetimle isyanlarını açık ederek damgaladımetiketledim onları.

‘’Azim’’
Azametini unuttum;başkasından korktum.Kullarından korkmak yerine Senden korksaydımhiç gıybet edemezdim.
Büyüklüğünü hesaba katmadım;başkasından çekindim.Yarattıklarından çekinmek yerine Senden çekinmiş olsaydımkardeşlerimi çekiştirmezarkalarından verip veriştirmezdim.
Azametin karşısında susanlardan eyle beni.
Büyüklüğünü bilerek dilini çirkin sözlerden çekenlerden eyle beni.

‘’Gafur’’
Sen kullarıma aşina olduğun haldebaşkalarına açık edip mahcup etmedin beni.
Ama ben kardeşlerimin kusurlarını açık ettimmahcup ettim onları.
Sen cürümlerimi pekala bildiğin haldepişman olmamı bekledinvazgeçmem için süre verdin bana.
Ama ben kardeşlerime pişmanlık fırsatı tanımadımyanlışlıklarından vazgeçmelerini beklemedim.Vazgeçebileceklerini düşünmedenbelki de çoktan vazgeçtikleri cürümleri yüzünden cezalar kestim.
Sen kullarının kötülüklerinin hepsini bildiğin haldekötülükleri terk eder etmezterk ettikleri kötülüklerin miktarınca iyiliklersevaplar yazdın.
Ama ben Senin iyiliğe çevirdiğin kötülükleri yazmaya devam ettim.Zavallı ben!Asıl failineterk ettiği için sevaplar kazandıran kötülüklerisırf dilime doladığım için günah kazanmayı sürdürdüm.Yapanına sevap kazandıran eylemlerben yapmadığım haldebana günahlar kazandırdı.
Gıybetlerimle çıkarılmaz etiketler yapıştırdım yakalarına.
Sözlerimle silinmez damgalar vurdum yüzlerine.


‘’Şekur’’
Bu ıssız dünyadaşu kısa ömürdevefasız ve umursamaz insanlar arasındayanıma kardeşlerimi verdiğin için Sana minnet duymam gerekirdi.Ben ise hoş görülebilecek küçük hatalarıpişman olabilecekleri kusurları yüzünden kardeşlerimin varlığından şikayetçi oldum.
Gıybetlerimle nankörlük ettim.
İman nimetiyle inananları kardeşim eylediğin içindilimidudağımınefesimisesimi Sana şükür için kullanmam gerekirdi.Ama ben kardeşlerimin Kabe gibi kutlu imanları dururkendağlar gibi teslimiyetleri ortadaykençakıl taşları gibi önemsiz ve ufak tefek kusurlarını sayıp dökmekle meşgul oldum.
Gıybetlerim yüzünden kadir kıymet bilmezlerden oldum.
Sırf konuşabilir olduğu için bir ömrü şükürle geçirmesi gereken bu nankör kulunun diline sadece hayırsadece iyilik dokunsun ey Rabbim.

‘’Aliyy’’
Kerem edip hatırı sayılır eylediğin bu kulunkendini çirkin işlerin öznesi eyledi.
Beni bu çirkinliğin çamurundan çekip al ey Aliyy.
Tenezzül edip yüksek makamlara getirdiğin bu kulunkendini iğrenç sözlerin sahibi eyledi.
Beni bu tiksindirici halden çıkar aley Aliyy.

‘’Kebir’’
Büyük Sensin.Ama ben gıybetimle başkalarını küçümserken büyüklenmeye kalkmışım.Bir acizin yüzüne karşı konuşamayacak kadar küçültmüşüm kendimi.
Kibriya Senin hakkındır.Ama ben gıybetimle başkalarını aşağılarken tekebbüre kalkışmışım.Bir çaresizin duymayışını fırsat bilecek kadarbir yaratılmışın bilmeyişini kollayacak kadar korkakmışım meğer.


