Vesvese insana terakki etmek ve teyakkuzda kalmak için musallat edilmiştir. Yani insan, vesvese ettiği şeyi araştırıp talim ederse, insan için bu ilmen bir terakkidir.
Düşmanı olmayan bir ülkenin nasıl savunma ve askeri gücü zayıflayıp atalete düşüyor ise, aynı şekilde düşman ve mücadele edeceği bir şey olmayan insan da fıtraten yeknesak ve atıl bir vaziyette kalıyor. Halbuki dünya bir imtihan ve terakki yeridir. Terakki ve imtihan içinde de mücadele ve mücahede etmek gerekir. Mücadele ve mücahede içinde düşman ve rakip gerekir. İşte vesvese insana terakki için musallat edilmiş bir düşmandır.
Bu vesvese düşmanına karşı en güzel silahilimdir.Yani vesvese ettiğin şeyin iç yüzünü bilmek ve o konuya etraflıca vakıf olmak vesvesenin halli için kafidir. Bu yüzden korkmadan, telaş etmeden vesvese gelen noktaları talim ve tedkiki yoluna gidilmelidir.Vesvese ilmin müşevvikidir.
Vesvese bir hüküm ya da tasdik olmadığı için insanı mesul etmez. Tek zararı, mesul oldum zannına düşüp ümitsizliğe kapı açmaktır. Vesvesenin kalpten gelmediğinin ve hükümsüz olduğunun en büyük şahidi; kalbin müteessir olmasıdır. İnsan kabul edip tasdik ettiği bir şeyden dolayı üzülmez. Demek bir insan şeytandan gelen vesveseden üzülüp sıkılıyor ise, bu onun kalbinden gelmediğinin en büyük delilidir.
Şeytan insanları taciz edip aldatmak için, önce vesveseyi kalbe atar, eğer kalp o akla ve hayale gelen şeyi kabul etmez ise, şüpheden şetme dönüşür, yani çirkin bir hayale döner. O hayalde edep dışı bazı pis ve çirkin hatırlatmaları yapar, amaç kalbi ümitsizliğe düşürmektir. Vesveseli adam telaşa kapılıp der ki; "Eyvah kalbim Allah'a karşı edepsizlikte bulunuyor.", bu halden müthiş bir heyecan ve endişe hissetmeye başlar. Bu halden kurtulmak için, Allah ve din hakkında düşünmemeyi ve gaflete dalmayı çare zanneder ve şeytanın istediği tuzağa düşmüş olur.
Bu halden kurtulmak çaresi ise şudur; senin aklına ve hayaline gelen şetim değil belki hayaldir, oysa tahayyülü küfür küfür olmadığı gibi, tahayyülü şetim dahi şetim değildir. Yani küfrü hayal etmek hayalde incelemek küfür olmadığı gibi, pis ve çirkin şeyleri hayal etmek de pis ve çirkinlik sayılmaz. Zira mantıkta; hayal etmek hüküm değildir, çirkinlik bizzat işlenir ve kabul edilirse hüküm olur. Nasıl sen hayalinde birini öldürmeyi planlarsın; ama tatbik etmezsin, sana hayalinde planladın diye kimse ceza vermez. O aklına ve hayaline gelen pis ve çirkin haller senin kalbinin ürünü olmadığının en büyük delili, senin o pis hayallerden rahatsız ve üzgün olmandır, o pis ve çirkin hayaller senden değil, belki kalbe yakın olan şeytanın makamından sana üfleniyor. Şeytanın asıl hedefi kendi yaptığı pis ve çirkin hayalleri senin kalbinden çıkmış gibi sana yutturup seni gaflete atmak ve huzurdan kaçırmaktır. Zaten ekseri bu gibi haller ibadet ve nezih ortamlarda gelir ki; amaç seni o ortamlardan kaçırmaktır. Şeytandan gelen bu gibi vesveseler seni amele ve eyleme zorlamasın. Aklına gelen bu vesveseler madem senin malın değil, o zaman üzerinde durma, ehemmiyet verme, üzerinde durdukça kökleşir ve seni hasta eder, Üstad Hazretleri onun için şöyle der:
"EY MARAZ-I VESVESE İLE MÜPTELÂ! Biliyor musun, vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer; ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazarıyla baksan büyür; küçük görsen küçülür. Korksan ağırlaşır, hasta eder; havf etmezsen hafif olur, mahfî kalır. Mahiyetini bilmezsen devam eder, yerleşir; mahiyetini bilsen, onu tanısan, gider."(1)