Saçları Deve Hörgücü Gibi Çıkık Olacak[hadisler]

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye

Ebu Uzeynetus Sadefi ve Süleyman b. Yesar’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

وَشَرُّ نِسَائِكُمُ الْمُتَبَرِّجَاتُ الْمُتَخَيِّلاَتُ وَهُنَّ الْمُنَافِقَاتُ لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ مِنْهُنَّ إِلاَّ مِثْلُ الْغُرَابِ الأَعْصَمِ

"Kadınların şerlisi kendini beğenip kibirlenen ve (açılıp saçılarak) teberrüc yapanlardır. Onlar münafıktırlar. Bu yüzden kadınlardan cennete girecek olanlar ayağı sekili karga gibi azdır."[1]

İbnu’s-Seken, Ebu Uzeyne’nin sahabe olduğunu söylemiştir.[2]

İbn Mes’ûd radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

المختلعات والمتبرجات هن المنافقات

(Sebepsiz olarak) Boşanmak isteyen kadınlar ve açılıp saçılan kadınlar münafıklardır.”[3]

İbni Abbas radıyallahu anhuma şöyle rivayet etmiştir;

أن رسوالله صلى الله عليه وسلم لعن المتبرجات من النساء

Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem teberrüc yapan (açılıp saçılan) kadınlara lanet etti.”[4]

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

صِنْفَانِ مِنْ أَهْلِ النَّارِ لَمْ أَرَهُمَا، قَوْمٌ مَعَهُمْ سِيَاطٌ كَأَذْنَابِ الْبَقَرِ يَضْرِبُونَ بِهَا النَّاسَ، وَنِسَاءٌ كَاسِيَاتٌ عَارِيَاتٌ مُمِيلَاتٌ مَائِلَاتٌ، رُءُوسُهُنَّ كَأَسْنِمَةِ الْبُخْتِ الْمَائِلَةِ، لَا يَدْخُلْنَ الْجَنَّةَ، وَلَا يَجِدْنَ رِيحَهَا، وَإِنَّ رِيحَهَا لَيُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ كَذَا وَكَذَا

"İki sınıf insan vardır ki, onlar cehennem ehlidirler; Bunlardan biri ellerinde sığırkuyruğu gibi kamçılar olup insanları dövecekler. Diğeri; vücutlarını belli edecek elbise giyen, bu elbiselerle erkekleri meylettirmek için kırıtarak yürüyen, saçlarını deve hörgücü gibi başlarında toplayan kadınlardır ki; bunlar cennete giremeyecek ve çok uzak mesafelerden bile hissedilen cennetin kokusunu dahi duyamayacaklardır."[5]

Abdullah b. Amr radıyallahu anhuma’dan gelen hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

سيكون في آخر أمتي رجال يركبون على السروج كأشباه الرجال ينزلون على أبواب المسجد نساؤهم كاسيات عاريات على رؤوسهم كأسنمة البخت العجاف العنوهن فإنهن ملعونات لو كانت ورائكم أمة من الأمم لخدمن نساؤكم نساءهم كما يخدمنكم نساء الأمم قبلكم

Ahir zamanda ümmetimden, deve semerine benzer bineklere binen adamlar olacak, mescit kapılarında inecekler. Onların kadınları örtülü çıplaktırlar. Saçları deve hörgücü gibi kabarıktır. Onlara lânet edin, çünkü onlar lanetlidir. Eğer sizden sonra başka ümmetler gelmiş olsaydı sizin kadınlarınız onların kadınlarına hizmetçi olurdu, aynı sizden önceki ümmetlerin kadınlarının size hizmet ettiği gibi.”[6]

Bu hadisin isnadında Abdullah b. Ayyaş b. Abbas saduk bir ravi olup, Ebu Davud ve Nesai onu zayıflıkla nitelemişlerdir. Hadiste “Onlara lanet edin” kısmı münkerdir. Kalan lafzı, Muslim’in rivayetine uygundur.

Hakim’deki rivayette ise şöyledir: “Bu ümmetin sonunda lüks döşeklere binen adamlar olurda mescitlerinin kapılarında inerler. Onların kadınları örtülü çıplaktırlar.