‘’Hafiz’’
Tohumun kalbine ağaçlar yazan Sensin.Senin işittiğini bilerek sustuğum anların kalbine ebedi sohbet neşeleri yaz.
Kalbimi boş sevdalardan kollayan Sensin.Senin hatırına terk ettiğim sözlerin tenhasına sonsuz muhabbet çiçeklerinin tohumlarını sakla.
Aklımı hiçlik korkularından koruyan Sensin.Dilime değen her hecede beni işittiğinialıp verdiğim her nefeste yanımda olduğunu hissedecek bayramlar lutfeyle bana…

‘’Mukit’’
Zayıf ve acizleri kollayan Sensin.Gıyabında kendini savunamayacak kadar zayıfelini kaldıramayacak kadar aciz olan kardeşimizin hakkını dillerimizin tecavüzlerinden koru.Konuşturma bizi ey Mukit.
Yetim ve öksüzleri görüp gözetirsin.Sesimizi duymadığı ortamlardaeksiği ve kusuruylakolu kanadı kırık bir yetim ve öksüz gibi savunmasız kalan kardeşimizin onurunu sözlerimizin saldırılarından Sen koru.Sustur bizi ey Rabbim.Her muhtaca kut ve gıda yetiştirirsin.Sohbetlerimize Seni anmanın ulvi tadını yetiştirSenin adına konuşmanın sonsuz lezzetlerini değdir ki’’ölü kardeş eti’’ni dişlemekten hep birlikte iğrenebilelim.

‘’Hasib’’
Gıybet ettim;hesaplarımı kardeşimin duymamasına göre yaptım.Senin her an her yerde işittiğini hesaba katmadım.Pişmanım.Gıybetlerimi hesabımdan düşer misin ey Rabbim!
Kardeşlerimi arkalarından çekiştirdim;hesapta iyilikleri için yaptım bunu.Yüzlerine karşı söylememekle aslında onlara kötülük ettiğimi yeni hesap ettim.Özür dilerim.Bundan böyle hesabımı iyilik üzerine yapacağım.Söz veriyorum ey Rabbim.

‘’Celil’’
Kalbimin katılığıkardeşimi hiç savunmasızken hırpalamama izin verdi.
Haşyetinle katılıklarımı parala ey Celil.
Celalin karşısında zilletimi ve küçüklüğümü bilmem gerekirkenkardeşlerimin kusurlarını sayarak yücelttim kendimikardeşlerimi küçük düşürerek büyük gördüm kendimi.
Benlik dağlarımın taşlarını celalinle yumuşat ey Celil.

‘’Kerim’’
Kerem eyledinkonuşur eyledin beni.Konuşmaya değer kardeşler bahşettin.
Konuşmalarımda kardeşime kerem eyleyemedim.Yokluğunda da kerim bilmeliydim kardeşimisözlerimle onuruna zedelememeydim.
Kerem eyledin bana;her şeyin sustuğukimsenin beni konuşmaya değer bulmadığı o dipsiz suskunluktan çekip aldın.Sözleriyle teselli bulduğumsohbetleriyle sevindiğim dostlar ikram ettin.
Dostlarımın işitmediği yerde de onların hatırına susmalıydım.Onların olmadığı yerde onları kötü ananlarıonlara izzeti ikramda bulunmak adına susturmalıydım.
Bana ettiğin keremin kıymetini bilemedim;ele ayağa düşürdüm.
Kereminle ‘’kerim’’ve izzetli kıldığın insanların dokunulmazlığını ihlal ettim.
Pişmanım.

‘’Rakib’’
Senin hep yanımda olduğunu nasıl da unutmuşum…Hep Senin nazarında yaşadığıma nasıl da kör olmuşum…Her sözümü her yerde işittiğine nasıl da sağır olmuşum…
Sen ki söylediklerimi kendi hafızamda kaydediyorsunböylece kendimi kendime tanık ve gözetleyici kılıyorsun.
Kardeşlerimin arkasından söylediklerimiyüzleri olunca suskunluğumla yalanladım.Kendi kendime yalan konuşmaktan utandır beni ey Rakib.
Kardeşlerim hakkında beslediğim zanlarısıra yüzlerine söylemeye gelince güya’’unuttum’’.Kendi yüzüme karşı da ikiyüzlü olmaktan utandır beni ey Rakib.

‘’Mucib’’
Sözün olduğu her yerde Senin işitmen vardır.
Kelamın değdiği her dilin yanında hazırsın.
Kem sözlerin öznesi eyleme beni ya Mucib.
Dilimi ateşe değdirme ey Rabbim.

