Nimetlerin Hesabi

kalpteniman

KF Ailesinden
Özel Üye
latif.jpg


NİMETLERİN HESABI

H.z Allah c.c Ayeti kerimesinde:
Nihayen o gün dünyada kazanıp harcadığınız
nimetlerden hesaba çekileceksiniz. (Tekâsür 8 )

Büyük nimetlerden suâl olunacağı gibi, en küçük
nimetlerden dahi suâl olunacaktır.

Emniyet ve asayişten,

Sıhhat ve afiyetten,

Mevki ve servetten,


İkbal ve itibardan,

Yenilen içilen giyilen şeylerden,

Koyu gölgeden soğuk Sudan muhasebeye
tutulacaklardır.

O nimetleri nereden aldıkları nereye harcadıkları,
Helâlinden kazanıp helâlinden mi harcadıkları,
Şükrünü yapıp yapmadıkları bir bir sorulacaktır.

Resulullah s.a.v. Efendimiz iki arkadaşı ile
Ebu Eyyüp El ensari radyallahu anh ın evine gitmişlerdi.

Onlara hem tazesinden hem kurusundan hurma ikram etti.
Ayrıca bir oğlak keserek pişirdi ve önlerine koydu.
Resulullah s.a.v. Efendimiz bu ikramı görünce,
Ekmet et kuru ve taze hurma, diyerek mübarek gözleri yaşardı.
Daha sonra şöyle buyurdu;

Nefsin Kudret elinde bulunan Allaha yemin ederim ki,
İşte bunlar kendilerinden hesaba çekileceğiniz olan nimetlerdir.
(İbn-i hibban)
Diğer bir hadisi şeriflerinde ise:
Sizden her kim kendi evinde ve yurdunda emniyette,
vücudu afiyette olarak sabaha çıkarsa ve yanında günlük
yiyeceği bulunursa,sanki dünya ona bütünüyle ayrılıp verilmiş
gibi olur.( Tirmizi )

H.Z A llah c.c cümlemizi hesabı zor olanlardan eylemesin.

Ömer öngüt Efendi h.z
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Allah razı olsun.

Tekasür Süresi
Bismillahirrahmanirrahim.
6.Andolsun ki cehennemi mutlaka göreceksiniz.
7.Andolsun ki yine onu aynel-yakîn (bizzat baş gözü) ile göreceksiniz!
8.Nihayet o gün dünyada kazanıp harcadığınız nimetlerden elbette hesaba çekileceksiniz.
 

ma'vera

Emektar
Özel Üye
(Evet, ey insan! Sen, nebâtî cismâniyetin cihetiyle ve hayvanî nefsin itibâriyle, sağîr bir cüz, hakîr bir cüz'î, fakir bir mahlûk, zayıf bir hayvansın ki, bütün dehşetli mevcudât-ı seyyâlenin dalgaları içinde çalkanıp gidiyorsun. Fakat, muhabbet-i İlâhiyenin ziyâsını tazammun eden imânın nuruyla münevver olan İslâmiyet'in terbiyesiyle tekemmül edip, insaniyet cihetinde, abdiyetin içinde bir sultansın ve cüz'iyetin içinde bir küllîsin, küçüklüğün içinde bir âlemsin. Ve hakaretin içinde, öyle makamın büyük ve daire-i nezâretin geniş bir nâzırsın ki, diyebilirsin, "Benim Rabb-i Rahîmim, dünyayı bana bir hâne yaptı; ay ve güneşi o hâneme bir lâmba ve baharı bir deste gül ve yazı bir sofra-i nimet ve hayvanı bana hizmetkâr yaptı; ve nebâtâtı, o hânemin zînetli levâzımâtı yapmıştır."

Netice-i kelâm: Sen, eğer nefis ve şeytanı dinlersen, esfel-i sâfilîne düşersin. Eğer Hak ve Kur'ân'ı dinlersen, âlâ-yı illiyyîne çıkar, kâinatın bir güzel takvîmi olursun.
S.


(Bir zat, bir biçareyi bir minarenin başına çıkarıyor. Minarenin her basamağında ayrı ayrı birer ihsan, birer hediye veriyor. Tam minarenin başında da en büyük bir hediyeyi veriyor. O mütenevvi hediyelere karşı ondan teşekkür ve minnettarlık istediği halde, o hırçın adam, bütün o basamaklarda gördüğü hediyeleri unutup veyahut hiçe sayıp, şükretmeyerek, yukarıya bakar. "Keşke bu minare daha uzun olsaydı, daha yukarıya çıksaydım! Niçin o dağ gibi veyahut öteki minare gibi çok yüksek değil?" deyip şekvâya başlarsa, ne kadar bir küfran-ı nimettir, bir haksızlıktır. Öyle de, bir insan hiçlikten vücuda gelip, taş olmayarak, ağaç olmayıp, hayvan kalmayarak, insan olup, Müslüman olarak, çok zaman sıhhat ve âfiyet görüp yüksek bir derece-i nimet kazandığı halde, bazı arızalarla, sıhhat ve âfiyet gibi bazı nimetlere lâyık olmadığı veya sû-i ihtiyarıyla veya sû-i istimaliyle elinden kaçırdığı veyahut eli yetişmediği için şekvâ etmek, sabırsızlık göstermek, "Aman, ne yaptım böyle başıma geldi?" diye rububiyet-i İlâhiyeyi tenkit etmek gibi bir hâlet, maddî hastalıktan daha musibetli, mânevî bir hastalıktır.L.)
 
Üst