Hasen el-Basri rahmetullahi aleyh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;

ألا ومن لم رأى اهل النار فلينظر الى نساء كاسيات عاريات مائلات من غير ميل رؤوسهن كأسنمة البخت العجاف يذاب بالنار يوم القيامة

Dikkat edin! Kim cehennemlikleri görmediyse, giyindikleri halde çıplak olan, meylettiren kadınlara baksın. Başlarını sıska develerin hörgücü gibi yapan kadınlar Kıyamet gününde ateş ile eritileceklerdir.”[7]

Abdullah b. Amr radıyallahu anhuma şöyle demiştir:

إنا لنجد في كتاب الله المنزل صنفين في النار قوم يكونون في آخر الزمان معهم سياط كأنها أذناب البقر يضربون بها الناس على غير جرم لا يدخلون بطونهم إلا خبيثا ونساء كاسيات عاريات مائلات مميلات لا يدخلن الجنة ولا يجدن ريحها

Muhakkak ki Allah’ın indirdiği kitapta iki sınıfın ateşte olduğunu buluruz: Bunlardan birisi: Ahir zamanda, yanlarında bulunan sığırkuyrukları gibi kamçılarla insanları suçsuz yere döven, karınlarına ancak pis (haram kazanç) sokan bir topluluktur. Diğeri ise; Giyinmiş fakat çıplak olan, meyleden ve meylettiren kadınlardır. Bunlar cennete giremeyecekleri gibi, kokusunu dahi alamayacaklar.”[8]

Ka’b el-Ahbar rahimehullah şöyle demiştir:

يأتي على الناس زمان فيه نساء كاسيات عاريات حاليات عطرات تفلات ، لهن عقص مثل أسنمة البخت ، مائلات مقتبات هاربات إلى النار

İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, kadınların bazıları giyinik olmalarına rağmen çıplaktırlar. Süslenip kokular sürünmelerine rağmen kokuları olmayacaktır. Deve hörgücü gibi topuzları vardır. Deve yükü gibi salınacaklar. Cehenneme doğru koşacaklar.”[9]

Yine şöyle demiştir:

مالي أرى في التوراة صفة قوم لم أرهم بعد ؟ ، فحشة متفحشين ، في أيديهم سياط مثل أذناب البقر ، من أهل النار ، مالي أرى في التوراة صفة نساء لم أرهن بعد ؟ ناعمات كاسيات عاريات ، من أهل النار

“Bana ne oluyor ki, Tevratta henüz görmediğim bir topluluğun vasfını görüyorum? Onlar çirkinlik yapan ve yaptıranlardır. Ellerinde sığırkuyrukları gibi kamçılar vardır. Cehennem ehlidirler. Bana ne oluyor ki Tevratta henüz görmediğim kadınların vasfını görüyorum? Onlar refah içinde, giyinmiş çıplak kadınlardır ve cehhennem ehlidirler.”[10]

Ebu Şakra radıyallahu anh'den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إذا رأيتم اللاتي ألقين على رؤوسهن مثل أسنمة البقر، فأعلموهن أنهن لا تقبل لهن صلاة

"Başlarını deve (bir rivayette sığır) hörgücü gibi yapan kadınları gördüğünüzde onlara hiçbir namazlarının kabul olmayacağını bildiriniz."[11]


Rasûlullah (s.a.s.), hafif bir elbise giyip tamamen vücut hatlarını örtmeyen kadınlara “Onlar adı örtülü ama gerçekten çıplaktırlar” buyurmuştur (Süyûtî, Tenvîru’l-Havâlif, c. 3, s. 103)

Kadın, örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker.” (Tirmizî, Radâ 18)

Âişe (r.a.)'den rivâyete göre, bir gün Ebû Bekir (r.a.)'in kızı Esmâ (ki, Peygamberimiz’in baldızıdır) ince bir elbise ile Allah Rasûlü’nün huzuruna girmişti. Rasûlullah (s.a.s.) ondan yüzünü çevirdi ve şöyle buyurdu: “Ey Esmâ! Şüphesiz kadın ergenlik çağına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir.” Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti." (Ebû Davûd, Libâs 31, 34, h. no: 4104)

"Kim dünyada şöhret için elbise giyerse Allah ona kıyâmet gününde zillet elbisesi giydirir. Sonra da onu cehennemin alevli ateşlerinde yakar." (Ebû Dâvud, Libas 5, h. No: 4029, 4030). "Şöhret elbisesinden maksat, başkalarına câzip görünmek ve fors satmak için giyilen elbisedir" (Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, c. 2, s. 94)

Bir kadın, güzel kokular sürünüp, [kürk ve deri veya rengarenk dikkat çken kumaş vs gibi] göz alıcı güzel elbiseler giyerek, bir toplumun önünden geçerse, o kadın zina işlemiş gibi günaha girer.(İbn Hibban)

Ümmetimin son dönemlerinde bir takım adamlar olacaktır. Erkekler gibi eğerlerin (bineklerin) üzerine binip cami kapılarına ineceklerdir. Hanımları ise giyinik uryandır, (giyinik çıplaktır), başları üzerinde arık deve hörgücü gibisi vardır. Onalara lanet edin. Zira onlar lanet olunmuşlardır.” (Ahmet b.Hambel - müsned nr.6786, Ibn-i Hibban sahih nr:5655-7347)

