Üst Paleolitik Dönem - Aöf Uygarlık Tarihi Dersleri

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Günümüzden yaklaşık 40 bin ilâ 12 bin yıl önceki dönemdir. Bu dönemde Homo sapiensler yaşamıştır. Üst Paleolitik dönemde Aurignacian, Gravettian, Solutrean ve Magdalanian kültürleri ve ilk sanat ürünleri görülür.
Homo Sapiens

Homo sapiens son insan türü, yani modern insandır. Bugün dünya üzerinde yaşayan bütün insanlar bu türün üyesidirler. Bu nedenle Homo sapiensin kökeni en çok merak edilen ve en çok tartışılan bilimsel konulardan biridir. Homo sapiensin kökenini açıklayan iki ayrı model bulunmaktadır: Afrika’dan çıkış modeli ve çok merkezli evrim modeli.

Afrika’dan çıkış modelini savunan bilim insanlarının başında Chris Stringer gelmektedir. Bu modele göre anatomik açıdan modern insanlar olan Homo sapiensler, yaklaşık 200 ilâ 150 bin yıl önce Afrika’da ortaya çıkmış ve daha sonra Afrika dışına yayılmışlardır. Homo sapiensler, farklı çevresel koşullara gerek anatomik gerekse kültürel özellikleri sayesinde daha iyi uyum sağlayabildikleri için Homo neanderthalensislerin yerini almışlardır.

Çok merkezli evrim modeli ise en çok Milford Wolpoff tarafından savunulmaktadır. Bu modele göre Homo sapienslerin kökeni çok daha eskiye, yaklaşık 2 milyon yıl öncesine dayanmaktadır. 2 milyon yıl önce ortaya çıkan Homo erectuslar; Afrika, Asya ve Avrupa’ya yayılmışlardır. Bu tarihten itibaren insan grupları, bulundukları bölgelerde yani birçok merkezde bölgesel evrimler geçirmişlerdir.

Ancak bu insan grupları arasındaki bağ, hiçbir zaman tam olarak kopmamış, gen alışverişi her zaman devam etmiştir. Bu modele göre son 2 milyon yılda hiçbir insan topluluğu ayrı bir tür meydana getirecek kadar uzun süre diğerlerinden ayrı kalmamıştır.

Bu iki model, iki bilgi kaynağından beslenmektedir: Genetik araştırmalar ve fosil buluntular. Son yıllarda insan DNA’sıyla ilgili araştırmalar, insan evrimiyle ilgili çok önemli bilgiler sağlamıştır. Bütün dünyadaki insan topluluklarının DNA örnekleri incelendiğinde genetik açıdan en büyük çeşitliliğin Afrika kıtasında olduğu anlaşılmıştır. Bilim insanlarına göre bu bilgi, modern insanın en uzun süre Afrika’da yaşadığını yani Afrika’da evrimleştiğini göstermektedir. Evrim, mutasyonlar sonucunda oluşan genetik değişimler sayesinde gerçekleşir.

İki tür veya aynı tür içerisindeki iki grup arasındaki genetik farklılıklar, iki tür/grup birbirinden ayrıldıktan sonra kaç mutasyonun gerçekleştiğine bağlıdır. Eğer mutasyonların ne kadar sürede oluştuğunu bilirsek bir türün/grubun diğerinden ne kadar zamandır ayrı olduğunu da anlayabiliriz. Mutasyon hızının hesaplanmasına dayanan bu yönteme moleküler saat denmektedir. Genetik çeşitlilik ve mutasyon hızına dayanarak Homo sapienslerin günümüzden yaklaşık 150-200 bin yıl öncesinde Afrika’da evrimleştiği öne sürülmektedir.

Afrika’nın çeşitli yerlerinde bulunan en eski Homo sapiens fosilleri, yaklaşık olarak günümüzden 130 bin ilâ 100 bin yıl öncesine tarihlendirilmektedir. Bu buluntular Afrika’dan çıkış modelini destekler görünmektedir. Ortadoğu’daki fosil örnekler yaklaşık 90 bin yıl öncesine, Avrupa’dakilerse 40 bin yıl öncesine aittir.

