Ölümle aramızda ne var?

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Aziz Mahmud Hüdaî kayıkla boğazı geçerken:
Efendim,ö
lümle aramızda şu tahtadan başka bir şey yok"diyen talebesine şu cevabı vermiş:

"Evlâdım, karada o da yok ya!.."
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
Aklıma bediüzzamanın kayığa binmeye korkan kişiye söylediği muhteşem ikna edici sözleri geldi, yeri geldiği için yazıyorum:


İKİNCİ DESİSE

İnsanda en mühim ve esaslı bir his, hiss-i havftır. Dessas zalimler, bu korku damarından çok istifade etmektedirler; onunla korkakları gemlendiriyorlar. Ehl-i dünyanın hafiyeleri ve ehl-i dalâletin propagandacıları, avâmın ve bilhassa ulemanın bu damarından çok istifade ediyorlar, korkutuyorlar, evhamlarını tahrik ediyorlar.

Meselâ, nasıl ki damda bir adamı tehlikeye atmak için, bir dessas adam, o evhamlının nazarında zararlı görünen birşeyi gösterip, vehmini tahrik edip, kova kova, tâ damın kenarına gelir, baş aşağı düşürür, boynu kırılır. Aynen onun gibi, çok ehemmiyetsiz evhamla çok ehemmiyetli şeyleri feda ettiriyorlar. Hattâ, bir sinek beni ısırmasın diyerek, yılanın ağzına girer.

Bir zaman Allah rahmet etsin mühim bir zat kayığa binmekten korkuyordu. Onunla beraber bir akşam vakti İstanbul’dan Köprüye geldik. Kayığa binmek lâzım geldi. Araba yok. Sultan Eyüb’e gitmeye mecburuz. Israr ettim.

Dedi: “Korkuyorum; belki batacağız.”
Ona dedim: “Bu Haliç’te tahminen kaç kayık var?”
Dedi: “Belki bin var.”
Dedim: “Senede kaç kayık gark olur?”
Dedi: “Bir iki tane. Bazı sene de hiç batmaz.”
Dedim: “Sene kaç gündür?”
Dedi: “Üç yüz altmış gündür.”

Dedim: “Senin vehmine ilişen ve korkuna dokunan batmak ihtimali, üç yüz altmış bin ihtimalden birtek ihtimaldir. Böyle bir ihtimalden korkan, insan değil, hayvan da olamaz.”

Hem ona dedim: “Acaba kaç sene yaşamayı tahmin ediyorsun?”
Dedi: “Ben ihtiyarım. Belki on sene daha yaşamam ihtimali vardır.”

Dedim: “Ecel gizli olduğundan, herbir günde ölmek ihtimali var. Öyle ise, üç bin altı yüz günde hergün vefatın muhtemel. İşte, kayık gibi üç yüz binden bir ihtimal değil, belki üç binden bir ihtimalle bugün ölümün muhtemeldir. Titre ve ağla, vasiyet et” dedim. Aklı başına geldi, titreyerek kayığa bindirdim. Kayık içinde ona dedim:

“Cenâb-ı Hak havf damarını hıfz-ı hayat için vermiş, hayatı tahrip için değil. Ve hayatı ağır ve müşkül ve elîm ve azap yapmak için vermemiştir. Havf iki, üç, dört ihtimalden bir olsa, hattâ beş altı ihtimalden bir olsa, ihtiyatkârâne bir havf meşru olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimalle havf etmek evhamdır, hayatı azâba çevirir.”

İşte, ey kardeşlerim! Eğer ehl-i ilhâdın dalkavukları sizi korkutmakla kudsî cihad-ı mânevînizden vazgeçirmek için size hücum etseler, onlara deyiniz:

“Biz hizbü’l-Kur’ân’ız. اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْناَ الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ [SUP][SUP]1[/SUP] [/SUP] sırrıyla, Kur’ân’ın kalesindeyiz. حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ [SUP][SUP]2[/SUP] [/SUP] etrafımızda çevrilmiş muhkem bir surdur.


[h=3]Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler :[/h] [SUP]1[/SUP] : “Şüphesiz ki zikri (vahyi, Kur’ân’ı) Biz indirdik; onu koruyan da elbette Biziz.” Hicr Sûresi, 15:9.
[SUP]2[/SUP] : “Allah bize yeter; O ne güzel vekildir.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:173.
 

ma'vera

Emektar
Özel Üye
“Cenâb-ı Hak havf damarını hıfz-ı hayat için vermiş, hayatı tahrip için değil. Ve hayatı ağır ve müşkül ve elîm ve azap yapmak için vermemiştir. Havf iki, üç, dört ihtimalden bir olsa, hattâ beş altı ihtimalden bir olsa, ihtiyatkârâne bir havf meşru olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimalle havf etmek evhamdır, hayatı azâba çevirir.”


Çok doğru bir tespit.Bunun
hatırı sayılır sayıdaki örneklerini yakın çevremizdeki insanlarda görmek mümkün.Hastalıklara,kazalara vs. karşı gösterdikleri aşırı korku ve tedbir alma gereksinimleri,sadece kendilerinin değil,çevresindeki insanlarında hayatlarının lezzetini kaçırıyor ve azâba çeviriyor. Allah razı olsun....
 
Üst