Eğer sizden sonra gelecek ümmet olsaydı, bunlar da o gelecek ümmete hizmetçi olurlardı. Nasıl ki, sizden önceki ümmetlerin kadınlarının sizlere hizmetçi oldukları gibi.[Ramuz El E-Hadis/Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî, Sayfa 303]




[1] Sahih. Beyhaki (7/82) İsmail el-İsbehani (Kıvamu’s-Sunne), Tergib ve Terhib (1527) Taberi Tarih (11/590) İbni Hacer el-İsabe (7/9) Camiüs Sağir (4092, 9180) Elbani Sahihul Cami (3330) Feyzul Kadir (3/493) Muhlis El-Aşir (214/2) Dürrü Mensur (8/156) İbnu Katan Kitabun Nazar (s.177) Ebu Ubeyd Garibu’l-Hadis (3/101) Elbani Sahiha (1849)
[2] İbn Hacer, El-İsabe (7/7)
[3] Hasen. Ebu Nuaym (8/375-6) Hatib Tarih (3/358) Tuhfetul Ahvezi (4/307) Mirkatu’l-Mefatih (10/234) Sahiha (2/131, no 632)
[4] Hasen. Nesai Sünenül Kübra (5/396) İbni Adiy el-Kamil (2/408)
[5] Sahih. Malik (Libas,7) Müslim (2128) Ahmed (2/355, 440) Deylemi (3783) Beyhaki (2/234) Şuabu’l-İman (7801) İbn Hibban (16/500) Taberani Evsat (2/224) Darimi (isti'zan,15) İbn Teymiye Mecmu (4/402) İbnu Katan Kitabu’n-Nazar (s177) İbn Habib El-Gaye ve’n-Nihaye (s.213)
[6] Sahih li gayrihi. Ahmed Müsned (2/223 Hadis no: 7083) İbn Hibban (13/64) Hakim (4/483) Taberani (13/63)
[7] Mürsel. Abdulmelik b. Habib, el-Gaye ve’n-Nihaye (218)
[8] Sahih mevkuf. İbn Ebi Şeybe (7/530)
[9] Maktu. Haraitî, İ’tilâlu’l-Kulûb (206)
[10] Maktu. Hadisu İsmail b. Ca’fer (409)
[11] Zayıf. Ebu Nuaym Marife (6860) Taberani (22/370) Bezzar, Keşfu’l-Estar (3015) İbni Hacer el-İsabe (7/206) Camiu’s-Sagir (644) Mecmau’z-Zevaid (5/137) Hadimi, Berika (5/346) Dumeyri Hayatu’l-Hayevan (s.133) İsnadında bulunan Mahled b. Ukbe hakkında bkz: Buhari Tarih (7/437) Ebu Hatim Cerh ve Ta'dil (8/348) İbn Hibban es-Sikat (9/185) İbn Hacer Lisan (6/9)



AÇIKLAMA



a. Hadiste ileride/yakında ifadesi sadece bildiğimiz şu ahir zamana değil, asr-ı saadetten sonra her zaman bir ahir zaman dilimidir. Ancak bu zaman ise, tam ahir zamandır. Buna göre, hadiste “SİN” harfi ile başlayan cümle ileride/yakında manalarına gelir ki, tarih içerisindeki bütün zaman dilimlerini kapsayabilir.

b. Tarih boyunca, eskiden olmayıp da daha sonraki saltanatlar devrinde belli başlı bazı kimselerin bineklere/atlara veya develere binip mescitlere gittikleri bilinmektedir. Bu onların diğer insanlardan farklı olduklarını gösterdiği için, bir gurur simgesi olarak zikredilmiş olabilir.

c. Bu ahir zamanda meydana gelen teknik ve teknolojiye bir işaret olabilir. Yani bazı kimseler içi deve semereleri gibi döşenmiş taksilere binip mescide gideceklerine bir vurgu olabilir. Bunu gurur, gösteriş, riya gibi islamın yasakladığı kötüduygularla yapanlar kınanmaktadır.


Bizce hadisteki bu kısım müdrectir. Değişik hadis rivayetlerinden parçalar alınmıştır. Çünkü ahir zamanda açık-giyinik kadınlardan bahseden hadisler vardır. Orada erkeklerin durumu söz konusu değildir. Bu sebeple erkeklerin bineklere binip gitmelerini ifade eden rivayette “b” ve “c” maddelerinde zikredilen gerekçeler olabilir.


d. Kadınların giyinik-açık olmaları hususu gözle görülen bir hakikattir. Nice kadınlar vardır ki, belki de tesettür niyetiyle giydiği öyle dar, öyle tenteneli elbiseler var ki, İslam’ın asla tasvip etmediği bir konumdadır.


e. Başlarındaki saçlarının deve hörgücü gibi olması da açıktır. Saçlarını başlarının üzerinde toplayıp da tam deve hörgücügörünümünü veren başı açık kadınlar yanında başı örtülü kadınlar için de söz konusudur.