‘’Vasi’’
Her ses Senin kuşatman altındadır.Senden kaçırdığım seslerim oldu sandım.Aldandım.Hoşnut olduğun sesleri dola nefesime.
Her hece Senin mülkünde dillenir.Senin mülkünün haricinde konuştuğumu sandım.
Yanıldım.Her hecemi hoşnutluğuma yanaşan adımlar eyle.

‘’Hakim’’
Dilimi faydasız işlerde kullandım.Hikmetine aykırı davrandım.Kelimelerin kalbine anlam koyan hikmetine hürmetengıybeti dilime uzak edeceğime söz veriyorum.
Her an diri kıldığın dudağıma sürekli ölü sözler değdirdim.Ölüden diri çıkaran hikmetini anlayamadım.Cesedime üflediğin ruh hatırınaaklıma ölü ve öldürücü sözler geldiğindedilimi dudağıma değdirmeyeceğime söz veriyorum.
Nefesimi anlamsız konuşmalarda tükettim.Hikmetini yok saydım.Hiçbir nefesi boşa verdirip aldırmayan hikmetine hürmetennefesimi diriltici sözler için harcayacağıma söz veriyorum.

‘’Hayy’’
Gıyabında ölü saydığım kardeşimin hatırını hep diri tut kalbimde.
İşitmediği yerde bir ceset gibi çiğnediğim kardeşimin izzetini diri tut sözlerimde.
Hayata çağıranhayatı çağıran sözler dola nefeslerime…

‘’Kayyum’’
Olmadığı yerdeduymadığı odalardagörmediği kapı arkalarındadilsiz ve elsizsessiz ve savunmasız sandığım kardeşimin her daim yanında olduğunu unuttum.Onun yanında her an Sen varsanher yerde onun yerine duyarsınonun adına görürsünonun hatırını bilirsin.
Senin her an yokluktan çıkarıp verdiğin bu nefeslerihiç işe yaramayankısır ve doğurmayanmeyvesiz ve diri olmayan sözlere harcadığım için pişmanım ya Kayyum…

‘’Vacid’’
İntikam hırsıyla dolduğumdanefretimi arkadan konuşmakla bastırmaya kalktığımdabeni bensiz bırak.
Kimselerin duymamasınıkarşı çıkmamasını fırsat bildiğimdebeni Sensiz bırakma.

‘’Macid’’
İzzetimi de itibarımı da bana Sen verdin.Susup izzetimle kalabilirdim;aziz bildiğim kardeşimi arakadan çekiştirerek kardeşimi de kendimi de küçük düşürdüm.
Senin yüceliğinin her boşluğu doldurduğuna inanmış olmalıydım.Sen yokmuşsun gibikonuştuklarından hesaba çekilmeyecek önemsiz biriymişim gibi boş sözler söyledim.Affeder misin yüceliğinle beni ey Macid?

‘’Mübdi’’
Sen varlığımı hiç yoktan çıkardığın haldeben varlığımı yok yere harcadım.
Sen sözlerimi anlamsız hecelerden ve suskun harflerden inşa ettiğin haldeben sözlerimi anlamsızca ve faydasızca sarf ettim.

‘’Muid’’
Söz ağızdan çıktı mıiadesi olmaz;geri alınmaz.Sen mağfiretinle unuttur gıybet sözlerimibana suskunluğumu iade eyle ey Muid.
Ayıplar bir kere yağmalandı mıgünahlar açığa çıktı mıgeri dönüşü olmazhatıralardan silinmez.Sen yağmaladığım ayıplarıulu orta açıkladığım günahları kardeşlerimin defterinden silbana pişmanlığımı geri ver ey Muid.

‘’Muhyi’’
Ölüden diriyi çıkaran sensin.Diri kıldığın bu dudağımdan ölü sözler çıkardım.
Toz olmuş kemiklere yeniden ten bahşeden Sensin.Her dem taze tuttuğun nefeslerimi bayağı sözler için harcadım.
Kardeşimin ölü etini seve seve dişlediğimi bilmiyordumölü gibi olduğu yerlerde de kardeşimi diri bileydim kigıybetini etmeyeydim.
Dudağıma kardeşimi ölü yerine koyan gıybetler yerinekardeşimi ihya edecek diri sözler nasip eyle ey Muhyi


Senai Demirci'nin Sözyangını kitabından
 
Üst