Homo sapiensleri diğer türlerden ayıran anatomik özellikleri; geniş ve dik bir alın yapısı, yüzde kaşların bulunduğu kısmın çıkık olmaması, yüzün fırlak değil yassı olması, alt çenenin ön kısmında ileri doğru bir çıkıntının bulunması ve dişlerinin de küçük olmasıdır. Homo sapienslerin beyin hacimleri ortalama 1350cm3′tür. Homo sapienslerin boyları uzun, vücut yapıları ise narindir. Homo sapiensler, sıcak iklimde yaşamaya uygun bir beden yapısına sahiptirler.

Mutasyon: DNA’da meydana gelen değişimdir.

Moleküler saat: Mutasyonların ortaya çıkma ve birikme süresinin hesaplanmasıdır.

Dilgi: Boyu eninin İki katından daha uzun olan ta; yongadır.

Homo sapiens toplulukları sadece Afrika, Asya ve Avrupa’ya değil Avustralya ve Amerika kıtalarına kadar yayılmışlardır. Homo sapiensler yaklaşık 50-60 bin yıl önce Avustralya kıtasına göç etmişlerdir. Homo sapienslerin Amerika kıtasına ulaşması ise büyük ihtimalle günümüzden 20 bin ilâ 15 bin yıl öncesinde gerçekleşmiştir. Bu geçişin Asya’nın kuzeyinden Amerika’nın kuzeyine, Sibirya ile Alaska arasındaki Bering Boğazı’nı aşarak gerçekleştiğini gösteren kanıtlar vardır. O dönemde deniz seviyesinin düşük olması bu geçişi kolaylaştırmıştır.

Üst Paleolitik Dönem’de alet çeşitleri artmış; dilgiler, ok ve mızrak uçları, olta ve zıpkınlar, bıçaklar ve iğneler gibi çeşitli aletler ortaya çıkmıştır. Bu dönemde alet yapımında ham madde olarak taşın yanı sıra kemik ve fildişinden de yararlanılmıştır. Üst Paleolitik’te özellikle Avrupa’da bölgesel olarak gelişmiş teknolojiler vardır.

Bunlar çeşitli taş alet tiplerini ve tekniklerini, hatta kimi zaman sanatsal ürünleri de kapsadıkları için birer teknolojiden çok kültür olarak adlandırılmaktadır. Bunlar 34-27 bin yıl arasında görülen Aurignacian kültürü, 27-21 bin yıl öncesinde görülen Gravettian kültürü, 21-16 bin yıl öncesinde görülen Solutrean kültürü ve 16-11 bin yıl öncesinde görülen Magdalanian kültürüdür.

Üst Paleolitik Dönem 'e Ait Taş ve Kemik Alet Türleri

Kaynak: Thomas, H. (1995). The First Humans. The Search for Our Origins. Thames and Hudson Ltd, Londra.s.81.

Rusya’da günümüzden yaklaşık 15 bin yıl önce inşa edilmiş barınaklar bulunmuştur. Böylece Üst Paleolitik’te yerleşik yaşama doğru bir yönelimin başlamış olduğu anlaşılmaktadır.

Anadolu’da birçok yerde Paleolitik Dönem’e ait izler bulunmuştur. Örneğin İstanbul yakınlarındaki Küçük Çekmece Gölü’nün kuzeyinde yer alan Yarımburgaz Mağarası, Alt Paleolitik Dönem’i; Antalya yakınlarındaki Karain Mağarası, Orta Paleolitik Dönem’i ve Antakya yakınlarındaki Üçağızlı Mağara ise Üst Paleolitik Dönem’i temsil eden konak yerleridir. Bu üç önemli mağarada yapılan arkeolojik kazılarda söz konusu dönemlere ait çok sayıda taş alet bulunmuştur.
 
Üst