Nefsime Sürekli Yeniliyorum

  • Konuyu başlatan Kayıtsız Üye
  • Başlangıç tarihi
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
Sorularımı yanıtlarsanız Allah razı olsun şimdiden ben nefsime çok yeniliyorum sabır olsun öfke olsun nefsime karşı koyamıyorum çok öfkeli ve kırıcı biriyim yaptıgım kötü birşeyin farkına yaptıktan sonra varıyorum.

kalbim acıyor ama ne fayda kırılan bardak eski halini almaz öyle değilmi kendime söz geçiremiyorum kendime en önemliside ALLAH'a söz veriyorum kötü huylarımdan vazgeçicem diye ama yine yapıyorum herşeyi tekrar ediyorum tövbe ediyorum kimseyi incitmicem kimseyi kırmayacagım diye ama yapamıyorum kötü şeyler düşünüyorum.

namaz kılmaya başlarken aklımı ruhumu oraya veremiyorum sürekli ALLAHtan duada birşey istemekten utanıyorum ben bunları sürekli yaparken ondan birşeyler iistemek bana yüzsüzlük gibi geliyo ve bunları anlatabilecek kimsemde yok daha dogrusu beni anlayabilecek ailem yok ne yapmalıyım eger böyle devam ederse ben dinden çıkarmıyım? gaflete düşermiyim? ne olur bana yardımcı olurmusunuz.
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Allah’ı sevmek çok büyük bir iddiadır. Bunun ispatı lazımdır. Bu ispatı da bir çok çileden ve meşakkatten geçmekle olacaktır.

Aleme kendi duygularımızla bakarız. Bu dünyada olan olayları kendi bakış tarzımıza göre değerlendiririz. Mesela "Nefs–i Emmare" (Yusuf, 12/53) gözlüğüyle bakarsınız, hiç bir şeyi görmezsiniz, inkar edersiniz. "Levm" (Kıyame, 75/2) gözüyle bakarsınız, çok güzel şeyler görmenize rağmen sabit–i kadem olamazsınız. Bakarken Cenab–ı Hak sana varlığını ihsas ettirir. Bu, "mülhime" dediğimiz makamdır. Hemen ürperirsin.
Kısaca ahlaki yapımızda huylar vardır. Ahlak, huyların ardı ardına sıralanarak devam etme halidir.

Her insanda güzel huy da vardır, kötü huy da vardır. Ahlak, bu güzel huyların yan yana gelip devamlı olmasıdır. Cömertlik sende de vardır, bende de vardır; ama sen bunu devamlı surette yaparsan cömertlik senin ahlakın olur.
Yapmazsan cimrilik senin ahlakın olur. İşte bu ahlak dediğimiz, nefsi terbiye dediğimiz şeyin ısrarla üzerinde durduğumuz zaman geliştiğini müşahede ederiz. Onun için "Yok, benim yaratılışım budur, şudur" deyip, birtakım mazeretlerin arkasına gizlenerek mesuliyetten kurtulmak hiç ama hiç mümkün değildir. Düzelmeye mecburuz ve de memuruz.

Alî radıyallahu anh’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir gece Resûl–i Ekrem (sav) Ali ile Fâtıma’nın kapısını çaldı ve onlara:
“Namaz kılmayacak mısınız?” buyurdu.
(Buhârî, Teheccüd 5)

Ömer İbnü’l–Hattâb’ın torunu Sâlim’in, babası Abdullah İbni Ömer’den rivayet ettiğine göre Resûlullah (sav): “Abdullah ne iyi adam! Keşke bir de gece namazı kılsa!” buyurdu.
Sâlim diyor ki:
O günden sonra Abdullah geceleri pek az uyurdu.
(Buhârî, Teheccüd 2, 21, Fezâilü’s–sahâbe, 19).

Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Abdullah! Falan kimse gibi olma! Çünkü o gece ibadetine devam ederken artık kalkmaz oldu” (Buhârî, Teheccüd 19).
 
Üst