Bilemiyoruz belki bin yıl önce de böyle bazı durumlar söz konusu olmuş olabilir. Ancak tarihin bizim devrimizdeki konumuçok açıktır. Bunların hepsi birer gelecekten haber vermek türünden mucizelerdir. Belki de zikredilmelerinin en önemli hikmeti, gelecek insanlara bu gaybi haberler penceresinden imanlarını güçlendirme fırsatını vermektir.


f. “Eğer sizden sonra başka ümmetler gelmiş olsaydı sizin kadınlarınız onların kadınlarına hizmetçi olurdu, aynı sizden önceki ümmetlerin kadınlarının size hizmet ettiği gibi” ifadesinden şu anlaşılabilir: Zaman öyle bir değişiklik gösterecek ki, pek çok ev hanımları evde işi yapmayıp, hizmetçiler kullanacaklardır.

Özellikle, bu ümmetin kadınları başka milletlerden olan kadınları /cariyeleri kullandıkları ve kullanacakları gibi, şayet başka bir ümmet olup da onlar hakim duruma geçmiş olsalardı, onlar da -farklı millet olarak kabul ettikleri- müslüman kadınları hizmetçikullanacaklardı.

Bunun verdiği mesaj, belki de İslam ümmetinin içinde gayri müslim kadınlara dikkat çekmektir. Bir yandan fitne fesadın olmaması için yabancı kadınları aile mahremiyetine almanın yanlışlığına, diğer yandan -gayri müslim de olsa- kadınlara gereken saygıyı göstermeyen insanların durumuna dikkat çekilmiş olabilir.



 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Kâsiyat "giyinmiş kadınlar" demektir, âriyat da "çıplak kadınlar" demektir. Kadın, hadiste iki zıt vasıfla tavsif edilmektedir: "Giyinmiş fakat çıplak kadın." Alimler, bunu farklı yorumlara tabi tutarlar:

* Bazıları kâsiyatı Allah'ın nimetine bürünmüş fakat şükür yönüyle çıplak yani nimetlerin şükrünü eda etmeyen kadınlar diye yorumlamıştır.

* Bir kısmı: Kadın kadınlık yönünü ortaya koymak, dikkatleri çekmek için, vücudunun bir kısmını örttüğü halde, diğer bir kısmını açar diye yorumlamıştır.

* Bir kısmı da bedenini gösteren şeffaf elbiseler giyenler kastedilmiş demiştir.


Bu açıklamaların hepsi doğrudur. İslamî tesettüre aykırı olan bütün giyimler bu hadiste ifade edilmiş durumdadır. İslamî tesettür sadece "giyinmek" aramaz, giyinmenin tarzını da ister.

* Belirlenen hududu örtecek büyüklükte olmalıdır; el, ayak ve yüz hariç bütün beden örtülmelidir.

* Vücud hatlarını gösterecek darlıkta olmamalıdır. Çok dar giyinen "giyinmiş çıplak" hükmündedir. Batı menşeli modaları takip edenler bu hallere düşmektedirler.


* Elbise bedeni göstermemelidir. Çok ince naylon ve şeffaf elbise giyenler de giyinmiş çıplak durumundadır.

* Hadislerde yasaklanan bir başka kıyafet şöhret elbisesidir. Yani dikkatleri üzerine çekmek gayesini güden kıyafetler. İslam elbiseyi örtünmek için emrettiği halde günümüzde birçok çevreler elbiseyi örtünmeden çok dikkatleri üzerine çekme vasıtası olarak kullanıyorlar. Şu halde bu nev'e giren giyimler de giyinmiş çıplak manasına dahildir.


Mâilat: Lügat olarak eğilen, meyleden kadın demektir. Alimler umumiyetle Allah'ın gösterdiği istikametten ayrılan, yanlış istikametlere meyleden diye anlamışlardır. Bazı alimler de bu tabirle sağını solunu oynatarak, kırıtarak yürüyenlerin kastedildiğini söylemiştir. Mümilat da başkasını baştan çıkaran, başkasına salınarak yürümeyi öğreten kadın manasına gelir.

Başlarını deve hörgücü gibi yapacak kadınlar tabiri bilhassa günümüzün kadınlarını tasvir ediyor gibidir. Kadınlar, değişik saç modaları uygulayarak saçlarını muhtelif şekillerde bağlayarak tepelerinde hotos denen çıkıntılar teşkil etmektedirler.

Mü'min kadınlar, gerek giyecekte ve gerekse baş tuvaletinde bu hadislerin tehdidini dikkatle gözönüne alıp cennetin kokusundan bile mahrum kalmaktan korkmalıdırlar.

(bk. İbrahim Canan, Kütüb-ü Sitte Tercüme ve Şerhi)
 
Üst