Mürşidini Putlaştıranlar

kalpteniman

KF Ailesinden
Özel Üye
latif.jpg

MÜRŞİDİ PUTLAŞTIRAN HELÂK OLUR.
H. z Allah c.c kendisine yaklaştırmak için çesitli vesileler halketmiştir.
Bunlardan en önemlisi Hakka çağıran Mürşidi kâmillerdir.
Hakka gönülden iman etmek isteyen bir kul bu vesileye tutunursa
kalbinde hakiki iman filizleri yeşerir neşvi neva bulur.
Çünkü mürşidi ona nefsi ile nasıl mücadele edeceğini öğretir.
Onu nefsine tapmaktan kurtarır fakat bu arada mürşidine karşı
muhabbeti ve sevgisi artar mürşidine aşık olur bu haller çok güzel
hallerdir ifadeye sığmaz.
Burası fenafişşeyh makamıdır.
Bu makamda olan bazı müritler mürşidinin olağan üstü hallerinden
çok etkilenirler.
İşte bu durumda olanları mürşidi uyarmazsa şirk tehlikesi başlar.
Kâmil bir mürşid mürine bu Hallerin h.z Allaha ait olduğunu her olağan üstü
Hallerin Allahtan geldiğini müridine duyurur onu dikkatli olmasını şirke düşmemesini
öğütler ve onu nasihatleri ile Fena firresul makamına çıkarır.
Ona hiç olmayı her şeyin h,z Allaha ait olduğunu nasihatleriyle duyurur iman ettirir.
Daha ileriye doğru müridin çalışma kabiliytine göre nasibi varsa Fena fillâh makamına çıkmasına vesile olur.
Fakat Fenafillâh makamına çıkmamış bir mürşid ise müridiini yetiştiremez.
Kendi nefsini kontrol edemediği ğibi müridinin nefsini de kontrol edemez.
Şeytan en çok alimlerle uğraştığı için nefsi terbiyesini bitmemiş Alime musallat
olabileceğinden bu çalışmaya müdahele eder ve hem müridlerin hem kendinin feci
sonunu hazırlar.
Nasıl olur bu diyeceksiniz, Mürid mürşidini putlaştırır şirke düşer helâk olur.
Mürşid de müridlerini şirke düşürdüğü kendini ilâhlaştırdığı için helâk olur
Çok tehlikeli durumlar var,
Malesef bu felaketleri yaşayanları çok gördüm.
Adama sanin başına gelen iptilâ cezadır imtihan değil sen tevbe et ki şirkten kurtul
yanlıştasın diyorum o ise h,z Allah benim sabrımı ölçüyor diyor.
Ve öyle sapık yollar var ki Adam yıllardır ceza görüyor o sapık yolda imtihan olduğunu zannediyor.
H,Z Allah c.c cümlemizi sapık yollara girmekten şirke batmaktan korusun inşaAllah.
Kalpten iman Üzün dede
 

ma'vera

Emektar
Özel Üye
(Dördüncü Telvih

Meslek-i velâyet çok kolay olmakla beraber çok müşkülâtlıdır; çok kısa olmakla beraber çok uzundur; çok kıymettar olmakla beraber çok hatarlıdır; çok geniş olmakla beraber çok dardır. İşte bu sırlar içindir ki, o yolda sülûk edenler bazen boğulur, bazen zararlı düşer, bazen döner, başkalarını yoldan çıkarır.

Meselâ, nasıl ki bir mülâzım, kendinde bulunan kumandanlık zevkiyle ve neşesiyle gururlansa, kendini bir müşir zanneder. Küçücük dairesini o küllî daire ile iltibas eder. Ve bir küçük aynada görünen bir güneşi, denizin yüzünde haşmetiyle cilvesi görünen güneşle bir cihet-i müşabehetle iltibasa sebep olur. Öyle de, çok ehl-i velâyet var ki, bir sineğin bir tavus kuşuna nispeti gibi, kendinden o derece büyük olanlardan kendini büyük görür ve öyle de müşahede ediyor, kendini haklı buluyor. Hattâ ben gördüm ki, yalnız kalbi intibaha gelmiş, uzaktan uzağa velâyetin sırrını kendinde hissetmiş, kendini Kutb-u Âzam telâkki edip o tavrı takınıyordu. Ben dedim:

"Kardeşim, nasıl ki kanun-u saltanatın, sadrazam dairesinden tâ nahiye müdürü dairesine kadar bir tarzda cüz'î, küllî cilveleri var. Öyle de, velâyetin ve kutbiyetin dahi öyle muhtelif daire ve cilveleri var. Herbir makamın çok zılleri ve gölgeleri var. Sen, sadrazam-misal kutbiyetin âzam cilvesini, bir müdür dairesi hükmünde olan kendi dairende o cilveyi görmüşsün, aldanmışsın. Gördüğün doğrudur, fakat hükmün yanlıştır. Bir sineğe bir kap su bir küçük denizdir."

O zat şu cevabımdan inşaallah ayıldı ve o vartadan kurtuldu.

Hem ben müteaddit insanları gördüm ki, bir nevi mehdî kendilerini biliyorlardı ve "Mehdî olacağım" diyorlardı. Bu zatlar yalancı ve aldatıcı değiller; belki aldanıyorlar. Gördüklerini hakikat zannediyorlar
.......Konunun tamamı için:http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1132)
 
Üst