Peygamberimizin Amcasıyla Şam'a Gidişi

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Peygamberimizin Amcasıyla Şam'a Gidişi

Kâinatın Efendisi Peygamberimiz (a.s.m.) on iki yaşına girmişti. Akranları arasında artık farklı beden ve sîmâya sahipti. Sîmâsı etrafa pırıl pırıl nurlar saçıyordu. Gönlü huzur doluydu.

Onu yanında barındıran Ebû Tâlib ise o sırada büyük bir geçim sıkıntısı içinde idi. Bunun için de ticaretle uğraşmaya kendisini mecbur hissetmekteydi. Bu maksatla da Kureyş’in o sene tertiplediği ticaret kervanına katılarak Şam’a gitmeyi kararlaştırdı.

Yol hazırlıkları yapılıyordu. Yapılan hazırlıklar Peygamber Efendimizin (a.s.m.) gözleri önünde cereyan ediyordu. Haliyle çok sevdiği amcası kendisinden bir müddet ayrılacaktı. Ama o buna nasıl tahammül edebilirdi? Yıllar önce de hem muhterem babasını, hem de aziz annesini böyle iki seyahat sonunda kaybetmişti. Şimdi ise, hâmisi Ebû Tâlip böyle bir seyahata çıkacak ve günlerce kendisinden uzak bulunacaktı. Nazik ve latif ruhu bu ayrılığa nasıl dayanacaktı?

O da amcasıyla birlikte gitmeyi candan arzuluyordu. Günlerce üzgün durduktan sonra amcasına açılmak zorunda kaldı. Hasret ve hüzün dolu mübarek sesiyle ona şöyle hitap etmekten kendini alamadı:

“Amcacığım! Beni nereye ve kime bırakıp gidiyorsun? Burada ne annem var, ne de babam.”

Bu sözlerini gözyaşlarıyla bir çiçek gibi süsleyen Kâinatın Efendisinin derin hüzün ve üzüntüsüne değil kendisini canı gibi seven Ebû Tâlip, en katı yürekliler bile dayanamazdı. Şefkat duygusunu coşturan bu ifâdeler karşısında Ebû Tâlip derhal kararını değiştirdi. Kâinatın Efendisi de amcasıyla birlikte gidecekti. Efendimizin gönlü bu karardan sonra sevinçle doldu. Hazırlıklar tamamlandı ve amcasıyla birlikte ticâret kervanına katıldı.

Kervan, çölleri aşa aşa Busra’ya vardı ve burada mola verdi. Busra, Şam ile Kudüs arasında suyu bol ve bahçelerle kaplı bir kasabaydı.


Kaynak: Salih Suruç'un "Peygamberimizin Hayatı" isimli kitaptan alınmıştır.
 
Üst